Göğüste duyulan mide yanması07.12.2008 16:44:22

Gastroözofageal reflü, göğsünüzün ortasında hissettiğiniz yanma tarzında bir ağrı yanında başka belirtilere de yol açmakla birlikte, çoğumuzun mide yanması dediğimiz rahatsızlığın tıpta kullanılan ismidir.

Gastroözofageal reflü, göğsünüzün ortasında hissettiğiniz yanma tarzında bir ağrı yanında başka belirtilere de yol açmakla birlikte, çoğumuzun mide yanması dediğimiz rahatsızlığın tıpta kullanılan ismidir. En yaygın hazımsızlık nedenidir ve insanların çoğu yaşamlarının bir döneminde bundan yakınır. Belirtiler genellikle önemsizdir, ama uzun sürer ve çok kısıtlayıcı olabilir. Reflünün neden olduğu en yaygın belirti boğaza doğru yayılma gösteren bir yanma duygusudur. Genellikle gelip geçicidir ve bazı yiyeceklerle, yere eğilince ya da gece düz bir yatakta yatarken ortaya çıkar. Bazen yanmaya yutma güçlüğü ya da yutma sırasında ağrı da eşlik eder. Reflü zaman zaman midedeki yiyeceklerin ağza gelmesine ve bulantı hissine neden olur. İnsanların çoğunda bu sorunu çözmek için yaşam biçiminde bazı değişiklikler yeterlidir, ama eczaneden alacağınız bazı antasitler de yararlı olabilir. Öte yandan, daha ağır vakalarda reçeteyle satılan çok etkili bazı ilaçlar da kullanılabilir. Reflü vakalarının büyük çoğunluğunun ciddi olmadığını, kanser gibi ciddi bir hastalık gelişme olasılığı bulunmadığını baştan söylemekte yarar vardır. Bununla birlikte, özellikle 50 yaşın üzerindeki kadın ve erkeklerde göğüsteki yanma hissini göğsün ortasında hissedilen bir başka ağrı olan anjinadan ayırt etmek önemlidir. Reflüden farklı olarak, anjina ağrısı genellikle egzersizle, örneğin yokuş yukarı hızla çıkmayla belirir ve dinlenmeyle hemen geçer, dolayısıyla bu ikisini ayırt etmek genellikle kolaydır. Anjina olabileceğini düşündüğünüz bir ağrı hissederseniz zaman yitirmeksizin doktora danışın.


Reflü (göğüste duyulan mide yanması) mide içeriğinin yemek borusuna kaçması sonucunda ortaya çıkar.

REFLÜYE NE YOL AÇAR?

Daha önce açıklandığı gibi, midedeki bezler yemekleri önce parçalayan, ardından da sindiren hidroklorik asit ve pepsin (bir enzim) içeren bir mide suyu üretir. Bu karışım ayrıca, yiyeceklerde bulunan mikropları yok etmede ilk adımdır. Mide, bu asit/pepsin bileşiminin tehlikeli etkilerine karşı kendini özel bir sümüksü madde (mukus) tabakasıyla korur. Karışım mideden barsağa (barsağın ilk bölümü olan onikiparmak barsağına) geçtiğinde, mide asidi pankreasın salgıladığı alkali sıvıyla nötrleştirilir.

KONTROL LİSTESİ
Reflüye bağlı yanma hissi normalde ciddi değildir, ancak göğüsteki rahatsızlık bazen anjina belirtisi olabilir. şunlardan biri olursa, zaman yitirmeksizin doktora başvurarak belirtilere neyin yol açtığını araştırın:
  • göğsünüzde ya da karnınızın üst bölümünde ilk kez ağrı gelişirse
  • ağrının özellikleri değişir ya da her zamankinden daha şiddetli olursa
  • ağrı egzersizle başlar ve dinlenince geçerse
  • ağrı kolunuza ya da boynunuza yansırsa
  • ağrı yanında terleme, bulantı, nefes darlığı, baygınlık hissi, bayılma ya da çarpıntı gibi başka bazı belirtiler de varsa
  • geğirmeye ya da gaz çıkarmaya reflü de, anjina da yol açabilir, dolayısıyla tek başına bu belirti doğru tanı için yeterli bir ipucu değildir

Yemek borusu aside oldukça duyarlıdır, ancak normal koşullarda mideyle yemek borusunun arası gastroözofageal kapakçık adı verilen bir kapakla sıkıca kapalı olduğu, dolayısıyla mide içeriğinin geri, yemek borusuna kaçması engellendiği için bu pek önemli değildir. Bununla birlikte, bazen bu kapak tam kapanmaz, böylece asit ve pepsin yemek borusuna kaçabilir; bu da yukarıda sözünü ettiğimiz belirtilerin ortaya çıkmasına yol açar.

Mideyle yemek borusu arasındaki kapak iki bileşenden oluşur: yemek borusunun altı bölümünü çevreleyen ve büzülerek bu geçidi kapatan yemek borusu alt büzgen kası (sşnkter) ve diyafram kasında, yemek borusunun geçtiği yarık şeklindeki açıklık (diyafram yarığı). Tek başına bu bileşenlerin ikisi de zayıftır, ama birlikte çalıştıkları zaman sıkıca kapanabilen bir kavşak noktası oluştururlar. Bu kavşağın işlevi çok karmaşıktır ve normalde çeşitli reşeksler tarafından denetim altında tutulur. Örneğin, yutkunduğumuz zaman lokmanın mideye inebilmesi için kavşağın tam o anda gevşeyerek açılması, yutkunmadığımız zamanlarda ise sıkıca kapalı kalarak mideden yemek borusuna doğru bir sıvı akışı, yani reflü oluşmasını önlemesi gerekir.

Mide-yemek borusu kapakçığıyla ilgili sorunlar
Mide-yemek borusu kapakçığıyla ilgili sorunların başlıca iki nedeni olabilir. Bunlar ayrı ayrı gelişebileceği gibi, iki sorun birlikte de ortaya çıkabilir. Bunlardan biri yemek borusunun alt ucundaki büzgen kasın fazla gevşemesi, diğeri ise yemek borusunun diyaframdan geçtiği yarıktaki bir kusur sonucu mide fıtığı (diyafram fıtığı) oluşmasıdır.

  • Büzgen kas sorunları: Bazı kişilerde bu kasın neden gerektiği gibi gevşemediğini açıklayan belirgin hiçbir neden yoktur; ancak aşırı kilo, alkol tüketimi, sigara içme, bazı yiyecekler (yağlı besinler, soğan, baharatlı yiyecekler, çikolata ve asitli yiyecekler) ve bazı ilaçların bunda rolü olduğu bilinmektedir. Bütün bunlar daha çok yatma zamanında sorun oluşturur ve yatarken reflü riski daha fazladır.
  • Mide fıtığı (hiatus hernisi, diyafram fıtığı): Bazen diyaframdaki yarık çok geniştir ve midenin üst bölümü diyaframın üzerine doğru kayar. Bu durumda mide-yemek borusu kapakçığının iki kısmı artık aynı hizada olmaz ve gücü zayıflayan kapakçık midedeki asidin yemek borusuna kaçmasını (reflüyü) önleyemez. Mide fıtığı her zaman belirtiye yol açmaz; aslında bu kişilerin çoğunda hiçbir belirti olmaz. Mide fıtığı yalnızca reflü olasılığını artırır ve belirtilerin nedeni budur. Mide fıtığına neyin yol açtığı bilinmiyor, ancak son derece sık görülür (özellikle 65 yaşın üzerindeki kişilerde) ve genellikle yaşam boyunca hiçbir soruna neden olmaksızın fark edilmeden varlığını sürdürür.

REFLÜNÜN SONUÇLARI

İnsanların çoğunda yemek borusuna mideden asit ve pepsin sızması belirtilere neden olur ancak gerçekte herhangi bir hasar yapmaz. Bununla birlikte az sayıda kişide yemek borusunu kaplayan mukoza örtüsü hasar görür ve özofajit adı verilen bir iltihap oluşur.

Özofajit
Reflüsü olan kişilerin bir bölümünde yemek borusu iltihabı (özofajit) gelişirken, bir bölümünde neden gelişmediği bilinmemekle birlikte, sigara içenlerde bu olasılığın daha fazla olduğu düşünülmektedir. Uygun bir tedaviyle özofajit tamamen iyileşebilir, ama uzun sürerse bunun daha ciddi iki sonucu olabilir: yemek borusu darlığı ve Barrett özofagusu.


Mide fıtığı (hiatus hernisi).

  • Yemek borusu darlığı: Uzun süren yemek borusu iltihabı nedbe oluşumuna neden olabilir, bu da yemek borusunu daraltarak yutma güçlüğüne yol açar. Bu durumda hastanede özel bir tedavi uygulanması gerekir. Burada yutma güçlüğünün zaman yitirmeksizin doktor tarafından değerlendirilmesi gerektiğini ve genellikle hastanede tedavi edilebileceğini vurgulamak istiyoruz.
  • Barrett özofagusu: Uzun yıllar boyunca aside maruz kalan yemek borusu mukozası yavaşça değişerek, mide mukozasına benzer özellikler kazanır (ve kendini koruyan bir sümüksü mukus üretmeye başlar).

Barrett özofagusu adı, bu durumu ilk keşfeden doktorun adından gelmektedir. Vakaların çoğunda olumsuz herhangi bir sonuca yol açmamakla birlikte, Barrett özofagusunun yemek borusu kanserine neden olan etmenlerden biri olduğu bilinmektedir; bu nedenle değişim yaygınsa hastanede yakından izlenmeniz gerekecektir.

Birçok kişide olduğu gibi, yıllardır aynı belirtileri yaşıyorsanız, doktorunuz normal olarak belirtilerinize bakarak herhangi bir ek değerlendirmeye gerek duymaksızın reflü tanısını koyacaktır. Ancak tanıyı doğrulamak ve özellikle aşağıdaki durumlarda başka bir sorununuz olmadığından emin olmak için çeşitli incelemelerin yapılması gerekebilir:

  • yaşınız 40'ın üzerindeyse ve belirtilerinizde değişiklikler varsa,
  • yaşınız 40'ın üzerindeyse ve belirtiler ilk kez ortaya çıkıyorsa, yutma güçlüğü varsa,
  • belirtileriniz tedaviye yanıt vermediyse.

Bu bağlamda en sık kullanılan, en yararlı değerlendirme sindirim kanalının üst bölümünün endoskopiyle incelenmesidir. Herhangi bir kas spazmını gösterebileceği için, bazen baryumlu röntgen de yararlı olabilir. Tanının bu test sonuçlarıyla kesinleştirilemediği görece az sayıdaki vakada, burundan geçirilen özel sondaların yardımıyla yemek borusundaki asit miktarını ve basıncı ölçme gibi hastanede yapılan bazı değerlendirmeler de gerekli olabilir.

TEDAVİ

Bütün tıbbi durumlarda olduğu gibi, reflü tedavisinde de önce altta yatan nedeni gidermek temel alınır. Daha önce sözü edildiği gibi, yaşam biçiminizde sorunun ağırlaşmasına neden olan etmenler varsa bunları değiştirmek önemlidir:

  • Sigara içiyorsanız, bırakmaya karar verin ve bırakın. Sigara içme mide yanması olasılığını artırır ve genel olarak sağlığınıza zararlıdır.
  • Gerekiyorsa kilo verin; beslenmenizde yapacağınız belli değişiklikler yanında düzenli egzersiz de yapmaya çalışın.
  • Alkol tüketiminizi en aza indirin ya da alkolü tamamen kesin.
  • Belirtilerinizi tetiklediğini bildiğiniz yiyeceklerden kaçının. Midenizi aşırı doldurmak yerine, az ve sık yemek yiyin. Yemek yerken daima oturun, yavaş yemeye ve yediklerinizi iyice çiğnemeye özen gösterin.
  • Belinizi sıkan kemerler ya da iç çamaşırları kullanmayın.
  • Yatmadan hemen önce bir şeyler yiyip içmeyin.
  • Yatağınızın başucunu yaklaşık 15 cm yükselterek, hafif meyilli bir yüzeyde uyuyun. Karyolanızın baş tarafına, ayakların altına bir yükselti koymanız yeterli olacaktır. Sol tarafınıza yatmanın da yararlı olduğunu göreceksiniz.
  • Yemek yedikten hemen sonra yere eğilmemeye ve iki büklüm oturmamaya özen gösterin.

Birçok kişi için yalnızca bu önlemler yeterlidir, ama bazı kişilerde bunlar işe yaramaz; böyle bir durumda bile belirtilerde azalma olur ve eskisi kadar rahatsız olmazsanız ilaç tedavisi görmeniz gerekmeyebilir.

İLAÇ TEDAVİSİ

Reçetesiz alabileceğiniz antasitler ve H2-reseptör blokerleri gibi basit ilaçlar, belirtilerinizi denetim altına almaya yeterli olabilir. Ama gerekiyorsa doktorunuz size daha güçlü bazı ilaçlar verecektir. Bu ilaçlar esas olarak iki gruba ayrılır: proton pompası inhibitörleri ve prokinetik ilaçlar. Bunlar reçeteyle alınmalıdır.

Proton pompası inhibitörleri
Bu oldukça yeni geliştirilen asit baskılayıcı bir ilaç grubudur; omeprazol, lansoprazol ve pantoprazol gibi ilaçları kapsıyor. Bunlar daha basit önlemlerle belirtilerin geçmediği reflü tedavisinde kullanılabilen son derece güçlü ilaçlardır. Mide asidinin baskılanması bu ilaçları aldığınız sürece devam eder, kesince reflü belirtileri geri gelir. Bu durumda da, kısa süreli bir tedavi yerine uzun süreli tedavi uygulanması gerekir ve yan etkiler önem kazanır.

Bu ilaçların görece yeni olması, henüz doktorların bunlar hakkında bilgi biriktirmekte olduğunu gösterir. H2-reseptör blokerlerinde olduğu gibi, uyuklama hali, baş ağrısı, döküntü ve yaşlı kişilerde kafa karışıklığı gibi önemsiz bazı yan etkilere yol açabilir. Ancak, proton pompası inhibitörleri çok güçlü olduklarından, mide asidini neredeyse bütünüyle yok eder.


Proton pompası inhibitörleri.

Bunun iki önemli sonucu vardır: Daha önce belirtildiği gibi, mide asidinin işlevlerinden biri yediğiniz yemeklerde bulunan mikropları öldürmektir, dolayısıyla hiç mide asidi olmamasının en yaygın sonucu mide ve bağırsak enfeksiyonu (gastroenterit) riskinin artmasıdır. Sağlıklı normal kişilerde genellikle bu önemli sayılmaz (turist ishali olasılığının yüksek olduğu seyahat dönemleri dışında), ama yaşlı ve sakat kişiler ağır mide ve bağırsak enfeksiyonları geçirebilir. Uzun süreli proton pompası inhibitörü tedavisinin sakıncalarından biri de mideyi kaplayan mukoza örtüsünün incelmesidir (tıpta buna mide atrofisi adı verilir). İlaçları uzun süre kullanan kişilerde gözlemlenen bu körelmenin önemli olup olmadığı henüz bilinmemekle birlikte, doktorlar arasında yoğun tartışmalara neden oluyor. Günümüzde proton pompası inhibitörlerini uzun süre kullanmanın güvenli olduğu düşünülüyor, ama gelecekte bu görüş değişebilir. Mutlaka gerekmiyorsa bu ilaçları uzun süre kullanmamak mantıklı bir yaklaşım olabilir.

Prokinetik ilaçlar
"Prokinetik" terimi aslında "hareketi destekleyen" anlamına gelir. Bu ilaçlar mide kaslarının reflüyü daha etkili bir biçimde önlemesine yardım eder ve midenin daha iyi boşalmasına olanak verir. Ayrıca midenin üst bölümündeki kapakçığın daha sıkı kapanmasını sağlayarak, reflünün önlenmesine katkıda bulunur. Bu etkilerin ikisi de ilacın mide kaslarını denetim altında tutan sinir uçları üzerindeki etkisiyle elde edilir. Prokinetik ilaçlar reflü tedavisi yanında 'sinirsel' mide sorunu olan kişilerde de yararlı olabilir ve bazen diğer tedavilerle birlikte ya da tek başına ülsersiz dispepsi tedavisinde de kullanılır. Genellikle gün boyunca düzenli olarak alınır ve asit baskılayıcı ilaçlarda olduğu gibi uzun süre kullanılmaları gerekebilir. Bu grupta metoklopramid ve domperidon vardır. Genellikle güvenli olan bu ilaçlar bağırsaklar üzerindeki prokinetik etkileri nedeniyle kramp tarzında karın ağrısına ve ishale neden olabilir. Metoklopramid yüzde ve boyunda şiddetli kas spazmlarına (distonik reaksiyon) yol açabileceği için, genellikle genç kadınlarda ve çocuklarda kullanılmaz. Bu yan etki erkeklerde ve görece yaşlı kadınlarda çok daha seyrek görülüyor.


Prokinetik ilaçlar.

AMELİYAT
Güçlü asit baskılayıcı ilaçların kullanıma girmesinden önce, şiddetli reflü sık sık ameliyatla tedavi ediliyordu. Özetlersek, bu ameliyat iki aşamadan oluşur. Birinci aşamada cerrah diyaframdaki yarığı dikişlerle daraltarak mide fıtığını giderir. İkinci aşamada ise midenin bir bölümüyle yemek borusunu kemer gibi sarmalayarak, alt ucundaki büzgeni sıkılaştırır. Geçmişte bu işlem birkaç gün hastanede yatmayı ve birçok hafta işten geri kalmayı gerektiren önemli bir ameliyattı, ama günümüzde, genellikle çok az kısıtlılığa yol açan bir "anahtar deliği" işlemiyle gerçekleştirilir; endoskop kullanan cerrah ameliyatı video kameralar yardımıyla yapar ve büyük bir kesi yapmak yerine, gereçlerini minik deliklerden geçirerek çalışır. Sonuç olarak ameliyattan sonra iyileşme süresi çok kısalmaktadır. Yine de özellikle aşırı kilolu kişilerde bu tür bir ameliyatı gerçekleştirmek teknik olarak daha güç olabilir.

Reflüde ilaç tedavisinin uzun süre devam ettirilmesi gerekli olabilir, bu nedenle cerrahi yöntemlerin kolaylaşmasıyla reflü ameliyatları son zamanlarda yeniden popüler olmaya başlamıştır. Ama her ameliyatın riskleri vardır ve ameliyattan sonra hastaların yüzde 15'inde bazı belirti ler olabilir (özellikle geğirme ve kusma güçlüğü), dolayısıyla ameliyat genellikle ilaç tedavisine yanıt vermeyen veya şu ya da bu nedenle ilaç tedavisi uygulanamayan kişilerle sınırlı olarak uygulanmaktadır. Ameliyat düşünülüyorsa, büyük bir olasılıkla cerrah bu işlemden yararlanacağınızdan emin olmak için yeni değerlendirmeler yapılmasını isteyecektir.

REFLÜYE BAĞLI KOMPLİKASYONLAR

Reflüye bağlı komplikasyonlar genellikle yalnızca şiddetli belirtileri olmasına karşın tedavi edilmemiş kişilerde, özellikle de yaşlılarda görülür. Ancak, bazen reflünün varlığı bu sorunların ortaya çıkmasından sonra anlaşılır. Bu gibi sorunlarda tanı yalnızca endoskopiyle (bazen biyopsili) ve/veya baryumlu röntgenle konulabilir.

Tedavi

  • Özofajit: Özofajit tedavisi komplikasyonsuz reflü tedavisine çok benzer, ancak özofajitin iyileştiğinden emin olmak için ilk birkaç hafta boyunca bir proton pompası inhibitörü önerilecektir. Özofajit iyileştikten sonra, bu hastalara genellikle belirtilerin uzun süreli olarak denetim altına alınmasına olanak veren en basit ve en hafif (dolayısıyla en az tehlikeli) tedavi uygulanır. Beslenme alışkanlıklarında değişiklik yapılması ve kilonun azaltılması yanında, zaman zaman basit bir antasit kullanmak yeterli olabilir. Ama bazı hastalara doktor denetimi altında uzun süreli H2-reseptör antagonisti, hatta proton pompası inhibitörü gibi daha güçlü bir tedavi uygulanması gerekebilir.
     
  • Yemek borusu darlıkları: Uzun süren özofajit sonucunda yemek borusunda nedbe oluşması ve darlıklar yalnızca proton pompası inhibitörleriyle tedavi edilebilir, ama önemli boyutlarda yutma güçlüğü varsa başka tedaviler de gerekli olabilir. Yemek borusu darlığı endoskopi sırasında açılabilir; bu yaklaşım oldukça güvenli olmakla birlikte, sorun tekrar ortaya çıkabilir. Darlığı açmak için, yemek borusundan çapı giderek genişleyen sondalar geçirilebilir ya da sönük bir balonun bulunduğu bir sonda sokularak orada şişirilebilir. Daralan alan böyle genişletilince, sonda ve balon çıkartılır. Doktorların çoğu reflü sonucunda yemek borusu darlığı gelişmiş kişilerin, darlığın yinelemesini önlemek için uzun süreli (çoğu zaman yaşam boyu) proton pompası inhibitörü kullanmaları gerektiğini düşünmektedir. Darlık bu ilaçlarla bile yeniden oluşabilir, ama genellikle bir sonraki endoskopik inceleme sırasında uygulanan genişletme işleminde yanıt alınır. Yutma güçlüğünün her zaman önemli bir belirti olduğunu ve derhal doktora başvurmanız gerektiğini bir kez daha belirtelim.
     
  • Barrett özofagusu: Günümüzde etkili olduğu kanıtlanmış bir tedavi yoktur, ama gelecekte endoskopla lazer tedavisi kabul görebilir. Neyse ki, bu sorun yaşam kalitenizi ya da yaşam beklentinizi etkilemeyecektir. Bununla birlikte, Barrett özofagusunun uzun yıllar sonra kansere dönüşebileceği biliniyor; dolayısıyla durumunuz ağırsa, yaşınız gençse ve diğer açılardan sağlıklıysanız size yılda bir kez tarama uygulanması gerekebilir. Bu, yılda bir kez endoskopi yapılması ve kanser geliştiğini düşündüren bulgular olup olmadığının araştırılması anlamına gelir. Bu gibi bulgulara rastlanırsa, kanser gelişmesini kesin olarak önlemenin tek yolu ameliyatla yemek borusunun çıkartılmasıdır. Bu çok büyük bir ameliyat olduğu için, tarama programı yalnızca sağlık durumu böyle bir ameliyata uygun olan kişilere uygulanır. Yemek borusunun ne kadarının çıkartılması gerektiğine bağlı olarak midenin yükseltilmesi ya da çıkartılan yemek borusu bölümünün yerine kalın bağırsaktan bir parçanın takılması gerekli olabilir. Tek başına Barrett özofagusu belirtilere neden olmaz, ama böyle sorununuz varsa şiddetli reflü belirtilerini gidermek için uzun süreli proton pompası inhibitörü tedavisi görmeniz gerekebilir.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Mide fıtığı ya da yemek borusu büzgen kasının zayıflaması sonucunda yemek borusu kapakçığının gerektiği gibi kapanamaması yüzünden mide asidinin yemek borusunun alt bölümüne sızması, göğüste duyulan mide yanmasına yol açar.
  • Yaşam biçimindeki değişiklikler yeterli olmazsa, ilaç tedavisiyle mide asidinin azaltılması hedeflenir.
  • Ağır vakalarda yemek borusuna kaçan asit (reflü) tahribata neden olur ve hastanede tedavi uygulanması gerekir.



www.saglikpark.com
sitesinden 25.04.2024 13:34:25 tarihinde yazdırılmıştır.