GÜNEŞ YANIĞI
UV ışınlarının ciltteki kromozomlar, özellikle de DNA tarafından emilmesi ve bunun neden olduğu hasar, güneş yanığı olarak bilinen olaylar zincirine yol açar. Bu sırada vücut moleküler yapısında meydana gelen bozulmaları büyük oranda düzeltir. DNA hasarının kendisinin güneşte uzun zaman kaldığımızda hissettiğimiz acı, yanma, kızarma ve şişmeye yol açan kimyasal maddelerin salgılanmasını sağladığı düşünülmektedir. Ancak bu gözle görülen etkiler esas olarak kan damarlarının şişmesinin sonucudur. Güneş yanığı, hafif bir kaşınma ve pembeleşmeden cildin aşırı kabarmasına ve bazen de derinin kaybedilmesine kadar farklı derecelerde olur. İleri durumda kendinizi kötü hissedersiniz.
UVB'nin DNA üzerinde yarattığı hasar, UVA'dan daha büyüktür, özellikle de epidermde. Bu yüzden güneş yanığını geciktirebilir. Ayrıca, UV ışınlarına ne kadar uzun süre maruz kalınırsa yanık o kadar kötü olur ama ne kadar hasar göreceğiniz cilt tipinize bağlıdır. Koyu renk ciltleri olan kişiler ciltleri açık renkli kişilerden daha geç yanar ama herkes bir noktadan sonra güneş yanığı olur.
BRONZLAŞMA VE CİLDİN KALINLAŞMASI
Bronzlaşma
Bizim bronz ten olarak gördüğümüz, epidermde bulunan kahverengi, UV ışınlarını hapseden melaninin oluşturduğu renktir. Bu, epidermin en alt katındaki melanositler tarafından DNA'ları UV ışınlarınca hasar gördükten sonra birkaç saat içinde üretilir ve epidermdeki keratinositlere aktarılır. Bu melatonin, pigmentin adı, kısmen yine en alt tabakada etrafında bulunan keratinositlere hücre çekirdeklerinin etrafında toplanarak aktarılır, kısmen de yukarıda bulunan ve dökülmek üzere yine daha yukarıya çıkacak olan keratinositlere aktarılır. Bu şekilde bronzlaşmak daha sonra maruz kalınacak UV ışınları karşısında öncekine göre iki ila dört sefer daha fazla korunma sağlar ve koruma ilerleyen haftalarda yüzeysel hücreler atılarak bronzluk yok oluncaya kadar sürer. Yine de bronz ten, DNA'larda UV ışınlarının yol açtığı hasarın sonucudur ve bu hasar devam ettiği sürece bronz tem korunur ve uzun vadede mirasını bırakır.
Işınların DNA'ya verdiği hasar, melanositleri harekete geçirir ve etraflarındaki hücreye melanin yaymaya başlarlar.
Bu bakımdan sahte veya doğuştan sahip olduğumuz bronzluktan başka güvenli bir bronzluk yoktur. Genetik olarak siyah deri, güneşe karşı beyaz ciltten 10 ila 20 kat ve kahverengi ciltten beş kat fazla koruma sağlar.
Cildin Kalınlaşması
Günlerce güneşe maruz kalırsak cildimiz kalınlaşır ve hiperplaza adı verilen bu durum haftalar veya aylar sürebilir. Yine bu durum da DNA'larda UV ışınlarından kaynaklanan ve bu sefer en alt tabakadaki keratinositlerde meydana gelen bir hasarın sonucudur. DNA onarımı gerçekleştiğinde bir iki gün içinde bu hücreler bölünmeye ve sayıları katlayarak artmaya başlar ve epidermin, özellikle de koruyucu korneum katmanının defalarca ve dermanın da bir ölçüde kalınlaşmasına neden olur. Bu fazladan katmanlar, güneşe karşı beş ila on kat daha koruma sağlar, özellikle de epidermin en altındaki hassas bölge için. Bu kalınlaşma, açık tenli insanlar için genelde peşinden gelen bronzlaşmaya göre daha etkilidir. Bunların toplam etkisi 10 ila 40 kat daha fazla koruma sağlayabilir ama ciltte kalıcı hasara da yol açar.
KİMLER CİLT YANIĞINA KARŞI HASSASTIR?
Açık tenli kişiler, özelliklede çilli ve kızıl saçlı olanlar genetik olarak melanin eksikliğinden dolayı güneşte kolayca yanarlar ve bazıları hemen hiçbir zaman bronzlaşamazlar. Fakat buna karşın koyu renk ciltli insanlar kolayca bronzlaşabilirler. Nasıl bronzlaştığımız doğuştan gelmektedir ve cilt tipimizle alakalıdır (bk. tablo). Ciltleri I, II ve III tipte olanlar kolayca yanar, zor bronzlaşır ve böylece güneş ışığının uzun vadeli olumsuz etkilerine karşı daha hassastırlar.
ALTI CİLT TİPİ | |
Cilt tipi | Özellikleri |
I | Her zaman yanar, nadiren bronzlaşır. |
II | Genelde yanar, bazen bronzlaşır. |
III | Bazen yanar, genelde bronzlaşır. |
IV | Nadiren yanar, her zaman bronzlaşır. |
V | Kahverengi cilt, nadiren yanar. |
VI | Siyah cilt, hiçbir zaman yanmaz. |
ÖNEMLİ NOKTALAR |
|