Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
Kulak çınlaması
07.12.2008 22:36:02
Kulak çınlaması ya da tinnitus kişinin, başının dışındaki dünyadan kaynaklanan "gerçek" seslerle tetiklenmeyen işitsel yollardaki değişiklikler sonucunda ortaya çıkan sesleri "işitmesini" tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

Kulak çınlaması ya da tinnitus kişinin, başının dışındaki dünyadan kaynaklanan "gerçek" seslerle tetiklenmeyen işitsel yollardaki değişiklikler sonucunda ortaya çıkan sesleri "işitmesini" tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu sesler gerçeğe benzer ve kulak çınlaması olan kişiler ansızın gelişen ve ilk kez gecenin sessizliğinde duyulan ıslık ya da vızıltı tarzındaki bu sesleri açıklayabilmek için saatlerce, hatta günlerce borulardaki sızıntıları ya da elektrik bağlantılarındaki bozuklukları araştırabilir. Bu yalnızca bir "ses" olduğu için ilk başta garip görünebilir, ama kulak çınlaması büyük bir psikolojik stres kaynağıdır.

Bu bölümde kulak çınlamasının niçin bu kadar rahatsız edici olduğunu, nedenlerini ve tedavisini ele alacağız.

KULAK ÇINLAMASI NEDEN BU KADAR RAHATSIZ EDİCİDİR?

Hayvanlarda işitme, savunma ve hayatta kalma açısından birinci derecede önemli bir erken uyarı sistemidir ve onları "tetikte olmaya" zorlar. İnsanlarda bu temel "hayvani" yanıtların üzerine "düşünceler, duygular ve duyumlar" da eklenmiştir ve bütün bunlar karşılıklı etkileşim içindedir.

Rokleanın sesi saptaması ile beyindeki işitsel korteks tarafından sesin algılanması arasında kısa bir süre geçer. Bununla birlikte, bu kısa sürede her türlü etkileşim gerçekleşebilir. Gerek hızlı bir bilgisayar için, gerekse beynimiz için saniyenin dörtte biri uzun bir süredir.

Yalnızca sesi duymakla kalmayız, sesten fiziksel ve duygusal olarak birçok biçimde etkileniriz.

Büyüleyici bir müzik dinlerken bel kemiğinden aşağıya doğru ilerleyen heyecan verici, hoş bir karıncalanma duymamış kimse yoktur.

İşitsel yollarla beynin diğer bölümleri arasındaki etkileşimler ve bağlantılar konusunda fazla bilgimiz yoktur. Bunların nasıl çalıştığı konusundaki bilgilerimiz daha da azdır. Bununla birlikte, kokleadan işitsel korteks yakınlarına kadar herhangi bir yerde, işitsel yolda sıradışı bir elektriksel aktivitenin farklı birçok etkisi olabileceğini bilmemiz yeterlidir.

Çevrede yeni hiçbir ses olmasa bile, hangi nedene bağlı olursa olsun işitsel yolda meydana gelen elektriksel değişiklikler beyin tarafından "ses" olarak algılanır. İşitsel korteks bu yeni aktivitenin dışarıdan kaynaklanmadığını "bilmez"; yalnızca bunu bir ses olarak yeniden yaratır. Bunun gibi, beyin sapı da yeni elektriksel aktivitenin bir dış tehdit oluşturmadığını bilmez; sanki böyleymiş gibi tepki verir.

Bunu, parmağımı gözünüze soktuğumda olacaklarla karşılaştırın: canınızın yanması yanında büyük bir olasılıkla gözünüzde ışık çakacaktır. Gözünüze ışık tutmuş değilim, ama görsel korteksiniz görsel sisteminizdeki elektriksel değişiklikleri "ışık" olarak algılayacaktır. Görsel kortekse kan gelişinin bozulduğu klasik migrende ışık çakmaları görülmesi yaygın bir deneyimdir.

Olmayan "sesleri" işitmek, erken uyarı etkisi sürdüğü ve kişi tetikte kalmaya devam ettiği için başka bazı belirtilerin ortaya çıkmasına da neden olabilir. Kişi sabırsız, aksi ve sinirli olabilir ve belli bir konuya yoğunlaşmakta güçlük çekebilir. Kulak çınlaması bir kaza, patlama, başın hızla öne ve geriye doğru savrulduğu bir yaralanma, ailede bir ölüm gibi kötü bir olayla bağlantılıysa, etkisi daha da ağır yaşanabilir.

Öfke, hastalık ya da yorgunluk gibi yaygın beyin sapı aktivite düzeyini artıran diğer etmenler, tetikte kalma gereksinimi olduğunda, kulak çınlamasının daha çok fark edilmesine ve bundan duyulan rahatsızlığın artmasına yol açar. Ayrıca kuşkusuz bu gürültü akla geldikçe duyulan rahatsızlık da daha fazla olacaktır.

Bu rahatsızlık karakterlerine ve kişilik özelliklerine bağlı olarak kişilerde psikolojik sorunlar da yaratmaya başlayabilir. Bazılarının tam olarak denetim altında tuttukları düzenli bir yaşamları vardır ve kulak çınlamasının yok olmasını sağlayamadıkları zaman çok öfkelenirler. Çınlamayı yok etme üzerinde yoğunlaştıkça, durum daha da kötüleşebilir ve özellikle gecenin sessizliğinde bu kişileri giderek daha fazla sinirlendirir. Birçok kişi sesi bastırmak için kalkıp radyoyu ya da televizyonu açar, çamaşır makinesini ya da kurutma makinesini çalıştırır ya da kendini sokağa atarak caddelerde dolaşır durur.

ERKEN UYARI ETKİSİ
  • Vahşi yaşamdaki hayvanlar açısından yaprakların ya da hareket eden otların hışırtısı gibi beklenmedik bir ses, olası bir tehlikenin belki de bir yılanın yaklaştığına ilişkin bir erken uyarıdır. Bu sırada beyin sapı harekete geçmiştir ve hayvanı en kötü olasılığa hazırlamaktadır. Hayvanın kalp hızı artar, nabzı hızlanır, solunumu derinleşir ve hızlanır ve bol miktarda adrenalin salgılanır.
  • Hayvan sesin bir düşmana ait olması durumunda kaçmaya ya da dövüşmeye hazır, tetikte beklemektedir. Hayvan sesin yaprakların ya da uzun otların arasından esen rüzgâra ait olduğunu anlayana kadar bu tetiktelik durumu devam eder. Sonra bu durumu sona erer ve beyin sapı "bekleme" konumuna geçer.
  • Deneyimli korku filmi yapımcıları bu etkiyi kullanmak için ekranı karartıp, farklı yönlerden garip sesler gelmesini sağlayarak izleyicileri koltuklarında germeyi başarır. Adrenalini yükselen insanlar koltukların kollarına yapışır. Birçok kişi karanlık bir evde gece duyulan bir gıcırtının korku ve endişe yarattığını da bilir.

Bazı kişiler de sessizliği bir daha yaşayamayacaklarını düşünüp bu "gürültünün" ömür boyunca gittikleri her yerde onları izlemesinden korkarak umutsuzluğa kapılır ve derin bir depresyona girebilir. Öte yandan, kulak çınlaması yaşayan kişilerin büyük bir bölümü uyumakta büyük bir güçlük çeker ve ertesi gün çalışmak zorunda olduklarını bilmek onları perişan ettiği için, çınlamayı daha da yoğun hisseder. Birçok kişi kendisinde bir beyin tümörü ya da başlangıçta "gürültüyle" kendini belli eden ölümcül bir hastalık olmasından korkar. Nitekim, geçmiş yüzyıllarda da çoğu zaman kafanın içindeki gürültülerin şeytanın işi olduğuna inanılırdı. Sonuç olarak kulak çınlamasının kişilikleri üzerinde yaptığı farklı etkilere göre, insanlar bu sorundan çok farklı biçimlerde etkilenebilir.

Kulak çınlaması her zaman uzun süreli değildir; çok gürültülü kulüplere ya da konserlere giden kişilerde kulak çınlaması gelişir, ama kısa süre sonra bu sesler giderek azalır ve yok olur. Bazı kişiler çok rahat ve gevşek bir kişilik yapısına sahiptir ve bu sesleri "bir bu eksikti" ya da "artık yaşlanıyoruz" türünden tepkilerle karşılayıp, kısa sürede duruma alışır.

KULAK ÇINLAMASI NE ÖLÇÜDE YAYGINDIR?
  • Tıbbi Araştırmalar Konseyi'nin 1989'da İngiltere'de yaptığı işitme araştırmasında nüfusun yüzde 10'unun beş dakikadan uzun süren bir kulak çınlaması yaşadığı saptandı.
  • Nüfusun yaklaşık yüzde 2'sinde orta derecede rahatsızlık yaratan kulak çınlaması vardı.
  • Her 1000 kişiden beşinde (ingiltere'de neredeyse 250 bin kişi) yaşam kalitesini ileri derecede etkileyen kulak çınlaması vardı.

KULAK ÇINLAMASI TİPLERİ VE NEDENLERİ

Farklı kulak çınlaması tipleri
Kulak çınlaması bulunan kişilerin büyük çoğunluğunda yalnızca o kişi tarafından duyulan öznel sesler vardır (sübjektif tinnitus). Bununla birlikte az sayıda kişide bu sesler başkaları tarafından da duyulur ve buna nesnel kulak çınlaması (objektif tinnitus) adı verilir. Bu sesler genellikle sertleşip daralmış atardamarlardan kan geçişi sırasında oluşur ve duvarlara çarpan kanın bir fısıltı sesi çıkarmasından kaynaklanır. Bazen kulakta ya da yakınında gelişen iyi huylu tümörler (glomus tümörleri) ya da oluşum bozuklukları gibi toplardamar anormallikleri de benzer bir üfürüme, nabız gibi duyulan bir fısıltı sesine neden olabilir; bu sesler boyunda, şahdamarı (karotis) ya da boyun toplardamarı (jugüler ven) üzerine konulan dinleme aletiyle işitilebilir. Bir keresinde bana gelen bir kadın hasta, köpeğinin kulaklarını dikip sağ kulağını dinlediğini söylemişti. Bu hastanın şahdamarında bir daralma olduğu ve kanın daralan atardamardan geçerken çıkardığı tiz sesin köpeği tarafından duyulduğu anlaşıldı!

Kulak kaynaklı çıtırtı tarzında sesler de olabilir ve bunlar damak kasları (damak miyoklonusu) ya da orta kulak kaslarının düzensiz, tik benzeri kasılmalarına bağlıymış gibi görünüyor. Bu olgu, bazı yüz kaslarının seğirdiği tiklere benzer, ama kasların kulağa yakın olması bu seğirmenin duyulmasına neden olur.

Bazı kişilerde son derece rahatsız edici olabilen bu çıtırtıları gidermek amacıyla, cerrahlar orta kulaktaki kasları kesmeyi deniyor, ancak bu tür girişimlerden genellikle iyi sonuç alınmıyor.

Gürültünün zonklayıcı olmaması ve başkaları tarafından duyulmaması durumunda kişiler bu sesleri çok farklı biçimlerde tanımlar; vızıltı, uğultu, çınlama, vınlama ve bugüne dek tanımlanmış olası tüm sesler. Ayrıca bu sesler kulağın hemen dışında, bir kulakta ya da diğerinde veya bütün başta duyulabilir. Bu tür kulak çınlamasına sübjektif tinnitus adı verilir ve en yaygın görülen kulak çınlaması tipidir.

SÜBJEKTİF KULAK ÇINLAMASININ NEDENLERİ

Sübjektif (öznel) kulak çınlaması tiplerinin çoğunun "kaynağı" bilinmiyor. Bu seslerden tüylü hücreleri sorumlu tutmak ve iyi çalışmadıklarını, sesleri saptamak yerine, haylazlık edip sonradan ses olarak algılanan elektrik sinyalleri ürettiklerini ileri sürmek kolay bir açıklamadır. Bazı kişilerde bu geçerli olabilir, ama bilimsel olarak bunun doğru olduğunu göstermek güçtür ve genel geçer bir açıklama sayılamaz.


Bilgisayarlı tomografide (BT) beyne farklı açılardan röntgen ışınları verilir.
Bu röntgen ışınları alıcılar tarafından toplanır ve bilgiler bir bilgisayar tarafından analiz edilerek beynin bir fotoğrafı yaratılır.

Bununla birlikte, sübjektif kulak çınlamasının dışlanması gereken özgül bazı nedenleri vardır. Bu özellikle tek kulakta duyulan kulak çınlamaları için geçerlidir ve bu durumda diğer nedenler yanında orta kulağın ve mastoid hastalığının da dışlanması gerekir. Yapılması gereken incelemeler arasında fizik muayene, odyometri ve bilgisayarlı tomografi (BT) ya da manyetik rezonans (MR) görüntülemesi de vardır.


Manyetik rezonans (MR) görüntülemesiyle BT'de görülemeyen birçok ayrıntı ve küçük anormallik saptanabilir.

Seyrek olarak tek kulakta çınlama ve hafif işitme bozukluğunun nedeni akustik nöroma olabilir. Aynı tarafta duyusal-sinirsel işitme kaybı varsa bu olasılık daha da fazladır. Kişide bu selim ama hoş olmayan tümörlerden bulunup bulunmadığını saptamanın en iyi yolu MR görüntülemesi yapılmasıdır. MR ile kişide kafayı ilgilendiren başka birçok tümör ve hastalık tipinin de bulunmadığını saptamaya olanak veren ayrıntılar görüntülenebilir ve gerçekten hiçbir anormallik saptanamazsa sorunun "idiyopatik" olduğu söylenir; bu da sorunun nedeninin -henüz- bilinmediği anlamına gelir.

Teknoloji ilerledikçe ve kulak çınlamasının mekanizmasına ilişkin bilgilerimiz arttıkça, günümüzde en büyük grubu oluşturan idiyopatik grup belki giderek azalacak ve birçok kişide belirgin nedenler saptanması mümkün olacak. Her bir neden belirgin biçimde tanımlanınca da tıbbi tedaviler araştırılacak ve sonunda bulunacak.

Ne var ki, halen, işitme kaybı olmaksızın idiyopatik kulak çınlaması bulunan kişilerde, yalnızca kokleadan işitsel kortekse giden yolda bir yerlerde düzensiz elektrik sinyalleri üretildiğini söyleyebiliriz. İşitme kaybı olan kişilerde kulak çınlamasını açıklamak üzere bir başka mekanizma önerildi. Buna göre kokleadaki tüylü hücrelerden içeriye doğru ilerleyen, durakları, bağlantı noktaları, güçlendirici cihazları, filtreleriyle işitme sistemi bir elektrik şebekesidir. Her elektrik sisteminde elektriksel bir "gürültü" vardır. CD ya da teyp çalınmadığı sırada hi-fi bir amplifikatör sonuna kadar açılırsa, en pahalı sistemlerde bile hoparlörden belli bir ses işitilecektir.

Vücut genellikle iç "vücut" gürültülerini dışlayan bir işitme eşiği oluşturur.
Bu algı eşiği düşerse, "vücut' gürültüleri işitilebilir ve kulak çınlaması etkisi yaratır.

Kulak çınlaması yok
Sesin işitilebilmesi için algı eşiğinden yüksek olması gerekir. iç "vücut" gürültüsü eşiğin altındadır, dolayısıyla işitilmez.

Kulak çınlaması
Sinyal algı eşiği düştüğü için, artık iç "vücut" gürültüsü aklanabilmektedir.

İşitsel sistemde de daima elektriksel bir arka plan gürültüsü olacaktır; normalde beyniniz bunu dışlayan bir eşik belirlediği için bunu işitmezsiniz. Gelen bir ses sinyalinin işitile-bilmesi için, arka plan gürültü eşiğini aşabilecek kadar güçlü olması gerekir. İnsanların eşikleri birbirinden çok farklıdır.

Nedeni ne olursa olsun işitme kaybı olduğunda, bu yalnızca normal dış seslerin beyne ulaşmasını önleyecek düzeyde bir kayıp olabilir. Dolayısıyla sağırlığın temsil ettiği perde aralığı boyunca 'sessizlik' beyin tarafından kaydedilir. Dünya sessiz bir yer değildir (sükunet olabilir ama sessizliğe ulaşmak son derece güçtür) ve sesin yokluğu erken uyarı sistemimizin değişiklik kaydedememesi anlamına gelir. Dolayısıyla beyin daha fazla "işitebilmek" için buna eşiği düşürerek tepki verir; bu durumda da iç gürültü düzeyine inilmiş olur ve kişi kendi kulağının çalışmasını işitmeye başlar.

Deney amacıyla bütünüyle sessiz bir alana (yankısız bir oda) yerleştirildiğinde, işitmeleri normal olan kişilerin çoğunda kulak çınlaması gelişir ve normal gürültülü ortama döndüklerinde bu durum yavaş yavaş geçer. Deney tekrarlandığında her seferinde bu etki yine gözlemlenir, ama insanların çoğu rahatsız edici ve ürkütücü buldukları için tam sessizlikten hoşlanmaz. Bunun nedeni bu ortamda "işitmenin" artık bir erken uyarı sistemi işlevi görememesi ve ilkel hayvani beyin sapı düzleminde kişinin kendisini tehlikeleri açık ve çaresiz hissetmesi olabilir.

SÜREKLİ DIŞSAL SESLER KARŞISINDA BEYNİN TEPKİSİ NEDİR?

Çoğumuz bir odada oturmuş okuma ya da yazma gibi bir işe yoğunlaşmışken, birden, daha önce sesini fark etmediğimiz saatin durduğunu işitme gibi bir deneyim yaşamıştır. Saat durduğu için aslında işitilecek bir şey yoktur, ama daha önce beyin sapımız saatin zararsız tekdüze tik taklarını filtreden geçiriyor ve bu ses algı düzeyine ulaşamıyordu. Düzensiz damlayan bir çeşmede bunu başarmak daha zordur ve bu durum sürekli bir tedirginlik kaynağı olabilir; bu tepki kısmen bir sonraki damlanın gelişini beklememize ve sesi duymayınca beyin sapındaki uyum sorununun artmasına bağlı olabilir.

Kişilik özelliklerine bağlı olarak insanlar düzensiz sesleri hoşgörüyle karşılamayı öğrenir ya da sonunda öfkelenir ve bir önlem alır. Yeni bir buzdolabı aldığınızda da aynı olayı yaşarsınız. Başlangıçta sesi düzensiz bir biçimde açılır ve kapanır ve motorun sesi sizi rahatsız edebilir. Ama sonunda hemen herkes duruma alışır ve artık bu sesler bir sorun oluşturmaz.

Beyin sapının gelen işitsel sinyalleri işleme gücü hayranlık verici düzeydedir. Deneyimler ışığında zararsız olduğuna karar verdiği sinyalleri filtreden geçirebilir. Bu sinyaller işitilince erken uyarı etkisi ve açıklanamayan ve beklenmedik seslerle bağlantılı bütün diğer duygusal etmenler artık harekete geçmez ve zamanla sinyal artık bilinç düzeyine bile ulaşmayabilir.

İnsanlarda hayatta kalmayla ilgili bu karmaşık bilgisayarın üzerine, duyular, duyumlar, düşünceler ve duygular yaşamamızı sağlayan, alt merkezlerle de etkileşim içine girebilen ve onları etkileyebilen daha "üst düzey" bir başka bilgisayar bankası yüklenmiştir. Artık duyarlı kişilerde bir iç çatışma için sahne hazırdır: işitme sistemindeki hafif bir olağandışı elektriksel aktiviteyle "üst düzey" bilgisayar bankasında korku ve endişe duyguları harekete geçer; bu duygular geri bildirim yoluyla beyin sapında genel bir uyarılmaya neden olur, bu da genel bir rahatsızlık duygusuna yol açar. Bu seslerin dışsal mı, yoksa içsel mi olduğu sorusunun anlamı yoktur; süreç iki durumda da aynıdır.

KONSANTRASYONUN BOZULMASI

Dil çok yüksek düzeyde bir beceridir ve konuşmayı anlamak için önemli ölçüde beyin gücü kullanırız. Belli bir anda yalnızca bir konuşmaya yoğunlaşabilirsiniz; aynı anda çevredeki diğer sesleri de duyabilirsiniz ama bunlar sadece sestir, tam olarak anlamını kavrayamazsınız. Hemen herkesin başına gelmiştir; bir partide bazı arkadaşlarınızla derin bir sohbete dalmışsınızdır ve çevrenizde genel bir uğultu vardır. Arkanızda birinin adınızı andığını işitirsiniz ve dikkatiniz hemen bu yeni ve ilginç sese odaklanır. O andan itibaren de ilk konuşmada ipin ucunu tamamen kaçırırsınız.

Kulak çınlaması dikkat hırsızıdır. Açıklanamayan ses dikkatinizi çekmeye çalışır. Adeta "Beni dinle, bu önemli olabilir" der ve beyninizi o anda yaptığı işten uzaklaştırır. Kulak çınlaması olan kişiler dikkatlerini çeken bu istenmeyen ve inatçı misafir nedeniyle, genellikle karmaşık zihinsel görevlerin üstesinden gelmede önemli güçlüklerle karşılaşır.

KULAK ÇINLAMASI OLAN KİŞİLERE YARDIM ETME

Kulak çınlaması olan kişiler ciddi sıkıntılar, hatta depresyon, kaygı ve bazen intihar düşüncesi gibi psikiyatrik sorunlar yaşayabilir. Neyse ki çoğu böyle ağır sorunlar yaşamaz ve yalnızca doktor tarafından KBB bölümüne sevk edilmeleri gerekir.

Bu bölümde KBB uzmanı size bazı sorular sorarak sorunun ne olduğunu ve eşlik eden başka bazı belirtiler bulunup bulunmadığını saptamaya çalışır. Belirtileriniz kulak, burun ya da boğazınızda, merkezi sinir sisteminizde ya da boynunuzdaki önemli kan damarlarında lokal bir sorununuz olabileceğini düşündürüyorsa çok kapsamlı incelemeler yapılacaktır.

Büyük bir olasılıkla saf ton odyometri yapılacak ve bu testin sonuçlarına ve belirtilerinize göre başka bazı incelemeler gerçekleştirilebilecektir. Bu yolla kulak çınlamasının çok seyrek görülen özgül bazı nedenleri saptanabilir ve uygun tedavi için hasta sevk edilebilir. Ama bu kişilerin büyük çoğunluğunda yaşamı tehdit edici nitelikte ya da ciddi herhangi bir sorun yoktur. Bütün korkularınıza karşın, doktorunuz sonuçtan oldukça emin olabilir. Sorunun niteliğine ilişkin bu türden güvenceler, büyük bir endişe kaynağı olan ve kulak çınlamasını canlı tutan iç korkuların giderilmesine yardım edebilir. Bundan sonra atılacak adım sorunu tedavi etme yolları bulmaktır.

Kulak çınlaması tedavisinde hedef, seslerin beyin sapında oluşturduğu 'sıkıntının' giderilmesidir. Beyin sapının bu seslerin bir tehdit olmadığını "öğrenmesi" ve giderek bunlara alışarak duymazlıktan gelmesi sağlanabilir ve böylece bu seslerin bilinç düzeyine ulaşması ya da erken uyarı etkisi yaratması önlenebilir. Birçok kişide dikkatli bir muayene, uygun incelemeler ve mantıklı açıklamalar bu alışma sürecini başlatacaktır. Bununla birlikte, beynin üst merkezleriyle beyin sapı arasında henüz tam olarak bilinmeyen karmaşık bir etkileşim vardır. Seslerin şiddetine ve verdiği rahatsızlık düzeyine ve bireyin kişiliğine bağlı olarak, bazı kişilerin daha fazla desteğe ihtiyacı olabilir.

Önemli boyutlarda işitme kaybı olan kişiler
Genellikle işitme cihazıyla işitmenin düzeltilmesiyle kulak çınlaması geçer; bu durumda beyin işitme eşiğini yeniden ayarlayacak, böylece kulak çınlamasının işitilmemesini sağlayacaktır. Bu en iyi sonuçtur. Bazen işitmenin düzeltilmesi hemen etkili olmaz, ama kulak çınlaması önemli ölçüde hafifler ve iç sesler yeni işitilen dış seslerden daha önemsiz hale gelir. Günümüzde uygulanan akustik kulak çınlaması tedavilerinin çoğunda bu temel alınır. İç seslerin önemini azaltmak için dış sesler dinletilerek beyin sapının kulak çınlamasını geri plana itmeyi ve giderek önemsememeyi "öğrenmesi" sağlanır. Kulak çınlamasını bütünüyle boğmada gür seslerin kullanılmasına tam maskeleme adı verilir, ama bunun kulak çınlamasında en iyi tedavi yaklaşımı olmadığı düşünülüyor; maskeleme kaldırılınca kulak çınlaması aynı düzeyde varlığını sürdürebiliyor.

"Maskeleme" teknikleri: Ses jeneratörleri
İşitme cihazlarında değişiklik yapılarak, sisteme uygun bir bastına ses, örneğin tam maskeleme düzeyinin yarısı şiddetinde uzun dalgalı bir beyaz gürültü ("susturucu" ses) üreten bir ses jeneratörü eklenebilir. Kulak çınlaması ve işitme kaybı olan kişilerde saf yükseltme çınlama düzeyini azaltmaya yetmezse, bu bileşimle çok etkili sonuçlar alınabiliyor. Çınlama hafifledikçe, buna eşlik eden sıkıntı da azalıyor ve beyin sapı istenmeyen sesleri süzüp dışarıda bırakmayı öğreniyor.

İşitmesi normal olan kişilerde genellikle yarım maskeleme düzeyine ayarlanmış saf maskeleme cihazları yararlı sonuç veriyor. Rahatsız edici nitelikte olmayan bir arka plan sesi verilmesi dikkatin dağılmasını sağlıyor ve kulak çınlamasının "erken uyan" etkisi giderek azalıyor ve sonunda kulak çınlaması rahatsız edici olmaktan çıkıyor ve artık işitilmiyor.

Çevresel önlemler
Birçok kişi sessiz bir ortamda kolayca uykuya dalamaz. Bu kişiler için çevreden gelen hafif seslerin (bir radyonun ya da sevdikleri bir müzik kasetinin, hatta bir kitap kasetinin çalması gibi) çok yararı olabilir. Alçak sesli monoton bir konuşma bazı kişilerin çok uykusunu getirirken, bazıları anlama yoğunlaşır ve uykuya dalamaz. Herkesin sorunun üstesinden gelmede kendi özel çözümleri vardır ve biraz denemekte yarar olabilir. Seçilen bu gürültü eşleri rahatsız edebilir (kulak çınlamasının kişiyi rahatsız etmesi gibi), ancak yalnızca yastığa başınızı dayayınca işitilen, başka kimse tarafından duyulmayan yastık hoparlörleri kullanılabilir. Elektrikli alet satan büyük mağazalarda bunlar görece ucuza bulunabilir.

Hafif çevre sesleri gündüzün de gevşemeniz için kullanılabilir. Normalde sessiz bir ortamda çalışan, okuyan ya da başka işler yapan kişiler kulak çınlaması gelişince arka planda bir müzik çalma gereği duyar. Günümüzde denizdeki dalga sesi gibi yatıştırıcı bazı sesleri içeren kasetler satılıyor. Bu konuda doktorunuzdan bilgi alabilirsiniz.

PSİKOLOJİK DESTEK VE BİLİŞSEL TERAPİ

Kulak çınlaması olan kişilerin çoğunda yukarıda anlatılan tekniklerle sorun çözülür, ama ufak bir azınlık kişilik özellikleri nedeniyle bu kusuru hoşgörüyle karşılayamaz ya da yaşamında denetim dışı bir şeyler olmasını kabul edemez. Bu kişiler, yok etme çabası içinde kulak çınlamasına yoğunlaştıkları için ek bazı önlemlere gerek duyar. Bu, uykuya dalmaya çabalamaya benzer; ne kadar çabalarsanız çabalayın uykuya dalamazsınız, sonra kendiliğinden dalıp gidersiniz. "Hiçbir şey" olmaması için çabalayınca "bir şeyler" olur ve bu felsefe aynen kulak çınlaması için de geçerlidir.

Dikkatin dağılması gerekir ve kulak çınlaması üzerinde yoğunlaşmış olan dikkatin dağılması için çeşitli gevşeme teknikleri yararlıdır. Genellikle bu teknikler işitme terapistleri ya da bu tekniklerde eğitilmiş kişiler tarafından öğretilmelidir. Büyük hastanelerin odyoloji bölümlerinde ya da işitme cihazı merkezlerinde bu teknikler konusunda eğitilmiş işitme terapistleri bulunabilir. Maskeleyici, işitme cihazı, yastık hoparlörü gibi sesin yerine geçen ses cihazları kullanan kişilerin çoğu gevşeme kasetlerinden ve yoga tarzında egzersizlerden yararlandıklarını belirtiyor. Aslında kulak çınlamasıyla bağlantılı rahatsızlığın üstesinden tek başına etkili bir gevşeme terapisiyle gelmek de mümkün olabilir.

Kulak çınlaması uykuya dalmanıza ya da gece uyanınca yeniden uyumanıza engel oluyorsa, basit bazı tekniklerden ya da hilelerden de yararlanabilirsiniz. Birincisi saate bakmayın. İkincisi kalkıp bir bardak çay ya da kahve içmeyin. Bu gibi eylemler kendinize gelmenize neden olur ve çay ve kahvedeki uyarıcılar süreci daha da uzatır. Zengin ses içerikli basit bir sözcük bulun ("rulman" "şırıltı" gibi) ve farklı vurgularla bu sözcüğü yavaşça sürekli tekrarlayın.

Kulak çınlaması insanları fazlasıyla kuşatıp yaşamın odak noktasına dönüşebilir ve hemen her anlarına egemen olabilir. Bu belirtiden kurtulamadıklarını, onun kendilerine egemen olduğunu hissetmeye başlarlar. Bilişsel terapi kişilerin belirtileri hakkındaki düşüncelerini değiştirmeye yönelik bir terapi tekniğidir.

Boğucu, gürültülü, kalabalık bir metroda olduğunuzu düşünün. Vagon tıkış tıkıştır, hareket edemezsiniz, başınızı bile döndüremezsiniz. Sonra arkanızdaki bir kişinin sivri bir cismi kaburgalarınıza batırdığını ve canınızın yandığını hissedersiniz. Bu düzensiz aralıklarla yineleyen bir olaydır. Ne hissedersiniz? Canınız yanar elbette, ama aynı zamanda öfke, içerleme, hatta belki de korku duyarsınız; neden acaba? İnsanlar buna birçok açıklama getirebilir. Örneğin denetimi elden kaçırdıklarını, tehdit altında olduklarını, alanlarına girildiğini, diğer kişinin çok bencil olduğunu falan düşünebilir, başka şeyler de akla gelebilir.

Sonunda metro istasyona ulaşır ve yeterince insan indiği için biraz rahatlar ve çevrenizi inceleyebilirsiniz. Arkanıza dönüp baktığınızda bunun kör bir adam olduğunu, size batan cismin de beyaz değneği olduğunu görürsünüz. Şimdi ne hissederdiniz? Eskisi gibi hissetmeyeceğinizden eminim.

Meselenin özü şu: belirtiler (kulak çınlaması, ağrı, baş dönmesi, vb.) onlara ilişkin düşünce tarzımıza bağlı olarak bazı duygular yaratır (öfke, engellenmişlik duygusu, korku). Bilişsel terapi belirtilerle duygular arasındaki bağlantıyı değiştirmeyi, böylece belirtilerin "kabul edilmesini" sağlamayı hedefler. Bu gerçekleşince genellikle belirtiler de yok olur. Kulak çınlamasında bilişsel terapi bir uzmanlık alanıdır, ama bu hizmete erişim her zaman kolay değildir.

KULAK ÇINLAMASI İÇİN AMELİYAT

Kulak çınlamasında ameliyattan vebadan kaçar gibi kaçının. Kulak çınlaması bir belirtidir ve ameliyat belirtilere neden olan durumlar için uygulanır. Kulak çınlaması tiplerinin hemen hepsinde gerçek neden bilinmediğinden, tam iyileşme iddiasıyla önerilen ameliyatların mantıklı bir temeli yoktur. Önemli bir ameliyatın duygusal etkisi kulak çınlaması belirtisini örtebilir. Akupunktur uygulaması sırasında kulak çınlaması olmaması gibi, ameliyata bağlı ağrılar da bir süre "maskeleyici" etki yapabilir. Ancak "tüylü hücrelerin beyne çınlama sinyalleri göndermesini önlemek için koklea sinirini kesme" ameliyatları işe yaramaz, hatta sağırlaşan kulağa artık işitme cihazları, ses jeneratörleri ya da çevresel önlemlerle yardım edilemediği için kişinin durumu daha da kötüleşebilir.

Bazı sağlık sorunlarında kulak çınlaması tablonun bir parçasını oluşturur. Otoskleroz ve akustik nö-romalar buna örnek verilebilir. Nitekim işitmeyi sağlamaya yönelik başarılı otoskleroz ameliyatlarından sonra kulak çınlaması geçebilir ve işitmenin korunduğu akustik nöroma ameliyatlarından sonra çınlama çok azalabilir. Bununla birlikte, bu özgül durumlarda bile kulak çınlamasının geçeceğini vaat etmek ihtiyatlı bir tutum olmaz; oysa gerçekten düzelirse kişi için bu beklenmedik bir ödül olacaktır.
 

 

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Kulak çınlaması çevrede olmayan bir sesin işitilmesidir.
  • Kulak çınlaması ya sübjektiftir ya da çok seyrek olarak, kulaktaki sesi diğer bir kişi de duyuyorsa objektiftir.
  • Kulak çınlaması hoşlanılmayan birçok duyguyu harekete geçirebilir, ama altta yatan ciddi bir hastalığa bağlı olması çok seyrek görülür.
  • Kulak çınlamalarının çoğu, zamanla önemsizleşir ve rahatsız edici olmaktan çıkar.
  • Özellikle işitme kaybının eşlik ettiği durumlarda tek kulakta çınlamanın araştırılması gerekir.
  • Kulak çınlaması tedavisinde altta yatan bir hastalık olup olmadığı araştırılmalı, varsa işitme kaybı tedavi edilmeli, kişiye durum açıklanmalı, danışmanlık hizmeti sunulmalı ve bazı durumlarda maskeleyici ve/veya işitme cihazı verilmelidir.
  • Genelinde insanların çoğunda bu durum kendiliğinden giderilir, ama iyi niyetli ve yapıcı önerilerle bunu hızlandırmak mümkündür.

  

Bu yazı 16095 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.