Özel durumlar17.01.2008 11:56:35

Gebe kaldığınızda kan basıncınız genellikle aynı düzeyde kalır ya da biraz düşer. Bazı kadınlar gebelik

GEBE KADINLAR
Gebe kaldığınızda kan basıncınız genellikle aynı düzeyde kalır ya da biraz düşer. Bazı kadınlar gebelik sırasında kan basınçlarının gerçekte yüksek olduğunu fark edebilir, ancak bunun nedeni tansiyonlarının belli bir süreden beri bu düzeyde olması ve daha önce ölçtürmemiş olmalarıdır. Bu durumda kan basıncının yüksek bulunması gerçekte gebeliğe bağlı olmayıp tümüyle raslantısaldır; sadece siz gebeyken saptanmıştır. Tedavi, hipertansiyon tanısı konulan diğer kişilerdeki gibidir ancak ilaç seçimleri değişik olabilir.

İlk bebeklerini bekleyen kadınların yaklaşık %25’inde, gebeliğin son üç ayında kan basıncı hafifçe yükselir. Herhangi bir böbrek hasarı yoksa ve idrarda protein görülmezse, kan basıncını düşürmek için ilaç tedavisi uygulanmaz. Gebelik sırasında hafifçe yükselmiş kan basıncının önemi kesin değilse de, yakından izlenmesi çok önemlidir.

Pre–eklampsi farklı bir sorundur ve hem siz hem de bebeğiniz için çok ciddi olabilecek bir durumdur. İlk gebeliklerinin ikinci yarısındaki kadınların yaklaşık yüzde beşinde ortaya çıkar ve kan basıncının 160/90 mmHg’nın üzerinde olması şeklinde tanımlanır; idrar tahlilinde genellikle idrarınızda protein saptanacaktır. Bu durum fark edilmezse, eklampsi adı verilen ve annenin havale geçirdiği ve anneyle bebeğin tehlikeye girdiği çok ciddi duruma dek ilerleyebilir. Hastaneye yatırılma ve uzman tedavisi gereklidir. Bu durumun nedeni henüz bütünüyle anlaşılmamıştır ve önlenememektedir. İkinci ve üçüncü gebeliklerde (gebelik aynı babadansa) pre–eklampsi daha az görülür.

Gebelik sırasında kontrol için başvurduğunuz ana-çocuk sağlığı merkezlerine, sağlık ocaklarına ve doğum hastanelerine her gidişinizde kan basıncınızın ve idrarınızın kontrol edilmesinin nedeni budur. İlk kez gebeyken antihipertansif ilaç tedavisi görmeye başlamışsanız, bebeğiniz iki haftalık olduğunda olasılıkla ilaçları kesebilirsiniz; ancak doktorlarınız düzenli kontrolleri sürdürmenizi isteyecektir. İlk gebeliklerinde hipertansiyon gelişen birçok kadında, sonraki gebeliklerde hiçbir sorun olmayacaktır. Yaşamınızın sonraki evrelerinde hipertansiyon gelişme riski daha yüksek olabilir, bu yüzden kan basıncınızı en az yılda bir kez kontrol ettirmeye devam etmelisiniz. Gebelikte kan basıncını düşüren ilaç seçiminde ciddi bir sınır vardır. Metildopa ve labetalol güvenlidir, ancak atenolol bebeklerin daha küçük doğmasına yol açabilir, bu yüzden kullanılmaması daha iyidir. ACE inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör antagonistleri gebelikte hiçbir koşul altında kullanılmamalıdır. Kan basıncı tedaviye dirençliyse, kullanımına ilişkin bilgiler kısıtlı olmakla birlikte nifedipin tedaviye eklenebilir.
 
GÖĞÜS HASTALIĞI BULUNANLAR
En önemli nokta, herhangi bir hışıltılı solunum türü, astım ya da benzeri solunum sistemi sorununuz olduğunda, beta bloker ilaçlar alamamanızdır; ancak diğer antihipertansif ilaçlar açısından sorun yoktur. ACE inhibitörleri kuru tahriş öksürüğüne neden olabilir, ancak bu genellikle nefes darlığıyla ilişkili değildir. Hapları almayı kestiğinizde öksürük kaybolur ve çok sayıda alternatif tedavi de vardır.
 
ANJİNASI OLANLAR
Şiddetli göğüs ağrınız varsa, serum kolesterol düzeyinizin ölçülmesi de dahil, ayrıntılı değerlendirmeler yapılması ve gerektiğinde kolesterol düşürücü ilaçlar kullanmanız gerekecektir. Beta blokerler anjina ataklarının sıklığını azaltmada özellikle yardımcı olabilir ancak bunları kullanırken doktorunuz tarafından dikkatle izlenmeniz gerekir.
 
KALP KRİZİNDEN SONRA
Kalp krizi geçirdikten sonra, başka kalp krizi geçirme riskini en aza indirmek için kolesterol düzeylerinizi düşürmek için simvastatin gibi lipit düşürücü ilaçlar almanız yararlı olabilir. ACE inhibitörleri ve beta blokerler, kan basıncınızı düşürmenin yanı sıra, kalbin daha az çalışmasını sağlayarak kalbi daha fazla hasar görmeye karşı korudukları için, fazladan avantajlar sunabilir. Doktorunuz genellikle her gün düşük dozda aspirin almanızı tavsiye edecektir.
 
İNMEDEN SONRA
İnme geçirdikten sonra, kan basıncınızın birdenbire düşürülmesi zararlı olabilir; ancak uzun dönemde kan basıncınızın dikkatle kontrol altında tutulması, tekrarlama riskini azaltır. İlaç tedavisi seçimi doktorunuza bağlıdır ve inme geçirmiş olmanız bazı ilaçları kullanamayacağınız ya da özellikle başka ilaçların daha uygun olduğu anlamına gelmez. İnmeye serebral kanama (beyin kanaması) değil serebral tromboz (beyinde kan pıhtısı) neden olmuşsa, düşük dozda aspirin de verilecektir.
 
DEPRESYON
Depresyona eğiliminiz varsa ya da hipertansiyon konusunda kaygılıysanız, kalp krizleri ve inmelerde etkileyici bir azalmaya yol açan antihipertansif ilaç tedavisinin son 50 yılın en büyük tıp başarısı olduğunu hatırlamalısınız.

Propranolol gibi daha eski beta blokerler ve merkezi etkili bir ilaç olan metildopa depresyon, letarji ve yorgunluğa yol açabildiğinden size uygun olmayabilir; bu nedenle depresyona eğilimliyseniz bu ilaçlardan kaçınmalısınız. Tiyazid sınıfı diüretikler ve daha yeni antihipertansif ilaç sınıflarının duygudurum üzerinde etkisi olmadığı izlenimi edinilmiştir.

Depresyonunuz için lityum tedavisi uygulanıyorsa, hipertansiyon için tiyazid sınıfı diüretikler kullanmamalısınız, çünkü kan lityum düzeyleriniz tehlikeli şekilde yükselebilir.
 
DOĞUM KONTROL HAPLARI
Eski doğum kontrol hapları kan basıncında küçük ve önemsiz bir yükselmeye neden oluyordu. Kadınların, genellikle de daha ileri yaşta, fazla kilolu ve kan basıncı ölçümleri biraz yüksek olanların yüzde beş kadarında diyastolik kan basıncı 90 mmHg’nın üzerine çıkıyordu. Tek başına doğum kontrol hapları sadece ender durumlarda tedavi gerektirecek ölçüde ağır hipertansiyona yol açabilir.

Daha yeni, düşük dozda ve ağız yoluyla kullanılan kombine preparatların ve sadece progesteron içeren hapların kan basıncında eski, yüksek dozda kombine preparatlara göre daha az yükselmeye neden olduğunu gösteren kanıtlar bulunmaktadır. Doktorunuzun sizi dikkatle izlemesi koşuluyla, hipertansiyonunuz olsa bile kombine doğum kontrol haplarını alabilirsiniz. Kilo fazlalığınızın olmamasına dikkat etmeniz özellikle önemlidir. Doğum kontrol hapları kullanmaktan kaynaklanan komplikasyonların çoğu, aynı zamanda sigara tiryakisi olan ileri yaştaki kadınları etkilemektedir.
 
HORMON REPLASMAN TEDAVİSİ
Eksik hormonu yerine koyma (replasman) tedavisindeki (HRT) östrojen miktarı, doğum kontrol haplarında bulunandan çok daha azdır. Eskiden doktorlar hipertansiyon bulunan kadınlara HRT uygulama konusunda biraz daha çekingen davranırlardı; ancak yeni yapılan tarama çalışmaları, doktorunuz tarafından dikkatle izlendiğinizde, bu uygulamanın oldukça güvenli olduğunu düşündüren sonuçlar vermiştir. Tek başına hipertansiyon, HRT uygulanmaması için bir neden değildir; ancak, bazen bu tedavide de görüldüğü üzere, çok fazla kilo almamaya dikkat etmelisiniz. HRT’nin antihipertansif ilaçlarla etkileşimi olduğunu gösteren bir kanıt yoktur.

Eski tarama çalışmalarında, HRT’nin kalp krizi ve inme riskinde azalmayla ilişkili olacağını düşündüren sonuçlar alınmıştı. Ne yazık ki, iyi yürütülen, plasebo (etkili madde içermeyen ilaç) kontrollü ilaç çalışmaları bunun doğru olmadığını göstermiştir. Hatta HRT uygulanan kadınlarda kalp hastalıklarında çok az bir artış görülmüştür. Bu bulgular sonucunda doktorların çoğu HRT’nin yalnızca menopozla ilişkili rahatsızlık verici semptomları (yaşam değişiklikleri) önlemek için kullanılması ve kalp hastalığını önlemek için verilmemesi gerektiğini düşünmektedir. Artık, gerçekten semptomları rahatlatma açısından gerekmedikçe, HRT’nin beş yıldan daha uzun süre kullanılmasını tavsiye etmiyoruz.

ÇOCUKLAR
Çocuklarda kan basıncında aşırı yükselme ender görülür ve genellikle önemli böbrek hastalıklarıyla birliktedir; bu çocuklar çocuk hastanelerinde muayene edilmelidir. Fazla kilolu çocuklarda ve ailesinde güçlü bir hipertansiyon öyküsü olanlarda kan basıncı hafifçe yüksek olabilir. Sizde hipertansiyon varsa, çocuklarınızda da gelişme riski olduğunu bilmelisiniz.

Olabildiğince az tuzlu yemelerine ve özellikle çok miktarda tuzlu kraker ve benzeri tuzlu çerezler ve hamburger gibi hazır yiyecekler yememelerine özen göstermelisiniz. Ayrıca şişmanlamamaları da önemlidir.

Çok nadir olarak yüksek kan basıncı otozomal dominant polikistik böbrek hastalığının bir sonucudur. Genellikle erişkin yaşamda tanı konulan bu hastalığın bulunduğu anne babaların, çocuklarında da aynı durumun ortaya çıkma olasılığının %50 olduğunu bilmesi gerekir. Sizde otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı varsa, çocuklarınızın da kontrol edilmesini sağlayın.
 
DİABETES MELLİTUS (ŞEKER HASTALIĞI)
1995’ten beri şeker hastalarının (diyabetlilerin) tedavisiyle ilgili bilgilerimizde büyük ilerlemeler olmuştur. Şeker hastalığı bulunanların yarıdan çoğunda kan basıncı yüksektir ve kan basıncını kontrol altına almanın sağladığı yarar da etkileyici düzeydedir. Şeker hastaları iki çeşit damar zedelenmesine yatkındır: böbrekler, gözler ve sinirlerde mikrovasküler (küçük damarlarda) hasar ve bacak, beyin ve kalp arterlerinde makrovasküler (büyük damarlarda) hasar.

Ayrıca, farklı özellikleri olan iki tip diyabet olduğu da hatırlanmalıdır. Birincisi, çocukluk çağında ya da yaşamın erken evrelerinde başlayan tip I (insüline bağımlı) diyabettir. Bu diyabet tipi bulunan hastalarda, böbreklerde ve retinada mikrovasküler hasar gelişmesine yatkınlık olur. Bu hastaların hemen hepsi insülin enjeksiyonlarıyla tedavi edilir.

Böbreklerde hasar başladıktan sonra kan basıncı genellikle yükselir ve antihipertansif tedavi gerekir. Tersine, tip 2 (insüline bağımlı olmayan) diyabet sıklıkla kilo fazlalığı ve hipertansiyonu olan ileri yaştaki hastalarda oluşur. Bu kişiler makrovasküler hasar sonucunda kalp krizi ve inme geçirmeye daha yatkındır. Tedavi başlangıçta sadece perhiz yapmak ya da oral antidiyabetik ilaç almak olabilir; hastaların çok küçük bir kısmına insülin enjeksiyonları da yapılır. Her iki diyabet tipinde de kan basıncında yükselme olmasa bile anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokerlerinin böbrek hasarını önlediği ya da geciktirdiği gösterilmiştir.

Artık, şeker hastalarında kan basıncının ve kan kolesterol düzeylerinin düşürülmesinin kalp krizleri ve inmeleri önlediğini gösteren güçlü kanıtlar vardır. Aslında, diyabetli hastalar kan basıncında sağlanan düşüşten diyabeti olmayanlardan daha fazla yarar elde ediyor gibi görünmektedir. Bu, kolesterolün düşürülmesi için de geçerli olabilir. 1998 yılında yayımlanan çok önemli bir İngiliz çalışmasında, tip 2 diyabette kan basıncının 140/85 mmHg’nın altına düşürülmesinin son derece yararlı olduğu gösterilmiştir.

Bu nedenle, diyabetli hastaların tümü kolesterol düzeylerini ölçtürmeli ve yüksekse düşürmelidir. Ayrıca, ister hap ister insülinle olsun, kan şeker düzeyi de olabildiğince iyi kontrol altına alınmaya çalışılmalıdır. Bunun yanı sıra, kan basıncının düşürülmesi de çok önemlidir. Tip 2 diyabetlilerde az tuzlu bir perhizin son derece yararlı olduğunu gösteren güçlü kanıtlar vardır ve bu perhiz ayrıca, bazı kan basıncını düşürücü ilaçların etkilerini de artırır. Şeker hastalarında iyi bir kan basıncı kontrolü sağlayabilmek için, hemen her zaman en az iki, bazen üç ayrı antihipertansif ilaç kullanılması gerekebilir. Çoğu diyabet uzmanı artık, diyabetik böbrek hasarı gelişimini geciktirdiği gösterilmiş olduğundan öncelikle ACE inhibitörlerini ya da anjiyotensin reseptör blokerlerini kullanmayı yeğlemektedir. Daha sonra gerekiyorsa bir de kalsiyum kanal blokeri eklenmesi olağandır. Yüksek dozda tiyazid diüretikleri diyabeti ağırlaştırabilir; bu da geçmişte onları daha az kullanılır hale getirirdi. Ancak artık biliyoruz ki, doğru dozda, genellikle de yardımcı ilaç olarak kullanıldıklarında bu diüretikler diyabetli hastalarda yararlıdır.
 
YAŞLI HASTALAR
Yıllar önce yaşlı hastalar gençlerden değişik şekilde tedavi edilmesi gereken ayrı bir altgrup olarak görülüyordu; ancak artık bu görüşün yanlış olduğu bilinmektedir. Yaşınız ilerledikçe kan basıncınız da yükselir ve kalp krizi ya da inme geçirme riskiniz buna paralel olarak artar. Yeni tedavi çalışmalarında, antihipertansif tedavinin özellikle yaşlı hastalarda etkili olduğu ve birçok kalp krizi ile inmenin önlenebildiği gösterilmiştir. Yaşlı hastalarda, başta diyabet ve artrit gelmek üzere, başka hastalıklar da daha sık görülür ve bu bir durumda değişik antihipertansif ilaçlara gereksiniminiz olabilir.

Bunun dışında, yaşınız ne olursa olsun hipertansiyon için tedavi aynıdır. Sayfa 23-32’de anahatları belirtilen yaşam tarzına ilişkin tavsiyelere uyduğunuz halde kan basıncınız sürekli olarak 160/90 mmHg’nın üzerindeyse, antihipertansif ilaç almaya başlamanız gerekecektir. Yaşlı hastalarda tiyazid diüretikleri ve kalsiyum kanal blokerleri daha fazla, ACE inhibitörleri ve beta blokerler ise daha az etkili olabilir. Bazen yüksek dozda tek bir ilaç kullanmaktansa, daha düşük dozda iki farklı ilaç kullanmanız gerekebilir. Kan basıncınızı ilaçlarla kontrol altına almanın, inmeden korunmada özellikle etkili olduğuna inanmalısınız. Az tuzlu, potasyumdan zengin meyve ve sebze ağırlıklı sağlıklı bir beslenmeyle normal ve aktif bir yaşam sürmemeniz için hiçbir neden yoktur.

Yaşlı hastalarda hipertansiyonu tedavi etmenin yararları etkileyici olmakla birlikte, yaşları 80–85’in üzerinde olan hastalar için hala bir soru işareti mevcuttur. Halen bu hastalara ilişkin uzun süreli bir sonlanım çalışması yürütülmektedir. Böyle hastaları tedavi etme konusundaki belirsizlikler dikkate alındığında günümüzde baskın olan görüş, tedavi uygulanacaksa, istenmeyen yan etkilerin olmaması gerektiğidir. Ancak birçok doktor tiyazid sınıfı diüretiklerde yan etkiler oldukça az olduğundan, bunların da makul bir seçenek olduğunu düşünmektedir. Bu konuda 2005 yılına doğru daha fazla bilgimiz olacaktır.
 
ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Gebe kadınlarda kan basıncı dikkatle değerlendirilmelidir ve ilaç tedavisi arada sırada gerekir.
  • Birlikte bulunan kalp hastalığı, göğüs hastalığı ve diyabet de kan basıncını düşürücü ilaç seçimini etkiler.
  • Yaşları 65’in üstünde olan hastalarda kan basıncı aynen genç hastalardaki gibi tedavi edilir ve bu uygulama kalp krizi ve inmeleri kesinlikle önler.


www.saglikpark.com
sitesinden 18.04.2024 14:49:18 tarihinde yazdırılmıştır.