Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
İBS’nin nedenleri
07.12.2008 23:50:35
Sindirim sistemi yiyecekleri sindirmek ve emilmeyen atık ürünlerin dışarı atılmasını sağlamak üzere bağırsakların sonuna doğru ilerletmek üzere tasarlanmıştır. Bütün bunları bağırsak duvarındaki kasların eşgüdümlü kasılma ve gevşemesiyle yapar.

Sindirim sistemi yiyecekleri sindirmek ve emilmeyen atık ürünlerin dışarı atılmasını sağlamak üzere bağırsakların sonuna doğru ilerletmek üzere tasarlanmıştır. Bütün bunları bağırsak duvarındaki kasların eşgüdümlü kasılma ve gevşemesiyle yapar. İBS'nin nedeni tam olarak anlaşılamamışsa da, bu kasların düzensiz kasılması etmenlerden biridir. Herhangi bir yapısal hasar ya da anormallikten çok, bağırsak işleviyle ilgili anormallikler söz konusu olduğundan İBS sıklıkla işlevsel bir bozukluk olarak tanımlanır. Bazılarında İBS gelişirken neden diğerlerinde gelişmez? Bu sorunun bütün yanıtlarını bilmiyoruz, ancak bir kişide İBS gelişme olasılığını artıran bazı unsurlar saptanmıştır. Başlıcaları şunlardır:

  • Psikolojik etmenler
  • Bağırsak kas ve sinirlerinin anormal çalışması
  • Bağırsakların duyarlılığında artış
  • Gastrointestinal enfeksiyonlar
  • Beslenme, besinlere tahammülsüzlük ve besin alerjisi

PSİKOLOJİK ETMENLER

İBS ile uyumlu belirtileri olanların tümü doktora başvurmaz; başvuranların oranı %10 ila 50 arasındadır ve yaş ile cinsiyete bağlı olarak değişir. Bazı kişiler belirtilerini rahatsız edici bulurken diğerleri bunlara pek önem vermez. İnsanların doktora neden gittiğini inceleyen araştırmalar, belirtilerinden yakınanlar ile yakınmayanlar arasında hem fiziksel hem de psikolojik farklılıklar bulmuştur. Tahmin edileceği gibi, daha fazla belirtisi ve daha şiddetli ağrısı ile anksiyete ve depresyon gibi belirtileri olanlar yakınır.


Bağırsak kasları nadiren dinlenir; her birkaç saniyede bir kısa bir kasılma yaşar Kasılmalar bağırsağı daraltır ve içeriğini hemen yandaki bölüme iter.

İBS belirtileri olup doktora başvurmayan kişilerde psikolojik sorunların bulunması olasılığı, belirtisi olmayanlardan ne daha fazla ne de daha azdır. Doktoruna İBS belirtileri nedeniyle başvuranların yaklaşık %8-15'inde psikolojik belirti vardır ve bu oran İBS'si olmayanlardan çok az yüksektir. Bununla beraber, psikolojik belirtiler gastroenteroloji kliniğine sevk edilen kişilerde çok daha sıktır. İBS'si olup hastaneye başvuranlarda psikolojik belirtilerin, karşılaştırılabilir bir hasta grubu olan enflamatuar bağırsak hastalığı (EBH), örneğin Chron hastalığı ya da ülseratif koliti olanlara göre daha yaygın olduğu izlenimi vardır.

Çeşitli çalışmalarda IBS belirtilerinin başlaması ile iş bulmada zorluk, bir yakının kaybı, evlilikte yaşanan stres ya da ameliyat gibi daha önce yaşanan bir stresli durum arasında ilişki olduğu gösterilmiştir. Bazı çalışmalarda da IBS belirtilerinin gelişmesiyle iş, maddi durum, konut edinme ya da kişisel ilişkiler arasında bağlantı olduğu saptanmıştır. Bu bulgular kişilerin ruh hali ve duygularının belirtilere verilen yanıtı etkilediğini (örn. bir doktora başvurma), üstelik bağırsaklar üzerinde de doğrudan etki yaptığını düşündürmektedir. Stresin de bağırsak ağrısında önemli bir rolü olduğu gösterilmiştir.

Bu bulgulara karşın, yine de IBS'li birçok kişide açık bir psikolojik sorun ya da kişilik sorunu yoktur.

Depresyon ve İBS
İBS'si olup gastroenteroloji kliniklerine sevk edilenlerin yaklaşık %10-15'inde ciddi bir depresif hastalık ve bunların çok azında da intihar eğilimi vardır. Doktorunuzun depresyonu düşündüren (örn. uyku bozuklukları, kötü ruh hali ve enerjinizde değişiklik) belirtileri sorgulamak istemesinin nedeni budur. Bazen, depresyonun belirlenmesi daha güç olabilir ve doktor gerekli gördüğünde tam bir psikiyatrik değerlendirme için hastayı sevk edebilir. Depresyon varsa, belirlenir ve tedavi edilirse, şiddetli bile olsa ağrı genellikle ortadan kaybolur.

Ruh halinin bağırsaklar üzerindeki etkisi
Hasta depresyonda ise atık maddenin bağırsak boyunca geçişinin gecikmesi olasıdır, öte yandan, anksiyetede sindirim içeriği ince bağırsaktan daha hızlı geçer. Çoğu insan yaşamının belli bir döneminde büyük bir anksiyete nedeniyle kramp ve ishal geçirir. Akut stres de bağırsak içindekilerin ince bağırsaktan geçişini hızlandırır ve kişide İBS olsun ya da olmasın tüm kolonun çalışmasını artırarak bağırsakların daha sık boşaltılmasına neden olur. Araştırmalar, gevşeme ve hipnoz tekniklerini kullanarak ağrının verdiği sıkıntıyla daha kolay baş edilebileceğini, öte yandan ağrı eşiğini düşüren hiperventilasyonun (anksiyete ve panik ataklara eşlik eden hızlı nefes alıp verme) ağrıyı daha rahatsız edici hale getirdiğini ortaya koymuştur.

BAĞIRSAK KAS VE SİNİRLERİNİN ANORMAL ÇALIŞMASI

Bağırsakların çalışması sinir sisteminin birçok farklı bölümü tarafından kontrol edilir. İBS'lilerde bağırsakları besleyen sinirlerin çalışmasında değişiklik olduğu saptanmıştır: sinirlerin bir kısmının (vagus siniri) anormal çalışması kabızlıkla, diğer bir kısmının ise (sempatik sinir sistemi olarak bilinen) ishalle bağlantılıdır. Psikolojik etmenler bu sinirleri etkileyip bağırsak içeriğinin geçiş hızını değiştirebilir.

Kolonda sinir ve kasların çalışmasında ani artışlar bazı kişilerde ağrı ataklarına yol açar. İşlevsel karın ağrısı olan kişilerde günlük yaşamın sıradan stresleri mide ve bağırsakta alışılmadık şiddette kas ve sinir reaksiyonlarına neden olabilir. Bu gözlemlere rağmen, bağırsaktaki sinir kas bozukluklarıyla karın ağrısı arasındaki ilişki çok kesin değildir. Yine, bu bozuklukların bağırsak kas ya da sinirlerinin çalışmasındaki bir anormallik sonucu mu, yoksa diğer bazı anormal uyarılar tarafından mı tetiklendiği bilinmemektedir.

Öyle görünüyor ki kabızlığı olanlarda (kabızlığın en belirgin belirti olduğu İBS'liler de dahil) kolon kaslarındaki kasılma dalgaları daha zayıf ve daha azdır. Bununla birlikte, kolonun son bölümünde kasılma sayısının arttığı bir grup da vardır. Araştırmalar genellikle ishalin baskın olduğu İBS'de bağırsak içeriğinin hızlı, kabızlığın baskın olduğu İBS'de ise yavaş geçtiğini göstermiştir. Bazı İBS'lilerde ince bağırsak kasılmalarında anormallikler de olabilir.

Yemek yediğimizde, yiyecekler kolonun sinir ve kas hareketinde bir artışa neden olur, buna gastrokolonik yanıt ya da reşeks adı verilir. Bu etki, bebeklerin beslenme sonrasında altlarını kirletmelerinin önemli bir nedenidir. Bu reşeksi en çok besinlerin yağ içeriği uyarır, bu da İBS'lilerin neden yemekten sonra (özellikle de yağ içeriği fazla bir öğünden sonra) ağrı duyduklarını açıklar.

BAĞIRSAKLARIN DUYARLILIĞINDA ARTIŞ

İBS'lilerin ağrıya yanıtını incelemek için bağırsaklarının çeşitli kısımlarında şişirilen balonların kullanıldığı çalışmalarda, bu kişilerin diğerlerine göre şişkinliğe (ya da gerilmeye) daha duyarlı olduğu gösterilmiştir. İBS'si olanlarda bu anormal duyarlılık sindirim sisteminin tüm bölümlerinde (yemek borusu, ince ve kalın bağırsak) saptanmıştır. Ağrı üreten tetikleyici alanlar aynı kişide bağırsağın üst, orta ya da alt bölümlerinde yer alabilir. Ağrı karında her yerde hissedilebilir ve vücudun karından uzaktaki çeşitli kısımlarına, örneğin sırt, uyluk, kol ve bacaklara yansıyabilir.


Yemek yediğimizde, yiyecekler kolonun sinir ve kas hareketinde bir artış olmasın sağlar; buna gastrokolonik yanıt adı verilir. Bu etki bebeklerin beslenme sonrasında altlarını kirletmelerinin önemli bir nedenidir.

İBS nedeniyle işlevsel karın ağrısı olan kişilerde bağırsakların gazla gerilmesinin yol açtığı ağrıya duyarlılık artmakla birlikte, vücudun diğer kısımlarındaki ağrı uyarıcılarına karşı reaksiyonları değişmez. Bu kişiler bağırsak uyarıcılarını İBS'si olmayanlara göre daha az rahatsızlık verici ya da ağrılı olarak tanımlasalar da, ciltleri aşırı soğuğa ya da elektriksel uyarıya maruz bırakıldığında ağrı eşikleri normal, hatta artmıştır. Bunun nedeni bilinmemektedir, ancak olasılıkla beyinden kaynaklanan ve farklı ağrı tiplerinin algılanış biçiminde yatan bir açıklaması vardır.

SİNDİRİM SISTEMI ENFEKSİYONLARI

Bazen, İBS belirtileri akut bir kusma ya da ishal atağından sonra ortaya çıkabilir. Campylobacter, Shigellave Salmonella gibi bakteri türlerinin ne
den olduğu besin zehirlenmelerinden sonra yaklaşık her dört kişiden birinde bağırsak işleviyle ilgili kalıcı sorunlar (bağırsak işlev bozukluğu) görülür. Kalıcı belirti olasılığını artıran etmenler arasında daha şiddetli bir akut hastalık (örn. yedi günden uzun süren ishal, kilo kaybına yol açacak denli şiddetli kusma, şiddetli karın ağrısı ve dışkıda mukus), yüksek anksiyete düzeyi ve hastalıktan önceki 6 ay içinde çok sayıda stresli olay yaşamak yer alır. Bu tür bir enfeksiyon, İBS'lilerin %25'e varan bir kısmında görülen uzun süreli belirtilerin nedenidir, ancak bu kişilerde sonuç iyidir ve belirtiler bir yıl ya da buna yakın bir sürede genellikle iyileşir ya da kaybolur.

BESLENME, BESİNLERE TAHAMMÜLSÜZLÜK VE BESİN ALERJİSİ

İBS'lilerin yaklaşık dörtte üçünde yemek yemek, özellikle yağlı yiyecekler yemek işlevsel karın ağrısının başlamasına neden olur. Yiyeceklere karşı bu genel tahammülsüzlüğü belli besinlere karşı gelişen ve bazı kişilerde belirtilere yol açan alerjiden ayırt etmek önemlidir.
Gerçek (özgül) tahammülsüzlüğün İBS'nin nedeni olarak rolü tartışmalıdır. Gerçek bir besin tahammülsüzlüğü bağırsaklarda belli bir besine karşı gelişen istenmeyen bir reaksiyondur ve kişi ne zaman bu besini tüketse görülür. Bunun bir örneği, laktoz tahammülsüzlüğüne bağlı aşırı gaz ve ishaldir.

Besin alerjisinde ise, kişi ne zaman çilek ya da istiridye gibi tetikleyici bir yiyecek yese, ani belirtiler ortaya çıkar. Bu alerjik belirtiler sindirim sistemiyle ilişkili olabilir (örn. kusma), ancak sıklıkla vücudun diğer kısımlarını etkiler ve döküntüye, astım nöbetine ya da burun akıntısına neden olur.

Besinlere tahammülsüzlük
Tek tek besinlere karşı kişilerin yanıtını bunları beslenmeden çıkararak ve ardından her seferinde birini ekleyerek test eden çalışmalarda İBS'lilerin üçte biri ila üçte ikisinde özgül besin alerjisi olduğu saptanmıştır. İngiltere'de en sık bildirilen tahammülsüzlük buğdaya karşı olandır; bunu süt ürünleri (özellikle peynir, yoğurt ve süt), kahve, patates, mısır, soğan, sığır eti, yulaf ve beyaz şarap izler.

Bazılarında, laktoz (süt şekeri) ve fruktoz (meyve şekeri) gibi bağırsakta mayalanabilen ve emilmeyen karbonhidratlı yiyeceklerden sonra geğirme, kramp ve ishal gibi tipik İBS belirtileri ortaya çıkar. Bunların beslenmeden çıkarılması belirtileri ve kolondaki gaz üretimini de azaltır, bu da yediklerinizin, kolondaki bakterilerin etkinliğinin bir sonucu olan mayalanmayı etkileyebileceğini düşündürür.

Erişkinlerde ince bağırsak duvarında bulunan laktaz (laktozu parçalayan enzim) üretiminde azalma olabilir. Bu, İngiltere'de görece sık görülen bir durumdur ve Kuzey Avrupa kökenlilerin %10'unu, Asya kökenlilerin %60'ını, Çin kökenlilerin %90'ını etkilediği tahmin edilmektedir. Önemli miktarda laktoz tüketen (günde 250 ml süte eşdeğer miktar) kişilerde laktozun kısıtlanması yarar sağlayabilir, ancak genellikle tüketim miktarı az olduğunda tahammülsüzlük belirtileri gelişmediğinden, az laktoz tüketenler bundan yarar görmeyebilir. Dışlama diyetlerinin (yani, tek bir meyve, tek bir et, tek bir sebze tipi vb. dışında her şeyin dışlandığı bir beslenme) kullandığı eski bir çalışmada, hastaların üçte ikisinin belirtilerinde düzelme oldu.

Yenilebilecekler konusunda kısıtlamaların daha az olduğu, daha pratik dışlama diyetleri geliştirilmiştir. Bu diyetlerde sadece sıklıkla besinlere tahammülsüzlükle ilişkili olduğu düşünülen yiyecekler dışlanır. Bu diyetlerin başarı yüzdesi daha düşüktür (yaklaşık %50) ancak uygulanmaları daha kolaydır.

Besinlere tahammülsüzlük için yapılan diyetlerin gerçekten bir yararı olup olmadığını değerlendirebilmek zordur. Zira yanıtınız değerlendirilirken, yiyecekler, yediklerinizi ne sizin ne de araştırmacının bilmediği bir biçimde verilmedikçe bir plasebo yanıtı (bu durumda, kişi yalnızca ümit ettiği için kendini daha iyi hissetmektedir) alma olasılığı vardır. Burundan mideye uzanan bir tüple mikserden geçirilmiş besinler dışında bir şey verilmese bile, belki de tek tek yiyeceklerin bağırsaklar üzerindeki doğrudan etkisi kadar önemli olan yemek yemenin önemli sosyal, psikolojik ve fiziksel yönlerinin oynadığı rolü değerlendirmek imkânsızdır. Ancak ilginçtir, kuşkulanılan yiyeceklerle bu şekilde beslenen kişilerin yer aldığı bir çalışmada, İBS'li 25 kişiden 6'sı kendilerine tahammülsüzlüklerini tetiklediği düşünülen bir yiyeceğin verildiğini doğru şekilde bilmişlerdir.

Gerçek bir besin tahammülsüzlüğü az sayıdaki İBS'li hastanın belirtilerinin nedeniymiş gibi görünmektedir. Doktorunuz sizde de nedenin bu olabileceğinden kuşkulanıyorsa, en doğrusu, objektif, bilimsel olarak kontrollü testlerin yapılabilmesi için bu konuda uzman bir merkeze sevk edilmenizdir. Bu incelemeler birkaç hafta ya da birkaç ay sürebileceğinden, bu konuyla ilgili olanların (siz, doktorlar ve diyetisyenler) umutlu ve kararlı bir yaklaşım içinde olması gerekir.

Besin alerjisi
Gerçek besin alerjisi, besin tahammülsüzlüğünden çok daha ender görülür ve özellikle belli bir yiyecek (ya da yiyecekleri) yenildiğinde döküntü, astım ya da burun akıntısı görüldüğünde kolayca tanınır. Deri ve kan testleri gibi alerji testlerinde yüksek oranda pozitif sonuç (%70) alınır. Bu tür bir alerjiniz varsa doktorunuzun sizi bir gastroenteroloğa değil, immünoloğa göndermesi daha olasıdır, çünkü sizde İBS olduğunu düşünmesi zordur.

Tamamen bağırsaklarla ilgili belirtileri olan kişilerle yapılan bir çalışmada kendisinde besin alerjisi olduğuna inanan 88 kişiden yalnızca 15'inde bu durum çift kör bir çalışmayla (ne test edilenin ne de test edenin hangi yiyeceğin yendiğini bilmediği çalışma yöntemi) doğrulanmıştır. Belirtilerin kuşkulanılan yiyeceğin yenmesinden birkaç saat sonra değil, hemen ardından gelişmesi durumunda deri testinin pozitif çıkma olasılığı daha fazladır.

KADINLAR VE İBS

Erkek ve kadınlarda İBS gelişme olasılığı genellikle aynı olmakla birlikte çalışmalar kadınların doktora erkeklerden daha sık başvurduğunu göstermektedir. Anksiyete, depresyon ve stresin kadınlarda daha sık oluştuğu bilinmektedir ve bu belirtileri ortaya çıkarmada bir rol oynayabilir; ama hormonal farklılıkların da cinsiyetler arasındaki farklılığa katkı yapması mümkündür. Örneğin, âdet kanaması sırasında, karın ağrısı, ishal ve gaz gibi İBS belirtileri kadınların %50'sinde daha da kötüleşmektedir.


Deri testinde kuşkulanılan alerjenlerler deriye damlatılır Daha sonra her damlanın altındaki deri ince bir iğneyle hafifçe delinir. Alerjik reaksiyon kırmızı, kaşıntılı bir yara oluşturur.

İBS'li kadınların bağırsak duyarlılıkları erkeklere göre daha fazladır ve bir sindirim sistemi enfeksiyonu sonrasında İBS gelişme olasılığı erkeklerin üç katıdır. İBS'li kadınların yüzde 60'ında bazen cinsel ilişki sonrasında pelvisin derinlerinde ağrı duyulabilir. Özellikle kadında kabızlık varsa, ilişkiden saatler sonra ağrı görülebilir.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Kişiyi IBS'ye duyarlı kılan hem fizyolojik hem psikolojik birtakım etmenler vardır.
  • İBS belirtileri gelişen birçok kişi, önceki aylarda işyerinde yaşanan güçlükler, önemli bir kayıp, evlilik sorunları ya da ameliyat türünden stresli bir durum yaşamıştır.
  • Bağırsak enfeksiyonu sonrasında İBS gelişen kişilerde sonuç daha iyidir.
  • İBS'lilerin dörtte üçü yemekten sonra karın ağrısı çeker; küçük bir kısmı ise belirli besinlere karşı tahammülsüzlük gösterir.
  • Kadınlarda İBS'ye yatkınlık erkeklerden fazladır.

  

Bu yazı 10655 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.