Kimlerde osteoporoz gelişir?22.01.2008 13:20:29

Osteoporoz herkeste görülebilir, ancak bazıları diğerlerine göre daha fazla risk altındadır

Osteoporoz herkeste görülebilir, ancak bazıları diğerlerine göre daha fazla risk altındadır. Herkes için osteoporoz riski yaş, cinsiyet ve etnik köken gibi bir dizi etmenin bir araya gelmesine bağlıdır. Örneğin yaşlı bir kadında risk genç bir erkekten çok daha yüksekken, Afrika-Karaip kökenlilerde risk, cinsiyet ya da yaştan bağımsız olarak, Asyalılar’dan ya da beyaz Avrupalılar’dan çok daha düşüktür. Genetik etmenler doruk kemik kütlesini belirlemede önemlidir ve aynı zamanda yaşla bağlantılı kemik yitim hızını da etkileyebilir.

Son olarak, bazı durumlarda hastalıklara, ilaçlara ya da yaşam tarzına bağlı kemik kaybı osteoporoz riskini büyük oranda artırabilir.
 
GENETİK ETMENLER
Osteoporoz son derece yaygın bir sorun olduğundan, pek çok kişi bu sorunun etkilerine akrabalarından birinde tanık olmuştur ve bu hastalığın kalıtım yoluyla kendisine de geçeceğinden kaygılanır. Osteoporoz belli ölçülerde yaşlanmaya bağlı olsa da, bazıları diğerlerinden daha fazla etkilenir. Osteoporozda genetik bir etkinin varlığı kuşkusuzdur, ancak bu etki kistik fibroz ya da hemofili gibi hastalıklardaki kadar belirgin değildir. Doruk kemik kütlesi   çoğunlukla genetik olarak belirlenir, ancak sonraki yıllarda diğer etmenlerin önemi giderek artar ve sonuç olarak kişide osteoporoz gelişip gelişmeyeceğini bu etmenler belirleyebilir.

Yine de, osteoporoz riski çok ince yapılı kişilerde (ki bu vücut yapısı genelde kalıtımsal bir özelliktir) daha yüksektir. Ayrıca anneleri ileri yaşlarda kalça kırığı sorunu yaşamış olan kadınlarda da, kalça kırığı riskinin iki kez daha yüksek olduğu gösterilmiştir.
 
OSTEOPOROZDA ÖNEMLİ RİSK ETMENLERİ
• Erken menopoz
• Amenore
• Steroid tedavisi
• Geçmişte kırık öyküsü
• Tiroit hastalığı
• Kanser
• Diğerleri (örn. karaciğer, barsak ya da böbrek hastalığı; bazı kanserler)
 
OSTEOPOROZDA ÖNEMLİ RİSK ETMENLERİ
 
Erken menopoz
Menopoz, âdetlerin kesildiği dönemdir ve genellikle 50 yaşlarında ortaya çıkar. Ama 45’ten sonraki herhangi bir yaşta normal kabul edilir. Bu yaştan önce geliştiğinde (ister doğal olarak, isterse yumurtalıkların çıkartılmasından, radyasyon ya da kanser kemoterapisinden sonra olsun) erken menopoz olarak adlandırılır.

Erken menopoza giren kadınlarda osteoporoz ve östrojen yetersizliğinin diğer sonuçlarına (örn. kalp hastalıkları) yatkınlık daha fazladır.
 
Amenore
Menopoz öncesinde amenore (âdet kanamasının kesilmesi) değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Anoreksiya nervosalı (psikolojik nedenlere bağlı aşırı iştahsızlık ve kilo kaybı) kadınlarda ve çok ağır egzersizler yapan kadınlarda (örn. profesyonel atletler, bale sanatçıları) yaygındır. Bazı karaciğer hastalıkları ve barsak iltihabı gibi kronik hastalıkları bulunan kadınlarda da amenore görülebilir. Bunların çoğunda, amenore gelişmeden önce normal âdet dönemleri vardır (ikincil amenore). Daha ender olarak, üreme sisteminin hastalıkları ergenlik döneminde cinsiyet hormonlarının üretilmemesine, bunun sonucunda da âdetlerin gecikmesine ya da hiç olmamasına yol açar. Amenore kadın cinsiyet hormonu olan östrojenin düşük miktarda üretilmesiyle ilişkilidir ve osteoporoz açısından önemli bir risk etmenidir.
 
Steroid tedavisi
Bazı romatizmal hastalıklar, bazı akciğer hastalıkları, barsak iltihabı ve kimi kanser türleri dahil pek çok bozuklukta steroid tedavisi uygulanır; tedavi genellikle ağız yoluyla verilen prednizolon şeklindedir. Ne yazık ki, steroidler bu hastalıkların tedavisinde son derece etkili olmalarına rağmen, hızlı kemik kaybına ve osteoporoza neden olabilir. İskelet açısından güvenli bir prendizolon dozu yoktur, ama yine de osteoporoz riski doz artışıyla birlikte yükselir.

Kısa steroid kürleri, çok sık uygulanmadıkları sürece, kemik üzerinde zararlı etkilere yol açmaz. Deriye uygulanan steroidli krem ve pomatlar, eklemlere yapılan steroid enjeksiyonları ve steroidli lavmanların kemik kaybına yol açmadığı düşünülüyor. Astımda sıkça kullanılan inhale (soluma yoluyla alınan) steroidlerin kemik üzerinde çok küçük de olsa bir etkisi vardır ancak, uzun yıllar boyunca çok yüksek dozlarla kullanılmadıkları sürece soruna yol açma olasılıkları düşüktür.
 
Geçmişte kırık öyküsü
Bir ya da daha fazla osteoporotik kırık sorunu yaşamış kişilerde daha sonra yeni kırık riski çok daha yüksektir. Bunun nedeni henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, kırığı olan kişilerde kemik yapısının daha kırılgan olmasından kaynaklanabilir. Bir ya da daha fazla omur kırığı olan kadınlarda bu özellikle geçerlidir ve bu hasta grubunda yeni kırık riski yaklaşık yedi kat artar. Bu yüzden özellikle el bileği ya da omurlarda kırık sorunu yaşamış olan kadınların gelecekte yeni kırık riski taşıdıkları düşünülmelidir.
 
Tiroit hastalığı
Tiroit bezinin ürettiği hormon olan tiroksinin aşırı üretimi kemik kaybına yol açabilir ve yeterince erken bir evrede tedavi edilmediğinde osteoporozla sonuçlanabilir. Tiroit bezinin az çalışması nedeniyle aşırı miktarda tiroksin kullanıldığında da aynı etki görülebilir. Bu nedenle tiroksin kullanan kadınlarda, dozun doğru olduğunu kesinleştirmek için düzenli kan testleri yapılmalıdır.
 
Kanser
Bazı kanser türleri kemiklerin hızla harap olmasına, dolayısıyla osteoporoza neden olur. Bunların en yaygınlarından biri, habis bir kemik iliği hastalığı olan miyelomdur.
 
Diğer hastalıklar
Diğer bazı hastalıklarda da osteoporoz riski yüksektir. Bunlar arasında bazı kronik karaciğer hastalıkları, böbrek yetersizliği ve barsak iltihabı yer alır.
 
OSTEOPOROZDA YAŞAM TARZIYLA İLİŞKİLİ RİSK ETMENLERİ
• Besinlerle ilgili etmenler: kalsiyum ve D vitamini yetersizliği
• Alkol
• Sigara
• Bedensel hareket azlığı
 
YAŞAM TARZIYLA İLİŞKİLİ RİSK ETMENLERİ
Beslenme biçimi, bedensel hareketlilik, alkol ve sigara kullanımı dahil, günlük yaşamımızın pek çok yönü kemiklerimizi etkileyebilir. Bunların kemik kütlesi ve kırık riski üzerindeki etkileri, daha önce tanımlanan güçlü risk etmenleriyle karşılaştırıldığında daha az olsa da, önemleri göz ardı edilemez, çünkü bunlarda yapılabilecek değişiklikler osteoporoz riskini azaltabilir.
 
Beslenme
Beslenme biçimimiz pek çok açıdan iskeletimizi etkileyebilir. Çocukluk ve ergenlikte yetersiz kalsiyum alımı doruk kemik kütlesini azaltabilir. Yaşamın daha sonraki evrelerinde kalsiyum alımının yetersiz olması ise kemik kaybını artırabilir. Ağır D vitamini yetersizliği sıklıkla kalsiyum yetersizliğiyle birliktedir ve kemiklerin yumuşamasına (osteomalasi) neden olur. Yaşlılarda D vitamini yetersizliğinin daha hafif biçimleri yaygındır ve bu sorun kemik kaybını ve kırık riskini artırır. Yüksek miktarda protein, kafein ve tuz tüketimi de osteoporoz riskini artırır.
 
Alkol
Orta düzeyde alkol alımı (örn. kadınlarda haftada 14 birim ve erkeklerde haftada 21 birim) zararlı değildir ve hatta kemik kütlesi üzerinde yararlı etkileri bile olabilir.

Ancak aşırı alkol tüketimi, kısmen kemik kütlesindeki azalmadan kısmen de düşme riskindeki artıştan ötürü kırık riskini yükseltir.

Sigara
Sigara içen kadınlarda menopoz daha erken başlar ve östrojen düzeyleri sigara içmeyenlere göre daha düşüktür. Ayrıca tütünün kemik yapan hücreler (osteoblastlar) üzerinde zararlı etkileri olduğu düşünülüyor. Bu nedenlerle, sigara içen kadınlarda osteoporoz riski daha yüksektir.
 
Bedensel hareket azlığı
Çocukluk ve ergenlikte bedensel hareket düzeyinin az olması doruk kemik kütlesini azaltabilir. Ayrıca, herhangi bir yaşta uzun süre hareketsiz kalmak da hızlı kemik kaybına yol açar. Yaşlı kişilerde bedensel hareket azlığı genellikle kas gücündeki azalmayla ve düşme ile kırık riskindeki artışla ilişkilidir.
 
DÜŞME RİSKİNİ ARTIRAN ETMENLER
Neredeyse tüm kalça ve el bileği kırıkları ve bazı omurga kırıkları düşmeden sonra olur. Yaşlanmayla birlikte düşme sıklığı artar; ayrıca düşme ve kırık riskini daha da artıran ek etmenler vardır. Bunların bazıları çevresel tehlikelerdir (örn. düzensiz yerleştirilmiş kaldırım taşları ya da basamaklar, zeminden kayan halılar vs.). Diğerleri ise doğrudan kişinin sağlığıyla ilişkilidir (örn. görme sorunu, demans, inme ya da artrit gibi hastalıklardan kaynaklanan fiziksel işlev bozuklukları, denge sorunu ve genel kas güçsüzlüğü gibi).

Alkol ve sakinleştirici/yatıştırıcı ilaçlar da düşme riskini artırır. Tüm bu etmenler yalnızca düşme riskini artırmakla kalmaz, aynı zamanda düşmeyi önlemek için kolu uzatmak ya da sendeledikten sonra tekrar denge sağlamak gibi normal koruyucu tepkileri de azaltır. Düşme riskin artıran bu etmenler özellikle yaşlılar açısından önem taşır ve kalça kırığı riskini önemli ölçüde artırır.
 
ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Osteoporoz herkeste görülebilen bir sorun olmakla birlikte, yaşlı kadınlarda, özellikle de Asyalı ve beyaz Avrupalılarda risk en yüksektir
  • Osteoporoz riskinde kalıtımsal etmenler de rol oynar
  • Erken menopoz, steroid tedavisi ve anoreksiya nervosa gibi diğer etmenler osteoporoz riskini büyük ölçüde artırır
  • Beslenme, egzersiz, sigara ve alkol dahil, günlük yaşamımızın pek çok yönü kemik sağlığını etkiler
  • Çevresel tehlikelerden ya da sağlık sorunlarından ötürü düşme riskinin artması, yaşlı kişilerde kırık olasılığını da büyük ölçüde artırır


www.saglikpark.com
sitesinden 26.04.2024 16:40:48 tarihinde yazdırılmıştır.