Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
UV ışınları cildinizi nasıl etkiler?
05.12.2008 19:06:02
Yaklaşık dört kilogramlık ağırlığı ve kapladığı iki metre kare alanla cildimiz vücudunuzdaki en büyük organdır. Cildimiz vücut ısımızı korumamızı sağlar; susuz kalmamızı önler ve bizi çevrede bulunan zararlı varlıklardan, özellikle de bulaşıcı organizmala

CİLDİNİZ

Yaklaşık dört kilogramlık ağırlığı ve kapladığı iki metre kare alanla cildimiz vücudunuzdaki en büyük organdır. Cildimiz vücut ısımızı korumamızı sağlar; susuz kalmamızı önler ve bizi çevrede bulunan zararlı varlıklardan, özellikle de bulaşıcı organizmalardan (bakteriler veya virüslerden - "mikroplardan"), kirden, tozdan ve güneş ışığından korur. Ayrıca görünümümüz ve çevreden uyarıcı mesajlar almamız açısından da çok önemlidir. Son olarak, içeri girmeyi başaran organizmaları yok etmeyi ve muhtemelen cilt kanserini başlangıç aşamasında engellemeyi de başarır.

Cilt, her biri belirli bir işleve sahip pek çok katmandan meydana gelmektedir:

  • Korneum tabakası: Alttaki epidermden gelen ölü hücrelerin oluşturduğu sert bir parça olan en dıştaki koruyucu tabakadır. Bu ölü hücreler sürekli soyulur ve alttan gelenlerce yenilenir.
  • Epiderm: Keratinosit olarak bilinen hücrelerin ördüğü bir "tuğla duvardır." Bu hücreler zamanla yukarı çıkar, olgunlaşır ve ölerek korneum tabakasını oluşturur.
  • Epidermin altında kalan derma: Cildi besin ve oksijenle beslemek için duyu sinirlerini ve kan damarlarını taşıyan destekleyici bir katman. Büyümesi gereklidir.
  • Dermanın altında kalan hipoderm: Cildi vücuda bağlayan koruyucu bir tampon bölgedir. Bağlayıcı dokular ve yağ içerir. Daha ayrıntılı olarak bahsetmek gerekirse, yüzeysel korneum tabakası sert ve cansızdır, vücudun susuz kalmasını önler ve altta kalan canlı tabakasını UV ışınlarının yarattığı hasar ve "mikropların" saldırısı da dahil hafif ila orta yaralanmalara karşı korur.

Altta kalan canlı hücrelerin pek çok tipi bulunmaktadır. Bunların en önemlisi bu katmanı meydana getiren keratinositlerdir ve değişerek yukarı çıkar ve korneum tabakasını oluşturur. Temellerinde, UV ışınlarını emen bir pigment olan melanini üreten melanositler vardır, bunlar bize bronz rengi verir. Üçüncü bir hücre türü de cildin enfeksiyona ve tümörlere karşı korunma veya bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan Langerhans hücresidir. Bütün hücreler gibi bu keratinositler, melanositler ve Langerhans hücrelerinin ortada çekirdeği bulunur (genetik programlarının ya da DNA'larının bulunduğu merkez). Çekirdeğin, özellikle de bölünerek keratinositleri oluşturan bazı bazal hücrelerin zarar görmesinin, cildin yaşlanması ve kanser oluşumunun nedenleri arasında olduğu düşünülmektedir. Bu hasar ciltte UV ışınları sayesinde zaten sürekli olarak meydana gelmektedir. Çeşitli zararlı kimyasal maddeler, özellikle de sigara dumanı hasarı artırır. Derma, epidermin altında bulunmaktadır ve destekleyici dokular, kan ve lenf damarları, kıl bezleri, sinir uçları ve ter bezlerinin meydana getirdiği bir ağdan meydana gelmektedir. Dokular kolajen ve elastinden oluşmaktadır ve bu katmana ve cildin tamamına güç, esneklik, şekil ve sertlik kazandırır. Dermanın altında gevşek bağlayıcı dokular ve yağın meydana getirdiği hipoderm bulunmaktadır. Bu katman cildi vücudun geri kalanına bağlar ve yukarıdan gelen hasarlara karşı da tampon bölge vazifesi görür.

ULTRAVİYOLE IŞINLARI VE CİLT

Cilde vuran UV ışınlarının yaklaşık yüzde beşi anında yansıtılır, arta kalan dokulara geçer, etrafa yayılır, sonra ya dışarı atılır ya da belirli moleküller, özellikle de korneum, epiderm veya derma katmanındaki DNA tarafından emilir. Kısa dalga UVB (290 ila 320 nm) emilecekse genelde korneum katmanında ve canlı epidermde, özellikle de DNA ve melanin tarafından emilir ancak daha uzun dalga olan UVA (320 ila 400 nm) çoğunlukla dermaya aktarılır ve orada kandaki hemoglobin tarafından emilir.

Ciltte bulunan kromofor adındaki moleküllerin UV ışınlarını emmesi sonucu pek çok yan etki ortaya çıkar, bunların en önemlisi de DNA üzerinde görülür. Bu şekilde, temel yapıda en iyi bilineni pirimidin oluşması olmak üzere pek çok kimyasal değişiklik meydana gelebilir. Pirimidinler derhal onarılmazsa hücrelerin işlevlerini bozabilir ve hücre bölünmesini engelleyebilir. Cilde temas eden eser miktarda güneş ışığının, yanık oluşmasına yetmeyecek kadar bile olsa, epiderm boyunca bu şekilde hasara yol açabileceği kanıtlanmıştır. Çoğu bir iki saat ila birkaç gün içinde onarılabilmektedir ancak genelde çok az miktarda da olsa kalıcı hasar görülmekte ve cildin yaşlanmasına ve cilt kanseri oluşmasına katkıda bulunmaktadır.

GÜNEŞ IŞIĞI CİLTTE GÖRÜNÜR HASARA NASIL YOL AÇAR?

Güneş yanığı, cildin yaşlanması ve kanser başta olmak üzere ciltte gördüğümüz değişikliklerin en başta gelen nedeni, UV ışınlarının ciltteki kromoforlar tarafından emilmesi (özellikle de DNA'nın UVB'yi emmesi) ve sonuçta kromoforların hasar görmesidir. Bu hasar cildin her yerinde oluşabilir ama bizim fark ettiğimiz ilk etkiler epidermde meydana gelenlerdir çünkü UVB büyük oranda epidermde hapsedilir. Ancak UVB de UVA da bundan daha büyük hasara yol açabilir.


Uzun ve kısa vadede güneş ışığının cilde verdiği zarar.

Ciltteki DNA, UVB'nin yol açtığı hasara maruz kaldıktan sonra, bu gözle görünür değişikliklerden biri meydana gelmeden önce karşılaşabilecek üç ihtimal vardır. Gerçekleşmesi en mümkün olan, belirli enzimlerin yerine getirdiği karmaşık bir süreç sonucunda hücrenin hasarı tamamen onarmasıdır. Aynı zamanda, hasarın onarılmasında etkili olan kimyasal maddeler, ciltteki başka molekülleri etkileyerek kan damarlarının genişlemesine neden olur. Sonuçta, güneş yanığı olarak bildiğimiz vücudun iltihaplanmayı onarmak için geçtiği süreçlerin ciltte yaşanan bir örneği ortaya çıkar. Kimyasal maddeler aynı zamanda dermadaki kolajen ve elastin liflerine de hasar vererek cildin yaşlanmasını hızlandırabilir. Ancak bu liflere ve yakınlarındaki DNA'ya ışınların doğrudan hasar vermesi bu süreçte daha etkili olur.

Ciddi sonuçlara nadiren yol açan ikinci ihtimal, hasarın hücreyi öldürecek kadar büyük olmasıdır. Bu durum ancak cildin su topladığı ve soyulduğu aşırı yanmalarda görülür. Ancak hasar gören bütün hücreler ölmez ve geri kalanlar genelde aşağıda anlatıldığı gibi çok önemli uzun vadeli sorunlara yol açar.

Son olarak, en ciddi durum, hasar gören DNA'nın hatalı şekilde onarılmasıdır. Bunun sonucunda hücreye yeni ve büyük ihtimalle hatalı bir DNA parçası girer ve hücre bölündükçe diğerlerine aktarılır. Bu şekilde gerçekleşen değişime "mutasyon" adı verilir. Bunların en temeldeki epidermde adım adım toplanması, cildin yaşlanmasına ve cilt kanserine yol açar.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • UV ışınları cilde, özellikle de açık tenlere kolayca nüfuz eder ve cildin gelişmesini ve işlevlerini yerine getirmesini temin eden moleküllere, en başta da DNA'ya hasar verir.
  • DNA'nın gördüğü hasar büyük oranda onarılır ama bazı kalıcı bozukluklar yaşanır.
  • Bu bozukluklar zamanla birikir ve yavaş yavaş cildin yaşlanmasına veya kontrollü büyümeyi etkileyen bir bozukluksa cilt kanserine yol açar.

  

Bu yazı 6340 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.