Tamamlayıcı tedaviler17.01.2008 11:01:47

Migrenlilerin %70’e yakın bir bölümü “alternatif” ya da tamamlayıcı tıp tedavilerini denemiştir.

Migrenlilerin %70’e yakın bir bölümü “alternatif” ya da tamamlayıcı tıp tedavilerini denemiştir. Bunların çoğu tetikleyicilerin, özellikle boyundaki ve sırttaki sorunların etkilerini azaltmaya yardım eden yaklaşımlardır ve ilaçlarla birlikte ya da ilaç kullanmaksızın migrenin etkili bir biçimde denetim altına alınmasını sağlayabilir. Ancak Türkiye’de fizik tedavi ve akupunktur dışındaki tamamlayıcı ya da alternatif tıp uygulamalarına yönelik yasal bir düzenleme olmadığından, bu hizmetlerden yararlanmak isteyenlerin öncelikle üniversite hastaneleri ya da devlet hastanelerine başvurmaları ya da Tabipler Birliği’nden bilgi almaları tavsiye edilir.
 
FİZİK TEDAVİ
Normalde diplomalı fizik tedavi uzmanları doktorlarla birlikte çalışır. Başvurduğunuz kişinin diploması olup olmadığını araştırın. Bazı fizik tedavi uzmanları akupunktur, elektrik tedavisi ve masaj konusunda uzman olmakla birlikte yaşam tarzı konusunda bilgi ve önerilerle sizi yönlendirebilir.
 
OSTEOPATİ VE KİROPRAKSİ
Osteopatlar ve kiropraksi uzmanları kemiklerle ilgili sorunları manipülasyonla tedavi etmeye çalışır. Özellikle yaşlılar boyun ve belkemiğine yönelik bu türden girişimlerde çok dikkatli olmalıdır. Türkiye’de Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon eğitimi dışında osteopati ve kiropraksi eğitimi verilmemektedir.
 
Fizik tedavi uzmanları, osteopatlar ve kiropraksi uzmanları sırt ve boyun sorunlarının tedavisinde yararlı olabilir ve bazı kişilerde migreni de giderebilir.
 
AKUPUNTUR
Binlerce yıl önce Çinli hekimler tarafından geliştirilen akupunktur, deride ve derialtındaki kaslarda belirli noktalara çok ince iğneler batırılarak uygulanıyor. Bütün hastalıklarda vücutta hassas noktalar ortaya çıkar ve hastalık iyileşince bu noktalar ortadan kalkar. Bunlara akupunktur noktaları denir. Bu noktalar kendiliğinden de ağrılı olabilir, ancak genellikle yalnızca basınca ağrılıdır. Diğer bazı akupunktur noktaları hassas değildir, ama deneyimli uzmanlar bunları fark edebilir. Bu akupunktur noktalarının üzerindeki deriye çok ince iğneler batırılır, birkaç dakika orada bırakılıp sonra çıkarılır. Akupunkturun migren ataklarını nasıl önlediğini kimse bilmiyor, ancak bazı migrenliler bu yaklaşımın çok yararlı olduğunu belirtiyor. Atak sırasında hassas noktalara basılması da rahatlama sağlayabilir. Şakaklarınızdaki ya da boynunuzda ve omuzlarınızdaki kasları yavaşça bastırarak hassas noktaları bulabilirsiniz. Bastırınca ağrıyan hassas bir noktaya rastlayınca yavaşça basmaya devam edin. Akupunktur tedavisinde genellikle ilk birkaç hafta boyunca haftada bir ya da iki seans uygulanması, sonra seans sayısının azaltılarak etkinin sürmesi için tedavinin devam ettirilmesi önerilmektedir.

Akupunkturun migren ataklarını nasıl önlediğini kimse bilmiyor, ancak bazı kişiler bu yaklaşımdan çok yararlanıyor.
 
HOMEOPATİ
Homeopatide temel ilke “benzerleri” “benzerlerle” tedavi etmektir. Bu yaklaşımda hastalara tıbbi sorunun ya da hastalığın belirtilerini taklit eden son derece düşük dozda maddeler verilir. Önerilen maddelerde doğrudan o kişideki belirtiler temel alındığı için, aynı sorunu olan kişilere farklı tedaviler uygulanabilir. Homeopati tedavileri yalnızca bu konuda eğitim görmüş tıp doktorlarından talep edilmelidir. Türkiye’de henüz bu alanda uzmanlık eğitimi yoktur.
 
YOGA
Yoga kasların açılmasını sağlar, stresi giderir, solunumu kolaylaştırır ve gerilimi azaltır.
 
MASAJ VE AROMATERAPİ
Masaj kaslardaki gerilimin giderilmesinde ve gevşemede çok yararlı olabilir. Düzenli uygulanırsa, strese bağlı baş ağrılarının en aza indirilmesini sağlayabilir. Bazı kişiler masajın uykusuzluk ya da sinüs ağrısı gibi sorunlarda rahatlama sağlayan kokulu yağlarla birlikte uygulanmasının (aromaterapi) özellikle yararlı olduğunu belirtiyor. Nane ve okaliptüs yağlarının kullanıldığı çalışmalar bu uygulamaların yararlı olduğunu göstermiştir.

Aromaterapi, özgül bazı sorunların giderilmesinde masajla kokulu yağları birleştiren bir yaklaşımdır.
 
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE PSİKOTERAPİ
Herkesin sorunları vardır, ama herkes bu sorunlarla baş edemez. Psikolojik danışmanlık ve psikoterapi karşılaştığınız stres öğelerinin saptanmasına ve bunların üstesinden gelmenize yardım edebilir. Stres ve ruhsal bunalımlar migren ataklarını tetikleyeceği için, bazı kişiler bu türden tedavileri özellikle yararlı bulabilir.

Masaj kas gerilimini gidermede ve gevşemenizi sağlamada çok yararlı olabilir.
 
ALEXANDER TEKNİĞİ
Bu teknik 1920’lerde F. M. Alexander tarafından geliştirildi. Alexander kötü duruşların ağrı ve hastalığı tetikleyebileceğine inanıyordu. Bu yaklaşımda kötü hareket alışkanlıklarından vazgeçmeyi öğrenme, baş ve boyun ile vücut arasındaki ilişkiyi düzeltme üzerinde durulmaktadır. Bu tedavi özellikle ense ve boyun kasları sertleşen ve hassaslaşan kişilerde yararlı olabilir.

Alexander tekniği uygulayıcısı size başınız, boynunuz ve vücudunuzun diğer bölümleri arasındaki ilişkiyi nasıl düzeltebileceğinizi öğretecektir.
 
 
BİYOENERJİ
Biyoenerji migrenin erken işaretlerini ve vücudunuzun bunlara nasıl yanıt verdiğini fark etmenizi sağlayarak, size atağın daha ilk evrelerinde önlemenizi öğreten bir gevşeme yöntemidir. Biyoenerjiyi kullanabilmek için vücudunuzda kalp hızı, vücut sıcaklığı ya da kas gerilimi gibi belli vücut işlevlerindeki değişiklikleri izlemeyi öğrenmeniz gerekir.
Eğitim tamamlanınca, artık vücudunuzun verdiği uyarı işaretlerini fark edebilirsiniz. Böylece bir gevşeme durumuna ulaşınca, atakları tetikleyen kas gerilimini durdurabilirsiniz.
 
BİTKİSEL İLAÇLAR VE VİTAMİN TAKVİYELERİ
Tanı konulmuş migren ya da tanı konulmuş diğer hastalıklar için bitkisel ilaç kullanacaksanız ya da kullanıyorsanız, bu alanda deneyimli bir uzmana danışmanız gerekir. Şifalı bitkiler son derece yararlı olabilir, ama bitki sözcüğü ‘zararsız’ anlamına gelmez; birçok bitki son derece zehirlidir.

Bitkisel ilaç paketlerinde gerekli bilgilerin bulunmasını öngören yeni yasal düzenlemelerin giderek yaygınlaşması, bunların gereksiz kaygılardan kurtularak güvenle kullanılmasına olanak verebilir. Ancak bu tür bilgiler olsa bile, ihtiyatı elden bırakmamak her zaman iyidir.
 
Bitkisel ilaç kullanmadan önce doktorunuza ya da eczacınıza danışın ve bu ilacın size uygun olduğundan ve istenmeyen etkileri olmadığından emin olun.
Bitkisel ilaç kullanıyorsanız, doktorunuzun ya da eczacınızın önerdiği başka bir ilacı almadan önce bunu onlara söyleyin; böylece istenmeyen bir etkileşim olmayacağından emin olun.
 
Gümüşdüğme (Feverfew)
Çalışmalar gümüşdüğme bitkisinin migren ataklarını önlediğini gösteriyor. Tanecetum parthenium adıyla da anılan bu bitki papatya ailesindendir. Taze yaprakları da, tabletleri de etkilidir. Genellikle günde 4 yaprak ya da 200-250 mg kullanılması yeterlidir, ancak sağlanan yarar ilk altı hafta belli olmayabilir.

Ağız yaraları, mide ağrısı, zaman zaman da dudaklarda şişme gibi yan etkileri olabilir. Gebe ya da emziren kadınlar bu bitkiyi kullanmamalıdır. Aspirine benzer etkileri olduğundan (kanı sulandırma), bu amaçla düzenli olarak her gün aspirin ya da varfarin alıyorsanız gümüşdüğme kullanmamalısınız.
 
Japon eriği (Mabet ağacı-Gingko biloba)
Geleneksel Çin ilaçlarından olan gingko bilabo menopoz belirtilerinde, bellek kaybında, depresyonda ve baş ağrılarında kullanılmıştır. Etkili doz genellikle günde 120-240 mg’dır.

Yan etkiler arasında sersemlik hali, bulantı, kusma ve baş ağrıları bildirilmiştir; ancak genellikle doz azaltılınca geçer. Gebeyseniz ya da gebe kalmayı planlıyorsanız, gingko biloba kullanmamalısınız. Ayrıca, kanın sulandırılması ve pıhtılaşmanın önlenmesi için verilen varfarin ile arasında etkileşim vardır.
 
Sarı kantaron (Binbirdelik otu-St. John’s wort)
Sarı kantaron beyindeki serotonin düzeyini etkilediği bilinen bir bitkidir. Serotoninin depresyon, bunalım ve migren gibi birçok durumda rol oynadığı biliniyor.

Yeni gerçekleştirilen kontrol gruplu birkaç klinik çalışmada sarı kantaronun hafif ve orta şiddette depresyon tedavisinde tıpta kullanılagelen depresyon ilaçları kadar etkili olduğu ve yan etkilerinin daha az olduğu gösterildi. Uygulanan dozlar genellikle günde 300 ile 1050 mg arasında değişiyordu ve en son çalışmada kullanılan doz günde üç kez 350 mg’dı. Bu bulgular sarı kantaronun depresyon tedavisinde popüler hale gelmesine neden oldu. Özellikle Almanya’da sarı kantaron alışılmış depresyon ilaçlarından daha fazla kullanılıyor.

Bu bitkisel ilaç geçmişte de çeşitli akıl hastalıklarının ve nevraljilerin (sinir ağrısı) tedavisinde kullanılmıştır. Yara iyileştirici özellikleriyle de biliniyor. Migrenli birçok kişi sarı kantaron aldıklarında migrenlerinin düzeldiğini belirtiyor.

Çalışmalar sağlıklı kişilerin çoğunda bu ilacın çok az yan etkisi olduğunu kanıtladı. Güneş ışığına duyarlılıkta bir artış olabileceğine ilişkin birkaç bildirim vardır, ancak bu etki çok seyrektir ve önerilenin üzerindeki dozların kullanılması durumunda ortaya çıkar. Sarı kantaronun rahmi uyarabildiğini düşündüren bazı bilgiler vardır, bu nedenle gebelikte kullanılması önerilmiyor.

Sarı kantaronun migren tedavisinde kullanılan ilaçlarla etkileşime girebileceği unutulmamalıdır. İlaç Güvenliği Kurulları triptan grubundan ilaçları ve migren tedavisinde zaman zaman uygulanan seçici serotonin geri alım inhibitörleri kullanan kişilerin sarı kantaronu kesmeleri gerektiğini belirtmektedir. Çünkü birlikte kullanılmaları durumunda vücuttaki serotonin miktarında ve buna bağlı yan etki olasılığında artış olabilir; ancak veriler henüz çok yetersizdir.

Bugünkü bilgiler ışığında triptan kullanıyorsanız, doktorunuza başvurmadan sarı kantaron almamalısınız. Sarı kantarona geçmek istiyorsanız, bu konuyu doktorunuzla tartışın ve triptanları doktorunuzun görüşünü alarak kesin.
 
B2 vitamini (riboflavin)
Kontrol gruplu bazı klinik çalışmalarda günde 400 mg gibi yüksek dozda (önerilen günlük dozun en az 250 katı) riboflavinin (B2 vitamini) migrenin önlenmesinde etkili olduğu gösterildi. Bu çalışmalarda yan etkiler çok azdı ve yalnızca bir hasta ishal nedeniyle çalışmadan ayrılmıştı. Bununla birlikte, uzun dönemde böylesine yüksek riboflavin dozu kullanmanın güvenli olup olmadığı henüz kesin olarak bilinmediğinden, bu dozları doktorunuz önermedikçe kullanmayın.
 
Magnezyum
Birçok çalışmada migrenli kişilerin, özellikle de âdet öncesi belirtileri olan kadınların vücudunda magnezyum miktarının düşük olduğu ve magnezyum desteğiyle bu düzeyin artırılmasının migren belirtilerine karşı yararlı olabileceği gözlemlendi. Bir çalışmada günde 600 mg magnezyum disitrat kullanıldığı ve çok az yan etki olduğu bildirildi. Müshil (laksatif) etkisi nedeniyle magnezyum sülfat, magnezyum hidroksit ve magnezyum oksit bu amaçla kullanılmamalıdır.
 
Diğer tedaviler
Zencefil ve nane migrene eşlik eden bulantı duygusunu azaltır ve sindirimi de kolaylaştırabilir. Şakaklara sürülen lavanta yağı da başka bir rahatlatıcı tedavidir.
 
ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Migrenlilerin çoğu belirtilerini azaltmak için tamamlayıcı (alternatif) tedavi yaklaşımlarını dener.
  • Yaygın tedavi yaklaşımları arasında fizik tedavi, masaj ve aroma tedavisi, akupunktur, yoga, osteopati, kiropraksi, homeopati ve Alexander tekniği bulunuyor.
  • Gümüşdüğme migrende yaygın olarak kullanılan bir bitkisel ilaçtır; yararlı bir başka bitki de sarı kantarondur.
  • Önleyici ya da profilaktik tedavilerle migren ataklarının seyrekleşmesi sağlanır ve bu ilaçların genellikle üç ile altı ay boyunca düzenli olarak her gün alınması gerekir.


www.saglikpark.com
sitesinden 26.04.2024 01:52:37 tarihinde yazdırılmıştır.