Göz Giriş05.12.2008 15:39:18

Yaşlandıkça görmenizin biraz bozulması ve okuma gözlüğüne gerek duymanız ya da uzak gözlüğünüzün numarasının artması doğaldır. Bununla birlikte yaşlıları ilgilendiren diğer bazı özgül göz sorunları da vardır ve bunların farkında olmak gerekir.

Yaşlandıkça görmenizin biraz bozulması ve okuma gözlüğüne gerek duymanız ya da uzak gözlüğünüzün numarasının artması doğaldır. Bununla birlikte yaşlıları ilgilendiren diğer bazı özgül göz sorunları da vardır ve bunların farkında olmak gerekir. Katarakt, glokom ve maküla bozukluğu İngiltere’de görme bozukluğu nedenleri arasında başta gelen sorunlardır. Bunların her biri çoğunlukla orta yaşlıları ve yaşlıları ilgilendirir.

İleri yaşlarda görme sorunu yaşayan kişilerin çoğu artık giderek göremeyeceklerini, bunun da yaşam biçimlerini değiştireceğini ya da bağımsızlıklarını tehdit edeceğini düşünerek gereksiz yere korkar. Bu kitapta sizlere sık görülen göz sorunları, nedenleri ve tedavi yaklaşımları hakkında kapsamlı ve basit açıklamalar sunmaya çalışacağız. Size doktorunuzun ve göz hastalıkları uzmanının (oftalmolog) sağlayacağı bilgi ve önerileri destekleyici nitelikte ek bilgiler sunmayı amaçlıyoruz. Bir göz sorununuz olduğunu düşünüyorsanız, bir uzmana başvurarak yardım istemelisiniz.

KATARAKT

Kataraktın (göz merceklerinin bulanıklaşması) İngiltere’de bir milyonu aşkın kişiyi ilgilendirdiği tahmin ediliyor; her yıl yaklaşık 150 000 ameliyatla, katarakt ameliyatı göz merkezlerinde gerçekleştirilen en yaygın cerrahi girişimdir. Katarakt ameliyatları binlerce yıldır yapılıyor ve antik Mısır’da olgunlaşmış kataraktlarda özel bir ameliyat uygulandığı biliniyor. Bu cerrahi yöntemde göze sokulan sivri bir gereçle, örneğin bir dikenle kataraktlı göz merceği görme ekseninden uzaklaştırılır ya da delinerek büyük kısmının yeniden emilmesi sağlanırdı. Bu yaklaşım aşağı yukarı 19. Yüzyılın sonlarına kadar kataraktta başlıca tedavi yöntemi olmaya devam etti.

Son 50 yıl içinde katarakt tedavisinde şaşırtıcı gelişmeler kaydedildi; bunların en dikkat çekicisi de ameliyat sırasında kataraktlı mercek yerine kalıcı bir sentetik merceğin yerleştirildiği bir işlemin (intraoküler lens implantasyonu) geliştirilmesidir. Geçmişte hastaların ameliyattan sonra kullanmak zorunda kaldıkları kalın ve ağır gözlüklere artık gerek kalmadı. Hatta ameliyattan sonra birçok kişi sıradan görüş mesafesi için bir gözlük kullanma gereği bile duymuyor.

Göz içine mercek (göziçi mercek) yerleştirmede öncü çalışmalar, şekil verilmiş Perspex kullanan Harold Ridley adındaki İngiliz göz cerrahı tarafından 1949’da Londra’da gerçekleştirildi. Bu önemli gelişme, İkinci Dünya Savaşı sırasında uçaklarının Perspex kaplamalarının parçalanmasıyla delici göz yaralanmaları geçiren İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri pilotları gözlemlenerek kaydedilmişti.

Dr. Ridley göze giren Perspex’in hareket etmediğini ve herhangi bir iltihaba yol açmadığını görmüş ve katarakt nedeniyle doğal göz mercekleri çıkarılmış kişilerin gözlerin mercek biçimi verilen Perspex’in yerleştirilebileceğini düşünmüştü. Günümüzde göz içi lenslerde akrilik gibi başka bazı maddeler de kullanılıyor, ama dünyanın birçok bölgesinde Perspex merceklerin kullanımı sürüyor. Harold Ridley’e 1999’da ölümünden kısa bir süre önce bu katkısından ötürü şövalye unvanı verildi.

1970’lerin sonlarına kadar katarakt ameliyatı geçiren kişilerin hepsinin en az beş gün hastanede yatması gerekiyordu. Bu öylesine riskli bir ameliyattı ki, yalnızca ileri derecede görme kaybına neden olan katarakt vakalarında uygulanması düşünülüyordu. Günümüzde mikro cerrahi (mikroskop altında yapılan ameliyatlar), gelişmiş materyaller, yeni alet tasarımları ve ameliyatın açılan küçük bir delikten yapılabilmesi gibi teknik yenilikler sayesinde katarakt ameliyatlarının çoğu başarı şansı çok yüksek, hastaneye yatmayı gerektirmeyen günübirlik işlemler olarak yapılıyor. Artık insanların katarakt ameliyatı olmak için ileri derecede görme kaybını beklemeleri gerekmiyor ve belirtiler günlük yaşamlarının bazı yönlerini (araba kullanma ya da okuma gibi) etkilemeye başlar başlamaz ameliyat yapılabiliyor.

GLOKOM

Glokom göz tansiyonunun yükseldiği ve giderek çevresel (periferik) görme alanının kaybedildiği çeşitli durumları kapsayan bir terimdir. İngiltere’de yaklaşık 300 000 kişide farklı derecelerde glokom vardır, ancak glokom tiplerinin çoğu 40 yaşından önce görülmez ve ileri evrelere kadar herhangi bir belirti vermez. İngiltere’de optometristlerin çoğu kapsamlı bir glokom tarama programı uyguluyor ve rutin göz muayenesi sırasında yaşı 40’ın üzerinde olan kişilerin göz tansiyonunu basit bir işlemle ölçüyor. Göz tansiyonu normalin üzerinde olanlar, doktora gönderiliyor ve o da bir göz uzmanına sevk gerekip gerekmediğine karar veriyor. Glokom tedavi edilebilir ve erken tanı konulursa ciddi görme kayıplarını önleme şansı yüksektir.

MAKÜLA BOZUKLUĞU

Maküla bozukluğu genellikle yalnızca 60 yaşın üzerindeki kişileri etkiler, dolayısıyla da “yaşa bağlı” maküla bozukluğu olarak bilinir. Hastalığın daha genç insanları etkileyen başka bazı tipleri de vardır, ama seyrek görülen bu tipler bu kitabın kapsamı dışındadır. Maküla bozukluğunda, retinanın maküla ya da sarı nokta adı verilen en duyarlı bölgesindeki değişiklikler sonucunda merkezi (okumayla ilgili) görme güçlüğü gelişir.

Yaşa bağlı maküla bozukluğu şaşırtıcı ölçüde yaygın bir sorundur: 65-75 yaş arasındaki   kişilerin %10’unda şu ya da bu ölçüde bozulma olduğu ve 75 yaşın üzerinde bu oranın %30’a yükseldiği hesaplanmıştır. Bu hastalığın görüldüğü kişiler çoğu daha güçlü gözlüklerden ve görmeyi kolaylaştıran diğer gereçlerden yararlanabiliyor. Merkezi görmenin ileri derecede bozulduğu hastalığın en ağır tiplerinde bile, genellikle çevresel (periferik) görmede sorun yoktur; evde ve ev çevresindeki hareketleri sürdürmek mümkündür. Bu sorun nedeniyle hiçbir zaman kör olmayacaklarını ve görmeyi bütünüyle kaybetmeyeceklerini bilmek yaşa bağlı maküla bozukluğu gelişen kişiler için çok rahatlatıcı olabilir.

Katarakt, glokom ve maküla bozukluğu arasında bir ilişki olmamakla birlikte, hepsi yaşlanmayla bağlantılı oldukları için bu sorunlar aynı kişide birlikte bulunabilir. Maküla bozukluğu ve kataraktınız varsa, kataraktlı merceğin çıkarılması görmede önemli bir düzelme sağlayabilir, ama düzelme derecesi makülayı bozan değişikliklerin ve kataraktın ağırlık derecesine bağlıdır. Genellikle ileri derecede maküla bozukluğu olan kişilerde katarakt ameliyatının önerilmesi için, kataraktın görmeyi önemli ölçüde engellemesi gerekir, ama karar verebilmek için bir göz hastalıkları uzmanının (oftalmolog) görüşünü almanızda yarar vardır.

GÖZLE İLGİLENEN FARKLI UZMANLARIN NE GİBİ SORUMLULUKLARI VARDIR?

1. OFTALMOLOG (GÖZ HASTALIKLARI UZMANI)
Oftalmolog uzun yıllar boyunca göz hastalıklarının tanı ve tedavisinde (tıbbi ve cerrahi) uzmanlık eğitimi almış bir tıp doktorudur. Türkiye’de oftalmolog olabilmek için tıp fakültesinden mezun olduktan sonra uzmanlık sınavını kazanmak ve 3 yıllık uzmanlık eğitiminin ardından girilen bir sınavla uzmanlık belgesi almak gerekiyor.

Hastanelerde göz hastalıkları bölümlerinin başında oftalmologlar bulunur, ama sizi uzmanlık eğitimi gören bir asistan da muayene edebilir. Ancak oftalmoloji bölümüne başvuran bütün hastaların nihai klinik sorumluluğu bu bölümdeki uzmanlara aittir.

2. OPTOMETRİST

Bu terim yalnızca gözlük veren optisyenler (aşağıya bakınız) ile daha üstün nitelikli optisyenler arasında ayrım yapmak amacıyla 1980’lerde kullanıma sokuldu. Optometristin optometri alanında diploması vardır ve gözlük merceği derecesini belirleyen kırılma muayeneleri, gözlük hazırlama ve başlıca göz hastalıkları konusunda eğitilmişlerdir. Optometristler ameliyat yapmaz ve basit göz nemlendiricileri dışında ilaç yazmaz. Türkiye’de yasal olarak optometrist olarak çalışmak mümkün değildir.

3. OPTİSYEN

Optisyenler gözlük hazırlayabilir, ancak gözlüklere takılan merceklerin derecesini belirlemek için gerekli kırılma muayenelerini yapma hakları yoktur. Optisyenler optometristler kadar nitelikli olmamalarına karşın, optometri uygulamalarına katkıları büyüktür.

4. UZMAN HEMŞİRELER

Hastanelerin göz servislerinde görev yapan özel eğitimden geçmiş uzman hemşirelerin sayısı giderek artıyor. Gerek bu uzman hemşireler, gerekse göz servislerinde çalışarak deneyim kazanmış diğer hemşireler oftalmoloji servislerinin önemli bir bileşenini oluşturur ve birçok görevi yerine getirirler. Örneğin göz kazalarıyla ilgilenen hemşireler kornea sıyrıkları gibi basit göz sorunlarıyla ilgilenir; glokom hemşireleri göz tansiyonunu ölçer ve toplum içinde göz tansiyonu taramaları yapar; tedavi hemşireleri ise gözkapağı kistlerinin açılması gibi küçük girişimleri gerçekleştirir.Türkiye’de özel olarak göz konusunda eğitim almış hemşireler olmamakla birlikte göz servislerinde çalışarak deneyim kazanmış ve bu alanda hizmet veren hemşireler vardır.

5. ORTOPTİSTLER

Tıpta yardımcı (paramedikal) meslek dallarından birine dahil olan ortoptistler şaşılık gibi göz hareketleri sorunlarının tedavisinde uzmandır. Çalışmalarının büyük bir bölümünü bu sorunlar oluştursa da, birçok serviste ortoptistler glokom taraması, görme alanı testleri, hatta bazen oftalmik fotoğraf çekimleri yapar. 


Aralarında sıkı bir ilişki olmamasına karşın, glokom ve maküla bozukluğu uzağı göremeyen (miyop) kişilerde daha sıktır; dolayısıyla uzağı görme sorunu olan kişilerin 1-2 yılda bir doktora başvurarak muayene olmalarında yarar vardır.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Katarakt yaşlılarda sık görülür, ama günümüzde kolay ve güvenli bir girişim olan katarakt ameliyatıyla görme kolaya düzeltilebilir.
  • Glokom giderek çevresel görme kaybına neden olan yavaş gelişen bir sorundur. Doktorunuz göz muayenesi sırasında glokom taraması da yaparak, erken evrede görmeyi koruyan bir tedavi uygulanmasını sağlayacaktır.
  • Maküla bozukluğu merkezi görme kaybına neden olur, ama hiçbir zaman tam körlüğe yol açmaz.


www.saglikpark.com
sitesinden 19.04.2024 02:12:22 tarihinde yazdırılmıştır.