|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Gözler ve çalışması
05.12.2008 15:40:29
Gözleriniz, vücudunuzun en uzmanlaşmış ve en duyarlı organlarından biridir. Göz, görme siniri ve beyin birlikte çalışarak bir imge (görüntü) yaratır.
İlgili Sayfalar
Gözler ve çalışması
Gözleriniz, vücudunuzun en uzmanlaşmış ve en duyarlı organlarından biridir. Göz, görme siniri ve beyin birlikte çalışarak bir imge (görüntü) yaratır. Görebilmeniz için, ışığın gözünüzün kornea adı verilen saydam tabakasından, gözbebeğinden ve göz merceğinden geçip retina (ağ tabaka) üzerinde odaklanması gerekir. Retinada bir elektrik sinyali üretilir ve bu sinyal görme sinirinden geçerek görüntünün yorumlandığı uzmanlaşmış beyin bölümlerine ulaşır. Gerçekten de görme bütün duyuların kralıdır. GÖZKAPAKLARI, GÖZ KÜRESİ VE GÖZYAŞI TABAKASI Gözleriniz kemik göz çukurları ve bir yağ tabakası tarafından korunur. Gözkapaklarınız kalın bir koruyucu örtü oluşturur ve kirpikler sayesinde toz toprağın gözünüze girmesini önlemede rol oynar. Ayrıca, düzenli aralıklarla özel bir sıvının (gözyaşı) göz yüzeyine dağılmasını sağlar. Bu ince gözyaşı tabakası, göz çukurunun üst dış bölümünde, göz kürelerinin biraz üzerinde yer alan gözyaşı bezleri tarafından üretilir. Gözyaşı, gözlerinizin kurumasını ve enfeksiyonları önler. Gözkapaklarınızın göz kırpma eylemiyle yayılan gözyaşı, gözkapaklarınızın iç bölümünde yer alan iki kanaldan (gözyaşı kanalları) geçerek ince bir boruyla burnunuza süzülür.
GÖZ HAREKETLERİ Gözleriniz her iki göz küresinin dışına tutunmuş altı ince kasın yardımıyla göz çukurları içinde her yönde hareket edebilir. Bu kaslar göz hareketlerinizi öylesine kusursuz bir biçimde kontrol eder ki, kitap okurken bir satırdan diğerine saniyenin yüzde birinden daha kısa bir sürede geçebilirsiniz. Göz kaslarınızın hareketi doğrudan beyninizden gelen üç sinir tarafından kontrol edilir (üçüncü, dördüncü ve altıncı kafa sinirleri). Gözün ön yüzeyinin orta bölümü saydamdır (kornea); geri kalan bölüm korneanın kenarlarından başlayan ve göz küresinin üçte birini örten su geçirmez bir koruyucu tabakayla (konjunktiva) kaplıdır. Konjunktivanın altında, göz küresinin temel yapısının korunmasını sağlayan ve sert bir bağ dokusundan oluşan sklera vardır. Sklera ve konjunktivaya “gözakı” adı verilir. GÖZLERİNİZİN İÇİ Kornea gözünüzün ortasındaki saydam bölümdür. Bu bölüm sağlamdır ve ışığın geçmesine izin verir. Gözün odaklanması büyük ölçüde kornea sayesinde gerçekleşir. Kornea gözünüze giren ışığı kırarak gözbebeğinin arkasındaki göz merceğinin üzerine düşmesini sağlar; mercek de ince ayar yaparak görüntüyü tam olarak gözün arkasındaki retinanın üzerine düşürür. İris (göz-bebeğini çevreleyen renkli doku) ince kas tabakalarından meydana gelir ve ortasındaki delik gözbebeğini oluşturur.
Gözbebeği ışığa çok duyarlıdır; karanlıkta ya da heyecanlandığınız zaman açılarak göze daha fazla ışık girmesini sağlar, ama parlak ışığa maruz kalırsa gözü korumak için hızla küçülür. Gözbebeğinizin büyüklüğünü iris kasları kontrol eder. Fransa Kralı XIV. Louis’nin sarayında hanımlar gözbebeklerinin açılmasının onları daha güzel kıldığına inandıkları için gözlerine belladon (güzelavratotundan elde edilen ve günümüzde atropin adı verilen madde) damlatırlardı. “Güzel avrat” ya da “Bella Donna” (güzel bayan) sözcükleri de buradan geliyor. Göz renginizi belirleyen iris rengi anne-babanızdan ya da büyükanne ya da büyükbabalarınızdan kalıtımla geçer.
Göz sıvıyla dolu iki kamaradan (odacıktan) oluşur. Mercekle kornea arasında yer alan ön kamara, gözün bu bölümünü yıkayıp besleyen ve aköz (sulu) denilen bir sıvıyla doludur. Bu sıvının dolaşımı süreklidir. İrisin arkasındaki silier (kirpiksi) cisimcik tarafından üretilir. Gözün içinde dolaşır, gözbebeğinden geçer ve büyük bir bölümü iris tabanıyla kornea arasında yer alan ve trabeküler ağ adı verilen bir drenaj (boşaltma) açısından gözü terk eder. Göz merceği gözbebeğinin arkasında yer alır ve bir dizi ince iplikçikle asılıdır. Bu askı iplikçikleri (zonül) bağlı oldukları kasın (silier [[]kirpiksi] kas) kontrolü altında gerilip gevşeyerek, merceğin kalınlaşmasını ya da incelmesini sağlar. Bu dairesel bir kastır ve iç yüzüne bağlanmış iplikçiklerle bir iç lastik görünümündedir; bu kas kasılınca bu daire küçülür ve iplikçikler gevşer. İplikçikler merceğe de bağlıdır ve onu gergin tutarlar; dolayısıyla gevşedikleri zaman merceğin de gevşeyip kalınlaşmasını, böylece merceğin odaklanma gücünün artmasını sağlarlar. Bu sürece “göz uyumu” adı verilir ve gözün, uzaktaki bir cisimden daha yakındakine bakarken odak noktasını değiştirmesine olanak verir. Böylece yakın bir cisme bakarken (örneğin kitap okurken) “silier kas” adı verilen kas kasılır ve merceği kalınlaştırarak ışığın daha fazla kırılmasını ve görüntünün retina üzerine düşmesini sağlar. Tersine uzaktaki cisimlere bakarken silier kas gevşeyerek askı cisimciklerini gerip merceğin incelip uzamasını sağlar; bu durumda da ışık ışınları daha az kırılır ve görüntünün yine retina üzerine düşmesi sağlanır. Bu süreç aşağıdaki şekilde gösteriliyor. Göz merceği saydamdır ve kan damarı yoktur; gereksinim duyduğu besinleri ve oksijeni içinde yüzdüğü sıvıdan (aköz sıvı) alır. Merceğin bulanıklaşması ya da saydamlığını yitirmesine Katarakt adı verilir ve bu konu 24. sayfadaki bölümde daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Göz merceğinin şekli Bonibon şekerlerine benzer; dışında bir “kapsül”, içinde de “çekirdek” ve “kabuk” (korteks) bölümleri vardır.
Sıvı dolu ikinci kamara merceğin arkasındadır. Bu geniş bir kamaradır ve “camsı (vitröz) sıvı” adı verilen jelatin benzeri saydam bir sıvıyla doludur. Bu madde anne karnında gözün (özellikle de merceğin) oluşumunda önemlidir, ama doğumdan sonra bilinen önemli bir işlevi yoktur. Orta yaşlardan sonra vitröz sıvı biraz azalmaya ve saydamlığını yitirmeye başlar ve içinde “yüzen cisimcikler” oluşur; bunlar özellikle parlak ışıkta açık renkli düz bir yüzeye bakarken fark edilir. Vitröz sıvı, dış çevresinden geçen aköz sıvı gibi dolaşmaz. Çomak fotoreseptörler (yaklaşık 123 milyon) retinanın çevresinde (dış kısmında) yer alır ve siyah-beyaz görmeyle ilgilidir. Çomaklar hafif ışığa karşı duyarlıdır, ama renkleri ayırt edemez; geceleri nesnelerin renklerini yitirmiş gibi görünmesinin nedeni budur. Bazı kişilerde doğuştan üç koni tipinden birinde ya da birkaçında hafif kusur vardır ve bu renk körlüğüne yol açar. Örneğin, erkeklerin yüzde sekizinde kırmızı/yeşil renk körlüğü vardır ve bu kişiler kırmızıyla yeşili iyi ayırt edemezler. Bu, onların kırmızı ve yeşil trafik ışıklarını net olarak ayırt edemediklerini gösterir, ama üstteki ışığın dur, alttaki ışığın ise geç anlamına geldiğini bildikleri için bu kişiler güvenli bir biçimde araba kullanabilirler. Fotoreseptörler sinir lişeriyle beyne bağlanır. Retinadan çıkan milyonlarca sinir bağlantısı görme sinirinde toplanır; her gözde birer görme siniri vardır. Beyin tabanında iki görme siniri önce birleşir, sonra ayrı yollara ayrılır. Başka bazı işlemlerden sonra sinirler beynin arka bölümünde yer alan ve görsel sinyalleri imge olarak yorumlayan oksipital kortekse girer. NASIL GÖRÜRSÜNÜZ? Görsel sistem, elektrik kablolarıyla (görme sinirleri) bir bilgisayara (beyne) bağlanmış iki video kameraya (gözleriniz) benzetilebilir. Video kameranın odaklama mekanizmasını kornea ve göz merceği oluşturur. Bunlar görüntüden gelen ışığı odaklayarak gözün arka bölümündeki retinaya yansıtırlar. Retinadaki fotoreseptörler tarafından bir elektrik sinyaline çevrilen ışık enerjisi, görme sinirlerinden beynin görmede uzmanlaşmış bölümüne (görsel korteksler) iletilir. Retinadaki resim baş aşağı ve terstir (arkası önde). Ancak beyniniz doğumdan itibaren bu görüntüyü doğru yorumlamayı öğrenir ve bunun için programlanır. Görsel korteksler gözlerinizden gelen elektrik sinyallerini yorumlar ve bu sinyalleri zihninizde gördüğünüz bir imgeye dönüştürür. Bu son derece karmaşık süreç yalnızca kısmen biliniyor.
Görme çok önemli bir duyu olduğundan, beynin büyük bir bölümü gördüklerinizi yorumlamak için ayrılmıştır. Beyninizin sol tarafının sağ görme alanından (her iki gözdeki) gelen görüntülerle, beyninizin sağ tarafının da sol görme alanından gelen görüntülerle ilgilenmesi ilginçtir. Bu nedenle, beyinlerinin bir tarafındaki görsel korteksi etkileyen bir inme geçiren kişiler, her iki gözde de karşı taraşa ilgili görme alanlarının ortadan kalktığını fark eder.
Bu yazı 8848 kere okundu.
|
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz. |