Doğru tedavi07.12.2008 17:15:50

Kalp yetersizliğini tedavi ederken doktorların kafasında basit ve açık hedefler vardır: Kendini iyi hisseden bir kişide durumun kötüleşmesini olabildiğince durdurmak. Kendini iyi hissetmeyen birisine kendini daha iyi hissetmesi için yardım etmek ve dah

Kalp yetersizliğini tedavi ederken doktorların kafasında basit ve açık hedefler vardır:

  • Kendini iyi hisseden bir kişide durumun kötüleşmesini olabildiğince durdurmak
  • Kendini iyi hissetmeyen birisine kendini daha iyi hissetmesi için yardım etmek ve daha fazlasını yapabilmesini sağlamak
  • Kişinin ömrünü uzatmak

Hangi tedavinin uygulanacağı hastanın durumuna göre değişir. Hastanın durumunu korumasını ya da düzelmesini sağlayan tedavilerin çoğu, daha uzun yaşamasına da yardım eder. Bununla beraber, bazen ömrü uzatmak için verilen tedavilerin yan etkileri olabilir ve bunlar kimisinin kaldıramayacağı kadar ağır olabilir.

İLAÇ TEDAVİSİ

Genellikle kalp yetersizliği olan kişi ilaç tedavisine gerek duyar, ancak bazıları ameliyattan da yarar görebilir. Daha önce görüldüğü gibi, kalp yetersizliği bazen tiroid ya da böbrek hastalığı gibi altta yatan başka bir hastalığın sonucu olabilir, bu yüzden ilk adım, mümkünse böylesi bir sorunun düzeltilmesidir. Bazı hastalar için gereken tüm tedavi bundan ibaret olabilir. Asıl sorun atriyal fibrilasyon ise çözüm kalbe kısa bir elektrik şokunun verildiği kardiyoversiyon denilen tedavi olabilir. Bununla beraber, kalp yetersizliği olanların çoğunda kalbin işleyişinin olabildiğince normale yakın olmasını sağlamak için düzenli ve uzun süreli ilaç tedavisi gerekecektir.

Piyasada çok sayıda ilaç bulunması, ilaç tedavisini çok karmaşık bir konu haline getirmektedir. İlaç firmalarının ürünlerine jenerik/bilimsel isimler yanında ticari isimler de vermesi konuyu daha da karmaşıklaştırmaktadır. Sonuç, bir ilacın üç beş firma tarafından üretilmesi ve nereden aldığınıza göre üç beş farklı ismin olabilmesidir. Tanıdığınız bir kişiyle tamamen aynı ilacı kullandığınız halde ilaç kutularınızın üzerinde farklı isimler bulunması kafa karıştırıcı olabilir. Kimi zaman da iki ilaç tek bir tablette birleştirilmiş olabilir.

ACE inhibitörleri
ACE (anjiyotensin dönüştürücü enzim) doğal yoldan vücutta üretilen bir kimyasal maddedir. ACE'nin görevi, kan damarlarının daralmasından ve böbreklerin tuz ve su tutmasından sorumlu olan anjiyotensin adlı bir diğer kimyasal maddenin üretilmesidir. Normalde, dolaşımdaki kimi sorunlara (örn. çok miktarda kan kaybı ya da kalp yetersizliği) yanıt olarak daha fazla anjiyotensin üretilir. Bunun sonucunda bir kısırdöngü başlar: kan damarları daha da daralarak kalp üzerindeki yükü artırır ve bu da vücudun daha fazla anjiyotensin üretmesine yol açar.

ACE inhibitörleri bu döngüyü kırarak etki eder. Böylece, nefes darlığını giderip hastanın daha aktif hale gelmesini sağlarken, kalp işlevinin daha fazla bozulmasını geciktirir ya da önler ve kalp yetersizliği bulunan hastaların daha uzun yaşamasına yardım eder. Bazen, hastada su tutulumu varsa (örneğin şiş ayak bilekleri) ACE inhibitörlerinin idrar söktürücülerle birlikte kullanılması gerekebilir.


ACE inhibitörlerinin vücudunuzu etkileme yolu.

Kalp yetersizliğini tedavi etme dışında ACE inhibitörleri yüksek tansiyonda ya da kalp krizi sonrasında kalbi korumak için de verilebilir.

Her ilaçta olabileceği gibi, ACE inhibitörleri kullananların bazılarında da ilaca bağlı yan etkiler görülebilir, ancak bunlar çoğunlukla hafiftir ve genellikle birkaç hafta sonra kaybolur. En sık görülenler baş ağrısı ve yorgunluktur. Daha önemli yan etkiler arasında sersemlik hali ve öksürük yer alır; genellikle biraz yardımla bunların üstesinden gelinebilir.

Sersemlik halinin nedeni, ven ve arterler gevşediğinde kan basıncında oluşan düşüştür. Ancak kan basıncının yerçekimini yenip beyne yeterince kan ulaşmasını sağlayamayacak kadar düşmesi bayılmalara neden olabilir. Bu durum genellikle uzun süredir yüksek dozda diüretik (idrar söktürücü) kullanmakta olup ilk ACE inhibitörü dozunu alanlarda görülebilir. Bu nedenledir ki, ilk ACE inhibitörü dozunu aldıktan sonra sizden bir yere uzanmanız istenebilir. Bayılma riski olduğu bilinenlere ilk dozu bir doktor veya hemşire gözetiminde, olasılıkla bir hastanede almaları tavsiye edilebilir.

Kalp yetersizliği olanlarda, öksürük, ACE inhibitörü kullanmıyor olsalar bile sık ratlanan bir belirtidir.

İlaca bağlı öksürük sıklıkla kuru, gıcık tarzında ve inatçıdır; kişinin ya da eşinin uykusunu bölebilir. Kimi hastalar sodyum kromoglikattan yarar gördüklerini ve öksürüklerinin hafişediğini belirtmektedir. Sodyum kromoglikat sıklıkla astımlı çocuklarda inhaler aracılığıyla kullanılan bir ilaçtır. Öte yandan diğer hastalarda öksürük ACE inhibitörünü bırakmayı gerektirecek kadar şiddetli olabilir; bu durumda bir anjiyotensin II blokeri verilebilir.

Bazı böbrek hastalığı türleri ACE inhibitörlerini kullanmayı olanaksız kılabilir. Böbrek sorunu olan diğer hastalar kan basıncını düşüren ilaçları ve idrar söktürücüleri bırakarak ya da en azından ACE inhibitörlerini düşük dozlarda kullanarak herhangi bir sorun yaşamayabilir. Böbreklerinizde bir sorun varsa ve ACE inhibitörü kullanıyorsanız doktorunuz sizi yakından izleyecektir.

Anjiyotensin II blokerleri
Bu ilaçlar anjiyotensin II'nin kalp ve kan damarları üzerindeki etkisini ortadan kaldırır, yani aslında ACE inhibitörlerininkine benzer bir etki gösterir. Öksürüğe neden olmaz. Günümüzde bu ilaçlar, genellikle ACE inhibitörleri ile öksürük gelişen hastalarda, ACE inhibitörlerine bir alternatif olarak kullanılmaktadır. Son çalışmalar, bazı hastaların ACE inhibitörü ve anjiyotensin II blokeri kombinasyonundan yarar görüleceğini ortaya koymuştur. Doktorunuz bunun sizin için uygun olup olmadığını söyleyebilir.

İLAÇ TEDAVİLERİ
Tedavinin hedefi İlaç
Sıvı tutulumunu gidermek Idrar söktürücüler
Nefes darlığını gidermek Idrar söktürücüler/ACE
inhibitörleri/beta blokerler
Kalbi korumak Beta blokerler/ACE
inhibitörleri/ spironolakton
Atriyal fibrilasyonu tedavi etmek Digoksin/ beta blokerler/amiodaron
Kan pıhtısı oluşmasını önlemek Varfarin

İdrar söktürücüler (diüretikler)
Bu ilaçlar böbrekleri tuz ve su atmaya zorlamak üzere tasarlanmıştır. Sonuçta, dokularda sıvı birikmesinden kaynaklanan nefes darlığı ve ayak bileklerinde şişme gibi belirtilerden kurtulmaya yardımcı olabilirler; bununla birlikte, bilindiği kadarıyla kalp yetersizliğiyle ilişkili diğer belirtiler üzerinde herhangi bir etkileri yoktur.

İdrar söktürücüler sıklıkla kalp yetersizliği tanısı yeni konulmuş kişilere verilir, çünkü kısa sürede etki ederler ve kalp yetersizliğinin nedeni ne olursa olsun yalnızca kısa vadede yarar sağlarlar. Doktorunuz bu ilaçları, belirtilerinizin temel nedenini, başka bir deyişle neden kalp yetersizliği geliştiğini bulmak için incelemeler yapılırken, nefes darlığını ve ayak bileklerindeki şişliği geçirmek için verebilir. Ayrıntılı bir tanı konulduktan sonra, eğer gereksiniminiz varsa ACE inhibitörlerine başlanabilir.

Çıkartılan idrar ya da alınan sıvı miktarı vücut ağırlında ölçülebilir bir değişikliğe neden olur. Bir litre idrar bir kilogram ağırlığındadır. Her gün aynı saatte tartılarark idrarla vücuttan atılan su miktarı kontrol edilebilir. Bir haftada 2-3 kilogramdan daha fazla kilo almışsanız ve aynı zamanda nefes darlığı çekiyorsanız idrar söktürücü dozunu artırmanız gerekip gerekmediğini doktorunuza sorun. Doktora ulaşmak mümkün olmuyorsa, fazladan bir tablet alıp ertesi gün doktorla konuşabilirsiniz.

Öte yandan, 2-3 kilo kaybetmeye neden olan bir ishal, olasılıkla kilonuz normale dönünceye dek bir kaç gün süreyle idrar söktürücü ilacı kesmek gerektiği anlamına gelir. Bu gibi durumlarda tavsiyesini almak için doktoru aramaktan çekinmeyin; genellikle kısa bir telefon görüşmesi bütün sorularınıza yanıt bulmak için yeterli olacaktır.

İlk defa güçlü etkili idrar söktürücü ilaç kullanacak olan herkes, ilk dozdan sonraki birkaç saat için tuvalete kolayca erişebileceği bir yerde bulunması gerektiğini unutmamalıdır. Ilk birkaç dozdan sonra genellikle idrara çıkma gereksinimi daha önemsiz düzeye inecektir, ancak gece kalkmamak için ilacı yatmadan en az 4-6 saat önce almak akıllıca olabilir. Kolayca bir tuvalet bulacağınızdan emin olmadığınız bir yere gitmeniz gerekiyorsa, gün içinde uygun bir yere ulaşıncaya dek ilacınızı almayı ertelemek iyi bir fikir olabilir.

Daha güçlü etkili idrar söktürücülerin olası önemli bir yan etkisi prostat bezi büyümüş erkeklerde idrar tutulmasıdır, Ilaç böbrekleri daha hızlı idrar üretmesi için uyarır, bu da mesanenin aşırı dolmasına neden olur. İdrar söktürücü herhangi bir yeni ilaç almadan önce doktora idrara çıkmada güçlük çekildiğini söylemek ya da hatırlatmak önemlidir.

İdrar söktürücü ilaca bağlı olarak bazı kişilerde gut hastalığı gelişir. Gutun başlıca belirtisi kızarmış ve ağrılı bir ayak başparmağıdır, ilacı değiştirerek ya da guta karşı bir ilaç eklenerek kolayca tedavi edilebilir (Gut hastalığına ürik asit yol açar. Normalde, ürik asit kan dolaşımında bulunur ve böbrekler tarafından süzülerek idrarla atılır. Diüretikler kanın yoğunlaşmasına neden olur ve bazıları da idrardaki ürik asit miktarını düşürür. Ürik asit düzeyi yükseldiğinde eklemlerde kristalize olur ve guta yol açar).

Hastalardan, böbreklerin çalışmasında herhangi yetersizlik belirtisi olup olmadığını kontrol etmek için düzenli olarak yılda en az bir kez kan testi yaptırmaları istenebilir (böyle bir durumda, ilaçların değiştirilmesi gerekebilir). Diüretiklerin yanında ACE inhibitörü de kullanılıyorsa ilaçlar sersemlik haline yol açabilir. Bu durumda doktorunuzu arayın; ilacın dozunu azaltabilir.

İdrar söktürücülerin büyük çoğunluğu vücuttan potasyum denen bir maddenin atılmasına neden olur. Aşırı potasyum kaybı güçsüzlük hissine ve kalpte ritim bozukluklarına neden olabilir. Bir kısım idrar söktürücüler ise vücudun potasyumu tutmasına yardım edebilir. Potasyum kaybına neden olan idrar söktürücüler ile potasyum tutucu idrar söktürücüler sıklıkla birlikte verilerek potasyum dengesinin korunması sağlanır. Ağır kalp yetersizliği olan bazı hastalarda daha fazla etki elde etmek amacıyla başka türden idrar söktürücüler de kullanılabilir. Bunlardan bazıları aşırı miktarda idrar çıkarılmasına neden olur.

Spironolakton
Spironolakton, aldosteron denen bir hormonun etkisini ortadan kaldıran bir potasyum tutucu idrar söktürücüdür. Aldesteron kalp yetersizliği olan hastalarda yükselir. ACE inhibitörleriyle tedavi, aldesteron düzeylerini düşürürse de bu açıdan yeterince etkili değildir. Eskiden beri kullanılan ilaçların yüksek dozlarını (örn. günde 2 ya da daha çok frusemid tableti) alan hastalara ek olarak spironolakton verilmesinin kalbin kötüleşmesini geciktirdiği ve kalp yetersizliği olan hastaların yaşam sürelerinin uzamasına yardım ettiği gösterilmiştir.

Beta blokerler
ACE inhibitörleriyle birlikte beta bloker verilmesi kalp yetersizliği olan hastaların çoğunda en etkili tedavidir.

Beta blokerler kimyasal bir mesaj iletici olan adrenalinin kalp, kan damarları ve akciğerler üzerindeki etkilerini ortadan kaldırır. Adrenalin kalbin daha hızlı atmasını ve pompalama işlevini daha güçlü yapmasını sağlar. Akciğerlerde adrenalin, ana hava yollarının gevşemesine ve genişlemesine neden olur. Bu yüzden beta blokerler astımı olan hastalar için tehlikelidir. Beta blokerler kan basıncını düşürür ve kısa vadede kalbin pompalama gücünü azaltır. Bu ilaçlar yüksek kan basıncını kontrol altına almak için yaygın olarak kullanılır ve genellikle oldukça etkilidir. Bununla beraber, kalbin pompalama gücünü azalttıklarından, uzun yıllar boyunca doktorlarlar bu ilaçları kalp yetersizliği olan hastalara vermekten kaçınmıştır. Yeni çalışmalardan elde edilen bulgular, çok küçük dozlarda başlanıp yavaş yavaş artırıldığında belirtileri azaltmakta son derece etkili olabileceklerini, kalbi güçlendirdiklerini (uzun vadede) ve kalp yetersizliği olan kişilerin daha uzun süre yaşamasına yardımcı olduklarını ortaya koymuştur. Günümüzde uzmanlar, bu bulguların tüm beta blokerler için mi yoksa sadece belli bir kısmı (örn. karvedilol, bisoprolol ve metoprolol) için mi geçerli olduğu konusunda anlaşmış değildir.

Beta blokere başlandığında yan etki görülmesi pek nadir bir olay değildir. Sersemlik hali, yorgunluk ve nefes darlığında artış olabilir. Diyabetli hastalar kan şeker düzeylerinin daha yüksek seyrettiğini fark edebilir. Zaman içinde yan etkiler genellikle kaybolur ve 2-3 ay sonra beta blokerlerin yararları ortaya çıkmaya başlar. Kimi hastalar şaşırtıcı ölçüde iyi yanıt verebilir, ancak bu zaman alır! Az sayıda vakada, beta blokerlerin kalp yetersizliğini tamamen iyileştirdiği bile görülebilir. Ancak, sabretmesini bilmek gerekir.

Beta bloker dozu iki ila dört hafta arasında değişen sürelerle yavaş yavaş artırılmalıdır. Dozun daha çabuk artırılması sıklıkla sorunlara yol açar.

Beta blokerler atriyal fibrilasyonu kontrol altına almak için de kullanılabilir.

Digoksin
Digoksin yüzyıllar boyunca Digitalis purpurea bitkisinden (yüksükotu) elde edilen digitalisin saşaştırılmış halidir. Tablet formuyla tedavi, eski bitkisel karışımdan daha güvenilirdir; bitkisel karışımın yarar sağladığı insan sayısı ile zehirlediği insan sayısı aynıdır. Doğal biçimiyle digoksin 200 yıldan daha uzun süre önce William Wittering isimli bir İngiliz tarafından keşfedilmişse de, nasıl etki ettiği ve gerçekte ne kadar etkili olduğu hâlâ tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Alışılagelen kabule göre zayıflamış olan kalp kasını güçlendirmektedir, ancak gerçekte bu yoldan etki edip etmediği bilinmemektedir. Göründüğü kadarıyla en azından belirtileri gidermektedir. Kalp hızını kontrol altına almada etkili olduğu tartışılmaz; bu nedenledir ki kalp yetersizliğinin nedeni atriyal fibrilasyon olan hastalarda en çok rağbet gören tedavidir. Kalp ritmi düzenli olan hastalara digoksin verme konusunda doktorlar arasında anlaşmazlık vardır; bazıları ilacın yalnızca güç vakalarda kullanılması gerektiğini düşünmektedir.

Kalp yetersizliği için yazılan ilaçlar içinde, uygun dozda alındığında belki de en az yan etkiye neden olan digoksindir, ancak vücutta birikirse tehlikeli olabilir. Digoksin vücuttan çok yavaş atılır, bu nedenle günde yalnızca bir kez alınır. İlaç kesildiğinde, bütün izlerin kaybolması yaklaşık bir hafta sürer. Yaşlılar (75 yaş ve üstü) ve böbrek sorunu olanlar digoksini ancak küçük dozlarda kullanabilir. Çok fazlası bulantı ve kusma hissine yol açabilir ve bazı kişiler her şeyi sararmış gibi görmeye başlar; yaşlılarda zihin bulanıklığı görülebilir. Sayılan bu yan etkilerden herhangi birinin ortaya çıkması durumunda hemen doktora başvurmalıdır.

Nitratlar
Nitratları genellikle anjinası olanlar kullanır, ancak ACE inhibitörlerini kullanamayanlarda da yararlı olabilir. Nitratlar kan damarlarını gevşeterek etki eder. Bu, kalbin dolaşıma kan pompalamasını kolaylaştırır, ayrıca kalbe geri dönen kanın basıncını düşürür. Yine, nitratlar kalp kasına oksijen taşıyan kan damarlarını da açtıklarından kalbin olabildiğince iyi çalışmasına yardım eder. Bununla birlikte, nitratların belirtilerde ya da altta yatan kalp sorunlarında önemli bir fark yarattığına ilişkin çok az kanıt vardır. Hasta ya da doktor ilacı deneyip vaka bazında bir değişiklik yaratıp yaratmadığını görmek isteyebilir.

Anjina için nitratlar dilaltına sıkılan sprey ya da ağızdan emilen tablet gibi çeşitli biçimlerde alınabilir.
Nitratların şaster şekli de mevcuttur. Ilaç deri yoluyla emilerek kana karışır. Doğrudan kalbe etki etmediği için kalbin üzerindeki deri üzerine yapıştırmanın bir yararı yoktur.

İLAÇLAR HANGİ YOLLARDAN VERİLİR?
  • Yutarak: tablet, draje ya da kapsül.
  • Dil altı: ilaç çözülünceye dek dil altına yerleştirilir. Yanak boşluğundan: üst dişeti ile dudak arasında ya da avurtta tutulur.
  • Aerosol sprey: doğrudan ağız içine.
  • Kendinden yapışkanlı flaster: flasterdeki ilaç deriden emilerek doğrudan kana karışır.
  • Damar içine: doğrudan bir toplar damara hızla enjekte edilir ya da serumla damla damla verilir.
  • Kas içine: kas kütlesinin içine derin bir enjeksiyonla (örn. kalçaya).
  • Deri altına: derinin hemen altına.

Aspirin (asetil salisilik asit)

Aspirin kanın pıhtılaşma olasılığını azaltır. Kandaki trombositler pıhtı oluşturmaya başladığında bu kalp krizi ya da inmeyle sonuçlanabilir. Aspirin trombositlerin yapışabilme özelliğini azaltır. Ancak, en önemli sorunu kalp yetersizliği olan kişilerde gerçekten bir yarar sağlayıp sağlamadığı konusunda kuşku vardır.

Aspirin mide mukozasını tahriş edip daha çabuk kanamasına yol açabilir. Ayrıca, kan dolaşımındaki varfarinle etkileşime girerek kanın aşırı sulanmasına neden olabilir. Aspirin ve varfarini birlikte kullanmadan önce doktorla tekrar tekrar konuşulmalıdır.

Varfarin
Varfarin kalpte kan dolaşımının yavaşladığı yerlerde kanın pıhtılaşmasını önler. Pıhtı oluştuğunda parça kopabilir ve kan dolaşımıyla pompalanarak daha dar damarları tıkayabilir. Pıhtı beynin bir bölgesini besleyen bir arteri tıkadığında inmeye neden olur. Ya da örneğin bacaktaki bir arteri tıkadığında şiddetli ağrıya yol açar ve tedavi edilmezse kangren gelişebilir.

Varfarin kullanıldığı sürece doğru doz alıp almadığınızdan emin olmak için düzenli kan testleri yaptırmanız gerekir. Varfarin başka birçok ilaçla etkileşime girer, bu yüzden başvurulan her doktora varfarin kullandığınızı hatırlatmalısınız. Varfarin kullanırken reçetesiz satılan ilaçlar, özellikle aspirin konusunda dikkatli olmalı, yeni bir ilaç alırken mutlaka doktora ya da eczacıya danışılmalıdır. Alkol kullanıyorsanız, makul düzeyde için ve içki âlemlerinden kaçının. Varfarin karaciğerde parçalanır. Alkol karaciğer enzimlerinin hızını artırarak varfarinin karaciğerde daha hızlı parçalanmasına yol açar. İçtiğiniz alkol miktarı ne kadar çok değişirse kanın pıhtılaşma yeteneği de aynı ölçüde değişir.

Amiodaron
Amiodaron anormal kalp ritmini kontrol altına almada çok etkilidir ve bazen diğer ilaçların etkisiz olduğu durumlarda atriyal fibrilasyonu olan kişilerin normal ritme dönmesini sağlayabilir. Ne yazık ki yan etkileri nedeniyle herkes bu ilacı kullanamaz. En sık görüleni güneş ışığına karşı aşırı duyarlılıktır. Özellikle ten rengi açık olanlarda önem taşır. Sorunun ortaya çıkması bir yıl kadar sürebilir, bu yüzden güneşe çıkıldığında önlem alınması gerekir. Bu konuda kuşkunuz varsa hemen bir doktora danışın. Amiodaron, tiroid bezinin aşırı çalışmasına da neden olabilir, bu yüzden amiodaron kullanırken hızlı kilo kaybı başlamışsa (tiroid bezinin aşırı çalışmasının bir belirtisidir) doktorla görüşmeli, gereken testler yaptırılmalıdır.

Daha ciddi yan etkiler karaciğer ve akciğerlerde ortaya çıkar. Amiodaron sarılık ve nefes darlığına yol açabilir, ancak bu yan etkiler, günde 400 miligramdan daha düşlük dozlarda nadiren görülür.

Öte yandan, bu tür yan etkilerin görülmediği kişilerde, amiodaron çok etkili bir tedavi olabilir.

Kalsiyum kanal blokerleri
Anjinası ya da yüksek tansiyonu olan hastalar kalsiyum kanal blokerleri ile tedavi edilebilir. Bu ilaçlar kalp kası ve kan damarları üzerinde kalsiyumun etkisini önler. Kalsiyum kanal blokerleri, koroner arterlerin ve diğer kan damarlarının kas hücrelerine giren kalsiyum miktarını azaltarak bunların gevşemesini ve açılmasını sağlar. Bunun sonucunda, kalbin kanlanması artar ve dolaşım sistemine kan pompalamadaki yükü hafifler. Anjina ve yüksek tansiyon tedavisinde bunlar olumlu etkilerdir.

BELKİ DE BU İLAÇLARI EVDE ALIYORSUNUZ
İlaç sınıfı Jenerik/bilimsel isim Yorumlar Tür Amaç İlaç sınıfının olası yan etkileri
ACE inhibitörü Kaptopril
Silazapril
Enalapril
Fosinopril
Lisinopril
Perindopril
Kinapril
Ramipril
Trandolapril
    Belirtileri düzeltmek ve kalp yetersizliğinin kötüleşmesini önlemeye çalışmak İnatçı kuru öksürük, sersemlik hali
Anjiyotensin II blokeri Kandesartan
Irbesartan
Losartan
Valsartan
    Kalp yetersizliğinin kötüleşmesini önlemeye çalışmak (ACE inhibitörlerine göre daha az kanıt vardır)
 
Baş ağrısı, sersemlik hali (beraberinde öksürük yoktur)
Diüretikler Amilorid
Bendoktoroşuazid
Bumetanid
Klorotiazid
Klortalidon
Frusemid
Hidoktoroklorotiazid
Metolazon
Spironolakton
Torasemid
Triamteren
Ksipamid
Ağır kalp yetersizliği olan hastalarda güçlü diüretikler bile etkilerini yitirebilir. Bir tiazidle güçlü etkili bir diüretik birlikte alınarak bu olumsuzluk aşılır.

Başka ACE inhibitörlerinin yanında verildiğinde spironolakton kalp yetersizliğinin kötüleşmesinin önlenmesinde özellikle etkili olabilir.
Potasyum tutucu
Tiazid diüretik
Güçlü etkili diüretik
Tiazid diüretik
Potasyum tutucu
Güçlü etkili diüretik
Tiazid diüretik
Tiazid diüretik de
Potasyum tutucu
Güçlü etkili diüretik
Potasyum tutucu
Tiazid diüretik
Böbrekleri tuz ve su atmaya zorlar Gut, idrar miktarında aşırı artma Prostat büyümesi olan erkeklerde idrar birikmesine neden olabilir
Beta blokerler Bisoprolol
Karvedilol
Labetalol
Metoprolol
Propranolol
Sotalol
Timolol
Bisoprolol, karvedilol ve metoprolol kalp yetersizliğinde etkili olduğu kanıtlanan beta blokerlerdir.

Karvedilolün kalp yetersizliği tedavisinde Kullanılması onaylanmıştır.
    Yorgunluk, uyuşukluk hali, ellerde soğuma, kâbus görme
Kalp glikozidleri Digoksin     Kalp hızını düzenler Aşırı dozda bulantı, kusma ve kafa karışıklığı
Nitratlar+nitrat benzeri ilaçlar Gliseril trinitrat
Izosorbit dinitrat
Izosorbit mononitrat
Nikorandil
Pentaeritritol tetranitrat
Bu ilaçlar kalp yetersizliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Gerek olup olmadığı sürekli kontrol edilmelidir.   Anjinayı geçirir
Anjinayı geçirir, kan basıncını (KB) düşürür
 
Kalsiyum kanal blokerleri Amlodipin
Diltiazem
Felodipin
Isradipin
Lasidipin
Nikardipin
Nifedipin
Nisoldipin
Verapamil
    Anjinayı geçirir, KB'yi düşürür Bayılma, zonklayıcı baş ağrısı, sersemlik hali ve yüzde kızarıklık
Yüzde kızarıklık, baş ağrısı, ayak bileklerinde şişlik, kabızlık
Alfa blokerler Doksazosin
Indoramin
Prazosin
Terazosin
    KB'yi düşürür Baş ağrısı, sersemlik hali, kusma
Antitrombositikler Absiksimab
Aspirin
Klopidogrel
Dipiridamol
    Kanı sulandırır Bayılma, sıvı tutulması
Antikoagülanlar Heparin
Varfarin
Doğru doz ayarının yapılması çok önemlidir   Dolaşımda kan pıhtısı nedeniyle dikkat edilmelidir Midede rahatsızlık
İlaç şirketlerin hepsi, ürünleri üzerinde jenerik/bilimsel isimlerin yanında ticari isme de yer verir. Burada yalnızca bilimsel isimler verilmiştir. Bu ismi ilaç kutusunun üzerinde bulabilmek mümkündür.

Ancak, kalsiyum kanal blokerlerinin olası bir etkisi kalbin pompalama gücünün azalması, bunun da kalp yetersizliğinin kötüleşmesine ve vücudun daha fazla su ve tuz tutmasına yol açmasıdır. Amlodipin gibi daha yeni kalsiyum kanal blokerlerinin güvenli olduğu izlenimi vardır ve kalp yetersizliği olan hastalarda anjinayı ve yüksek tansiyonu tedavide kullanılabilir.

KARDİYOVERSİYON

Anormal kalp ritminin elektrik şoku verilerek düzeltilmesine tıbbi olarak kardiyoversiyon denir. Daima hastanede genel anesteziyle ya da bazen hasta iyice uyuşturularak uygulanır. Elektrik şoku birçok vakada, kalbin anormal ritmini keserek normal ritmin tekrar başlamasına olanak verir. Bu işlemi uygulamak sadece birkaç dakika alır ve kalp işlevinin düzelmesinin sağladığı yararlar hemen görülür. Bazı hastaların anormal ritmin tekrar başlama riskini azaltmak için ilaç kullanmaya devam etmesi gerekir. Kalp normal çalışmaya başladıktan sonra, kan dolaşımına pıhtı atmasını önlemek için kardiyoversiyondan önce varfarin de verilebilir.

AMELİYAT

Kalpteki sorun yapısalsa (örn. tam kapanmayan bir kapakçık ya da tıkanmış bir damar), ameliyat gerekebilir.

Kusurlu kapakçıklar
Kapakçık aralığı çok darsa, bazen genişletmek mümkün olabilir. Ancak tam kapanmadığı için sızdıran kapakçıkların onarılması ya da değiştirilmesi gerekir. Eskisinin yerine konulan kapakçıklar esas olarak iki türdür: sentetik (metal ve plastikten yapılmış) ve biyolojik (domuz kalbinden alınmış). Günümüzde kapakçık ameliyatları oldukça sık yapılmaktadır ve halen büyük ameliyat sayılmakla birlikte başarı oranı oldukça yüksektir.

Kan damarlarında daralma
Kalp kasına giden kan damarlarındaki daralma anjina ve kalp krizlerine neden olabilir. Eskiden kalp krizinin daima kalp kasını harap ettiği ve geriye bir yara dokusu bıraktığı düşünülürdü. Yakın zamanda, kalp krizlerinin kalp kasını sadece şoka uğrattığı ya da uzun süreli bir uykuya soktuğu (genellikle hibernasyon denir) ortaya çıkmıştır, Ilaç tedavisi, özellikle de beta blokerlerya da kalbin kanlanmasını artıracak bir girişim, uyumakta olan kalp kasını tekrar uyandırabilir. Bu sorunun en etkili ve en güvenli tedavi şeklinin haplar mı yoksa aşağıda anlatılacak girişimlerden biri mi olduğu konusunda uzman görüşleri farklıdır. İngiliz hükümeti gelecekte hastaların en iyi ne şekilde tedavi edileceği konusunda karar vermelerinde yardımcı olmak üzere geniş bir çalışma yürütmektedir.

  • Koroner arter baypas grefti: Kalp kasına kan sağlayan koroner arterler tıkandığında ya da daraldığında kalp kasına giden kan miktarı çok azalır, bu da kalbin düzgün kasılmasını önler. Böylesi bir durumda, koroner baypas (köprüleme) ameliyatına gerek olabilir. Ameliyatla bacaktan alınan bir toplardamar koroner arterin tıkanan kısmını atlamak (baypas etmek) için kullanılır ve normal kan akışı sağlanır. Koroner baypas greft ameliyatı büyük bir ameliyattır, ancak her yıl binlerce kişiye uygulanmaktadır. Hastaların çoğu ameliyattan sonra bir hafta ila 10 gün arasında hastanede kalır.
  • Anjiyoplasti: Bazen, daralan bir arteri anjiyoplasti adı verilen bir girişimle açmak mümkün olur. Anjiyoplastide, kateter denen ince bir tüp tıkalı damarın içinden geçirilir; kateterin dış yüzünde bir balon vardır. Bu balon daralmış bölgedeyken şişirilir. Balon tıkanıklığı ortadan kaldırır, arteri açar, böylece yeterli miktarda kan akmaya başlar. Uzmanlar balondan daha iyi sonuç verecek başka aygıtlar geliştirmeye çalışmaktadır. Ancak anjiyoplasti, damarı daralmış herkes için uygun bir yöntem değildir (anjiyoplasti birden fazla tıkanıklığın olduğu durumlarda daha az başarılıdır) ve bu girişimi kullanmaya karar vermeden önce, kateter testleri ve kalp taramaları yapılması gibi ayrıntılı incelemelere gerek vardır


Koroner arter köprülemesi (baypası).


Anjiyoplasti.

Anevrizmektomi
İşlem, şiddetli bir kalp krizinden sonra iyileşen yara dokusunu, kalbin verimliliğinin artacağını umut ederek çıkarmaya dayanır. Dikkatli bir şekilde seçilmiş hastalarda oldukça başarılı olabilir.

Kalp pili (pace maker)
Kalp kası karmaşık bir "kablo" sistemi tarafından kasılmak üzere uyarılır. Kalp kötü şekilde zarar gördüğünde kalbin içinde bulunan ve kalp kasını kontrol edip kasılması için uyaran elektrik iletim sistemi de hasar görebilir ve sonuçta kalp "bloğu" ortaya çıkar. Bu da kalbin çok yavaş çalışmasına neden olabilir. Bu durumda hasta, kalp yetersizliğinde bir kötüleşme fark edebilir ya da bayılma görülür. Kalp pili kalbin kendi iletim sistemine oldukça benzer bir iş görür, ancak hiçbir zaman o kadar iyi değildir. Kalp pili kibrit kutusu büyüklüğünde olup, küçük bir ameliyatla, genellikle lokal anestezi altında deri altına yerleştirilir. Pilin ömrü genellikle yıllarca çalışacak kadar uzundur. Daha sonra pile bağlanan teller kalbi uyarması için toplardamarlar içinden geçirilerek kalbe ulaştırılır.

Çok kısa bir süre önce, kalbin kendi kablo sisteminde meydana gelen bir hasarın sağ kalan kalp kasının bir bölümünde kasılma oluştururken, diğer bölümünde gevşemeye neden olduğu bulundu. Eşzamanlılıktaki bu eksiklik kalbin veriminin daha da azalmasına yol açar.

Kalp pili gibi bir aygıt kalbi eşzamanlı bir şekilde uyarmak için kullanılarak verimliliğini artırılabilir. Umut verici bu yeni tedavi şekli sadece bu konuda uzmanlaşmış birkaç merkezde uygulanabilmektedir. Tedavinin ne derece yararlı olduğu henüz tam açık değildir, ancak geniş kapsamlı çalışma sonuçları yakında belli olacaktır.

Vücuda yerleştirilebilen defibrilatörler
Bazı hastaların kalp ritimlerinde bozukluk o derece ileri olabilir ki bayılmalara yol açabilir ya da kalbin durma riskinin yüksek olduğunu gösterir. Defibrilatör kalp piline benzer (biraz daha büyüktür); ciddi ritim bozukluğu olduğunda, atriyal fibrilasyonda kardiyoversiyon uygulamasına benzer şekilde kalbe elektrik şoku verir. Bu aygıtlar ancak uzmanlaşmış merkezlerde bulunur. Bu türden bir tedaviye hastanın uygun olup olmadığının belirlenmesi için bir uzmanın ayrıntılı incelemeler yapması gerekir.

Transplantasyon (kalp nakli)
Ağır kalp yetersizliği olan hastalar için bu bir seçenek olabilir. Altmış yaş ve üstündeki kişilerde yararı daha azdır, çünkü bu kişilerde ameliyat komplikasyonlarına neden olan yaygın arter hastalığı olabilir, bu da hastanın uzun dönemde düzelmesinin daha sınırlı olacağını gösterir.

Ameliyatın riskleri vardır, ancak ameliyattan sonraki ilk ayda hastaların yaklaşık %85'i sağ kalırken, 5 yıl sonra sağ kalanların oranı %75'tir.

Ameliyat sonrasında, bağışıklık sisteminin yeni kalbi reddetmesini önelemek için transplantasyon yapılan hastaların, güçlü ilaçlar kullanması gerekir. Bağışıklığın bu yolla baskılanmasının bir sonucu hastaların ağır enfeksiyonlara yatkınlığının artmasıdır. Ayrıca, yeni kalbin düzgün çalışıp çalışmadığının kontrolü için düzenli olarak testler ve biyopsi (kalp kasından küçük bir parça alınması) yapılması gerekir. Doğru kişide kalp nakli çok başarılı olabilirse de, bu tamamen iyileşme değildir.

Kalp yetersizliği olan birçok kişi için ilaç tedavisi nakilden daha iyidir. Her durumda, yapılabilecek nakil sayısı verici kalp sayısıyla sınırlıdır. Ingiltere'de her yıl yaklaşık 400 kalp nakli yapılırken, aynı sürede 100 000'den fazla yeni kalp yetersizliği vakası ortaya çıkmaktadır.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Çoğu hastada ACE inhibitörleri, beta blokerler ve diüretiklerle tedavi gerekir.
  • Atriyal fibrilasyon varsa çoğu hasta ayrıca digoksin ve varfarin de almak zorunda kalır.



www.saglikpark.com
sitesinden 20.04.2024 15:04:20 tarihinde yazdırılmıştır.