Doktorların, güneş ışığının ve güneşlenmenin zararları hakkında yaptığı uyarılar son zamanlarda artmıştır. Son 25 yıla kadar çoğu insan bronz teni, sağlıklı olmanın bir göstergesi olarak görmekteyken artık uzmanlar insanları, ciltlerini güneş ışığına
	
					
								
	İlgili Sayfalar
					
				Cilt Giriş
			
 
		
			 
		
			 
		
			 
		
			 
		
			 
		
			 
		
			 
		
			 
				
	 
Doktorların, güneş ışığının ve güneşlenmenin zararları hakkında yaptığı  uyarılar son zamanlarda artmıştır. Son 25 yıla kadar çoğu insan bronz teni,  sağlıklı olmanın bir göstergesi olarak görmekteyken artık uzmanlar insanları,  ciltlerini güneş ışığına fazla maruz bırakmamaları gerektiği konusunda uyarmaya  başlamışlardır. Buna rağmen bazı insanlar bronz tenli olmayı sevdikleri ve böyle  daha güzel göründüklerini düşündükleri için güneş ışığının tehlikeli olduğu  yolundaki uyarıları kulak ardı eder ve günün büyük bölümünü güneşte geçirirler.  Ancak gerçek, güneş ışığının fazlasının cildimize iyi gelmediğidir. Aslında  güneş yanığı, ciltte kalıcı hasar olduğunun ve bunun zamanla cildin yaşlanmasına  ve cilt kanserine yol açabileceğinin bir göstergesidir.
Bu kitabın amacı, güneş ışığının cildiniz üzerindeki etkisinin bu değişikliklere  ve kısa ve uzun vadeli hasara nasıl yol açtığını açıkladıktan sonra bu hasarın  önüne geçebilmek için pratik bilgiler vermektir.
Bu tavsiyelere uyabilmek için güneşin bütün zevkinden vazgeçmenize gerek  kalmadan güvenli bir şekilde tadını çıkarabilirsiniz.
Bronz ten sevdamız oldukça yenidir. 100 yıl önce çoğu insan beyaz ten isterdi.  Günlerini açık havada geçirmek zorunda kalan çalışan insanların cildi  bronzlaştığı ve kavrulduğu için zenginler güneşten kaçınmayı yeğler, büyük  şapkalar ve güneş şemsiyesi taşırlardı. O zamanlar, soluk ten rengi moda kabul  edilirdi. Kuzey Avrupalılar kışın en sert dönemini geçirmek için güney Fransa ve  İtalya'ya taşınır ama yaz aylarında Akdeniz güneşinden yine de kaçınırlardı.
1930'larda açık havada yapılan faaliyetler - örneğin yürüyüş, kamp ve piknik  yapmak - popüler hâle gelmeye başladıkça bronz ten her iki cins tarafından da  benimsenmeye başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ucuz paket tatiller,  artan sayıda insanın bir iki haftasını Akdeniz kıyısında güneşin tadını  çıkarmasını sağlamış ve plajlar ABD'de, Avustralya'da ve Güney Afrika'da sevilen  tatil mekanları olmuştur.
İşte tam da bu sırada Avustralya'da alarm zilleri çalmaya başlamış ve dikkatler  Queensland'de yaşayan beyaz tenli insanlarda görülen cilt kanseri vakaları  üzerinde toplanmaya başlamıştır. Oysa Avrupalı araştırmacılar yirminci yüzyılın  başından beri bu gibi sorunların ortaya çıkabileceğinden bahsetmekteydiler.  İnsanların parlak güneş ışığına çok fazla maruz kalmamasını, güneş şemsiyesi  kullanmasını ve cilt kanserini başlangıç aşamasında tanımasını teşvik etmek için  kamu sağlığı kampanyaları başlatılmıştır. Dünyanın dört bir yerinde görülen  vakalar cilt kanserinin ve özellikle de melanomun gittikçe daha yaygın  görüldüğüne ve her 12 yılda bir görülme sıklığının arttığına işaret etse de pek  çok insan hâlâ bu uyarıları görmezden gelmektedir. Son yirmi yılda atmosferdeki  kirliliğin ozon katmanını inceltmesiyle güneş ışığının yol açtığı tehlikenin  arttığı yolunda söylemler olsa da bilim adamları bunun uygulamada geçerli olup  olmadığı konusunda kararsızdır. Ancak bundan sonra çevre sorunlarına daha özenli  yaklaşmazsak zamanla uygulamada da geçerli olacağı ortadadır.
Güneş ışığına sürekli olarak maruz kalmanın cildin yaşlanmasına yol açtığını -  cildin kurumasına, kararmasına, ciltte lekelerin oluşmasına, sarkmasına ve  kırışmasına - biliyoruz, özellikle de açık tenli insanlarda. Bunun yanı sıra  kanser türlerinin en yaygınlarından biri olan cilt kanserine de neden  olmaktadır. Her yıl cilt kanserinden kaynaklanan ölümlerin yüzde 75'i habis  melanomdan kaynaklanmaktadır. Ayrıca 26 ila 35 yaşları arasında başka bir sağlık  sorunu olmayan insanlar arasında görülen ölümlerin de önemli nedenlerinden  biridir ama doktorlar cilt kanseri vakalarının yüzde 90'ının güneş altındayken  dikkatli davranarak önlenebileceğini söylemektedirler.
Bu kitapta cilt ve güneş ışığı hakkında pek çok konuya değinilmektedir, bunların  arasında da cilt kanserini başlangıç aşamasında, tedavinin başarı şansı  yüksekken nasıl teşhis edebileceğiniz yer almaktadır. Bu tür kanserlerin, cildin  yaşlanmasının ve güneş yanığının nasıl engellenebileceği konusunda ve güneş  yanığının nasıl önlenebileceği hakkında tavsiyeler de verilmektedir. Çocuklar,  güneşin tehlikelerinden habersiz olduklarından ve küçük yaşlarda güneş ışığına  maruz kalmanın sonraki yaşlarda cilt kanserine yakalanmakta önemli bir rol  oynadığı düşünüldüğünden onları güneşten korumak çok önemlidir.
Ancak güneş ışıkları insanı canlandırır, özellikle de uzun, karanlık bir kıştan  sonra. Sizi kendinize getiren ışınlar zararlı ultraviyole ışınları değil,  sıcaklık ve ışık getiren güvenli ışınlardır. Bu kitapta yer verilen öneriler,  güneş ışıklarının gizli zararlı etkilerine maruz kalmadan psikolojik ve  fizyolojik yararlarından yararlanmanıza yardımcı olacaktır.
    
        
            | ÖNEMLİ NOKTALAR | 
        
            | 
                Yazın günün ortasında veya tropikal bölgelerde güneş ışığına  				çok fazla maruz kalmak cildinize zararlıdır.Güneş yanığı cildin yaşlanmasına ve cilt kanserine katkıda  				bulunabilecek kalıcı bir cilt hasarının olduğunun belirgin  				göstergesidir.Küçük yaşlarda güneşe fazla çıkmanın sonraki yıllarda cilt  				kanserine yol açma riski yüksek olduğundan çocukları korumak çok  				önemlidir.Güneş ışığı insanı canlandırır ve büyük psikolojik ve  				fizyolojik yararlar sağlar ama güneşlenerek ve bronzlaşarak  				değil, sıcaklığı ve görüntüsüyle. | 
    
	  
	
	Bu yazı 3484 kere okundu.