Tiroit kanseri18.12.2007 11:16:59

Tiroit bezinin habis tümörleri seyrek görülür. Örneğin bir uzman gördüğü her 50-100 Basedow-Graves hastalığına karşılık yalnızca bir...

 
Tiroit bezinin habis tümörleri seyrek görülür. Örneğin bir uzman gördüğü her 50-100 Basedow-Graves hastalığına karşılık yalnızca bir tiroit kanseri görecektir. Doktorların en sık gördükleri tipler şunlardır:
 
          Genellikle çocuklarda ve genç kadınlarda görülen papiller kanser.
 
          Otuz yaşından önce çok seyrek görülen foliküler kanser.
 
Bu terimler tümörlerin mikroskop altındaki görünümünü tanımlar. Papiller kanserde tümörün içinde papillalar (kabartılar) ya da eğreltiotuna benzer oluşumlar vardır, oysa foliküler kanserin belirgin biçimde anormal bir görünümü olmasına karşın içinde normal tiroit foliküllerine (bezeciklerine) benzer oluşumlar vardır. Her iki kanser de her yaşta görülebilir. Erken tanı konulması ve tedavinin derhal uygulanması durumunda kişi normal ömrünü tamamlar, bir başka deyişle bu kişi büyük bir olasılıkla yaşlanınca kalp krizi ya da inme nedeniyle ölür.
 
TANININ DOĞRULANMASI

Hastaların çoğu doktora boyunlarında bir yumru oluşması ya da yıllardır var olan guatrın hızlı büyümesi nedeniyle başvurur. Tiroit kanseri tanısı hastanede ince iğne aspirasyonuyla ya da ameliyattan sonra konulur.
Zaman zaman hasta doktora boynundaki büyümüş lenf düğümleri nedeniyle başvurur ve başlangıçta bunlara Hodgkin hastalığının neden olduğu sanılabilir. Ancak biyopside bunun aslında papiller kanser olduğu, lenf yollarıyla komşu lenf düğümlerine de yayıldığı görülür.


Tiroit bezinin mikroskobik görünümü. Buradaki kesitte görülen foliküller şekilleri biraz bozulmuş toplara benzetilebilir. Yüzeyindeki küçük çukurlar tiroit hormonu yapan ve bunları yakınlarındaki kılcal damarlara salan folikül hücreleridir. Ortadaki yuvarlak boşluklar yedek tiroit hormonunun saklandığı jelatin kıvamında bir sıvı olan koloit ile doludur. Tiroit bezinin içinde on binlerce folikül vardır. Üstteki iğne ucunun mikroskopta büyütülmüş görünümünden anlaşılacağı gibi, ince iğne aspirasyonunda yalnızca iki ya da üç folikülden çok az miktarda hücre alınır ve bu örnek bezin bütününde olup bitenleri yansıtmayabilir.

 
TEDAVİ
 
Ameliyat
Gerek papiller, gerekse foliküler kanserlerde genellikle mümkün olduğunca tüm tiroit dokusu çıkartılır (total tiroidektomi). Bu evrede ayrıca çevrede büyümüş lenf düğümleri varsa, onlar da alınır. Ameliyattan önce herhangi bir özel tedavi uygulanması gerekmez ve genellikle hasta bir veya iki gün sonra taburcu edilir. Bunun kapsamlı bir ameliyat olması nedeniyle, paratiroit bezlerinde hasar olasılığı diğer tiroit ameliyatlarından daha fazladır.
Bu durumda kandaki kalsiyum düzeyi düşer, ama bu eksiklik günde bir kez bir ya da iki mikrogram dozunda bir D vitamini türevi olan alfakalsidol kullanılarak kolayca giderilir.
 
Radyoaktif iyot
Ameliyatla tiroit bezinin tam olarak her parçasını çıkarmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle, papiller ya da foliküler kanser bulunan hastaların çoğuna geride kalan kanser hücresi varsa bunları öldürmek amacıyla yüksek dozda radyoaktif iyot (iyot-131) verilir.

Radyoaktif iyot hastanede sıvı ya da kapsül olarak verilir. Bunun için 48-72 saat süresince diğer hastalardan ayrı bir odada tek başınıza hastanede kalmanız gerekir.
Size radyoaktif iyot genellikle ameliyattan 6 hafta sonra, tiroksin tabletleri başlatılmadan önce verilecektir; çünkü hastada hipotiroidi varken ve kandaki TSH düzeyi yüksekken bu tedavi daha etkilidir. Herhangi bir nedenle iyot tedaviniz gecikirse ve tiroit bezi alındıktan sonra hipotiroidi gelişmemesi için tiroksin tabletleri kullanmaya başlarsanız, radyoaktif iyot verilmeden önce tiroksin tedavisinin dört hafta kadar kesilmesi gerekecektir.

Tiroksin kullanmadığınız dönemin sonlarına doğru kendinizi yorgun hissedeceksiniz, ama bunun hiçbir sakıncası yoktur. İyot tedavisinden 48 saat sonra tam doz tiroksin tedavisine başlanabilir;10-14 gün sonra kendinizi eskisi gibi normal hissedeceksiniz.
 
Tiroksin
Doktorlar TSH hormonunun papiller ve foliküler tiroit kanserinin büyümesini hızlandırdığı inancındadır. Dolayısıyla, tedavinin önemli bir parçası da, kanınızdaki TSH düzeyinin saptanamayacak kadar düşmesini sağlamaya yetecek miktarda tiroksin aldığınızdan emin olmaktır.

Tiroit kanseri bulunan hastalara hipotiroidi bulunan hastalardan biraz daha fazla tiroksin dozu uygulanması gerekir. Hipofiz bezinde TSH üretimini durdurmak için günde 150-200 mikrogram tiroksin kullanmak genellikle yeterlidir.
 
İZLEME
Papiller ve foliküler kanserlerde, tıpkı normal tiroit dokusunda olduğu gibi tiroglobülin adı verilen bir madde üretilir.

Normalde tiroit dokusunun bu maddeyi salgılaması için ortamda TSH bulunması gerekir, oysa tiroit kanserinde bu geçerli değildir. Tiroksin tedavisiyle baskılandığı için kanda TSH yoksa ve yine de tiroglobülinin saptanıyorsa bunun kaynağı kanser hücreleridir. Bu bulgu boyundaki kanserin yinelediğini ya da kanserin vücudun bir başka bölümüne yayıldığını (ikincil kanser ya da metastaz) gösterir.

Tiroglobülin bu özelliği nedeniyle “tümör göstergesi” sayılıyor. Yeterli miktarda tiroksin kullanan bir hastada tiroglobülin düzeyi yükselirse, uzman doktor yineleyen tümör ya da metastaz olup olmadığını araştırmak için radyoaktif iyot kullanarak tüm vücudun taranmasını isteyebilir.

Genellikle bu sintigrafi, hastanın tiroksin tedavisini bırakmasından dört hafta sonra ya da TSH iğnelerinin yapılmasının ardından ağız yoluyla bir doz iyot-131 verildikten 24-48 saat sonra gerçekleştirilir. Herhangi bir tümör saptanırsa, hastanede yüksek dozda radyoaktif iyot verilerek tümör tedavi edilebilir.

REKOMBİNAN TSH (TİROGEN)
Hipofiz bezinde ve kandaki TSH ile aynı özellikleri taşıyan, ancak laboratuvarda üretilen bir protein olan rekombinan (yeniden oluşturulmuş) insan TSH’si henüz Türkiye’de bulunmuyor. İyot-131 ile tüm vücut sintigrafisi alınmazdan önce, art arda birkaç gün kas içine verilen iki rekombinan TSH iğnesiyle, tiroksini kesmeksizin vücuttaki TSH düzeyini yükseltmek ve aynı kalitede görüntüler elde etmek mümkün olabiliyor. Rekombinan TSH’nin böyle kullanılmasıyla hipotiroidi belirtileri önleniyor. Ayrıca, kandaki tiroglobülin düzeyini rekombinan TSH verilmesinden önce ve sonra ölçerek, kanser yinelemesi olup olmadığı konusunda ek bilgiler elde etmek de mümkün.

Rekombinan THS’nin tiroit kanserinin iyot-131 ile tedavi edilmesinden önce kullanılması henüz İngiltere’de de onaylanmadı.
 
BEKLENTİLER
Bu, tümörün büyüklüğüne ve tanı konulduğu sırada yayılma olup olmadığına bağlıdır. Gerektiği gibi tedavi edilirse, boyundaki lenf düğümlerine sıçramış olsa bile küçük bir papiller kanser saptanan genç bir kadının ömrü, normal yaşam süresi kadar olacaktır. Kemiklere ya da akciğere yayılmış foliküler kanseri olan hastalar bile yıllarca kaliteli bir yaşam sürdürebilir.
 
HASTA ÖYKÜSÜ
Susan Jones 18 yaşında paten yaparken düşmüş ve boynunun yan tarafını buz sahasının kenarındaki korkuluklara çarpmıştı. Ağrı ve morartı geçerken boynunda bezelye büyüklüğünde bir yumru fark etti. Yutkununca hareket ettiği için bunun deri ya da kasla değil, tiroit beziyle ilişkili olduğu izlenimi verse de, başlangıçta doktor bu kütlenin kazayla ilgili olması gerektiğini düşündü.

Kütle altı haftada kaybolmayınca, doktor Susan’ı yerel eğitim hastanesindeki tiroit uzmanına sevk etti. Doktor Susan’ın boynunu dikkatle inceledi ve küçük tek bir tiroit nodülüne ek olarak, boynunun sağ tarafında üç lenf düğümünün büyüdüğünü belirledi. Şırınga ve iğnelerle hücre çekerek, tiroit nodülünden ve lenf düğümlerinden küçük örnekler aldı. Bu test yalnızca birkaç dakika sürdü ve Susan’ın canını yakmadı, hatta o bölgenin uyuşturulması bile gerekmedi.

Ertesi gün Susan’a ve annesine, örneklerin Susan’ın boynundaki yumrunun papiller karsinom adı verilen bir tiroit kanseri tipi olduğunu ve komşu lenf düğümlerine de sıçradığını gösterdiği anlatıldı. Tek tedavi ameliyattı. İki hafta sonra Susan hastaneye yattı ve tiroit bezinin hemen hemen bütünü ve büyümüş lenf düğümleri alındı.

Alınan tiroit bezi patolojide incelendiğinde, ilk başta fark edilen şişkinlik dışında hiçbir tiroit kanseri bulgusu olmadığı görüldü.

Susan tam olarak iyileşti. Yalnızca yaşamının kalan bölümünde tiroksin kullanması ve yılda bir kez bir kan testi yaptırması gerekiyor. Doktor kanserin boyundaki lenf düğümlerine atlamış olmasının önemli olmadığını söylüyor. Ailesi ve kendisi tiroit kanserini çok erken bir evrede açığa çıkardığı için paten kazasına şükrediyor.

SEYREK GÖRÜLEN KANSERLER
Seyrek görülen kanserler şunlardır:
 
          Medüller tiroit kanseri. Bu kanser tipi kendi başına görülebileceği gibi, bazen diğer salgı bezi ya da iskelet sistemi anormallikleriyle birlikte gelişen ailesel bir hastalık da olabilir.
          Tiroit lenfoması genellikle yaşlılarda görülür ve buna vücudun diğer bölümlerindeki hastalıklar eşlik eder.
          Anaplastik kanser de yaşlılarda görülür.
 
Bu türden kanserlerin görüldüğü kişilerde hastalığın seyri, papiller ve foliküler kanser kadar iyi değildir. Tedavi daha zordur ve kemoterapi ve radyoterapi uygulanması gerekebilir.
 
ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Tiroit kanserinin seyrek görüldüğünü unutmayın.
  • Doktorların en sık gördüğü iki tiroit kanseri tipi olan papiller ve foliküler kanser, erken evrede fark edilirse genellikle başarıyla tedavi edilebilir.
  • Kanser tipine bağlı olarak ameliyatla tiroit bezinin tamamı alınır ve papiller kanser bulunan kişilerde kalan hücreleri tahrip etmek için radyoaktif iyot tedavisi gerekli olabilir.
  • Ameliyattan sonra hastaların normalden biraz daha yüksek dozda tiroksin kullanması gerekir.
  • Tedaviden sonra kanserden iz kalmadığından ve yayılma olmadığından emin olmak için olasılıkla bir kan testi yapılacaktır.
  • Esas olarak yaşlılarda görülen seyrek bazı kanser türlerinde tedavi daha güç olabilir.


www.saglikpark.com
sitesinden 30.04.2024 06:13:06 tarihinde yazdırılmıştır.