Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
Peptik ülser ve H. pylori
07.12.2008 16:47:32
Peptik ülserin neden olduğu başlıca belirti karnın üst bölümünün ortasındaki ağrıdır. Bu genellikle yanma tarzında bir ağrı olarak tanımlanır ve her zaman görülebilir, ancak sıklıkla yemek saatlerine bağlıdır.

Günümüzde Reflü den daha seyrek görülmekle birlikte başlıca Hazımsızlık nedenlerinden biri de peptik ülserdir. Peptik ülser sindirim yolunun üst bölümünde herhangi bir yerde olabilir, ama daha çok midede ya da ince bağırsakların başlangıcını oluşturan onikiparmak bağırsağında görülür. Tıbbi olarak ülser, dokunun üzerini örten tabakaların tahrip olmasıyla gelişen küçük bir yaradır. şekli ağız yaralarına benzer, ama daha derin olduğu için o kadar çabuk iyileşmez. “Peptik” sözcüğü, yiyeceklerin parçalanmasına yardım eden mide enzimi olan pepsinden gelir; ama peptik ülser terimi hem midedeki, hem de onikiparmak barsağındaki ülserleri kapsar.

BELİRTİLER

Peptik ülserin neden olduğu başlıca belirti karnın üst bölümünün ortasındaki ağrıdır. Bu genellikle yanma tarzında bir ağrı olarak tanımlanır ve her zaman görülebilir, ancak sıklıkla yemek saatlerine bağlıdır. Mide ve onikiparmak barsağındaki ülserlerin belirtileri aynı olabilir, ama onikiparmak barsağı ülseri sütlü içeceklerle geçen ve özellikle sabahın ilk saatlerinde ortaya çıkan ağrıya neden olur. Mide ülseri ise yemekten sonra ağrıya neden olabilir ve ağrıya bulantı eşlik edebilir. Ağrının bir özelliği, ağrının yerini tam olarak gösterebilmenizdir; diğer durumlarda ağrı daha yaygındır. Yaşadığınız sorun peptik ülserse belirtiler genellikle gelip geçici olacak, birkaç hafta süren iyi dönemleri, her gün ağrınızın olduğu kötü dönemler izleyecektir. Öte yandan yıllardır süren ve gelip giden Hazımsızlık belirtileriniz de olabilir.

NEDENLER
Daha önce belirtildiği gibi, midedeki bezler yiyeceklerin sindirilmesine yardım eden asit ve pepsinden oluşan bir bileşim salgılar. Mde ve onikiparmak barsağı koruyucu bir sümüksü tabaka (mukus) salgılayarak asidin tahribatından korunur. İşte saldırı ve savunma arasındaki bu dengenin bozulması durumunda peptik ülser gelişir. Bunun birçok nedeni vardır, ama en yaygın neden, keşşyle peptik ülser tedavisinde yeni bir çığır açan bir bakteridir.

Helicobacter öyküsü
1980'lerin başlarına kadar peptik ülserde başka bazı etmenlerin de rolü olabileceği kabul edilmekle birlikte, esas nedenin kişinin yaşam biçimi olduğu sanılıyordu. Peptik ülserin sigara içenlerde ve toplumun yoksul kesimleri arasında daha sık görüldüğü biliniyordu. Ayrıca "stresin" de önemli olduğu düşünülüyor, gerek hastalar, gerekse doktorlar ülseri stresli bir yaşam biçimine atfediyorlardı. 1960'ların sonlarında H2-reseptör antagonistleri, 1970'lerin sonlarında da proton pompası inhibitörleri gibi asit baskılayıcı güçlü ilaçların geliştirilmesiyle, artık ülserin ameliyata gerek kalmaksızın tedavisi mümkün hale geldi. Bununla birlikte tedaviden sonra ülser tekrarlayabiliyordu ve bunun başlangıçta ülsere yol açan aynı nedene bağlı olduğu düşünülüyordu.


Peptik ülserlerin yaygın olarak görüldüğü yerler.

1980'lerin başlarında Avustralya'da mide dokusu örnekleri üzerinde çalışan iki doktor olan Warren ve Marshall, midenin alt yarısını kaplayan mukoza örtüsü içinde yaşayan bir bakteri keşfettiler. Campylobacter pylori adını verdikleri bu bakterinin rolü tam olarak bilinmiyordu. Mide genellikle sterildir, ama bu bakteriler mukoza örtüsü içinde saklanarak diğer bakteriler gibi saldırıya uğrayıp tahrip edilmekten kurtulmanın bir yolunu buluyordu. Warren ve Marshall midede enfeksiyon olunca buna daima mide mukozasında Gastrit adı verilen mikroskobik bir iltihabın eşlik ettiğini belirlediler. Başlangıçta enfeksiyonun mu Gastrit e neden olduğu, yoksa Gastrit in mi enfeksiyonun gelişmesine uygun ortam hazırladığı bilinmiyordu. Bu sorunu çözmek için Dr. Marshall kendisine bakteri bulaştırdı ve yapılan testler Gastrit geliştiğini gösterdi. Enfeksiyonun antibiyotiklerle tedavi edilmesinden sonra Gastrit yok oldu. Bu deney, enfeksiyonun Gastrit e neden olduğunu kanıtlıyordu. Daha sonraları bakterinin bilimsel adı Helicobacter pylori olarak değiştirildi ve nüfusun belki de yüzde 40'ının midesinde bu enfeksiyonun olduğu saptandı. Bu kişilerin çoğunda herhangi bir belirti görülmemesine karşın, bir bölümünde (yaklaşık yüzde 10'unda) peptik ülser gelişeceği artık bilinmektedir. Mide ve onikiparmak barsağı ülseri olan birkaç bin kişiyi kapsayan çalışmalarda bunların büyük çoğunluğunun midesinin alt bölümünde H. pylori enfeksiyonu olduğu ve bir haftalık bir ilaç tedavisiyle bu enfeksiyon yok edilince ülserinin bütünüyle geçtiği ve uzun süre yinelemediği gösterildi.


Helicobacter pylori midenin alt yarısını kaplayan mukoza tabakası içinde gizlenir.

Enfeksiyon nasıl gelişir?
Genellikle Helicobacter pylori enfeksiyonu yaşamın ilk evrelerinde ailenin diğer üyelerinden edinilir. Yakın temasla bulaşabilir ve küçük bir evde toplu olarak yaşayan büyük ailelerde daha yaygındır. Ayrıca genç erişkinlerin dar bir alanda toplu olarak yaşadığı ordu koğuşları gibi ortamlarda da bulaşma olasılığı daha fazladır. H. pylori'nin tam olarak nasıl bulaştığı bilinmemekle birlikte, tükürükte bulunduğu, dışkıda da bulunma olasılığı olduğu gösterilmiştir. Enfeksiyonun yayılmasını önlemek çoğu zaman mümkün değildir, ama diğer bazı bağırsak enfeksiyonlarında olduğu gibi kişisel hijyen önemlidir. Yukarıda belirtildiği gibi, nüfusun yüzde 40'ında H. pylori enfeksiyonu vardır. Avrupa'da 65 yaşın üzerindeki kişilerde daha yaygın olduğu bilinmektedir; bunun nedeni İkinci Dünya Savaşı koşullarında enfeksiyonun daha kolay yayılması olabilir.

Enfeksiyonun sonuçları ne?
H. pylori enfeksiyonu bulunan kişilerin çoğunda yaşamları boyunca herhangi bir belirti görülmezken, bir bölümünde (yaklaşık yüzde 10 kadarında) peptik ülser gelişir. Bazı kişilerde ülser gelişirken diğerlerinde neden gelişmediği bilinmemekle birlikte, bunun enfeksiyonun edinildiği yaşla ve o kişideki H. pylori tipiyle ilgili olabileceği sanılmaktadır. Ülserin oluşum mekanizması oldukça karmaşıktır ve iki aşama söz konusu olabilir: Midenin alt yarısındaki H. pylori enfeksiyonu mideyi "aldatarak" daha fazla asit salgılamasına yol açar. Ayrıca mideyi kaplayan mukoza örtüsünün incelmesine neden olarak asidin dokuya sızmasını kolaylaştırır. Bunun dışında H. pylori enfeksiyonunun neden olduğu peptik ülserlerin diğer nedenlere bağlı peptik ülserlerden hiçbir farkı yoktur, dolayısıyla peptik ülser saptanan kişilerde genellikle özel testlerle bu enfeksiyon araştırılır.

Peptik ülser bulunmayan kişilerdeki H. pylori enfeksiyonunun herhangi bir belirtiye yol açmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte "ülsersiz dispepsi" adı verilen durumda belli bir rolü olabilir. Özellikle H. pylori enfeksiyonu göğüste duyulan mide yanmasına ve Reflü ye yol açmaz. Tersine bu enfeksiyonun Reflü belirtilerinin bir bölümünü önleyici bir rol oynadığı ve Reflü sü olan bir kişide H. pylori enfeksiyonunun tedaviyle yok edilmesinden sonra Reflü belirtilerinin kötüleşebileceği düşünülmektedir. Zira, H. pylori enfeksiyonunda bu bakterinin antasitlere benzeyen asit nötrleştirici etkisi Reflü sü olan kişilere yarar sağlar. Oysa onikiparmak barsağı ülseri olan kişilerde H. pylori enfeksiyonu asidi artırıcı etki yapar. Aradaki bu farkın nedenleri henüz tam olarak anlaşılmamıştır.

H. pylori enfeksiyonuyla ilgili en tartışmalı konu, bu enfeksiyonun mide kanserine yol açıp açmadığıdır. Enfeksiyonun kansere yol açtığı kanıtlanmadığı gibi, daha da önemlisi tedaviyle enfeksiyonun yok edilmesi durumunda mide kanseri riskinde azalma olmadığı gösterildi.

Ayrıca, mide kanseri geliştikten sonra H. pylori enfeksiyonunun tedaviyle yok edilmesinin hiçbir yararı yoktur. Bununla birlikte mide lenfoması olarak bilinen çok seyrek bir hastalıkta (midedeki kan hücrelerinin tümörü), H. pylori'nin yok edilmesi etkili sonuç vermekte, hatta tümörde tam iyileşme bile sağlayabilmektedir.

Kimler tedavi edilmeli?
H. pylori enfeksiyonu bulunan bir kişinin bakterinin yok edilmesi için tedavi görmesi gerekip gerekmediği konusunda karar verirken İngiliz Gastroenteroloji Derneği ile ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri'nin şu önerileri temel alınmaktadır.

Enfeksiyon nasıl yok ediliyor?
Sık rastlanan enfeksiyonların çoğundan farklı olarak Helicobacter pylori enfeksiyonunun yok edilmesi hayli güçtür ve aynı anda birkaç ilaç almanız gerekir. Bunun nedeni bakterinin midedeki mukoza tabakası içinde çok korunaklı bir ortamda yaşaması ve ilaçların çoğundan korunabilmesidir. Bununla birlikte, geçtiğimiz 10 yıl içinde gerektiği gibi kullanıldığında bu ilaçları alanların % 90'ında enfeksiyonu yok eden birçok ilaç rejimi geliştirildi. En yaygın kullanılan tedavi rejimlerinin hepsinde yedi gün boyunca üç ilaç alınır. Bu ilaçlardan ikisi farklı iki antibiyotik, üçüncüsü ise güçlü asit baskılayıcı ilaçlardan biri, genellikle de omeprazol ya da lansoprazoldür. Modern tedavi rejimleri çok güvenlidir ve kullananlarda pek az soruna yol açar, ama antibiyotiklerden bir bölümü bulantı ve kusmaya ya da ishale neden olabilir (bu da yaşlılarda ciddi olabilir) ve Alkol le birlikte alınmamalıdır. Mümkünse tedavi kürü tamamlanmalıdır; nitekim tedavinin başarısız olmasının en yaygın nedeni ilaçların gerektiği gibi alınmamasıdır.

ÖNERİLER
  • Halen peptik ülseriniz varsa, H. pylori tedavisi ülserin iyileşmesini sağlar.
  • Geçmişte ameliyatla tedavi edilmeyen bir peptik ülser geçirdiyseniz, bakterinin yok edilmesi ülserin yinelemesini önler.
  • Reflü nüz varsa ve halen ya da geçmişte peptik ülser sorununuz yoksa, bakterinin yok edilmesi gerekli olmadığı gibi, bu tedavi belirtilerinizin artmasına da neden olabilir.
  • Ülsersiz dispepsi bulunan kişilerde Helicobacter'in yok edilmesi tartışmalı bir konu olmakla birlikte halen önerilmiyor.
  • Günümüzde bakterinin yok edilmesinin mide kanserini önlemede yararlı olduğu düşünülmüyor, ama bu tedavi çok seyrek bir tümör tipi olan mide lenfoması bulunan bütün hastalara öneriliyor.
  • Bakterinin yok edilmesinin yararlı olacağı düşünülen gruplardan birine dahil değilseniz, H. pylori enfeksiyonu testi yaptırmanıza gerek yoktur.

H. pylori enfeksiyonunu yok etmek için uygulanan bir tedavi küründen sonra, mevcut H. pylori testlerinden biriyle tedavinin etkili olup olmadığını araştırmak gerekir. Bu amaçla genellikle üre soluk testi kullanılır. Yaklaşık her on kişiden birinde birinci kürün başarısız olması nedeniyle ikinci bir tedavi kürü uygulanması gerekir. Bazen birden çok tedavi kürüne karşın bakteri yok edilemez ve bu durumda genellikle antibiyotik tedavisinden vazgeçilerek farklı yaklaşımlar denenir. Bakterinin başarıyla yok edilmesinden sonra o kişide yeniden enfeksiyon gelişmesi çok seyrek görülür. Helicobacter 'in başarıyla yok edilmesinden sonra belirtiler sürüyorsa, bu belirtilerin farklı bir nedeni vardır.


Helicobacter’in yok edilmesi.

Helicobacter pylori belki de birkaç bin yıldır memelilerde yaşıyor ve görünürde, çoğunda herhangi bir kötü etkiye yol açmıyor. Enfeksiyon az sayıda kişide hastalığa yol açsa da, aslında herhangi bir belirtisi olmayan diğer enfekte kişilerde henüz bilinmeyen bazı yararları da olabilir. Bu konu doktorlar arasında yoğun tartışmalara neden oluyor ve ülseri olmayan kişilerde bakterilerin rutin olarak yok edilmemesinin nedenlerinden biri de budur. Araştırmacılar ve doktorlar gelecekte farklı H pylori tipleri keşfederek, "kötü" ve "iyi" tipler arasında ayrım yapabilirler ve bu durumda yalnızca "kötü" bakterileri hedef alabilirler. Aynı çerçevede "kötü" H pylori'ye karşı bir aşı geliştirilip bebeklere verilebilir ve enfeksiyonun gelişmesi önlenebilir; bu durumda da peptik ülser hastalığı neredeyse bütünüyle yok edilebilir.
 

 

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Doktor peptik ülser hastalığından kuşkulanırsa midenizle ilgili başka bazı testler yapılacaktır.
  • Peptik ülser midedeki mukoza örtüsünün asitle tahrip olması sonucunda gelişir.
  • Peptik ülserde en yaygın neden midede Helicobacter pylori adı verilen bir bakteri enfeksiyonudur.
  • Bu enfeksiyon çok yaygındır ve her on kişiden dördünde görülür; bilinmeyen nedenlerle bu enfeksiyonun geliştiği kişilerin yalnızca ufak bir azınlığında ülser oluşur.
  • Helicobacter' in neden olduğu peptik ülser genellikle bakteri enfeksiyonunun bir antibiyotik kürüyle tedavi edilmesinden sonra iyileşir.
  • Günümüzde, komplikasyonlu ülserin tedavisinde ameliyat çok ender olarak uygulanır.
  • Peptik ülserin eşlik etmediği Helicobacter enfeksiyonu yalnızca özel bazı durumlarda tedavi edilir.

  

Bu yazı 6521 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.