DOĞRU TATİLİ SEÇMEK
Paket turlarla tatile çıkmak isteyen birisi, kendisine sunulan seçeneklerin  sayısı karşısında şaşırır. Çok uzaklardaki tropikal ülkelere gitmek Akdeniz'de  bir yerlere gitmek kadar kolaydır ve bazı broşürler sizi bekleyen sağlık  tehlikeleri hakkında bilgi verirken bazıları ise bu konuya hiç değinmez. Macera  veya etkinlik tatillerini düzenleyenler genellikle fiziksel olarak ne kadar  formda olmanız gerektiğiyle ilgili bazı ipuçları verir. Fakat aklınızdaki tatil  yalnızca deniz kenarında gevşemekten ya da çevreyi gezmekten ibaret bile olsa  çıkabilecek çeşitli aksilikleri hesaba katmak gerekir.
Bazı aksilikleri başınıza gelinceye kadar düşünemezsiniz. Örneğin yüksek  yerlerde kurulmuş olan havaalanlarına doğrudan uçuşla gidiyorsanız- Peru'daki  Andes, Ekvator ya da Bolivya gibi - fiziksel çabaharcamaya ya da daha yükseklere  tırmanmaya başlamadan önce iklime alışacak kadar zaman geçmesini beklemelisiniz.

Yükseklik sorununun olmadığı yerlerde bile yolculuk programı yoğunsa, tatil  yaşlı ya da yeterince zinde olmayan insanlar için yorgunluk kaynağı olur. Bazen  seyahat şirketleri sınırlı sürede mümkün olduğunca çok şey görmek isteyen  müşterileri çekmek için kısa süre içine çok fazla faaliyet sıkıştırır. Yolculuk  programına bir kere takılan yolcular, son dakikada kendilerine göre değişiklik  yapmakta zorlanabilirler.
Hamileyseniz ya da küçük çocuklarınızla yolculuğa çıkacaksanız sağlığınızı  tehdit edebilecek riskler, özellikle de sıtma hakkında daha fazla özen  göstermelisiniz. Bu hastalık hamilelik döneminde daha çok tehlike taşıdığı için  sıtmanın görülme riskinin yüksek olduğu yerler hamileyken gitmeye uygun  değildir.
Sıtmaya karşı geliştirilen haplar kullanmak ve başka hastalıklara karşı aşı  olmak uygun olmayabilir. Bu yüzden önceden araştırmanız yerinde bir davranıştır.  Doktorunuza, gitmeyi düşündüğünüz tatilin, sağlığınızda var olan sorunları  ortaya çıkarıp çıkarmayacağını danışmalısınız ve bu arada da düzenli olarak  almanız gereken ilaçlan da depolayabilirsiniz.
Deniz kıyısında tatil denildiği zaman tropik iklimler kulağa çok cazip gelir ama  tatil boyunca tembellik yapacağınız zaman bile yüksek nem oranının sizi rahatsız  edebileceğini unutmamalısınız. Yola çıkmadan önce güneşin etkili olduğu ve nemin  arttığı saatleri, sıcaklığı ve düşen yağış miktarını tam olarak öğrenmeniz  gereklidir. Dünya Sağlık Örgütü'nün sayfasından (www.who.int) ne gibi  felaketlerin meydana geldiğini öğrenebilir ve çok seyrek de olsa seyahat  etmemeniz yolundaki uyarıları öğrenebilirsiniz. Bunun gibi bir durum, 2003  yılının bahar aylarında güney doğu Asya'da ortaya çıkan şiddetli akut solunum  sendromu (SARS) sırasında yaşanmıştır.
Terör tehlikesine karşı güvenlik önlemlerinin arttığı bu günlerde Dışişleri  Bakanlığının gideceğiniz yerdeki siyasi istikrar ve güvenlikle ilgili verdiği  önerileri dikkate almalısınız. Yolculuğun sınırlanmadığı pek çok yerde bile  kişisel güvenliğinizi gözetmeniz mantıklı olur. Endişe duymanızı  gerektirebilecek bir durum varsa Dışişleri Bakanlığından siyasi durum ve can  güvenliği hakkında bilgi alabilirsiniz.
SEYAHAT SİGORTASI
Seyahat sigortası sizi hem yurt dışında olabilecek sağlık harcamalarınıza karşı  hem de hırsızlığa veya bagajınızın kaybolmasına karşı sigortalar, o yüzden  seyahate çıkmadan sigorta yaptırmak akıllıca olur. Ancak bu sigortalar oldukça  pahalı olduğu için bütçeniz sınırlıysa tasarruf yapmak ve Türkiye ile diğer  ülkeler arasındaki karşılıklı sağlık anlaşmalarına güvenmek isteyebilirsiniz. Bu  anlaşmalar yararlı olsa da seyahat sigortasının yerine geçmez.

Öncelikle dünyadaki devletlerden yalnızca üçte birinin Türkiye ile böyle bir  anlaşması vardır. İkincisi, olan anlaşmalar da acil durumlarda hastayı evine  getirmek veya bir kişi yurt dışındayken vefat ederse cenazesinin ülkesine  gönderilmesi yolunda bir madde içermez. Bu eksikliklere rağmen anlaşmalar işe  yarayabilir. Hangi ülkeyle ne gibi bir anlaşmanın imzalandığını ve bu  anlaşmalardan yararlanmak için ne yapmanız gerektiğini Dışişleri veya Sağlık  Bakanlıklarından öğrenebilirsiniz.
Tur düzenleyen hemen hemen bütün şirketler, biletle beraber seyahat sigortası  poliçesi temin eder ve pek çok seyahat acentesinde de bunun gibi bir hizmet  verilir. Her ikisini de imzalamadan önce küçük puntolarla yazılan yazıları iyice  okuyun. Bazı poliçeler motor sporları, dalgıçlık veya paraşütle atlama gibi  sporların yer aldığı "tehlikeli faaliyetler" maddesi içerir. Kış sporları için  fazladan prim ödemeniz gerekebilir. Hamileler, yaşlılar, alkol ve uyuşturucunun  karıştığı kazalar, sigortanın kapsamı dışında bırakılmış olabilir. Neredeyse  bütün sigorta poliçeleri önceden bilinen sağlık sorunlarını kapsamı dışında  bırakır. Bir sağlık sorununuz varsa bunu sigortacılara bildirmeniz ve kabul  ettiklerine dair yazılı onaylarını almanız gereklidir. Yoksa bu durum tartışma  yaratabilir. Yine kapsam dışı bırakılan başka bir durum da savaş veya terör  olaylarından dolayı ortaya çıkan taleplerdir. Şu sıralarda çok az firma bu  konuları sigorta kapsamına almaktadır, bu yüzden sigorta şirketlerine  soruşturmanız yerinde olur. Ayrıca kendi ülkenize geri gönderilme  düzenlemeleriyle ilgili bölümü iyice okumanız ve satın aldığınız sigortanın  miktarını kesin olarak bilmeniz gereklidir. ABD gibi ülkelerde sağlık  harcamalarının çok yüksek olduğunu düşünerek gideceğiniz yere yetecek kapsamda  bir sağlık sigorta yaptırmanız gerekmektedir.
Çoğu sigorta şirketi önemli bir tıbbi karar vermeden önce 24 saat  ulaşabileceğiniz bir telefon numarası verir. Eve döndüğünüz zaman sigortadan  paranızı alabilmek için yurt dışında yaptığınız bütün sağlık harcamalarının ve  aldığınız ilaçların faturasını saklamalısınız.
AŞI HAKKINDA HER ŞEY
Aşı olmak ve bağışıklık kazanmak neredeyse eş anlamlı gibi kullanılsa da aşı  olmak başlangıçta yalnızca çiçek aşısı olmak anlamına gelmiştir. Aşı olmak,  Dünya Sağlık Örgütü tarafından sarı humma ve eskiden salgın olan koleraya karşı  uluslar arası alanda aranan aşılanma sertifikalarını tanımlamak için  kullanılmıştır.
| Bağışıklık kazanmak daha yeni bir terimdir ve bağışıklığın kazanılmasının (ya da  hastalıktan korunmanın) iki yolunu ifade eder. "Aktif bağışıklık durumunda  vücut, aşıdaki virüs ya da bakterinin gerçek bir hastalıktan kaynaklanan bir  saldırı olduğunu sanır ve yaklaşık bir hafta sonra vücut "aktif olarak" bu  hastalıkla karşılaşılması durumunda hazır olacak savunma antikorları üretir.  "Pasif bağışıklık durumunda antikorun (vücudun hastalığa karşı savunma  sisteminin bir parçası) kendisi enjekte edilir (Örneğin, eskiden Hepatit A'ya  karşı gama globülin kullanılırdı.) ve vücut "pasif olarak" hemen etki gösteren  bu koruma unsurunu kazanır. Bu "ödünç alınan" korunma, vücudun kendisinin  oluşturduğu korunmadan daha kısa ömürlüdür. Artık yapılması zorunlu tutulan çok az aşı kalmıştır. Başka bir deyişle, artık Türkiye'den doğrudan uçuşla gidilen ülkelerden çok azına girmek için uluslar arası aşı sertifikası gerekmektedir. Bunlar, Afrika boyunca batıdan doğuya ve Güney Amerika'nın kuzeyinde yer alan, sarı humma tehlikesinin görülebileceği bazı ülkelerdir.  | 
            ![]()  | 
        
Türkiye'den doğrudan gidiyor bile olsanız bu ülkelerden bazılarına girmek için  sarı humma aşısı olduğunuza dair sertifika göstermeniz gerekir. Diğer ülkeler  için sertifika, doğrudan uçuşla gelenlerde aranmaz ancak, yolculuğunuz, sarı  humma tehlikesi olan başka bir ülke üzerinden gerçekleşmişse bu sertifikayı  ibraz etmeniz istenir. Uluslar arası Sağlık Düzenlemeleri'ne göre ibraz edilmesi  gereken başka bir uluslararası sertifika yoktur. Bir zamanlar Avrupa'nın ötesine  geçmek için çiçek hastalığı ve kolera aşısı olduğunuza dair sertifikalar  istenmekteydi fakat çiçek hastalığının ortadan kalkması ve kolera aşısının  hastalığın yayılmasını engelleyememesi, bu sertifikaların artık istenmemesine  yol açmıştır.
Uluslar arası Sağlık Düzenlemeleri'ne göre zorunlu tutulan bir tane aşı  kalmıştır. 1988'den beri Mekke'ye hacca gidenlerden menenjit aşısı olmaları  istenmektedir. Bu düzenleme, hastalığın patlak vermesinden ve dünyanın pek çok  köşesinden gelen insanların da bir arada bulunmasının durumu kötüleştirmesinden  sonra uygulanmaya başlamıştır.

Bu zorunlu tutulan aşıdan başka aşılar da zorunlu olmamakla beraber tavsiye  edilebilir. Genelde bu seçmeli aşılar kendi korunmanız için önemlidir ama neye  ihtiyacınız olduğunu kendi kendinize bulmaya çalışmak kafanızı karıştırabilir.
Bazı konsolosluklar ve yabancı çekmeye çalışan turist büroları, hiçbir aşıya  ihtiyacınız olmadığını da söyleyebilir. Ancak kendinizi bazı tehlikelerden  korumak için siz yine de aşı olmayı düşünmelisiniz.
Nereye Akıl Danışabilirsiniz?
Sorumluluk duygusuna sahip tur operatörleri, broşürlerinde veya başvuru  formlarında sağlık konusunda alınabilecek önlemlere bir iki satır da olsa yer  vermektedir ve bazı acenteler de bu konuda size tavsiyelerde bulunabilir. Ancak  size tam olarak hangi sıtma ilaçlarını almanız ve aşıları olmanız gerektiğini  söylemelerini beklemeyin. Daha çok, hangi sertifikaların zorunlu olduğunu  belirteceklerdir.

Hangi ülkeye gideceğinize karar verdikten sonra yolculukta sağlık konusunda akıl  danışmak için kendi doktorunuza veya seyahat konusunda uzmanlaşmış bir kliniğe  müracaat etmelisiniz. Hatta daha iyisi, hangi ülkeye gideceğinizi düşünme  aşamasındayken ön soruşturma yapmanızdır çünkü alacağınız yanıtlar kararınızı  etkileyebilir.
Aşılarınızı Ayarlayın
Yolcular genelde tam olarak korunma kazanamadan seyahate çıktıklarından  yakınırlar. Her ne kadar zaman varken aşılara başlamak özellikle uzun deniz  aşırı yolculuklardan önce en ideali olsa da, gerektiğinde yola çıkmadan bir iki  gün önce alınacak korumanın bile etkisi olabilir. Kırsal kesimlere de gidilecek  uzun bir seyahatten altı ila sekiz hafta önce aşı olmaya başlamak en uygun  davranıştır. Böylece, kuduz ve menenjit gibi hastalıklara karşı vurulan aşılar  bir aylık bir döneme yayılabilir ve yola çıkmadan en az 10 ila 14 gün önce  tamamlanabilir. Bu aralık, aşının etkin hâle gelmesine ve yan etki olursa  zamanında ortaya çıkmasına olanak verir. Sarı humma aşısının tam olarak etkin  hâle gelmesi ve sertifikanın geçerlik kazanması 10 günü bulur.
Akdeniz ya da Uzak Doğudaki belli başlı merkezlere düzenlenen paket turların  çoğu için seyahatinizden iki ya da üç hafta önce aşı olmak yeterli olacaktır.  Hepatit A aşısının tam olarak etkin hâle gelmesi en az iki hafta alsa da  seyahatten bir iki gün önce aşı olsanız bile bir ölçüde koruma sağladığına  inanılmaktadır. Hastalığın kuluçka süresinin 3 ila 6 hafta olması, aşının etkin  hâle gelmesi için zaman sağladığından bu aşıyı geç olmak hiç olmamaktan iyidir.  6 ila 12 ay sonra ikinci bir doz aşı olursanız 10 yıl boyunca bu hastalığa karşı  korunma kazanmış olursunuz ve yine seyahatten önce aşı peşinde koşturmaktan  kurtulursunuz-son anda yapılan rezervasyonların arttığı şu günlerde bu çok  yararlı olur. Gerekirse tam yola çıkacağınız gün bile aşı yaptırabilirsiniz.  Hepatit A, yolcularda görülen ve aşısı olan hastalıkların en yaygını olduğu için  gıdanın ve temiz su kaynaklarının az olduğu yerlere gidiyorsanız son dakikada  bile olsa aşı yaptırmalısınız.
Orta ve ileri yaşta insanlarla, çocukluğunda aşı olmamış kişiler aşı olduktan  sonra yola çıkmak için en az 10 hafta beklemelidirler. Peş peşe yapılan  seyahatlerde bu durum geçerli değildir.
Yan Etkileri
Hemen herkes aşının neden olduğu tepkilerle ilgili dehşet öyküleri duymuştur -  iğnenin acısı ve aşıdan sonra görülen etkiler anlatıldıkça korkunçlasın Elbette  yaşlı insanlar, özellikle de yıllar önce silahlı kuvvetlerde hizmet etmiş  insanlar, şırıngaların kullanılmaktan köreldiği ve aşıların yan etkilerinin daha  fazla olduğu zamanları hatırlarlar. Eskiden yapılan karma aşı (tifo, paratifo A  ve B, kolera), vurulan kişinin bir iki gün kendini çok kötü hissetmesi,  ateşlenmesi, ağrı ve acılara neden olmasıyla ünlüydü.

Yeni aşılar daha saftır yani organizmanın yalnızca gerekli olan kısmını içerir,  o yüzden daha az yan etki doğurur. Aslında bugünlerde aşının çok ağrı yapması  oldukça az rastlanan bir durumdur. Genelde kolunuzun yalnızca ufak bir bölgesi  hassaslaşır ve ara sıra da biraz yorgun hissedebilirsiniz.
Enjeksiyon keskin, iyi bir iğne aracılığıyla yapılır ve bu da duyulan  rahatsızlığı azaltır. İnsanlar tek aşı olduklarını zannederlerken birkaç aşı  olduklarını öğrenince oldukça şaşırırlar. Zamanla daha çok aşı, şurup ya da  tablet formuna sokulacaktır.
İnsanların en sevmediği (kalçaya yapıldığı için) aşı olan gama globülin bile  size anlatılan hikayelerde olduğu kadar korkunç değildi. Öyle olsa da, çoğu  insan seyahate çıkmadan önce yapılması gereken aşıların hiçbirinin kalçaya  yapılmadığını öğrenince memnun olmaktadır.
Bazı insanlar - genelde genç erkekler - aşı olduktan sonra bayılırlar. Bunun  aşıdan kaynaklanan bir sebepten meydana gelmesi çok ender rastlanan bir olaydır.  Asıl neden aşı olmanın kendisi olabilir. İnsanlar yetişkin yaşlarında aşı olmaya  alıştıkça ve korktukları kadar kötü olmadığını görünce zamanla bayılma eğilimi  azalır. Eğer bayılan tiplerden biri olduğunuzu biliyorsanız aşı olmaya gitmeden  önce bir şeyler yiyerek kendinize (ve doktora) yardımcı olabilirsiniz.
Aşı yapılırken ve yapıldıktan sonra uzanmak da işe yarayabilir. Bu genellikle  bayılmanızı önler ve kendinize güveninizi toparlamanızı sağlar.
Yumurta Alerjisi
Aşı yaptırmadan önce yumurtaya alerjiniz olup olmadığını sorarlarsa hiç  şaşırmayın. Bunun nedeni bazı aşıların (sarı humma, beyin iltihabı, ve grip)  eser miktarda yumurta içermesidir. Yani eğer gerçekten yumurtaya alerjiniz varsa  bu aşıları olamazsınız ama yumurtayı sevmediğiniz için yemiyorsanız ya da  hazımsızlığa neden oluyorsa aşı olabilirsiniz.
Doktorunuzla bütün alerjiler hakkında konuşmalısınız (penisilin dahil) ama  alerjiler gerçekte nadiren sorun yaratır. Kurdeşen, arı veya yabanarısı  sokmalarına karşı alerjiniz varsa, beyin iltihabı aşısı olmamalısınız.
Yine de aşı olduktan sonra vücudunuzda alerjiden kaynaklanan veya herhangi aşırı  bir tepki görürseniz yeni aşılar olmadan önce doktorunuza söylemelisiniz.
Hangi Aşıları Olmalısınız: Temel Bilgiler
Tetanos: Herkes tetanos aşısı olmalıdır. Yolculuğa çıkmanız da bunun için  iyi bir bahane olur. Bu, özellikle çocukluğunda tetanos aşısı olmamış ileri  yaşlardaki insanlar için önemlidir. İlk defa 10 yıldan fazla bir zaman önce aşı  olmuş ve kalkınmakta olan bölgelere giden insanların aşısını tekrarlaması  tavsiye edilir.
Ayrıca kırsal alanlara veya kamp yapmaya giden, tıbbi müdahale imkanlarının  olmadığı yerlere seyahat eden kişilerin tetanos aşısı yaptırması önemlidir.  Tetanos, toprakta veya çamurda bulunan bakterilerin ufak bile olsa bir yaraya  girmesinden ortaya çıkar.
Bugünlerde tetanos aşısıyla birlikte difteri aşısı da yapılmaktadır.
Difteri: Bu aşı bebeklere, okula yeni başlayan çocuklara ve beşinci  sınıftaki çocuklara rutin olarak yapılmaktadır. Ancak 1940'tan önce doğmuş olan  yetişkinler hiç difteri aşısı olmadığı için bu hastalığa karşı aşılanmalıdırlar.  Daha genç yaştaki yetişkinler, hastalığın görüldüğü yerlere seyahat edecekleri  zaman ve kalkınmakta olan bölgelerde uzun süre kalacaklarsa aşılarını  tazeleyebilirler. Aşı tek başına veya tetanos aşısıyla birlikte yapılabilir.
Çocuk felci: Kuzey ve Batı Avrupa, ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni  Zelanda'nın dışında kalan yerlere seyahat edeceklerin bu aşıyı olması tavsiye  edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü bu hastalığı yeryüzünden silmeye çalışmaktadır  ve 2005 yılı itibarıyla bu amaca ulaşılacağı umulmaktadır. Çocukların rutin  olarak aşılanması sonraki bir iki yıl boyunca sürecektir. Orta ve Güney  Amerika'da hastalığın ortadan kalktığı açıklandığı için bu bölgelere yapılacak  seyahatlerden önce yeniden aşı olmak gerekli değildir. Hastalık Güney Doğu  Asya'nın büyük kısmında hemen hemen ortadan kalkmıştır ve gitmeden önce çocuk  felci aşısı olmanın tavsiye edildiği yerlerin sayısı gittikçe azalmaktadır.  Hastalık, çocuk felci olarak bilinse de aşı olmamış yetişkinleri de  etkileyebilir (özellikle de 1958'den önce doğmuş olanları).
Yukarıda sayılan üç aşı da çocuklara rutin olarak yapılmaktadır ve bu da bize  bazı hastalıkların görülmemesinin nedenini çok sayıda insanın çocukluğunda  aşılanmış olmasında aramamız gerektiğini söyler. Aşılama programlarından her  çocuğun yararlanamadığı ülkelerde hastalanma riski daha yüksektir. Bütün  aşılarını olmamış kişilerin seyahate çıkmadan önce aşılarını tamamlaması  gereklidir.
Tüberküloz: BCG izi taşımayan kimseler (tüberküloz aşısından, genelde  kolun üst tarafında) BCG aşısı yaptırmalarının gerekli olup olmadığını görmek  için test olmalıdır. Kalkınmakta olan ülkelere gideceklerin, özellikle de bu  yerlerde aile yanında kalan veya çalışan kişilerin bu aşıyı yaptırması tavsiye  edilir. Uluslar arası standartlardaki otellerde kalınan tatiller için ise  genelde gerekli değildir.

Bazı Bölgelere Giderken Fazladan Yapılacaklar
Bütün coğrafi bölgelere giderken verilebilecek bazı ortak öneriler vardır ve  bunlar genel hatlarıyla burada sıralanabilir. Ancak yola çıkmadan önce  gideceğiniz ülkeyle ilgili son dakika bilgilerini almak yine de yerinde olur  çünkü Dünya Sağlık Örgütünün yıllık olarak yayınladığı sarı humma  düzenlemelerinde bazı değişiklikler yapılmış, yeni aşılar çıkmış olabilir veya  yakın zamanlarda hastalık salgını görülmüş olabilir.
Sarı humma: Sarı humma aşısı, yalnızca bu hastalığın mahalli olarak  görüldüğü yerlere yolculuk yapacaksanız gereklidir. Aşı sertifikası göstermeniz  istenebilir. Bu sertifika, aşı yapıldıktan 10 gün sonra geçerlik kazanır ve 10  yıl ömrü vardır. Sertifika istenmiyor olsa bile Dünya Sağlık Örgütü, sarı humma  tehlikesi olan bütün ülkelere yapılacak seyahatlerden önce ve özellikle de  seyahat sırasında belli başlı şehirlerin dışına çıkılacaksa bu aşının  yaptırılmasını tavsiye etmektedir. Aşı yaptırıldığı zaman sertifika alınmalıdır.  Hemen hemen bütün sağlık ocaklarında bu aşıyı yaptırabilirsiniz. Büyük  şehirlerde özel sağlık kliniklerinde de san humma aşısı yaptırabilirsiniz.
Kolera ve Seyahat İshali: Bu hastalık hijyenik koşulların bulunmadığı  yerlerde hâlâ görülmektedir ancak aşı etkili olmamaktadır ve artık neredeyse hiç  yapılmamaktadır. Bu aşının yapıldığına dair uluslar arası sertifika resmi olarak  istenmemektedir. Gayri resmi talepleri de muafiyet belgesi alarak  karşılayabilirsiniz. Kolera sertifikası alınması yolundaki talepler gittikçe  azalmaktadır ve tamamen ortadan kalkacağı umulmaktadır. Çoğu yolcu kolera  riskiyle karşılaşmamaktadır. Kolera ve koli basiline karşı (seyahat ishalinin en  yaygın görülen formlarından biri) birlikte etkili olan yeni bir aşı 2004'ün  başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Bu aşı İskandinavya'da kullanılmış ve  yetişkinlerde koleraya karşı iki yıl ve koli basiline karşı da üç ay boyunca  koruma sağladığı sonucuna varılmıştır. Aşı, iki yaşın altındaki çocuklarda  kullanılmamıştır. İlaç, ağızdan alınmaktadır. Yolculuğa çıkmadan önce iki doz  halinde en az bir hafta arayla alınmalıdır.
Afrika'da sıtma tehlikesinin görülebileceği bölgeler

BU BİLGİLER ZAMAN ZAMAN DEĞİŞİR
Ülkemizdeki yetkililer büyük ihtimalle aşının yalnızca koleraya karşı  kullanılmasına onay verecektir. İshali önlemek için aşı yapılması oldukça cazip  bir fikirdir ancak, her ishalin nedeninin koli basili olmadığını unutmamak  gerekir ve aşı da yalnızca kısmi koruma sağlamaktadır. Bu şekilde bütün seyahat  ishali vakalarının yalnızca bir bölümü, belki yarısından bile azı önlenmiş  olacaktır. Önceki tatilleri nahoş anılarla zehir olan kişiler için bu kadarı  bile yeterli olabilir. Kolera kısmı risk taşıyabilen yolcular, tatilciler için  değil belki ama salgının görüldüğü yerlere, mülteci kamplarına giden sağlık  görevlileri ve "sıkı" yaşamayı seçenler için yararlı olabilir.
Tifo: Tifo aşısı gıda ve su temizliğinin zayıf olduğu yerlere gidenlere  yapılabilir. Bu durum, tropik kuşaktaki ve kalkınmakta olan pek çok ülke için  geçerlidir ama birinci sınıf otellerde kısa bir süre için kalacak sanız (örneğin  Karayib Adaları'nda-ki tatil merkezleri) risk altında olmayabilirsiniz. Ne yiyip  içtiğinize ve kişisel temizliğinize dikkat etmek, sizi yalnızca tifoya karşı  değil su ve besin aracılığıyla bulaşabilen ishal ve hepatit A'ya karşı da korur.  Bu konuyu doktorunuza danışabilirsiniz.
Güney Amerika'da sarı hummanın görülebileceği yerler

YOLA ÇIKMADAN SON DURUMU ÖĞRENİN
Hepatit A ve B: Pek çok insan A'dan G'ye kadar uzanan hepatit türlerini  karıştırmaktadır. Hepsi de ya A ya da B gibi bulaşmaktadır. A, mikroplu su ve  gıdadan ve B de HIV gibi cinsel ilişki veya kan ya da steril olmayan tıbbi  malzemelerin kullanılması yoluyla bulaşır.
Yalnızca A ve B'ye karşı aşılar vardır. Hepatit A su ve gıda yoluyla bulaştığı  için, tifonun bulaşabileceği yerlere gidileceği zaman hepatit A aşısı yapılması  da tavsiye edilir. Ancak hepatit A, tifodan daha yaygındır.
Hepatit B HIV gibi bulaşır, o yüzden sizin davranışlarınız önemlidir. Yurt  dışındayken cinsel ilişkiye girme ihtimali yüksek olan (hetero-seksüel veya  homoseksüel) ya da kalkınmakta olan bölgelerde tıbbi müdahaleye ihtiyaç  duyabilecek insanların olabileceği bir aşı vardır. Genellikle kısa süreli tatile  gidenler için değil, yurt dışında uzun zaman kalacak olanlara tavsiye edilir.  Giderken yanınızda prezervatif ve şırınga iğnesi götürebilirsiniz.
Düzenli Olarak Yapılmayan Aşılar
Çıkacağınız seyahat alışılmadık sağlık risklerini de beraberinde getirebilecek  türdeyse veya çok uzun süre kalmak için seyahate çıkıyor ya da belirli rotaların  dışına çıkmak istiyorsanız doktorunuzla daha başka ne aşıları vurdurmanız  gerektiği konusunda konuşmalısınız. Bunlar genellikle paket turlar için yapılmaz  -belli başlı merkezlere yapılan ve dört haftadan kısa süren yolculuklar - ancak  istisnai durumlarda tavsiye edilebilir.
Kuduz hastalığı: Kuduz riskinden daha önce bahsetmiştik. Kalkınmakta olan  bölgelere doğru uzun sürecek bir yolculuğa çıkacaksanız ya da tıbbi yardım  alamayacağınız bir yere gidiyorsanız yola çıkmadan önce aşı yaptırabilirsiniz.  Genelde fazla yan etki doğurmaz. Yine de bir hayvan sizi ısırır veya tırmalarsa  tıbbi yardım almalısınız. Bu, aşı yaptırmaya değmez şeklinde düşünmenize neden  olmamalıdır, daha çok modern tedavi olanaklarına biraz geç ulaşmanız o kadar  soruna yol açmaz diye düşünmelisiniz.
Beyin iltihabı (Kene ısırığından kaynaklanan): Bu aşıyı, Orta ve Doğu  Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ülkelerine gitmek ve ormanlık veya kırsal  bölgelerinde yürüyüş ya da kamp yapmak istediğiniz tatillere çıkmadan önce  yaptırmalısınız. Bahar ayları ve yaz başında bu hastalığa yakalanma riski daha  yüksektir.
Bunun gibi gezilere giden çoğu insan gideceği yere varıncaya kadar bir risk  olabileceğinden haberdar değildir. Birkaç yıldır lisans verilmemiş olan bir aşı  kullanılmaktadır ve beklentilere rağmen lisanslı bir aşı piyasaya sürülmemiştir.  Lisanssız bir aşının var olması insanların bu hastalık konusunda bilgisiz  kalmaya devam etmesine yol açmıştır. Eğer bu aşıyı yaptırmanız gerektiğini  düşünüyorsanız doktorunuzdan istemelisiniz.
Ancak çoğu doktor bu aşıyı yalnızca yola çıkacak kişinin gerçekten risk altında  olduğunu düşünüyorsa yapmaktadır. Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Avusturya,  Macaristan, Polonya, Almanya ve İskandinav ülkelerinin hangi bölgelerinde  hastalığın görüldüğü yolunda sağlam kayıtlar olmakla beraber dağılan Sovyetler  Birliği için bu durum geçerli değildir. Diğer Avrupa ülkelerinde de çok küçük de  olsa risk bölgeleri vardır. Yola çıkmadan mümkün olduğunca erkenden aşı  yaptırmalısınız ama zamanınız darsa sınırlı bir korunma yoluna  başvurabilirsiniz.
Bu hastalık insanlara, ormanlık alanlarda bitkilerde yaşayan kenelerden bulaşır  o yüzden pantolonunuzun paçalarını çoraplarınızın içine sokarak, böcek ilacı  kullanarak ve keneleri cımbızla temizleyerek hastalıktan korunabilirsiniz.
Menenjit: Bu hastalığın pek çok türü bulunmaktadır. Bir türü Hib aşısı ve  bebeklere yapılan menenjit türü C aşısıyla önlenebilir. Tatile gidenlere yapılan  menenjit aşısının A türü olması gereklidir, o yüzden genlikle bu tür aşı  kullanılır.
Dünyanın belirli yerlerinde A salgını görüldüğü için uzun süreli  yolculuklarınızdan önce, özellikle de yerli insanlarla kalacak veya  çalışacaksanız aşı yaptırmanız tavsiye edilir. Büyük ölçekli salgınlar  Afrika'daki "menenjit kuşağında" görülebilir. Kuşak batıda Senegal'dan doğuda  Etiyopya'ya uzanmakta ve artık Zambiya'nın doğu yakasına kadar aşağı inmektedir.  Gambiya ve Kenya'ya düzenlenen paket turların risk taşımadıkları düşünüldüğü  için salgın haberi alınmamışsa bu turlardan önce aşı yapılmaz. Seyahate çıkmadan  önce bu konuyu uzmanlara danışmalısınız.
Mekke'ye hac veya umreye gidenlerin menenjit aşısı olması gerekmektedir. Suudi  Arabistan'dan başka menenjit aşısı olmanızı şart koşan bir devlet yoktur.


2000 ve 2001 yıllarında hac sırasında menenjit salgını görüldüğü için hacıların  A, C, W ve Y aşılarını olması gereklidir. Afrika'da görülen W türü menenjit  vakaları nedeniyle A, C, W, Y aşılan daha çok kullanılacaktır.
Beyin iltihabı: Kısa dönemli turlardan birine katılacaksanız büyük  ihtimalle beyin iltihabı aşısı yaptırmanız istenmeyecektir ama artık karadan  yapılan geziler arttığı için bu aşıyı yaptırmanız gerekebilir. Bu aşı genellikle  kırsal bölgelerde en az bir ay kalacak olan tatilcilere yapılır.
Hindistan'ın bazı bölgeleriyle, Güney Doğu Asya ve Çin riskli alanlardır.  Japonya'da görülen vakaların sayısı azalmıştır. Bu hastalık pirinç tarlalarında  çoğalan ve çiftlik hayvanlarını, özellikle de domuzları ısıran sivrisineklerden  bulaşmaktadır. Yani bu tehlikeleri barındıran yerlerde dışarı çıkacaksanız  (özellikle bu sivrisineklerin ısırdığı alacakaranlıkta) aşıyı yaptırmalısınız.
Aşıyı doktorunuzdan isteyebilirsiniz ama pek çok doktor bu aşıyı yeterince  tanımamaktadır o yüzden seyahate çıkacaklarla ilgilenen uzmanlara  danışmalısınız. En iyisi, yola çıkmadan sekiz hafta önce aşıya başlamalısınız.  Böylece, bir ay içinde üç doz aşı olabilir ve aşının etkili hâle gelmesi için de  zaman kazanmış olursunuz. Ancak zamanınız azsa, bir hafta arayla iki doz aşı  olarak da bir ölçü koruma kazanabilirsiniz. Ender durumlarda bu aşı alerjik  tepkiler doğurmuştur. Bu bakımdan son doz aşıyı tatilden en az 10 ila 14 gün  önce olmalısınız.
| POPÜLER TATİL MERKEZLERİ AŞI VE SITMA REHBERİ | 
| 
             OTELDE GEÇİRECEĞİNİZ BİR İLA ÜÇ HAFTALIK BİR TATİL İÇİNDİR. ÖZEL DURUMLAR VEYA GÜNCEL GELİŞMELER İÇİN DOKTORUNUZA DANIŞMALISINIZ. Nereye giderseniz gidin, standart aşılarınız tam olmalıdır. ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Kuzey ve Batı Avrupa 
 Akdeniz ülkeleri, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa 
 Karayibler: Barbados, Santa Lucia, Dominik Cumhuriyeti de dahil 
 Tropik Güney Amerika: Brezilya ve Venezuela da dahil 
 Batı ve Doğu Afrika: Gambiya, Kenya, Tanzanya dahil 
 Güney Afrika 
 Kalkınmakta olan ülkelerin kırsal kesimlerinde uzun süre kalacaksanız 
  | 
        
| AŞI TABLOSU | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| 
             HANGİ AŞILARI YAPTIRMANIZ GEREKTİRDİĞİNİ UZMANLARA DANIŞMALISINIZ 
  | 
        
DÜNYADA SITMANIN BULALAŞABİLECEĞİ BÖLGELER

EN SON DURUMU ÖĞRENMEK İÇİN DOKTORUNUZA VEYA HASTANEYE DANIŞIN
| SITMAYI ÖNLEMEK İÇİN TABLET İLAÇLAR | |||||||||||||||||||||
            
  | 
        
Grip: Buna tatil aşısı demek pek doğru olmaz ama yüksek risk altında olan  kişiler yola çıkmadan önce mutlaka aşı olmalıdır, özellikle de tatile  çıkacaklarsa. Yolcu gemilerinde görülen salgınlar grup halinde tatile  gidildiğinde neden aşı olmak gerektiğini açıklar. Bu salgınlar yılın her zamanı  çıkabilir.
Özel önlemler: Dalağı alınmış insanların başka aşılar da yaptırması  gereklidir ve hamile kadınlar için de özel önlemler vardır. Ciddi veya kronik  bir hastalığı olan ve zaten bulaşıcı bir hastalığa yakalanmış olan kimselere  bazı aşılar yapılamaz. Kronik bir hastalığı olan kişilere bazen fazladan aşılar  yaptırması tavsiye edilir, örneğin pnömokok aşısı. Bu sınıflardan birine  giriyorsanız ya da HIV taşıyorsanız gideceğiniz yere karar vermeden önce  doktorunuzla yaptırmanız gereken aşılar hakkında konuşmalısınız. Son olarak, aşı  yaptırarak bütün hastalıklardan yüzde 100 korunamayacağınızı unutmamalı ve gıda  ve su temizliğiyle diğer önerilere kulak vermelisiniz.

SITMA
Aşılarınızı olduktan sonra sıtmaya karşı ne gibi önlemler alabileceğinizi  düşünmeye başlamalısınız. Basında yeni bir aşının bulunduğuna dair haberler  görmüş olabilirsiniz ancak bu aşı henüz deney aşamasındadır ve yakın gelecekte  kullanılmaya başlanacak gibi görünmemektedir. Bu asalağa karşı bir aşı  geliştirmek oldukça zordur ve zamanımızda yapılan denemelerin sonuçları, bu  aşının tatile gitmeden önce yapılacak kadar iyi koruma sağlamadığını  göstermektedir.
Yani şimdilik sıtma ilaçlarıyla yetinmelisiniz (aslında bunlar sıtmaya karşı  ilaçlardır). Ancak bu ilaçlar mükemmel koruma sağlayamamakta, tatil sırasında ve  ardından bir ay boyunca sıkıntı yaratabilmekte ve bazı insanlarda yan etkilere  neden olmaktadır. Bu yüzden hedeflediğiniz ülkeye gidecekler için tavsiye edilip  edilmediklerini öğrenmelisiniz.
Sıtma, tropik bölgelerin büyük kısmında görülür ve sıtma haritaları popüler  tatil merkezlerinin çoğunda bu hastalığın var olduğuna işaret etmektedir. Ancak  bu bölgeler içinde riskin çok düşük olduğu veya hiç olmadığı yerler de vardır.  Hastalık sivrisineklerle bulaştığından sivrisineklerin az olduğu yerlerde  hastalık riski de düşüktür. Bu yerler arasında dağlar, kuru bölgeler ve çöller,  bazı şehirler ve belli başlı dinlenme merkezleri vardır.
Hastalığın hiç görülmediği, yok olduğu veya silindiği tropik bölgeler de vardır,  örneğin Karayib Adaları (Haiti ve Dominik Cumhuriyeti hariç).
Sıtma tehlikesinin az olduğu veya hiç görülmediği yerlerden birine gidecekseniz  ilaç alma derdinden kurtulursunuz ve hamile olan ya da başka bir nedenden dolayı  ilaç kullanamayan kişiler için bu daha sağlıklıdır. Sıtma tehlikesi hakkında  araştırma yaparken yalnızca gideceğiniz ülkeyi değil, hangi bölgeye gideceğinizi  de göz önünde bulundurmalısınız. Örneğin, Tayland'da sıtma riski bulunan iki  bölge vardır. En riskli bölge Burma ve Kamboçya sınırıdır ve Kamboçya  sınırındaki Ko Chang Adası dışında, ülkenin geri kalanında risk düşüktür. Sınır  bölgeleri dışında tablet ilaç kullanmanız yolunda bir uyarı yoktur ama küçük de  olsa bir riskin olabileceğini unutmamalısınız.
Yani ülkenize döndükten sonraki bir yıl içinde ateşli bir hastalığa  yakalanırsanız doktorunuza sıtma kapabileceğiniz bir yere gittiğinizi  söylemelisiniz. Böylece, nedeni buysa uygun tedaviye başlayabilir.
Hamileyken tropik bölgelere gidecekseniz sıtma tehlikesi olmayan ya da düşük bir  tehlikenin olduğu yerlerden birini seçmelisiniz (Hamilelikle ilgili bölüme  bakınız.)
Sıtma riski olan bir yere gidecekseniz tablet ilaçlardan kullanmanız  önerilebilir. Dünyada "dayanıklı" kabul edilen bazı bölgeler vardır. Bu, daha  ciddi olan bir sıtma türünün (Plasmodium falciparum) sıtma tedavisinde yoğun  olarak kullanılan Klorokine karşı (ve diğer ilaçlara karşı da) dayanıksız olduğu  anlamına gelmektedir. Ancak direnç yayıldıkça bu bölgeler de küçülmektedir ve  klorokinin tek başına kullanılabileceği yerler artık yalnızca Orta Amerika,  Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye'dir. Klorokin, reçetesiz de satılan bir  ilaçtır. En yaygın bulunan iki ticari ismi de tablomuzda görebilirsiniz.
Hastalık dayanıklılık gösterirse klorokinle beraber başka bir ilaç daha verilir  - genelde proguanil (Paludrine olarak satılmaktadır) - ya da tamamen başka bir  ilaç kullanılır.
Proguanil ve Klorokin bileşiminin yerine pek çok, haftada bir defa alınacak  sıtma tableti denenmiştir. Bu bileşim haftada toplam 16 tablet alınması anlamına  geldiği için haftada tek tablet alma fikri çok cazip gelmiştir. Sorun, bu  ihtiyacı karşılayacak mükemmel bir tablet bulunmamasıdır. On yıl kadar önce  piyasaya çıkan "mucize ilaç" Meflokin (Lariam) büyük bir sevinçle karşılansa da  bazı insanlarda yan etkilere neden olmuştur. Ancak gerçekten etkili ilaçlar  içinde bazı insanlar üzerinde istenmeyen sonuçlara yol açmayanların sayısı azdır  ve Meflokini değerli yapan, Afrika'nın büyük kısmı gibi hastalığın bulaşma ve  direnç gösterme ihtimali yüksek alanlara gidecek olan yolcular üzerinde etkili  olmasıdır. Artık piyasada iki tablet daha vardır yani artık Meflokin kullanmak  zorunda değilsiniz. Ancak Meflokinin en iyi ilaç kabul edildiği yerlerde,  doktorunuz ilacı yazmadan önce tıbbi geçmişinizi derinlemesine incelemelidir. Bu  ilacın bildirilmiş pek çok yan etkisi vardır. Yan etkilere dikkat edilmesi ve  ciddi olanların hafif olanlardan ayrılması gereklidir.
En yaygın şikayetler arasında canlı hayaller görmek, baş dönmesi (zamanla  geçer), mide bulantısı vardır. Tableti akşam yemeğinden sonra suyla birlikte  alırsanız mide bulantısı azalır.
Daha ciddi olarak ruh halinde değişiklik görülebilir ve bu değişiklik  depresyona, endişeye, hayal görmeye veya az da olsa sara nöbetlerine  çevirebilir. Bunlar sizi korkutabilir ama çoğu insanın bu tür sorunlar  yaşamadığını aklınızdan çıkamayın ve riskli bölgelere giden yolculardan yüksek  koruma sağlayan bu tabletlerden birini esirgemeyin. Meflokinden başka  kullanılabilecek diğer iki tablet Doksisiklin ve Malarondur. Proguanil ve  Klorokin Hindistan yarımadası gibi belirli yerlerde hâlâ kullanılmaktadır. Hangi  ilacı kullanacağınıza karar vermeden önce doktorunuza danışmalı ve yan etkiler  görülmesi durumunda ne yapmanız gerektiğini öğrenmelisiniz.
Proguanil ve klorokinin de yan etkileri vardır. Mide bulantısından ishale pek  çok sindirim sorununa yol açtıkları bilinmektedir. İlaçları akşam yemeğinden  sonra alırsanız bu yan etkiler oldukça azalır. Ciddi yan etkiler pek görülmez  ama ülser ve saç dökülmesi de rahatsız edicidir. Saç sorunu genelde ortalama  uzunluktaki tatiller sırasında değil, daha uzun süren tatiller sırasında  yaşanır. Seyahatin sona ermesinin ardından saç normal haline döner.
Antibiyotik olan Doksisiklin giderek daha çok Meflokinin yerini almaktadır. Bu  ilaç günlük olarak kullanılmakta ve diğer tüm sıtma ilaçları gibi çeşitli  yararlar ve yan etkiler doğurur. Yolcular için en büyük avantajı Meflokin  kullanan az sayıda insanın bildirdiği sinirsel yan etkilere yol açmamasıdır.
Ancak az sayıda (yüzde bir kadar) insanın güneşe alerjisi olduğu için ciltleri  daha kolay yanar. Bu, doksisiklini bırakıp başka bir koruma yoluna gitmeleri  gerektiği anlamına gelir. Yan etkiyi azaltmak için yüksek koruma faktörlü bir  güneş kremi kullanmaları tavsiye edilir. Bazı kadınlar Doksisiklin kullanırken  doğum kontrol hapının etkisi azalabilir ve her ne kadar ilaç normalde yolcu  ishalini engelliyor olsa da bazı durumlarda da aşırı ishale yol açar.
Bunu belirttikten sonra yan etkilerin yalnızca çok az sayıda insanda görüldüğünü  ve sıtmadan korunmak için bu kadarına değeceğini de eklemek gerekir.
Lariam yerine kullanılabilecek başka bir tablet de 2001 yılında lisans alan  Malarone'dur. Bu ilacın sıtmaya karşı geliştirilen ilaçlar ailesine katılımı çok  sevindirici olmuştur. Malarone, sıtmaya karşı üstün koruma sağlayan proguanil ve  az rastlanan zatürrelerin tedavisinde kullanılan atovakonun bileşimidir. Pahalı  olmasına rağmen sıtma riskinin görüldüğü bölgeden ayrıldıktan sonra yalnızca bir  hafta süresince almanız yeterlidir (Bütün diğer ilaçları dört hafta boyunca  almalısınız.).
Malarone'un doksisiklinin doğurduğu psikolojik veya yan etkilere yol açmadığı  görülmüştür. Diğer ilaçlar gibi o da sindirim sorunlarına yol açmaktadır. Bu  sorunları azaltmak için ilaç, ana yemeklerden sonra alınmalıdır. Malarone uzun  zaman kullanılmadan önce bütün özellikleri ortaya çıkmayacaktır ama şimdiye  kadar gelen bulgular çok yararlı ve etkili bir ilaç olduğu yönündedir. Bu güne  kadar ilaç esas olarak riskli bölgelere yapılan kısa (dört haftadan az süren)  yolculuklar sırasında kullanılmıştır.
Yakın zamanda Malarone çocuklar üzerinde de kullanılmak üzere lisans almıştır  ama Doksisiklin 12 yaşın altındaki çocuklarda kullanılamaz. Bu da çocuklar için  sıtmaya karşı var olan ilaç seçeneklerinin yetişkinler için olduğu kadar geniş  olmadığını ve ailece tatile gitmek için sıtma tehlikesinin görüldüğü yerleri  seçmemek gerektiğini gösterir.
Sıtma ilaçları içinde yalnızca Proguanil ve Klorokin reçetesiz olarak  alınabilir. Klorokin, sara hastası kişilerce alınmamalıdır ve aynı zamanda sedef  hastalığını da artırabilir. Ancak sedef hastalığı hafifse, olumsuz bir etkiye  neden olmayabilir. Kanın pıhtılaşmasını azaltan ilaçlar (aspirin dışında)  kullanan kişilerin de Proguanil kullanması uygun değildir.

Hem yolculuk sırasında hem de eve döndükten sonra dört hafta boyunca sıtma  ilaçları kullanmak yetişkinler için de yeterince sıkıcıdır ama konu çocuklara  ilaç vermek olunca işler iyice zorlaşır. En kolayı, mümkünse sıtma tehlikesinin  olduğu yerlere hiç gitmemektir. Sıtma tabletleri yerine çocuklara verilebilecek  şurup yoktur. İlacı hangi dozda kullanacağınızı doktora veya hemşireye  danışmalısınız çünkü doz, pros-pektüste yazandan farklı olabilir.
Buraya kadar söylediklerimize bakarak sıtma ilacı kullanmanın pek de kolay  olmadığı sonucunu çıkarabiliriz. Ama akılda tutmanız gereken birkaç tane pratik  nokta vardır:
Herhangi bir belirti fark etmeniz durumunda hemen teşhis ve tedavi edilmesi  için doktora başvurun.
Yerleşim merkezlerine uzak yerlerde geçirilen tatillerin artması, sıtmaya karşı  acil müdahale etmek için (yalnızca reçeteyle alınan) ilaç terapisi  uygulanabilecek durumların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Her zaman eksiksiz tıbbi tedavi almak en iyisidir ama bazı kırsal bölgelerde  ilaç kıtlığı olabilir ve sizi tedavi edecek doktora yanınızda taşıdığınız  ilaçlan vermek zorunda kalabilirsiniz. Bu ilaçlar hiçbir doktorun bulunmadığı  yerler dışında kendi kendinize kullanmanız için verilmemiştir.
Hiçbir ilaç eksiksiz koruma sağlamadığından riski azaltmak için başka yöntemler  de denemelisiniz. Sıtma, sıtma sivrisineğinin ısırığıyla bulaşır (yalnızca dişi  sineğin, erkekler vejetaryendir). Dişi alacakaranlıkla şafak vakti arasında  ısırır o yüzden bu saatler arasında sinek ısırıklarından korunmalısınız.
Hava kararmadan önce sizi sarmalayan giysiler giyebilirsiniz yani uzun kollu  giysiler, uzun çoraplar veya uzun etek. Elbette bu tamamen etkili olmayacaktır.  Küçük sivrisinek ler bol giysilerin içine girebilir ve büyük sivrisinekler de  giysinin üstünden ısırabilir ama böyle giyinirseniz daha az ısırılırsınız.  Etrafta sivrisinekler varsa, açıkta kalan cildinizin üstüne sinek savar ilaç  sıkabilirsiniz.
Sinek savar ilaçlar hakkında epeyce tartışma olsa da en yaygın olarak kullanılan  madde dietiltolamit'tir (DEET). Bu madde dünya çapında o kadar çok insan  tarafından kullanılır ki zehirlenmeye yol açtığı haberleri gelmemesi  imkansızdır. Sonuç olarak, sinek savarları özellikle çocuklar üzerinde  kullanırken kutuda yazan talimatlara harfiyen uymalısınız.
Elbette gözlere ilaç kaçmamasına dikkat etmelisiniz. Ciltleri hassas olan  kişiler kullanmadan önce küçük bir bölgeye ilacı sıkıp deneyebilir.
Sprey ilaç, plastik ve fotoğraf makinelerinin üzerinde leke kalmasını ve  çocukların ilacı yanlışlıkla içmesini önler.
DEET kullanamayanlar için çeşitli yağlar içeren başka sinek savar ürünler  vardır. Çoğu aynı etkiyi yapmamaktadır. Sinekleri kovmak için B vitamini ya da  sarımsak tabletlerinin kullanılması hakkında pek çok soru sorulur. Bunlar, bazı  insanlar üzerinde etkili olabilir ama test edildiğinde ortaya belirli bir sonuç  çıkmamıştır. Cilt tiplerindeki farklılıklardan dolayı sivrisineklerin bazı  insanları daha çok ısırdığı ise su götürmez.
Bazı sinek savarları giysinizin üstünden sıkabilirsiniz ama çoğu iz bırakır.  Spreyi manşetlerin ve pantolon paçalarının etrafına sıkarsanız cilde doğrudan  sıkılan ilaç miktarını azaltmış olursunuz. Yakın zamanlarda giysilerin üzerine  sıkılmak üzere tasarlanan sinek savar spreyler piyasaya çıkmıştır.

Gece uyurken de ısırılmaktan korunmalısınız. Pek çok uluslar arası otelin  kliması vardır ve bunlar sivrisinekleri engeller. Ancak birisi kapıyı ya da  pencereyi açık bırakırsa sinekler içeri girebilir ve o zaman kapı ve pencereleri  kapatıp odaya ilaç sıkmanız gerekir. Pencere açık uyumanız gerekirse (klima  olmadığı için) pencerelerde tel ve sıtma riskinin yüksek olduğu yerlerde yatağın  çevresinde cibinlik olmalıdır. Tellere permetrin isimli bir böcek ilacı  sıkılırsa daha etkili olur. Kendi tellerini taşımak zorunda olan kimseler  (örneğin kırsal kesimde seyahat ederken) bu noktaya dikkat etmelidirler.
Pek çok tropik ülkede böceklere karşı ateş yakılır ve dumanından yararlanılır.  Bu yöntem verandada otururken işe yarayabilir. Ancak ateş gece boyu yanmayacağı  için odanızda priz varsa kullanabileceğiniz daha iyi bir yöntem vardır:  Üstündeki böcek öldürücü ilacı buharlaştıran ufak bir elektrikli araç. Yanınızda  farklı ülkelerde kullanmanızı sağlayacak bir de adaptör taşımalısınız.
Hastalığı taşıyan sivrisineklerden başka böcekler de vardır: Tatarcık, kene ve  diğer sivrisinekler örneğin Dang humması (sıtma kadar ciddi olmasa da gerçekten  nahoş bir
hastalık) taşıyanlar. Dang, Karayibler, Orta ve Güney Amerika ve Asya'nın pek  çok bölgesinde görülmektedir. Bazı Pasifik Adaları ve tropik Queensland'de de  görülür. Sivrisinek ısırıklarından korunmaktan başka belirli bir önlem ya da  tedavi yöntemi yoktur. Kanada, Alaska ve İskandinavya gibi kuzeye yapılan  seyahatler sırasında sivrisinekler rahatsız etse de önemli bir tehlike doğurmaz.  Sinek savar ilaçlar ve giysiler hakkında söylediklerimiz hâlâ geçerlidir ama  hatırlanması gereken pek çok böceğin gündüz vakti ısırdığı ve o yüzden  önlemlerin yalnızca geceyle sınırlı kalmaması gerektiğidir.
İLKYARDIM ÇANTASI
Farklı insanlar ve farklı bölgelere göre farklı önlemler alınması gerekir. Bu  yüzden vereceğimiz listeyi bir rehber olarak kabul edin. Belli başlı tatil  merkezlerinden birine kısa süreli bir gezi için gidiyorsanız yalnızca en temel  malzemeleri almanız yeterli olur. Her türlü sorunuzu doktorunuza yöneltmeniz ve  ilaçların prospektüslerini mutlaka okumanız önemlidir.
Tıbbi yardım bulamayacağınız yerlere gidiyorsanız antibiyotik kullanmanızın ne  kadar uygun olacağını doktorunuza danışmalısınız.
Özellikle kalkınmakta olan bölgelerden birine gitmeden önce diş muayenesi  olabilirsiniz.
| YETİŞKİNLER İÇİN İLK YARDIM SETİ | 
İlaçlar
            
 Aletler 
  | 
        
| ÇOCUKLAR İÇİN İLK YARDIM SETİ | 
| Çocuğun yaşına göre paketin içeriğini ve dozajları  			değiştirebilirsiniz. Emin değilseniz doktorunuza danışın. İlaçlar 
 Aletler 
  | 
        
| ÖNEMLİ NOKTALAR | 
            
  |