|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hipertansiyon nedir ve neden önemlidir?
17.01.2008 11:54:36
Tansiyon ölçümleriniz sürekli olarak 160/90’ın üzerindeyse, sizde hipertansiyon olduğu söylenecektir; ancak
İlgili Sayfalar
Hipertansiyon nedir ve neden önemlidir?
Tansiyon ölçümleriniz sürekli olarak 160/90’ın üzerindeyse, sizde hipertansiyon olduğu söylenecektir; ancak işin gerçeği tansiyon ne kadar düşükse o denli iyidir. Kan basıncınız 140/90 mmHg’nın üzerindeyse, “sınırda” hipertansiyon tanısı konulabilir.
YÜKSEK KAN BASINCININ UZUN DÖNEMDE ETKİLERİ
Etkili bir tansiyon tedavisiyle bu komplikasyonların hepsinin önlenebileceği vurgulanmalıdır.
• Kalp, kanla beslenmesi gereken diğer kaslar gibi bir kastır ve kan buraya kalbi besleyen atardamardan (koroner arter) gelir. Kalbi besleyen bu damarlar daralırsa, kalp kasına yeterince kan gelmez. Böylece kalp her zamankinden biraz daha fazla çalışmak zorunda kaldığında, örneğin yokuş yukarı yürüdüğünüzde, kalp kası gereksinim duyduğu kanı ve oksijeni alamaz. Bu, miyokard iskemisi ya da anjina adı verilen göğüs ağrısına neden olur.
• Bir koroner arter daralır ve daha sonra kan pıhtısı oluşursa, bu koroner artere bağlı olan kalp bölgesi ölür. Buna koroner trombozu, miyokard enfarktüsü ya da kalp krizi adı verilir.
• Yıllar içinde, atardamarlar daralıp hipertansiyon sonucunda esnekliklerini yitirdiklerinde, kalbin vücudun geri kalan bölümlerine verimli bir şekilde kan pompalaması giderek güçleşir. Artan işyükü zamanla kalpte hasar yaratır ve çalışmasını bozar. Akciğerlerde sıvı birikir ve bu da nefes darlığına yol açar. Buna konjestif kalp yetersizliği ya da kalp yetersizliği adı verilir.
• Beyne kan ve oksijen taşıyan bir atardamarın daralması, bu atardamarın kan taşıdığı beyin bölgesinde geçici işlev kaybına neden olur; bu, geçici iskemik atak (GİA) adıyla bilinir. Atardamarın bir pıhtıyla kalıcı şekilde tıkanması, beyinde o bölümün ölümü ve inmeyle sonuçlanır.
• Bacaklarda daha küçük kan damarları hasar görebilir ve ayaklara daha az kan gitmesi ve yürüme sırasında baldır kaslarında ağrıyla sonuçlanır.
• Böbreklere kan taşıyan damarların etkilenmesi, giderek artan böbrek hasarıyla sonuçlanabilir ve bu da vücudun atıklardan (ilaçlar dahil) kurtulmasını etkiler. Hipertansiyonlularda düzenli kontrol muayenelerinin en önemli parçasını, böbrek işlevinin kontrolüne yönelik kan testinin oluşturmasının nedeni budur.
• Gözlerdeki küçük kan damarları da etkilenebilir, ancak bu durum hasar yaygınlaşana dek belirginleşmeyebilir. Çok ender olarak, çok ağır hipertansiyonda retinada kanamalarla birlikte hasar oluşabilir. Bu duruma habis hipertansiyon adı verilirse de, günümüzde tedaviyle görünüm çok iyidir.
Kan basıncı ölçümleri, yaşam beklentisinin son derece doğru bir göstergesidir: kan basıncı ne denli yüksekse, risk o denli büyüktür. Kan basınçları nüfus ortalaması düzeyinde olan kişilerde bile, düzeyleri ortalamanın altında olanlara göre kalp hastalığı riski daha fazladır. Bu nedenle, basit bir işlevsel hipertansiyon tanımı bulmak çok zordur. Belki de en mantıklısı, “antihipertansif ilaç tedavisinin zarardan çok yarar sağladığı kan basıncı düzeyi” şeklinde bir tanım kullanılmasıdır, çünkü bir ölçüde yan etki potansiyeli bulunmayan ilaç tedavisi yoktur. Kan basıncınız 160/90 mmHg’nın üzerindeyse ve kalp hastalığı için yüksek kolesterol, sigara tiryakiliği, ailede kalp hastalığına eğilim gibi birkaç risk faktörünüz varsa, yüksek tansiyonunuzun tedavi edilmesi olasılıkla çok yararlı olacaktır. (Bu, 35. sayfada başlayan bölümde ayrıntılı olarak açıklanmaktadır).
Artık hipertansiyon tanı ölçütleri, sadece kan basıncını değil hastadaki genel kardiyovasküler riski de dikkate almaktadır. Dolayısıyla, yüksek risk altındaki hastalarda (örneğin şeker hastaları ya da bir kez inme veya kalp krizi geçirmiş olanlar) antihipertansif tedaviye başlamak için ölçüt 140/90 mmHg olacak, hatta bazı durumlarda kardiyovasküler risk çok yüksekse daha düşük düzeyler bile tedavi edilebilecektir. Öte yandan kan basıncında sadece çok az bir yükselme ve kalp hastalığı açısından başka hiçbir risk faktörü bulunmayan bazı gençlerde, kan basıncını düşürücü tedavinin yararı çok azdır ve ilaç tedavisi uygulanmayabilir. Öte yandan, bu tip hastaların yaklaşık altı aylık aralarla kontrol edilmesi çok önemlidir. Hipertansiyon, hastalığın ileri evrelerine kadar genellikle hiç belirti göstermediğinden, ‘sessiz katil’ olarak adlandırılmaktadır. Çoğu kişinin inancının tersine, kendi kan basıncınızı hissetmeniz mümkün değildir. Kan basıncınızın yüksek olup olmadığını anlamanın tek yolu, tansiyon aletiyle ölçmektir. Hipertansiyon, komplikasyonlar ortaya çıkmaya başlamadan önce hiç bir belirti vermediğinden, hipertansiyonluların yaklaşık yarısı bir sorunları olduğunun farkına varmaz.
HİPERTANSİYON NEDEN ÖNEMLİDİR?
Kan damarları, gereken her yere sürekli kan taşıyan lastik borular gibidir. Kanı kalpten dışarıya taşıyan atardamarlar, dışarıya pompalanan kanın yarattığı yüksek basınçlara dayanmak zorundadır. Tedavi edilmemiş hipertansiyonda olduğu gibi, kan basıncı yıllar boyunca normalden yüksek olursa damarlar zedelenebilir. Arterlerin çeperi sertleşip kalınlaşabilir ve sonuçta daralmalarına, esnekliklerini yitirmelerine ya da daha az bükülebilir hale gelmelerine yol açar. Bu durum damar sertliği (ateroskleroz) adıyla bilinmektedir. Bir arter çok fazla daralırsa, yeterince kan geçemez ve beslenmesi o atardamara bağlı olan vücut bölümü kana ve taşıdığı çok önemli oksijene aç kalır. Atardamar daraldıkça kan pıhtısı (tromboz) oluşma eğilimi artar, bu da damarın tümden tıkanmasına ve beslediği vücut bölümünün ölmesine yol açabilir. Kalp ya da beyindeki ölü alana enfarkt adı verilir.
DİĞER RİSK FAKTÖRLERİ
Yıllar boyunca devam eden yüksek kan basıncı bütün bu sorunlara neden olabilir ve kan basıncını düzenli aralarla ölçmenin ve yüksekse etkili bir şekilde tedavi etmenin esas nedeni bu komplikasyonları önlemektir. Ancak sigara içiyorsanız ve tedavi edilmeyen yüksek kan kolesterol düzeyleriniz varsa bu komplikasyonların gelişme olasılığı daha fazladır. Bunun nedeni, sigara içmenin de damarları tıpkı yüksek tansiyon gibi zedelemesi, atardamarı daraltarak, çeperini kalınlaştırıp sertleştirmesidir. Yüksek kolesterol düzeyi damar çeperinde aterom adı verilen ve atardamarların daralmasını kolaylaştıran yağ birikintilerinin daha hızlı gelişmesine neden olabilir. Kan basıncında olduğu gibi, serum kolesterol düzeyinizin de çok düşük olması sözkonusu değildir ve kolesterolü düşürmeye yönelik tedavi de yaşam kurtarır.
Kardiyovasküler hastalık olarak bilinen, atardamarlardaki daralmaya katkıda bulunan ve sık karşılaşılan bir diğer risk faktörü de, İngiltere’de beyaz ırkın %4- 5’ini, güney Asya ve Afrika-Karayip kökenlilerin %10-15’ini etkileyen şeker hastalığıdır (diyabet). Kandaki yüksek glukoz düzeyleri, atardamarlarda yüksek kan basıncına benzer şekilde tahribata yol açar.
Koroner tromboz
Bu denli karanlık bir tablo çizmeye gerek olmayabilir. Kan basıncını kontrol etmenin esas nedeni, yüksek tansiyonunuz olduğunda bunu etkili bir şekilde tedavi etmenin ve kalp hastalığı ve inme riskini normale indirmenin mümkün olmasıdır. Öncelikle, hipertansiyonun ne denli ağır olduğunun özel bir önemi yoktur. Asıl önemli olan, sonraki yıllarda kan basıncınızın ne ölçüde iyi kontrol altında tutulduğudur.
Tedavi edilmeyen ya da ihmal edilen hafifçe yüksek bir kan basıncı olacağına, iyi tedavi edilen ağır hipertansiyon bulunması daha iyidir.
Bu yazı 7832 kere okundu.
|
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz. |