Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
İşitmeye yardımcı yöntem ve cihazlar
07.12.2008 22:34:39
İşitme cihazının bütün yaptığı iletimdeki engeli aşmak için sesin şiddetini artırmaktır. İşitmeye yardımcı olan çok çeşitli yöntem ve cihazlar vardır ve bu bölümde piyasada mevcut olanlar ele alınacaktır.

Önceki bölümlerden anlaşılacağı gibi, başta gelen sağırlık nedenleri duyusal-sinirsel kökenlidir (iç kulağı, işitme siniri yolunu ve beyni ilgilendiriyor) ve görece az sayıda vakada iletim tipi sağırlık vardır. Günümüzde, duyusal-sinirsel işitme kaybı vakalarının büyük çoğunluğunda tam iyileşme sağlayacak özel bir tedavi, hatta tıbbi herhangi bir tedavi yoktur.

İletim tipi işitme kaybında ise dış kulağın ve orta kulağın hasar görmüş ya da hasta bölümlerinin ameliyatla onarılması ve yeniden oluşturulması olanağı vardır. Bu sorunların bir bölümü ve tedavi yaklaşımları önceki bölümlerde tanımlandı. İlginçtir ki, iç kulak genellikle sağlam olduğu için, işitme cihazlarından da en fazla yarar sağlayan kişiler de iletim tipi kaybı olanlardır.

İşitme cihazının bütün yaptığı iletimdeki engeli aşmak için sesin şiddetini artırmaktır. Duyusal-sinirsel işitme kayıplarında tüylü hücrelerin ve işitme siniri liflerinin yokluğu ya da kaybı nedeniyle beyne giden bilginin kalitesinde azalma olur ve işitme cihazı ne denli iyi olursa olsun beyne iletilecek bilginin kalitesi açısından bu cihazların yararı kısıtlıdır. İşitmeye yardımcı olan çok çeşitli yöntem ve cihazlar vardır ve bu bölümde piyasada mevcut olanlar ele alınacaktır. Doktorunuz da bu konuda size yol gösterecektir.

İŞARET DİLİ

Sağır doğmuş kişiler, özellikle de anne babaları sağır olanlar için işaret dili olağanüstü bir iletişim biçimidir ve bu yöntemle sağlanabilecekler neredeyse sınırsızdır. Bu dilin kullanılmasının önündeki başlıca engel, işiten insanların bu sağır grubuna hasta gözüyle bakmasıdır. Oysa bunun gerçek olmadığı açıktır. Sağırlar topluluğu onları hasta sayan ve tedaviyle işitme kaybını gidermeye çalışan doktorlara ve çevrelere haklı olarak pek güven duymaz. Onların gözünde işitmemek bir engel değildir. Sorun toplumdaki genel hoşgörü yoksunluğundan kaynaklanmaktadır ve değişmesi ve onları kabul etmesi gereken toplumdur.

Sorun yaratan bir engel de henüz kabul görmüş evrensel bir işaret dili bulunmamasıdır. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de bir Türk işaret dili var, ancak sağır okullarında işaret dili öğretilmiyor, bu da Türk işaret dilinin gelişmesini ve yaygınlaşmasını önlüyor. Günümüzde bu dili standartlaştırmayı ve işitme özürlülere erken yaşta öğretilmesini sağlamayı amaçlayan çeşitli projeler yürütülüyor. Öte yandan, işaret dillerini öğrenen "işiten" kişilerin sayısının da artması gerekiyor. Bu sayı ne denli artarsa, işiten ve işitmeyen kişiler arasındaki iletişim engeli o denli çabuk aşılabilir. İşaret diliyle ilgili daha ayrıntılı bilgilere nasıl ulaşılabileceği konusunda 'Yararlı adresler' bölümüne bakabilirsiniz.

DUDAK OKUMA

Edinilmiş sağırlıkta, tam sağırlık söz konusu olsa bile yüz yüze iletişimde yaşanan güçlüklerin üstesinden gelmenin yegâne yolu dudak okuma becerilerini geliştirmek olabilir. Konuşulan dili anlamak çok yüksek bir beceri düzeyi gerektirir. Kulakların önemli konuşma bileşenlerini işitmesi, gözlerin dudakları okuması ve yüz ifadesi ile vücudun duruşunu değerlendirmesi ve beynin deneyimler sayesinde bu sözlerin hangi bağlamda söylendiğini ve gelen bütün bu bilgilerin ne anlama geldiğini çözümlemesi gerekir. Konuşmayı işitebilmek önemli olmakla birlikte, iletişimin yalnızca bir boyutunu oluşturur.

Hepimiz gizli bir mesajın yandaki kişinin kulağına fısıldandığı telefon oyununu oynamışızdır. Fısıltı olması nedeniyle mesaj genellikle yanlış anlaşılır; dudak okuyamazsınız ve bağlam konusunda bir fikriniz yoktur. Normalde söylenenleri tam anlamadığınızda karşınızdaki kişiden sözlerini tekrarlamasını istersiniz. Ama oyunun kuralları işittikleriniz konusunda bir tahmin yapmanızı gerektirir ve zincirin öteki ucundan çıkan mesaj genellikle oldukça yanlış ve çok gülünçtür.

İletişimin yetersiz olmasının en yaygın nedeni yeterince işitememektir ve sağırlık gelişen kişilerde dudak okuma becerilerinin geliştirilmesi çok yararlı olabilir. Dudak okumada ustalaşmayı sağlayan çeşitli stratejiler ve bunların öğretildiği kurslar vardır.

ÇEVRESEL ÖNLEMLER

Elektronik teknolojisi giderek geliştikçe, insanlara günlük yaşamı kolaylaştıran birbirinden farklı birçok cihaz da tasarlanmaya başlandı. Geçmişte seçenekler sınırlıydı: sesi gürleştirmek ya da belli bir sesin tonunu değiştirerek arka plandaki seslerden ayırt edilmesini sağlamak. Örneğin kapı zilinin sesi artırılabilir, evin çeşitli bölümlerine uzatmalarla ek ziller bağlanabilir ya da işitme kayıplarının çoğunda pes tonlar (alçak frekanslar) görece iyi korunduğu için, zil sesinin tonu peşleştirilebilirdi.

Aynı değişiklikler bebek alarmlarında ve yangın alarmlarında da yapılabiliyor ve bunların hepsinde görülür bir yere, yanıp sönen ışıklar eklenebiliyor. Bütün alarm sistemlerinde, hatta çalar saatlerde bile gece kullanımı için yastıklara gömülen vibratörleri sisteme bağlayarak mükemmele yakın sonuçlar elde etmek mümkün. Telefonlar güçlendirilebiliyor ve televizyonlarda uygun kişisel amplifikatörler (sesi her dinleyiciye ulaştıran kablolu ya da kablosuz) bulunabiliyor.

İşitme cihazlarının çoğunda hoparlörlerin ya da anten sistemlerinin yaydığı elektromanyetik dalgaları saptayan bir donanım var. Bu sistemlerde odanın ya da salonun dışından geçen bir tel bir yükseltece (amplifikatör), yükselteç de bir mikrofona ya da televizyon, radyo veya benzeri bir başka cihazın ses çıkışına bağlanıyor. İşitme cihazının bir düğmesi var (genellikle üzerinde "T" işareti bulunuyor); bu düğme açıldığında cihaz arka plandaki paraziti süzüp antenden gelen sinyali alıyor. Bu donanım toplantılarda, tiyatroda ve kilisede büyük bir nimet, ama bazen ilginç anlar da yaşanıyor: rahip mikrofonunu kapatmayı unutunca yaptığı yorumları salondakilerin çoğu duymazken anten sistemini kullananların işitmesi gibi.

Son zamanlara kadar telefon, televizyon ya da radyoda söylenenlerin metnine ya da işaret dili çevirisine erişme olanağı yoktu, ama bu alanda da büyük ilerlemeler kaydediliyor. Televizyonda teletekst var. Minicom telefonlar geliştirildi. Bazı televizyon programlarında ekranın bir bölümünde, işaret dilinde eşzamanlı çeviri görülebiliyor. Dijital radyonun geliştirilmesiyle, tıpkı televizyona teletekstin eklenmesi gibi, radyoya da görsel bir metin eklenebilecektir.

GELENEKSEL İŞİTME CİHAZLARI

Türkiye'de sosyal güvenlik kurumları geleneksel işitme cihazlarının bir bölümünü karşılıyor. Ancak bunun için KBB uzmanından ya da odyoloji bölümünden heyet raporu alınması gerekiyor ve ödemeler konusunda her sosyal güvenlik kurumunun kendi kuralları var.

İşitme cihazını kişi kendi parasıyla da satın alabilir. Bunlar pahalı cihazlar, ama geçmişe göre artık çok daha sağlamlar ve 8-10 yıl kullanılabiliyorlar. Cihaz alırken mutlaka KBB uzmanı ya da odyolog görüşü alınması gerekir. Dört ile altı haftalık bir deneme dönemi olmasını ve cihaz size uygun değilse ücret ödemeden iade edebilmeyi talep edin. Size bu seçenek sunulmuyorsa, başka bir yere başvurun.

Akustik cihazlar
Geleneksel işitme cihazında bir mikrofon, enerji kaynağı gerektiren bir yükselteç (amplifikatör) ve bir hoparlör vardır. 950'lerde kullanıma sunulan hayli büyük ve hantal ilk cihazlardan sonra, pil teknolojisinde ve elektronik alanında kaydedilen büyük gelişmeler, çok daha küçük ve daha etkili işitme cihazları geliştirilmesi olanağı verdi.

Günümüzde, hafif ve orta şiddette işitme kayıplarında kulak kanalına ve kulak kepçesi çukuruna yerleşen kulak içi işitme cihazı adı verilen küçük işitme cihazları yeterli olabiliyor. Dış kulak yolu içinde büyük ölçüde gizlenebilen daha küçük işitme cihazı tipleri de var, ama kanal içi tip olarak adlandırılan bu cihazlar çok küçük olmaları nedeniyle henüz yeterince güçlü değiller. Öte yandan bütünüyle kanal içine yerleştirilen yeni işitme cihazları da geliştiriliyor.

Çok ileri işitme kayıplarında kulak arkası tipi adı verilen daha güçlü işitme cihazları gerekli olabilir. Bu cihazın aldığı sesler küçük bir tüple dış kulak yoluna yerleştirilen bir parçaya taşınır. Çok az kişi kulak arkası tipten daha güçlü bir cihaza gereksinim duyar; bu durumda kişinin üstünde, örneğin yaka cebinde taşıyacağı bir cihaz kullanılır. Bu cihaz bir kabloyla dış kulak yoluna yerleştirilmiş küçük bir hoparlör içeren parçaya bağlanır.

Gelen sesin yükselteç tarafından işlenmesinde de muazzam değişiklikler yaşandı. Yaşlanma ya da gürültü hasarına bağlı sorunlar gibi birçok işitme kaybında yalnızca yüksek frekanslarda hasar vardır. Orta ve alçak frekanslarda işitmenin görece normal olduğu bu tür işitme kayıplarında, yükselteç bütün frekanslardaki sesleri güçlendirdiğinde doğacak dengesizliği gidermek güç olurdu. Bu durumda genellikle trafik, klima fanı gibi genel çevre gürültüsünden oluşan alçak frekanslar dayanılmaz bir düzeye çıkardı.


Kanal içi işitme cihazının büyük bir kısmı dış kulak yolu içinde kalır, ancak bunların gücü şimdilik sınırlıdır.

Bundan kurtulmanın bir yolu kulak kanalı içindeki parçaya bir havalandırma deliği açarak kulak zarında alçak frekansların şiddetini azaltmaktır. Ancak, bu durum 'geri bildirim' döngüsüne yol açabilir: Hoparlörden çıkan güçlendirilmiş ses bu havalandırma deliği aracılığıyla kulak kanalından kaçarken işitme cihazının mikrofonu tarafından saptanıp güçlendirilir, yüksek frekanslı bir vınlama oluşur, yine kaçar ve yine güçlendirilir. Kulak kalıplarının kanala iyi uymaması durumunda da işitme cihazı kullanan kişinin yakınlarını ve dostlarını çok rahatsız eden bir 'geri bildirim' sesi oluşur. Ancak bu durum kanala iyi uyan bir kalıpla kolayca giderilebilir.

Bir seçenek de elektronik olanaklardan yararlanarak yalnızca yüksek frekansları geçiren ve güçlendiren filtreler kullanmaktır. Son yıllarda CD teknolojisinin temelini oluşturan dijital sinyal işleme yönteminin geliştirilmesi dijital işitme cihazlarının üretilmesine olanak verdi. Dijital sistemde sinyaller her birine sayısal bir değer verilen çok kısa bölümlere ayrıştırıldıktan sonra işleniyor. Dijital işitme cihazlarına geçen kişiler bu cihazların mükemmel olmadığını, ama önceki analog cihazlardan çok daha iyi olduğunu söylüyor. Ancak bu henüz bilimsel verilerle doğrulanmadı. Halen dijital cihazlar geleneksel analog cihazlardan daha pahalıdır.

Yükselteç seslerin şiddetini de rahatsız edici ölçüde artırabiliyor. Bu, özellikle rekruitman olayının yaşandığı koklea tipi duyusal-sinirsel işitme kayıpları bulunan kişilerde sorun oluşturuyor. Bu kişilerde işitilebilen en hafif sesle rahatsız edici sesin şiddeti arasında pek az fark vardır. İşitme cihazı yerleştirilmeden önce her frekansta rahatsız edici şiddet düzeyleri ölçülmeli ve işitme cihazı buna göre ayarlanmalıdır. Bu geleneksel cihazlarda da mümkün olmakla birlikte dijital cihazlarda çok daha kolaydır ve kişinin odyogramı ve o kişi için rahatsız edici ses şiddetleri göz önünde bulundurularak önceden yapılan ayarlama ya da programlamayla rahat işitme düzeyleri güvence altına alabilir.

Günümüzde, gelen sinyali mükemmel biçimde yeniden üreten yükselteçler kullanıma sunuldu. Bunlar ayarlanarak ya da programlanarak odyogramdaki ses kalıbına uygun bir çıkış verebiliyor, böylece yalnızca kişinin zor duyduğu frekanslarda ses gürleştiriliyor. Bununla birlikte işitme cihazı kullanan birçok kişi hâlâ arka planda gürültü olması durumunda konuşmaları duyamadıklarından ya da kalabalıkta bir kişinin sesini seçmekte zorlandıklarından yakınıyor. Bu sorunun bir nedeni, arka plan gürültüsünde tek tek sesleri duymak gibi güç işitsel işlevlerin yerine getirilmesi için gerekli frekanslar olan 4 kHZ'in üzerindeki frekanslarda hiçbir işitme cihazının yeterli olmamasıdır. Yine de, mükemmel işitme cihazları yapılsa bile daha büyük bir sorun varlığını sürdürecektir: dış tüylü hücreler, ardından da iç tüylü hücreler kaybedildikçe, giderek işitme siniri lişeri de kaybedilmeye başlar. Bu olduğunda da, yoğun arka plan gürültüsünde konuşmaları anlama olanağı verecek kadar bilgi kişinin beynine ulaşmaz. İşitme düzeyi ikaz seslerini duymaya yeterlidir, ama konuşmayı anlamak için gerekli olan son derece yüksek düzeyde bilgiyi sağlayamaz. İlk kez işitme cihazı kullanan kişiler çoğu zaman sesleri "güçsüz" bulur ve bu durum beklentilerine uymadığı için düş kırıklığı yaşar. Birçok görme kaybı tipinde iyi bir gözlüğün, görmede mükemmele yakın bir düzelme sağlamasında olduğu gibi, işitme cihazının da mükemmel bir işitme sağlamasını beklerler. Oysa işitme karmaşık bir beceridir ve işitme cihazı yıllar boyunca duyulmayan seslerin aniden duyulmasını sağlasa da, beynin yeni duruma alışması zaman alacaktır. Beyin bir kez alışınca sesler daha anlaşılır hale gelir. Bu alışma sürecinin genellikle üç aya kadar sürebildiği kabul ediliyor; ilk kez işitme cihazı kullandığınız zaman kullanma sürenizi her gün biraz artırarak sonunda cihazı günün büyük bir bölümünde kullanır duruma gelmelisiniz. Bir kere alışınca, artık cihazı yalnızca ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda kullanabilirsiniz.


Kulak arkası tipte işitme cihazları daha ileri derecede işitme kaybı olan kişiler tarafından kullanılıyor. Pil, mikrofon, yükselteç ve hoparlör kulağın arkasındaki bir kutuda yer alıyor. Yükseltilen ses bir tüple dış kulak yoluna iletiliyor.

Kemik iletimi cihazları
Ses enerjisi bir vibratör aracılığıyla kafatasından doğrudan iç kulağa iletilebilir. Buna kemik iletimi adı verilir ve çok yararlı bir işitme cihazı tipinin dayandığı temeli oluşturur; ancak bu tür cihazların yararlı olması için iç kulağın hiç değilse bir tarafta iyi çalışması gerekir. Bununla birlikte, güç çıkışı ve enerji aktarımı açısından vibratörlerin geleneksel akustik işitme cihazları kadar iyi olmaması kemik iletimi sağlayan cihazların yararını kısıtlıyor. Kemik iletimi cihazları önemli boyutlarda duyusal-sinirsel işitme kaybı olan kişilerde yararlı olmaz, ancak her iki kulakta ileri derecede iletim tipi işitme kaybı olan kişilerde son derece yararlı olabilir. Bu kişiler arasında, kulak zarı delinmesi gibi bir nedenle akıntısı olanlar ya da geleneksel işitme cihazı kalıplarında kullanılan malzemelere aşırı duyarlılık ya da egzamaya bağlı kulak derisi enflamasyonu gibi bir başka sorunu olan kişiler bulunabilir.

En basit kemik iletimi cihazı tipi, ucundaki bir parçada küçük bir mikrofon, yükselteç ve vibratör bulunan, başı çevreleyip mastoid kemiğe dayanan gergin bir metal banttan oluşur. İyi ses iletimi sağlamak için oldukça sıkı bir temas gereklidir ve başlangıçta bazı kişiler bundan rahatsız olabilir. Orta kulak ve mastoid ameliyatlarından sonra her iki kulakta iletim tipi işitme kaybı bulunduğunda, geçici bir önlem olarak bu düzenek çok yararlı olabilir. Ameliyat edilen kulak genellikle antiseptik pansumanlarla dolu ve ameliyat edilmemiş tarafta hâlâ iletim tipi işitme kaybı olduğu için belli ölçüde işitme sağlanması gerekir. (Genellikle büyük kulak ameliyatları her seferinde tek taraşı yapılır).

Sürekli saç bandı takmak bir kadın için sorun oluşturmayabilir, ama bandı saçlarının altında saklayamayan erkekler için bu tür işitme cihazları genellikle iyi bir çözüm değildir. Neyse ki, kemik iletimi cihazları gözlük çerçevelerine monte edilebilir ve elektronik gereçleri ve piller çerçeve sapının kulak arkasında kalan kısmına yerleştirilerek nispeten görünmez kılınabilir. Mikrofonlar da gözlük camlarının yakınlarına gizlenebilir.

Kemiğe vidalanan işitme cihazları
Yukarıda anlatılan kemik iletimi cihazları iyi çalışır, ama bunlar uzun süre kullanılacaksa bir seçenek de cihazın kemiğe vidalanmasıdır. Kulağın arkasında, genellikle saçlarınbaşladığı hat üzerinde kafatasına dikkatle açılan bir deliğe titanyumdan bir vida yerleştirilir. Vidayı çevreleyen saçlar kısaltılır ya da buradaki saçlı deri alınarak bölge çok ince bir deri greftiyle kaplanarak cihazın çevresinde büyük bir deri çıkıntısı olması önlenir. Titanyumun kemikle bütünleşmesi için altı hafta kadar beklendikten sonra, özel olarak tasarlanmış bir ara parçasıyla vibratör vidaya bağlanır.

Bu türden bir işitme cihazının yerleştirilmesinden önce kişinin iç kulağının iyi çalıştığından emin olmak gerekiyor. Bu da, ameliyat sonucunun başarılı olabileceğini gösteren kemik iletimi cihazlarıyla yapılan denemelerde iyi sonuç alınması anlamına geliyor. Kafatasında bir "yabancı cisim" olduğu ve enfeksiyonu önlemek için temiz tutulması gerektiği için, titanyum vidanın çevresindeki deri sürekli bakım gerektiriyor. Kişinin saçları kısaysa cihaz oldukça belirgin olabiliyor.

Bütün bu sınırlamalara karşın, kemiğe tutturulan cihazlar birçok kişinin yaşam kalitesinde büyük bir düzelme sağlıyor, çünkü hem işitmeyi sağlıyor hem de çoğu zaman nemli ve akıntılı kulağın kurumasına olanak veriyor.

Bu yöntem bütün KBB servislerinde yapılamıyor ve değerlendirme, uygulama ve izleme için uzman bir ekip gerektiriyor.

VÜCUDA YERLEŞTİRİLEN İŞİTME CİHAZLARI

Son zamanlarda özel zamklarla ya da ince tel mandallarla orta kulaktaki çekiç ya da örs kemikçiklerine tutturulan çok küçük vibratör tasarımları moda oldu. Bu vibratörler elektrik uygulanınca şekil değiştiren küçük kristallerden oluşuyor. (Piezoelektrik etki adı verilen bu mekanizma bazı çakmaklarda ters doğrultuda kullanılıyor ve kristale uygulanan basınç bir kıvılcıma neden oluyor.) Kulakta, bir işitme cihazının amplifikatöründen gelen elektrikle kristal titreşiyor; böylece kristal, sesle "aynı tonda" titreşmiş oluyor. Bu titreşim de orta kulak kemikleri tarafından iç kulağa aktarılıyor. Bazı araştırma grupları bu yöntemle geleneksel işitme cihazlarından daha kaliteli bir ses sağlanabildiğini öne sürüyor.

Bu cihazda da bir dış mikrofon olması ve oluşan elektrik sinyalinin deriden geçerek alttaki yükseltece ve elektriksel çıktı cihazına iletilmesi gerekiyor. Titreşen bir ağırlığın orta kulaktaki kemiklere zamkla yapıştırılmasının ya da mandalla tutturulmasının uzun dönemde ne gibi etkileri olacağı henüz değerlendirilmedi; ayrıca bu yöntemde de orta kulağın normal olması, iç kulak işlevinin görece iyi olması ve işitme kaybının 50-60 dB'i aşmaması gerekiyor. Yeni geliştirilen bir yaklaşımda mikrofon dış kulak yolu duvarına yerleştirilerek bütün aletin gömülmesi sağlanıyor. Bu iki tür cihazın ikisinde de deri altına gömülen piller zayıflayınca radyofrekans enerji aktarıcısıyla şarj edilebiliyor. Şaşırtıcı teknolojik uygulamalar var. Cerrahların becerilerini sınavdan geçiren bu gibi cihazlardan pek hoşlanmasına karşın, bunların işitme açısından modern bir dijital akustik işitme cihazına üstün olduğunu gösteren herhangi bir kanıt olmadığı gibi, ameliyat riski de vardır. Günümüzde vücut içine yerleştirilen işitme cihazları henüz genel kullanıma sunulmayan deneysel yaklaşımlardır.

KURNAZCA HİLELER

Bir kulakta tam işitme kaybı olan kişiler grup içinde, özellikle de toplantı ya da yemeklerde kendileriyle konuşan kişi duymayan kulak tarafında oturunca büyük sıkıntı çeker. Bu sorunu çözen cihazlara CROS (contralateral routing of signal) sistemi adı veriliyor. "Sinyalin karşı tarafa yönlendirilmesi" sözcüklerinin baş harflerinden oluşan CROS yönteminde sağır kulağa gelen sesler bir mikrofonla toplanarak daha iyi işiten kulağa taşınıyor ve gerekiyorsa güçlendirildikten sonra o kulağa sunuluyor.

Bu yöntemde teller gözlük çerçevesinde saklanabilir, teller arkadan saçların arasından dolaştırılabilir, hatta sağır kulağa yerleştirilen küçük bir alıcı-verici ve iyi işiten kulaktaki bir alıcı-hoparlörden radyo dalgalarıyla da iletilebilir. Zamanla beyin doğrudan girdiler ile yönlendirilmiş sinyaller arasında ayırım yapmaya alıştıkça, sesin geldiği yönü belirleme yetisi de geri gelebilir. Birçok kişi bu yöntemin toplantılar ve grup içinde yaşanan anlar açısından yaşamlarında devrimci bir dönüşüm yarattığını söylüyor.

ELEKTRONİK CİHAZLAR: KOKLEA İMPLANTI

İç kulakta ileri derecede hasar varsa, dile anlam vermek için yeterli sinyal üretecek kadar tüylü hücre bulunmadığından geleneksel işitme cihazları yararlı olamaz. Geçmişte bu durumdaki kişiler ömür boyunca sessizliğe mahkûm oluyorlar ve dudak okuyarak ya da işaret diliyle iletişim kurmakla yetinmek zorunda kalıyorlardı. Erişkin yaşta tam işitme kaybı yaşayan kişiler için sessiz dünyaya geçiş son derece büyük bir stres yaratıyor, hatta bazıları intiharın eşiğine geliyordu.

Doğuştan tam sağır olan çocuklar için sessiz dünya bir sorun oluşturmuyordu, ama bu çocukların anne babaları dışındaki kişiler tarafından anlaşılabilecek düzeyde konuşma öğrenmelerine çoğu zaman en yoğun çabalar bile yeterli olmuyordu.

İngiltere'de her yıl doğan 800 000 çocuktan yaklaşık 150'si tam sağır olarak dünyaya geliyor, kalan çocukların yaklaşık 80'i de menenjit nedeniyle sağırlaşıyor. Son zamanlarda bakteriyel menenjite karşı aşılar geliştirilmesiyle ve anne babaların bu tehlikeyi daha iyi tanımaları sayesinde bu ikinci sayının giderek düşmesi bekleniyor.

Seslerin elektrik uyaranlarına dönüştürülmesi ve işitme işleminin başlaması için tüylü hücrelere gerek vardır. Gelişmeyen ya da tahrip olan koklea tüylü hücreleri henüz yerine konulamıyor, ama işitme siniri lifleri varsa ve varlığını sürdürüyorsa, kulağa verilen elektrik uyaranlarını iletmede bu lifler kullanılabiliyor. Bu da akustik işitme cihazlarıyla değil, elektronik cihazlarla mümkün olabiliyor.

Bu sistemde de bir mikrofon ve sinyal işlemcisine bağlı bir yükselteç var, ama bu işlemcinin ürettiği çıktı ses değil, orijinal ses dalgasına uygun bir elektriksel çıktıdır. İlk girişimlerde oval penceredeki zara yerleştirilen tek bir elektrot kullanılıyordu. Bu çabalar, fikrin işe yarayacağını gösterdi ve birden çok elektrotun yerleştirildiği ince ve esnek bir şeridin oval pencerenin yakınında matkapla açılan küçük bir delikten kokleaya geçirilmesi (kokleostomi) yöntemi geliştirildi.

Kokleanın tam merkezine dolanan elektrot, işitme siniri liflerinin çok yakınında yer alır. Kulak kepçesinin arka ve üst bölümünde saçlı deri altında kafatasına açılan bir oyuğa içinde mıknatıs bulunan bir sinyal işlemcisi gömülüyor. İçinde mıknatıs olan bir radyofrekans vericisi de dışarıdan işlemcinin üzerine yerleştiriliyor ve mıknatıslar arasındaki çekimle işlemciyi örten deriye tutunuyor. Sesler bir mikrofonla toplanıyor ve elektrik sinyaline dönüştürülüyor, sonra verici, bir pil yardımıyla bu sinyali deriden geçirerek işlemcideki alıcıya iletiyor. Alıcının ürettiği elektrik uyaranı da koklea içine gömülü olan elektrota ulaşıyor.

Günümüzde birbirinden farklı birçok elektrot tipi ve farklı birçok konuşma işleme stratejisi kullanılıyor. Bunların hepsi de kullanıcıdan en iyi "işitme" yanıtı alınmasını amaçlıyor. Cihazın iyi çalıştığı kişilerde sonuçlar mucize niteliğindedir ve bu kişilerin bir bölümü geleneksel telefonları bile kullanabiliyor.

Erişkinlere bu gereç her zaman takılabilir, ama doğuştan sağır olan ya da konuşmayı öğrenmeden önce (dil öncesi) sağırlaşan bebeklerde mümkün olduğunca erken, kesinlikle de üç-dört yaşından önce takılmalıdır. Bu yapılmazsa konuşmaları hiçbir zaman gelişemez. Beyinde işitmeyle ilgili yollar uyarı olmayınca gelişmediği ve belli bir süre sonra kapandığı için, dört yaşından sonra yerleştirildiğinde sonuçlar çok düş kırıcı olabiliyor ve çocuk hiçbir zaman kaliteli bir konuşma düzeyine ulaşamıyor.

Bu da bütün bebeklerde otoakustik emisyon testiyle tarama yapılmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.Bu taramayla tam işitme kaybı olan bebekler erkenden saptanabiliyor ve implant yerleştirilmesi gerekip gerekmediğine ilişkin güç kararlar aceleye gelmeksizin alınabiliyor. Ne yazık ki İngiltere'de sağır bebeklerin saptanması durumunda doğacak yüksek maliyetten kaçınıldığı için, henüz bu tarama yapılmıyor.

Doğumda işiten ve konuşmayı öğrendikten sonra (genellikle menenjit nedeniyle) sağır olan çocuklarda da koklea implantları yararlı olabiliyor. Bu girişim ne kadar erken gerçekleştirilirse, eğitim ve genel sosyal gelişimde çocuğun yaşayacağı kayıplar o kadar az olacaktır.


Koklea implantı kullanılarak kokleadaki işitme siniri lişerine elektrik uyaranları gönderilebiliyor. Bu sistemde de bir mikrofon ve bir yükselteç var, ama cihaz ses uyaranları yerine elektrik uyaranları üretiyor ve bu uyaranlar doğrudan kokleaya iletiliyor. En yeni gelişmelerle kulağa bir ses işlemcisi yerleştirilerek sistemin telsiz çalışması sağlanabiliyor.

İngiltere'de koklea implantları ve kemiğe vidalanan işitme cihazları yerel fonların sağlanabilmesi koşuluyla genel sağlık sistemi tarafından sağlanıyor. Cihazların kendileri oldukça pahalıdır, örneğin koklea implant cihazının fiyatı yaklaşık 12 000 Sterlin'dir ve en iyi implant tipinin seçilip, yerleştirilip, ayarlanmasını güvence altına almak için deneyimli bir ekip gerekiyor. Fon sağlamayı reddetmeleri durumunda bunun kendilerine karşı kullanılmasından ve kamuoyunun sert tepkisinden çekinecekleri için sağlık yetkililerinin çoğu, çocuklara ve bebeklere uygulanacak koklea implantlarının maliyetini karşılayacaklardır. Ancak bu erişkinler için geçerli olmuyor ve birçok sağlık yetkilisi bu cihazdan yarar sağlayabileceği tahmin edilen tam sağır kişilere implant için fon vermeyi reddediyor.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Sorun ne olursa olsun, kişiye yararlı olabilecek bir işitme cihazı tipi bulunabilir.
  • Cihazlar akustik, kemik iletimli ya da elektronik olabilir. / Modern teknolojiler cihazların kalitesini iyileştiriyor.
  • İşitme sinirinde yetersizlik ya da hasar varsa, bugün için işitme cihazlarının sağlayacağı yarar beyne ulaşabilen bilgi miktarıyla sınırlı olacaktır.
  • Teknolojideki gelişmeler ve iç kulağın yeniden canlandırılmasına yönelik umut verici gelişmeler geleceğe yönelik büyük beklentiler yaratıyor.

  

Bu yazı 13811 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.