KAZALAR
Kalkınmakta olan bölgelere gidenler, tropik hastalıklardan çok kazalardan dolayı hayatlarını kaybetmektedirler. Aynı zamanda nereye giderlerse gitsinler tatilciler, kazalardan kaynaklanan pek çok sağlık sorunu yaşamaktadırlar.
Elbette hiç kimse bilerek bir kazaya karışmaz ama tedbirsiz veya dikkatsiz davranışlar riski artırır. Bazı önlemler alarak tehlikeyi belli oranda azaltabilirsiniz.
Bazı felaketleri tamamen engelleyemezseniz bile bu tür tehlikelerin var olduğunu bilirseniz riski azaltabilirsiniz. Bir ülkenin ya da bölgenin en güvenli yerlerini tespit etmeye çalışın ama saldırıya uğrarsanız da değerli eşyalarınızı direnmeden verin. Yola çıkmadan önce Dışişleri Bakanlığından siyasi huzursuzluk/güvenlik üzerine uluslar arası terörizm tehlikeleri ve gitmenizin önerilmediği yerler hakkında son bilgileri alabilirsiniz.
Otellerde ve yurtlarda balkonlar, asansörler, elektrik veya gaz teşkilatı sağlam olmayabilir. Yangın çıkışlarının nerede olduğunu önceden kendiniz tespit edin ve çıkışlara nasıl ulaşabileceğinizi öğrenin. Kamp yerlerinde de güvenlik zayıf olabilir ve sel veya kum fırtınası gibi hava koşullarına maruz kalınabilir.
Kaliteli malzemeler kullanmıyorsanız spor yapmanın yarattığı tehlikeler artar - şüpheniz varsa kullanmayın. Yeni ve tehlikeli sporlara başlamadan önce size eğitim verecek kişilerin yeterli olduğundan ve önceden gerekli bütün hazırlıkların yapıldığından emin olmalısınız. Sizi zorlayacak veya aşırı fiziksel güç gerektiren hareketler yapmadan önce buna hazır olup olmadığınızı da düşünmelisiniz.
GÜVENLİ SULARDA MISINIZ?
Su sporları gittikçe daha popüler olmaya başlamıştır. Suda yüzmenin yanı sıra su kayağı, kanoya binme, şnorkelle dalma, rüzgar sörfü, kayığa binme ve skuba dalışı gibi sporları da yapabilirsiniz. Bu durum aynı zamanda artan sayıda insanın suda bulunan mikroplardan etkilenme riskinin arttığı anlamına gelmektedir. Bu mikroplar mide ve boğaz ağrılarına, cilt, kulak ve göz enfeksiyonlarına neden olabilir. Hepatit A (ciğer enfeksiyonu) veya dizanteri de bu şekilde bulaşabilir.
Nerenin ne kadar mikroplu olduğu değişir ama enfeksiyon tehlikesi her ülkede vardır.
Sahillerin güvenli mi tehlikeli mi olduğu ve banyo suyunun sağlık üzerindeki olumsuz etkileri hakkında pek çok yazı yazılmıştır. Türkiye'nin sahil şeridinin çoğu temiz olmakla beraber yine de şüpheniz varsa gidermelisiniz. Yakınlarda lağımın boşaltıldığı bir nokta olup olmadığını da öğrenmelisiniz. Belde belediyelerinin sağlık müdürlüklerinden bu bilgiyi alabilirsiniz. Ancak en önde gelen tatil mekanlarında bile suyun kalitesinin değişkenlik gösterdiğini unutmamalısınız. Akıntılarda veya hava koşullarında meydana gelen bir değişiklik, test sonuçlarını bir iki saat içinde bile değiştirebilir, öyle ki suda yaşayan doğal organizmalar veya ara sıra uzaklardaki bir sahilden gelen lağım atıkları bulunabilir. Suyun içinde dışkıda bulunan organizmalar tespit edilemese bile yüzücülerde hafif boğaz ağrısı, kulak enfeksiyonları ve buna benzer sorunlar görülebilir.
Nehir suyunun, yüzme havuzlarının ve girdaplı göllerin enfeksiyona neden olduğu yönünde açıklamalar yapılmıştır. Seyrek de olsa menenjit gibi ciddi sorunlar da görülebilir.
Kalabalık bir yüzme havuzuna gidenlerde görülen gastroenterit (mide yangını) araştırmasında bir kişinin suda ne kadar uzun süre kaldığının ve istemeden ne kadar çok su yuttuğunun risk yaratan önemli etmenler olduğu görülmüştür.
MİKROPLARDAN KORUNMAK |
SUDA MARUZ KALACAĞINIZ EN BÜYÜK TEHLİKE BOĞULMAKTIR. |
Tropik sular üzerinden motorlu bir kayığın arkasına takılmış paraşütle geçmek kulağa muhteşem gelir ama dikkat edilmezse felaketle sonuçlanabilir. Sahillerde işletmeciler bulunur ama sigortaları bulunmadığı ve zaman zaman kazalar meydana geldiği için büyük oteller bunları sahiplenmez. Böyle bir faaliyete katılmak istiyorsanız işletmecilerin ne kadar özen gösterdiğini gözlemeli ve seyahat sigortanızın bu faaliyetleri kapsam dışı bırakabileceğini unutmamalısınız.
Oksijen tüpüyle dalacaksanız
Renkli ve egzotik balıklarla dolu berrak mavi sularda dalma fikri pek çok insana cazip gelir. Tatilcilerin artan talepleri, küçük adalarda bile bu olanağın sunulmasına yol açmıştır. Ancak taleplerdeki bu artışı karşılayabilecek sayıda deneyimli eğitmen olmayabilir.
"Skuba" su altında nefes almaya yarayan araç anlamına gelmektedir. Bu malzemeyi kiralık veren kişi, sorumluluk sahibi değilse kiralamak isteyenin ne kadar tecrübeli olduğuna bakmaz ve üstünkörü bilgi verir. Yeterli eğitim almamışsanız (havuzda), gerekli malzemelere sahip değilseniz ve tıbbi açıdan bir engeliniz olmasından kuşkulanıyorsanız dalmayın. Bu tıbbi engeller arasında kronik kulak veya sinüs hastalıkları, astım, bronşit, kalp hastalığı, epilepsi ve diyabet sayılabilir. Bunlardan birini taşıdığınızdan şüpheleniyorsanız yola çıkmadan bir doktora görünmelisiniz.
Tropikal balıklar, deniz yılanları veya denizanalarından ne gibi tehlikelerin gelebileceğini de öğrenmelisiniz.
Temiz sularda şnorkelle yüzerek de mükemmel görüntülere şahit olabileceğinizi ve akıllıca kullanılırsa şnorkelin daha güvenli olduğunu da unutmayın.
Tatlı sularda yaşanabilecek felaketler
Tropik bölgelerde bulunan tatlı su göllerinde veya akıntısı yavaş nehirlerde yüzmeyin, suyun içinde yürümeyin veya ne kadar temiz görünürse görünsün bilharzios mikrobu kapma tehlikesi bulunduğundan buralardan su içmeyin. Bilharzios hastalığının görüldüğü yerlerde tehlikenin bulunmadığından emin olmadığınız sürece tatlı sularda kanoya binmeyin, rüzgar sörfü ve su kayağı yapmayın. Bu hastalık derinizin altına yuva yapan ve aşırı hastalığa neden olan kurtçukların larvalarıyla yayılır. Belirtileri görülmese bile bilharzioslu suya maruz kalmışsanız 10-12 hafta sonra kan testi yaptırmalısınız çünkü hastalık genellikle kolayca tedavi edilebilir.
Tropikal bölgelerdeki kumsallarda ve kırsal alanlardaki nemli topraklarda çıplak ayakla yürümeyin, özellikle de köpek pislikleri varsa. Yoksa insanı çok rahatsız eden kaşıntılı isiliğe neden olan ve bazen daha da ciddi belirtiler görülmesine yol açan kancalıkurttan hastalık kapma riskiyle karşılaşırsınız.
KIŞ SPORLARI
Formunuz yerinde değilse gitmeden önce egzersiz yaparak kaza tehlikesini azaltabilirsiniz. Özellikle de seyrek kullanılan bacak kaslarını güçlendiren egzersizlerin yararı olacaktır. Giyiminiz de uygun olmalıdır - şapka veya kask, eldiven, sıcak tutan çorap ve iç çamaşırları kayak giysisinin kendisi kadar önemlidir. Aynı şekilde güneş gözlüğü de gereklidir, yan tarafları korumalı olanlar ise en idealleridir. Kayak botunuz yoksa vardığınızda biraz zaman ayırarak parmaklarınızın hareket etmesine olanak veren bir çift bot almalısınız. Ciddi kazaları önlemek için kayaklar, botlara bir uzman tarafından bağlanmalı ve yeni başlayanlara kayakların ve sopaların ne kadar uzun olması gerektiği konusunda yardımcı olunmalıdır.
Biraz içinizi ısıtmada yararı olduğunu düşünebilirsiniz ama alkol derinin kan hücrelerini genişlettiğinden başlangıçta sizi ısıtsa da aslında üşümenize neden olmaktadır. Ayrıca bütün sporlarda olduğu gibi alkol almak kaza yapma riskini artırır. Son olarak, kızakla kaymayı da denemek istiyorsanız kızağın kayaktan daha çok kazaya yol açtığını aklınızdan çıkarmamalısınız.
YÜKSEKLİK TUTMASININ BELİRTİLERİ | |
|
|
YÜKSEKLİK TUTMASI
Yüksek yerlerde havadaki oksijen miktarı azalır. Alçak bir yerden yüksek bir yere aniden geçerseniz kendinizi iyi hissetmezsiniz çünkü her nefes alışınızda vücut dokularınıza daha az oksijen gider. Bu belirtilere yükseklik tutması denir.
Vücudun düşük oksijen basıncına uyum sağlaması için (solunumda, sıvı dengesinde ve kanda değişiklikler yaparak) yavaş yavaş yukarı çıkarak bu belirtilerin önüne geçebilirsiniz. Yani yükseklik tutması esas olarak yükseğe hızlı çıkmanın bir sonucudur. Yükseklik tutmasını önceden fark edemeyebilirsiniz ve bu durum daha önceleri yüksek yerlerde sorun yaşamamış insanları etkileyebilir. Zinde olmanız yükseklik tutmasından korunabileceğiniz anlamına gelmez ve hatta yükseğe çok hızlı çıkmanıza neden olabilir. Ama yine de çeşitli faaliyetlerde yer almayı planladığınız tatillere çıkmadan önce egzersiz yaparsanız hem eğlenceli hem de güvenli bir tatil yapmayı garantilemiş olursunuz.
Geçmişte insanlar daha yavaş tırmanmak zorundayken vücutları uyum sağlamak için daha fazla zaman bulurdu ancak artık yüksek yerlerdeki hava alanlarına doğrudan uçuşlarla gidilmektedir. Örneğin, Güney Amerika'da yerden 3.577 metre yüksekte bulunan La Paz, 2.819 metre yüksekte bulunan Quito veya 3.399 metredeki Cuzco'ya kolayca ulaşılabilen deniz seviyesindeki Lima'ya pek çok doğrudan sefer yapılmaktadır.
Doğu Afrika'ya giden tatilciler, yüksekliği 5.895 metre olan Kilimanjaro Dağı'na bir iki günde ulaşmak isteyebilirler. Bu zirve, yürüyüşçülerin ağır ağır tırmandığı Everest Merkez Kampı'ndan biraz yüksektir. Dağcılar elbette daha yükseğe çıkar ama bu tür seferlerde ne kadar tırmanılacağı dikkatle belirlenir.
Belirtilerin hangi yükseklikte ortaya çıkacağı kişiden kişiye değişir. Genelde 2.450 metrenin altında ortaya çıkmaz ve 3.650 metreden sonra görülmeye başlanır. Yürüyüşçüler, dağcılar ve ara sıra da kayakçılar etkilenebilirler.
Yolculuk planınızı yavaş yavaş tırmanacak şekilde yapmanız vücudun doğal olarak uyum sağlamasını kolaylaştıracağı ve pek çok insanın sorun yaşamasını önleyeceği için tavsiye edilmektedir.
Yüksek yerlere tırmanacaksanız arada bazı günleri dinlenerek geçirmelisiniz. Katmandu'daki Himalayalar Kurtarma Derneği Nepal'e nasıl güvenli bir şekilde gidileceği konusunda tavsiyelerde bulunmaktadır.
Meksika (2.300 metre) veya La Paz (3.577 metre) gibi yüksek yerlere uçakla gidiyorsanız ilk gün fiziksel olarak fazla çaba harcamamaya çalışmalısınız. Vücudunuzdaki su oranını korumak için çok miktarda su veya meyve suyu içmeli (koyu kahve ve alkolün susuzluğa neden olduğunu unutmayın) ve mümkünse sigara kullanmamalısınız.
Pek çok insan başlangıçta biraz sersemlemiş veya yorulmuş gibi hisseder ama sonra baş ağrısı, nefes kesilmesi ve/veya bulantı gibi daha ciddi belirtiler görülmeye başlayabilir ve bunlara çok dikkat edilmelidir. Yükseklik tutması ölümlere de neden olabilir ve tehlike altında olan kişilerin uzmana danışması ya da şüpheleniyorsa daha alçaktaki yerlere gitmesi çok önemlidir.
Bazı seyahat planlarında vücudun uyum sağlaması için yeterince fırsat tanınmaz ve bu durumlarda ilaç kullanılmalı mı sorusu ortaya çıkar. Asetazolamit (Diamox) pek çok insana iyi gelir ve doktorunuz bu ilacı reçeteye yazabilir. Ancak ilacı kullanıyor olsanız bile belirtiler görülmeye başlayabilir ve bu durumda mutlaka alçak yerlere gitmelisiniz.
ÖNEMLİ NOKTALAR |
|