Güneşten kaynaklanan cilt döküntülerinin 20 ila 30 türü bulunmaktadır. İsilik en yaygın olarak görülenidir. Diğer türlerine ise nadiren rastlanmaktadır. Bunlar aşağıda sınıflara ayrılarak anlatılmıştır.
GÜNEŞE KARŞI ALERJİK TEPKİLER
İsilik
Türkiye'deki insanların yüzde 10 ila 15'inde bu durum görülür. UV ışınlarından kaynaklanan bu sorun, Avustralyalıların yaklaşık yüzde beşinde, Kuzey Amerikalıların yüzde 10'unda ve İskandinavyalıların yüzde 20'sinde görülür. Kadınlarda erkeklerden daha çok rastlanır, ergenlik veya ilk gençlik yıllarında daha çok görülsede ara sıra çocuklar ve yetişkinlerde görülebilir. Cilt türü önem taşımaz. Esmer tenliler de kolaylıkla isilik olabilir. Ailede rahatsızlığın görülmesi de buna etki edebilir.
İsilikte cilt, bahar veya yaz güneşine maruz kaldıktan birkaç dakika sonra meydana gelir. Aşırı kaşınan, kırmızı, benek benek su kabarcığı veya kurdeşen gibi isilik çıkar. Genelde yalnızca güneş gören bölgelerde ama vücudun her iki yarısında da çıkar, yüzde veya ellerin tersinde görülmez. Güneşten korunulursa birkaç gün ile birkaç hafta içinde yavaş yavaş söner. Çoğu insanda sorun, yalnızca çok güneşli günlerde veya yaz mevsiminin ya da yurt dışında geçirilen tatillerin başında bir veya iki defa görülür ancak daha ciddi vakalarda, bütün bahar ve yaz ayları boyunca kişi rahatsız olabilir.
İsiliğe nelerin neden olduğu tam olarak anlaşılmış değildir fakat bazı kişilerdeki genetik eğilimin, kişiyi ciltte bulunan ve UV ışınlarıyla yapısı değişime uğrayan bir maddenin, cildi aşırı hassas veya alerjik hâle getirmesi ve bu maddenin vücuda yabancı kabul edildiği düşünülmektedir. Bu kalıtımsal eğilime sahip olmayan kişilerin vücudu, bu tür yapısı değişmiş maddelere karşı tepki verememektedir.
İsilik olan çoğu kişi doktora gitmez, ya bu rahatsızlıkla yaşamayı öğrenirler ya da güneşe fazla çıkmazlar. Ancak bazıları için isilik, çok rahatsız edici olabilir. Yine de genelde tedavisi kolayca yapılabilir ve isilikten çok rahatsız oluyorsanız aşağıdaki tavsiyeleri izlemek işinize yarayabilir:
Bu aşamada teşhis doğrulanmalıdır çünkü lupus gibi güneşten kaynaklanan başka rahatsızlılar da benzer sorunlara yol açabilir ancak hiçbiri tam olarak isilik gibi değildir. Eğer sık sık isilik oluyorsanız önleyici UV fototerapi yaptırabilirsiniz. Bu terapi, vakaların yüzde 60 ila 90'ında isiliği birkaç aydan bir iki yıla kadar engellemiştir. Baharın başlangıcında veya tatile çıkmadan önce haftada iki defa düşük dozda yapay UV lambalarıyla yapılan bu terapi, birkaç hafta sürer ve çoğu hastanede yapılabilir. Bu tedavi, cildin bağışıklığını azaltarak alerjik tepki vermesini engellemektedir ama ara sıra isiliği tetiklemekten başka bir yan etkisi yoktur. Tetikledikten sonra bile etkisini sürdürür. Tedavi, sonraki birkaç yıl içinde gerekirse tekrarlanır ve sonrasında genelde tam iyileşme sağlanır. |
![]() |
İğnesini ve tabletlerini doktorunuzdan veya bir dermatologdan temin edebilirsiniz ve isilik karşısında bunlar ne kadar erken kullanılırsa o kadar erken sonuç alabilirsiniz. Bu tedavi gerekirse üç ayda bir tekrarlanabilir. Fakat daha sık veya daha uzun süre bu tedavi yapılırsa zamanla yan etkiler oluşabilir ve yerine UV fototerapisi gerekir. Ara sıra kısa süreli tedavi olunursa, hazımsızlık veya depresyon yaşanmaz. Bu problemlerin görülmesi, tedavinin hemen kesilmesini gerektirir. Böylece yan etkiler hızla ortadan kalkar ve tekrar UV fototerapisi gerekir.
DAHA SEYREK RASTLANAN GÜNEŞTEN KAYNAKLANAN ALERJİK TEPKİLER |
Bütün bu sorunların tedavisi için güneşten korunmak, uygun giysiler giymek ve güneş kremi kullanmak, ayrıca yukarıda isilik için anlatıldığı şekilde önleyici fototerapi yapmak yarar sağlar. Eğer fototerapi etkisiz kalırsa bunun yerine ağızdan alınan pek çok ilaç kullanılabilir. |
Cildin UV ışınlarına karşı hassaslığını artıran çok sayıda ilaç ve merhem vardır. Genellikle güneşe maruz kalan cildin, güneş yanığı gibi alevlenme hissine, bazen de su toplamasına neden olur ama isilik olmadan yanma, ciltte zayışık, su kabarcıkları, mantar veya tırnaklarda rahatsızlık gibi başka sorunlar da görülebilir. Genelde hassaslık yeni bir ilaca başlandıktan sonra bir iki gün içinde ortaya çıkar ve kışın güneşin fazla görülmediği bir zamanda ilaç alınmaya başlanmamışsa sorun çoğunlukla bahar aylarında etkili olur. Bu tür hassaslaşmaya neden olan ilaçların listesi tabloda verilmiştir ama burada sayılanlardan başkaları da olduğu için yeni bir ilaca başladıktan sonra cildinizin bundan etkilendiğini düşünüyorsanız hemen doktora gitmelisiniz. Ancak bu ilaçları kullanan bazı insanlarda güneşe karşı hassaslık görülmez ve görülenler de yalnızca hafif şekilde tepki verir. İlaçlardan kaynaklanan güneşe karşı hassaslığın tedavisi, güneşte kalınan zamanın azaltılması, düzenli olarak güneş kremi kullanılması veya bazı durumlarda, ilacı uygunsa gece almaktır. |
![]() |
CİLTTE GÜNEŞİN NEDEN OLMADIĞI AMA ARTIRDIĞI SORUNLAR
Ciltte güneşin neden olmadığı ama artırdığı pek çok sorun vardır ama bazı sorunlar da güneşle iyileşir. Örneğin güneş ışığının iyi geldiği egzama hastalığına sahip bazı insanlar, serin yerde bile güneşin ciltlerinin kaşıntısını artırdığını söylemektedirler. Ancak bunun nedeninin sıcak olması, daha büyük bir ihtimaldir (ateşten veya güneşten) ve sizde bu durum görülürse güneş ışığındaki hangi maddenin sorumlu olduğunun tespit edilmesi için uzman araştırması gerekir. Güneşte artan diğer sorunlar arasında akne ve sedef hastalığı vardır ama bu sorunlara sahip hastaların yazın ciltlerinin düzeldiğini görmektedirler.
GÜNEŞE KARŞI HASSASİYETE NEDEN OLABİLECEK İLAÇLAR | |
Tıbbi sorun | İlaç (ilaç veya molekül adı) |
Yüksek tansiyon | Amiloride Bendroşuazide Chlorothiazide Frusemide Nifedipine |
Depresyon / endişe | Amitriptyline Doxepin Imipramine Chlorpromazine Haloperidol Dothiepin |
Ağrı | Naproxen Piroxicam |
Mikrop kapma / akne | Doxycycline Oxytetracycline Minocycline Sulphamethoxazole Isotretinoin |
Diyabet | Chlorpropamide Tolbutamide |
Kalp hastalığı | Amiodarone Captopril Quinidine |
Epilepsi | Carbemazepine |
Kozmetikte kullanılan | Bergamut yağı, sandal ağacı, lavanta |
Not: İlaç üreticileri, ürünlerine yukarıda sıralanan molekül isimleri yanı sıra ticari isim verir. Eğer tabloda sıralanan rahatsızlıklardan birine sahipseniz ve bunun için ilaç kullanıyorsanız listede olup olmadığını görmek için paketin üstündeki veya içindeki kağıtta yazan molekül ismine bakmalısınız (genelde küçük puntoyla yazar!). |
Bazı insanlarda bu sorunların neden güneş ışığıyla arttığını kimse tam olarak bilmemektedir ama büyük ihtimalle UV ışınları ciltteki bağışıklık sürecini değiştirmekte veya zaten hasarlı olan cilde iltihaba benzeyen daha fazla güneş yanığı eklemektedir.
Tedavideki temel yaklaşım, altta yatan nedeni tedavi ederken güneşte kalınan süreyi de mümkün olduğunca azaltmaktır. Bazen isilikte olduğu gibi düşük dozda önleyici fototerapinin de yararı olur ama bu, lupus (aşağıya bakınız) olan kişilerde uygulanmaz çünkü durumlarını kötüleştirir.
Lupus
Bu, bıraktığı izle tanınan bir rahatsızlıktır. Burunda ve yanaklarda kelebek biçimli ve hastanın yüzüne bir kurt ifadesi veren kızarıklık vardır. Işığa karşı duyarlılığı bakımından ise güneşe maruz kalan başka bölgelerde, güneşteki UV ışınlarının neden olduğu düz, kabuklu, biraz acı veren kırmızı yaralar daha yaygındır. Bu rahatsızlığın bütün bulgusu genelde bu kadardır ancak bazen eklem ağrısı veya kendini iyi hissetmeme gibi içsel sorunlar da ortaya çıkabilir. Bağışıklık sistemindeki bozuklukların buna neden olduğu düşünülmektedir ve yaranın nasıl ortaya çıktığı hakkındaki bir görüş de derideki DNA'nın güneş ışığındaki UVB ışınları nedeniyle isilikte olduğu gibi alerjik bir tepki verecek şekilde etkilendiğini ileri sürmektedir.
Rahatsızlığın ve yaranın tedavisi için güneşe çıkmaktan kaçınmak, yüksek koruma faktörlü güneş kremleri kullanmak ve steroid kremleri sürmek gereklidir. Ayrıca, ciddi durumlarda sıtma ilaçları, steroitler, bağışıklık sistemini bastıran ilaçlar ve ender de olsa talidomid gibi ağızdan alınan pek çok ilaç da kullanılabilir. Bazı durumlarda sorun kendiliğinden zamanla geçer.
Vitiligo ve Akşınlık (Albinizm)
Vitiligo ve akşınlık: Her ikisi de ciltte melanin isimli koruyucu bir pigmentin eksikliğinden kaynaklanır. Vücudun her yerine dağılan beyaz lekeler olarak ortaya çıkar ve bu bölgelerin ışığına çok hassas olduğu gözlenir. Korunmak için en uygun tavsiye, güneşin güçlü ışınlarından kaçınmak, etkilenen bölgeleri mümkün olduğunca giysilerle örtmek ve güneş gören bütün bölgelere yüksek koruma faktörlü bir krem sürmektir.
Doğal olarak, vitiligo hastası açık tenli insanlar, bu şekilde pigmentlerin normal olduğu bölgeleri korudukları için bronzlaşmadığını ve sorunun daha az fark edilir hâle geldiğini görmektedirler. Diğer tarafta albinoların çok dikkatli olması gerekir çünkü kolayca cilt kanserine yakalanabilirler ancak henüz tam anlaşılamayan nedenlerden dolayı vitiligo hastası kişilerde bu tehlike görülmemektedir. Albinoluk doğuştan gelir ve tedavisi yoktur.
Vitiligo, etkilenen bölgelerde steroit kremleri ve losyonlarla veya fototerapiyle düzenli olarak yapılan tedaviye yanıt vermektedir ancak bu, aylar almaktadır.
Melazma
Melazma veya kloasma, genelde genç ve orta yaşlı kadınları etkileyen bir sorundur. Genelde yüzde, özellikle de şakaklar, yanaklar ve üst dudakta kahverengi melanin pigmentinin görülmesidir. Tam olarak nedeni bilinmemektedir ancak kalıtımın ve dişi hormonu östrojenin etkili olduğu düşünülmektedir. Diğer etmenler arasında, etkilenen bölgelere parfüm sürülmesi ve özellikle güneşe maruz kalınması gösterilmektedir. Bazı kızlarda sorun ergenlik çağında görülse de kadınlar östrojen içeren ilaçlar almaya başladığında veya hamile kaldığında ve böylece östrojen seviyesi arttığında görülme sıklığı artar. İlaç kesildiği veya hamilelik sona erdiğinde renk bozukluğu düzelebilir, güneşte kalınan zamanı azaltmak ve güneş kremi kullanmak da yardımcı olur. Hidrokinon içeren ve reçetesiz satılan veya doktorunuzun yazabileceği cilt ilaçlar, birkaç ay kullanılırsa rengi azaltabilir. Bu ilaçları cildi tahriş edebilir, alerjiye neden olabilir veya çok nadiren, yıllarca sürekli kullanılması durumunda okronoz adı verilen turuncu bir rengin ortaya çıkmasına yol açabilir. Ancak bu ilaçlar yavaş da olsa işe yarar ve uygulamada nadiren sorun yaratır.
CİLT SORUNLARININ UV IŞINLARIYLA TEDAVİSİ (FOTOTERAPİ)
UV ışınları, normalde ciltte uzun vadede ortaya çıkan sorunlara neden olmakla beraber bu ışınların tıpta tedavi amacıyla kullanılmasıyla geçici bir süre için bile olsa hafifleyen pek çok cilt sorunu vardır. Bunlar genelde güneş ışığından kaynaklanan sorunlardır ve tedaviye yanıt verme ihtimali en yüksek olanlar sedef hastalığı, mantar, T-hücreli lenfoma (ender görülen bir cilt kanseri), vitiligo, ve isiliktir ama bunlardan başka pek çok rahatsızlık da tedaviye de yanıt verebilir. Bu şekilde kullanıldığında, tedavinin ciltte kaçınılmaz şekilde hasara yol açmasına rağmen UV ışınlarının yararı, zararın önüne geçmektedir. Konu, önceden hastayla ayrıntılı bir şekilde tartışılmalı ve yan etkilerinden dolayı genelde sadece sınırlı bir süre uygulanan tedaviye ancak hastanın onayı alınırsa başlanabilir.
UV ışınlarıyla tedavinin iki ana türü vardır:
Solaryumun yoğun olarak yaydığı psoralen olmaksızın uygulanan UVA ışını, cilt rahatsızlıklarının tedavisinde UVB veya PUVA'dan daha etkisiz kalmakta ancak verdiği hasar yüksek olmaya devam etmektedir. Bu yüzden bu araçları tıbbi olarak gözetim altında tutulan bir yaklaşımın yerine kendi kendinize terapi uygulamak için kullanmamalısınız.
Doktorunuz bir cilt sorununa karşı fototerapi önermeye karar vermeden önce sizin için bu tedavinin her bakımdan güvenli olacağından emin olmalıdır. Bu bakımdan uyuşturucu veya UV ışınlarına karşı hassaslığınızı artıran bir ilaç kullanıp kullanmadığınızı ve isilik ya da cilt kanseri geçirip geçirmediğinizi soracaktır. Ardından doktorunuz tedavinin yararlarını ve muhtemel risklerini açıklayacaktır. Riskler arasında, küçük bir yanık tehlikesi ve tedavi birkaç yıl devam edecek olursa cildin yaşlanma ve cilt kanserine yakalanma hızının artması sayılabilir. Günümüzde bu riskleri ve güvenliği azami kılmak için radyasyon miktarının kaydı iyi bir şekilde tutulmaktadır. Tedaviyi denetim altında tutmanın iki amacı; tedaviyi güneş yanığına neden olan dozun altında ve toplam (hayat boyu) alınan dozu mümkün olduğunca düşük tutarak uzun vadede ortaya çıkan tehlikeleri asgariye indirmektir.
Fototerapinin kendisine karşı hassas olan yapıları nasıl iyileştirdiği tam olarak bilinmemektedir. Ancak sedef ve mantar hastalıklarının cildin bağışıklık sisteminin aşırı çalışarak yaralara neden olduğu rahatsızlıklar olduğu görülmektedir. Fototerapinin cildin bağışıklığını sağlayan DNA'ya hasar vererek ve bağışıklığın izlediği yolları değiştirerek bu yanıta yol açtığı düşünülmektedir. Ayrıca sedef hastalığında bazal hücrelerin aşırı büyümesini yavaşlatarak hastalığın yeniden nüksetmesini azaltır. Bunu bazal hücrelerdeki DNA'yı etkileyerek gerçekleştirir. Güneş ışığından kaynaklanmayan, nadiren görülen ve cilt kanserinin hafif bir türü olan T-hücreli lenfomada, fotodinamik terapi hem tümörlü hücrenin DNA'sını tahrip ederek hem de büyümesini engelleyerek yararlı olur. Yine fototerapiye yanıt veren başka bir bozukluk olan vitiligoda, UV ışınlarına yine maruz kalmak muhtemelen ciltte bronzlaşmayı etkileyen hücrelerin (melanositler) bağışıklığını bozan faaliyetleri azaltmakta ama bu melanositlerdeki melanin üretimini korumaktadır. Ancak fototerapi bu durumda her zaman etkili olmaz. Bazı kişiler çok geç veya çok az oranda buna yanıt verirken diğerlerinin durumu kötüye gider ve sürekli tedaviye gereksinim duyar. Bu durumda tedavinin riskleri, yararının önüne geçer. Fototerapinin, en çok koyu tenli hastalarda lekeleri, özellikle de yüzde ve gövdede küçük ve hafif kalan vitiligo hastalarının tedavisinde, kullanıma uygun olduğu görülmektedir. Son olarak ışığa hassaslıktan kaynaklanan ve aynı zamanda muhtemelen bağışıklık sistemiyle de alakalı olan isilik de kısa süreli önleyici fototerapiye iyi yanıt verir. Cildin bağışıklık sistemindeki değişmeler de bunda etkili olmaktadır. |
![]() |
ÖNEMLİ NOKTALAR |
|