|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Doğru tedavi
07.12.2008 17:15:50
Kalp yetersizliğini tedavi ederken doktorların kafasında basit ve açık hedefler vardır: Kendini iyi hisseden bir kişide durumun kötüleşmesini olabildiğince durdurmak. Kendini iyi hissetmeyen birisine kendini daha iyi hissetmesi için yardım etmek ve dah
Kalp yetersizliğini tedavi ederken doktorların kafasında basit ve açık hedefler vardır:
Hangi tedavinin uygulanacağı hastanın durumuna göre değişir. Hastanın durumunu korumasını ya da düzelmesini sağlayan tedavilerin çoğu, daha uzun yaşamasına da yardım eder. Bununla beraber, bazen ömrü uzatmak için verilen tedavilerin yan etkileri olabilir ve bunlar kimisinin kaldıramayacağı kadar ağır olabilir.
Kalp yetersizliğini tedavi etme dışında ACE inhibitörleri yüksek tansiyonda ya da kalp krizi sonrasında kalbi korumak için de verilebilir.
İdrar söktürücüler (diüretikler) Bu ilaçlar böbrekleri tuz ve su atmaya zorlamak üzere tasarlanmıştır. Sonuçta, dokularda sıvı birikmesinden kaynaklanan nefes darlığı ve ayak bileklerinde şişme gibi belirtilerden kurtulmaya yardımcı olabilirler; bununla birlikte, bilindiği kadarıyla kalp yetersizliğiyle ilişkili diğer belirtiler üzerinde herhangi bir etkileri yoktur. İdrar söktürücüler sıklıkla kalp yetersizliği tanısı yeni konulmuş kişilere verilir, çünkü kısa sürede etki ederler ve kalp yetersizliğinin nedeni ne olursa olsun yalnızca kısa vadede yarar sağlarlar. Doktorunuz bu ilaçları, belirtilerinizin temel nedenini, başka bir deyişle neden kalp yetersizliği geliştiğini bulmak için incelemeler yapılırken, nefes darlığını ve ayak bileklerindeki şişliği geçirmek için verebilir. Ayrıntılı bir tanı konulduktan sonra, eğer gereksiniminiz varsa ACE inhibitörlerine başlanabilir. Çıkartılan idrar ya da alınan sıvı miktarı vücut ağırlında ölçülebilir bir değişikliğe neden olur. Bir litre idrar bir kilogram ağırlığındadır. Her gün aynı saatte tartılarark idrarla vücuttan atılan su miktarı kontrol edilebilir. Bir haftada 2-3 kilogramdan daha fazla kilo almışsanız ve aynı zamanda nefes darlığı çekiyorsanız idrar söktürücü dozunu artırmanız gerekip gerekmediğini doktorunuza sorun. Doktora ulaşmak mümkün olmuyorsa, fazladan bir tablet alıp ertesi gün doktorla konuşabilirsiniz. Öte yandan, 2-3 kilo kaybetmeye neden olan bir ishal, olasılıkla kilonuz normale dönünceye dek bir kaç gün süreyle idrar söktürücü ilacı kesmek gerektiği anlamına gelir. Bu gibi durumlarda tavsiyesini almak için doktoru aramaktan çekinmeyin; genellikle kısa bir telefon görüşmesi bütün sorularınıza yanıt bulmak için yeterli olacaktır. İlk defa güçlü etkili idrar söktürücü ilaç kullanacak olan herkes, ilk dozdan sonraki birkaç saat için tuvalete kolayca erişebileceği bir yerde bulunması gerektiğini unutmamalıdır. Ilk birkaç dozdan sonra genellikle idrara çıkma gereksinimi daha önemsiz düzeye inecektir, ancak gece kalkmamak için ilacı yatmadan en az 4-6 saat önce almak akıllıca olabilir. Kolayca bir tuvalet bulacağınızdan emin olmadığınız bir yere gitmeniz gerekiyorsa, gün içinde uygun bir yere ulaşıncaya dek ilacınızı almayı ertelemek iyi bir fikir olabilir. Daha güçlü etkili idrar söktürücülerin olası önemli bir yan etkisi prostat bezi büyümüş erkeklerde idrar tutulmasıdır, Ilaç böbrekleri daha hızlı idrar üretmesi için uyarır, bu da mesanenin aşırı dolmasına neden olur. İdrar söktürücü herhangi bir yeni ilaç almadan önce doktora idrara çıkmada güçlük çekildiğini söylemek ya da hatırlatmak önemlidir. İdrar söktürücü ilaca bağlı olarak bazı kişilerde gut hastalığı gelişir. Gutun başlıca belirtisi kızarmış ve ağrılı bir ayak başparmağıdır, ilacı değiştirerek ya da guta karşı bir ilaç eklenerek kolayca tedavi edilebilir (Gut hastalığına ürik asit yol açar. Normalde, ürik asit kan dolaşımı nda bulunur ve böbrekler tarafından süzülerek idrarla atılır. Diüretikler kanın yoğunlaşmasına neden olur ve bazıları da idrardaki ürik asit miktarını düşürür. Ürik asit düzeyi yükseldiğinde eklemlerde kristalize olur ve guta yol açar). Hastalardan, böbreklerin çalışmasında herhangi yetersizlik belirtisi olup olmadığını kontrol etmek için düzenli olarak yılda en az bir kez kan testi yaptırmaları istenebilir (böyle bir durumda, ilaçların değiştirilmesi gerekebilir). Diüretiklerin yanında ACE inhibitörü de kullanılıyorsa ilaçlar sersemlik haline yol açabilir. Bu durumda doktorunuzu arayın; ilacın dozunu azaltabilir. İdrar söktürücülerin büyük çoğunluğu vücuttan potasyum denen bir maddenin atılmasına neden olur. Aşırı potasyum kaybı güçsüzlük hissine ve kalpte ritim bozukluklarına neden olabilir. Bir kısım idrar söktürücüler ise vücudun potasyumu tutmasına yardım edebilir. Potasyum kaybına neden olan idrar söktürücüler ile potasyum tutucu idrar söktürücüler sıklıkla birlikte verilerek potasyum dengesinin korunması sağlanır. Ağır kalp yetersizliği olan bazı hastalarda daha fazla etki elde etmek amacıyla başka türden idrar söktürücüler de kullanılabilir. Bunlardan bazıları aşırı miktarda idrar çıkarılmasına neden olur. Spironolakton Spironolakton, aldosteron denen bir hormonun etkisini ortadan kaldıran bir potasyum tutucu idrar söktürücüdür. Aldesteron kalp yetersizliği olan hastalarda yükselir. ACE inhibitörleriyle tedavi, aldesteron düzeylerini düşürürse de bu açıdan yeterince etkili değildir. Eskiden beri kullanılan ilaçların yüksek dozlarını (örn. günde 2 ya da daha çok frusemid tableti) alan hastalara ek olarak spironolakton verilmesinin kalbin kötüleşmesini geciktirdiği ve kalp yetersizliği olan hastaların yaşam sürelerinin uzamasına yardım ettiği gösterilmiştir. Beta blokerler ACE inhibitörleriyle birlikte beta bloker verilmesi kalp yetersizliği olan hastaların çoğunda en etkili tedavidir. Beta blokerler kimyasal bir mesaj iletici olan adrenalinin kalp, kan damarları ve akciğerler üzerindeki etkilerini ortadan kaldırır. Adrenalin kalbin daha hızlı atmasını ve pompalama işlevini daha güçlü yapmasını sağlar. Akciğerlerde adrenalin, ana hava yollarının gevşemesine ve genişlemesine neden olur. Bu yüzden beta blokerler astımı olan hastalar için tehlikelidir. Beta blokerler kan basıncını düşürür ve kısa vadede kalbin pompalama gücünü azaltır. Bu ilaçlar yüksek kan basıncını kontrol altına almak için yaygın olarak kullanılır ve genellikle oldukça etkilidir. Bununla beraber, kalbin pompalama gücünü azalttıklarından, uzun yıllar boyunca doktorlarlar bu ilaçları kalp yetersizliği olan hastalara vermekten kaçınmıştır. Yeni çalışmalardan elde edilen bulgular, çok küçük dozlarda başlanıp yavaş yavaş artırıldığında belirtileri azaltmakta son derece etkili olabileceklerini, kalbi güçlendirdiklerini (uzun vadede) ve kalp yetersizliği olan kişilerin daha uzun süre yaşamasına yardımcı olduklarını ortaya koymuştur. Günümüzde uzmanlar, bu bulguların tüm beta blokerler için mi yoksa sadece belli bir kısmı (örn. karvedilol, bisoprolol ve metoprolol) için mi geçerli olduğu konusunda anlaşmış değildir. Beta blokere başlandığında yan etki görülmesi pek nadir bir olay değildir. Sersemlik hali, yorgunluk ve nefes darlığında artış olabilir. Diyabetli hastalar kan şeker düzeylerinin daha yüksek seyrettiğini fark edebilir. Zaman içinde yan etkiler genellikle kaybolur ve 2-3 ay sonra beta blokerlerin yararları ortaya çıkmaya başlar. Kimi hastalar şaşırtıcı ölçüde iyi yanıt verebilir, ancak bu zaman alır! Az sayıda vakada, beta blokerlerin kalp yetersizliğini tamamen iyileştirdiği bile görülebilir. Ancak, sabretmesini bilmek gerekir. Beta bloker dozu iki ila dört hafta arasında değişen sürelerle yavaş yavaş artırılmalıdır. Dozun daha çabuk artırılması sıklıkla sorunlara yol açar. Beta blokerler atriyal fibrilasyonu kontrol altına almak için de kullanılabilir. Digoksin Digoksin yüzyıllar boyunca Digitalis purpurea bitkisinden (yüksükotu) elde edilen digitalisin saşaştırılmış halidir. Tablet formuyla tedavi, eski bitkisel karışımdan daha güvenilirdir; bitkisel karışımın yarar sağladığı insan sayısı ile zehirlediği insan sayısı aynıdır. Doğal biçimiyle digoksin 200 yıldan daha uzun süre önce William Wittering isimli bir İngiliz tarafından keşfedilmişse de, nasıl etki ettiği ve gerçekte ne kadar etkili olduğu hâlâ tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Alışılagelen kabule göre zayıflamış olan kalp kasını güçlendirmektedir, ancak gerçekte bu yoldan etki edip etmediği bilinmemektedir. Göründüğü kadarıyla en azından belirtileri gidermektedir. Kalp hızını kontrol altına almada etkili olduğu tartışılmaz; bu nedenledir ki kalp yetersizliğinin nedeni atriyal fibrilasyon olan hastalarda en çok rağbet gören tedavidir. Kalp ritmi düzenli olan hastalara digoksin verme konusunda doktorlar arasında anlaşmazlık vardır; bazıları ilacın yalnızca güç vakalarda kullanılması gerektiğini düşünmektedir. Kalp yetersizliği için yazılan ilaçlar içinde, uygun dozda alındığında belki de en az yan etkiye neden olan digoksindir, ancak vücutta birikirse tehlikeli olabilir. Digoksin vücuttan çok yavaş atılır, bu nedenle günde yalnızca bir kez alınır. İlaç kesildiğinde, bütün izlerin kaybolması yaklaşık bir hafta sürer. Yaşlılar (75 yaş ve üstü) ve böbrek sorunu olanlar digoksini ancak küçük dozlarda kullanabilir. Çok fazlası bulantı ve kusma hissine yol açabilir ve bazı kişiler her şeyi sararmış gibi görmeye başlar; yaşlılarda zihin bulanıklığı görülebilir. Sayılan bu yan etkilerden herhangi birinin ortaya çıkması durumunda hemen doktora başvurmalıdır. Nitratlar Nitratları genellikle anjinası olanlar kullanır, ancak ACE inhibitörlerini kullanamayanlarda da yararlı olabilir. Nitratlar kan damarlarını gevşeterek etki eder. Bu, kalbin dolaşıma kan pompalamasını kolaylaştırır, ayrıca kalbe geri dönen kanın basıncını düşürür. Yine, nitratlar kalp kasına oksijen taşıyan kan damarlarını da açtıklarından kalbin olabildiğince iyi çalışmasına yardım eder. Bununla birlikte, nitratların belirtilerde ya da altta yatan kalp sorunlarında önemli bir fark yarattığına ilişkin çok az kanıt vardır. Hasta ya da doktor ilacı deneyip vaka bazında bir değişiklik yaratıp yaratmadığını görmek isteyebilir. Anjina için nitratlar dilaltına sıkılan sprey ya da ağızdan emilen tablet gibi çeşitli biçimlerde alınabilir. Nitratların şaster şekli de mevcuttur. Ilaç deri yoluyla emilerek kana karışır. Doğrudan kalbe etki etmediği için kalbin üzerindeki deri üzerine yapıştırmanın bir yararı yoktur.
Aspirin (asetil salisilik asit) Aspirin kanın pıhtılaşma olasılığını azaltır. Kandaki trombositler pıhtı oluşturmaya başladığında bu kalp krizi ya da inmeyle sonuçlanabilir. Aspirin trombositlerin yapışabilme özelliğini azaltır. Ancak, en önemli sorunu kalp yetersizliği olan kişilerde gerçekten bir yarar sağlayıp sağlamadığı konusunda kuşku vardır. Aspirin mide mukozasını tahriş edip daha çabuk kanamasına yol açabilir. Ayrıca, kan dolaşımı ndaki varfarinle etkileşime girerek kanın aşırı sulanmasına neden olabilir. Aspirin ve varfarini birlikte kullanmadan önce doktorla tekrar tekrar konuşulmalıdır. Varfarin Varfarin kalpte kan dolaşımı nın yavaşladığı yerlerde kanın pıhtılaşmasını önler. Pıhtı oluştuğunda parça kopabilir ve kan dolaşımı yla pompalanarak daha dar damarları tıkayabilir. Pıhtı beynin bir bölgesini besleyen bir arteri tıkadığında inmeye neden olur. Ya da örneğin bacaktaki bir arteri tıkadığında şiddetli ağrıya yol açar ve tedavi edilmezse kangren gelişebilir. Varfarin kullanıldığı sürece doğru doz alıp almadığınızdan emin olmak için düzenli kan testleri yaptırmanız gerekir. Varfarin başka birçok ilaçla etkileşime girer, bu yüzden başvurulan her doktora varfarin kullandığınızı hatırlatmalısınız. Varfarin kullanırken reçetesiz satılan ilaçlar, özellikle aspirin konusunda dikkatli olmalı, yeni bir ilaç alırken mutlaka doktora ya da eczacıya danışılmalıdır. Alkol kullanıyorsanız, makul düzeyde için ve içki âlemlerinden kaçının. Varfarin karaciğerde parçalanır. Alkol karaciğer enzimlerinin hızını artırarak varfarinin karaciğerde daha hızlı parçalanmasına yol açar. İçtiğiniz Alkol miktarı ne kadar çok değişirse kanın pıhtılaşma yeteneği de aynı ölçüde değişir. Amiodaron Amiodaron anormal kalp ritmini kontrol altına almada çok etkilidir ve bazen diğer ilaçların etkisiz olduğu durumlarda atriyal fibrilasyonu olan kişilerin normal ritme dönmesini sağlayabilir. Ne yazık ki yan etkileri nedeniyle herkes bu ilacı kullanamaz. En sık görüleni güneş ışığına karşı aşırı duyarlılıktır. Özellikle ten rengi açık olanlarda önem taşır. Sorunun ortaya çıkması bir yıl kadar sürebilir, bu yüzden güneşe çıkıldığında önlem alınması gerekir. Bu konuda kuşkunuz varsa hemen bir doktora danışın. Amiodaron, tiroid bezinin aşırı çalışmasına da neden olabilir, bu yüzden amiodaron kullanırken hızlı kilo kaybı başlamışsa (tiroid bezinin aşırı çalışmasının bir belirtisidir) doktorla görüşmeli, gereken testler yaptırılmalıdır. Daha ciddi yan etkiler karaciğer ve akciğerlerde ortaya çıkar. Amiodaron sarılık ve nefes darlığına yol açabilir, ancak bu yan etkiler, günde 400 miligramdan daha düşlük dozlarda nadiren görülür. Öte yandan, bu tür yan etkilerin görülmediği kişilerde, amiodaron çok etkili bir tedavi olabilir. Kalsiyum kanal blokerleri Anjinası ya da yüksek tansiyonu olan hastalar kalsiyum kanal blokerleri ile tedavi edilebilir. Bu ilaçlar kalp kası ve kan damarları üzerinde kalsiyumun etkisini önler. Kalsiyum kanal blokerleri, koroner arterlerin ve diğer kan damarlarının kas hücrelerine giren kalsiyum miktarını azaltarak bunların gevşemesini ve açılmasını sağlar. Bunun sonucunda, kalbin kanlanması artar ve dolaşım sistemi ne kan pompalamadaki yükü hafifler. Anjina ve yüksek tansiyon tedavisinde bunlar olumlu etkilerdir.
Ancak, kalsiyum kanal blokerlerinin olası bir etkisi kalbin pompalama gücünün azalması, bunun da kalp yetersizliğinin kötüleşmesine ve vücudun daha fazla su ve tuz tutmasına yol açmasıdır. Amlodipin gibi daha yeni kalsiyum kanal blokerlerinin güvenli olduğu izlenimi vardır ve kalp yetersizliği olan hastalarda anjinayı ve yüksek tansiyonu tedavide kullanılabilir. KARDİYOVERSİYON Anormal kalp ritminin elektrik şoku verilerek düzeltilmesine tıbbi olarak kardiyoversiyon denir. Daima hastanede genel anesteziyle ya da bazen hasta iyice uyuşturularak uygulanır. Elektrik şoku birçok vakada, kalbin anormal ritmini keserek normal ritmin tekrar başlamasına olanak verir. Bu işlemi uygulamak sadece birkaç dakika alır ve kalp işlevinin düzelmesinin sağladığı yararlar hemen görülür. Bazı hastaların anormal ritmin tekrar başlama riskini azaltmak için ilaç kullanmaya devam etmesi gerekir. Kalp normal çalışmaya başladıktan sonra, kan dolaşımı na pıhtı atmasını önlemek için kardiyoversiyondan önce varfarin de verilebilir. AMELİYAT Kalpteki sorun yapısalsa (örn. tam kapanmayan bir kapakçık ya da tıkanmış bir damar), ameliyat gerekebilir. Kusurlu kapakçıklar Kapakçık aralığı çok darsa, bazen genişletmek mümkün olabilir. Ancak tam kapanmadığı için sızdıran kapakçıkların onarılması ya da değiştirilmesi gerekir. Eskisinin yerine konulan kapakçıklar esas olarak iki türdür: sentetik (metal ve plastikten yapılmış) ve biyolojik (domuz kalbinden alınmış). Günümüzde kapakçık ameliyatları oldukça sık yapılmaktadır ve halen büyük ameliyat sayılmakla birlikte başarı oranı oldukça yüksektir. Kan damarlarında daralma Kalp kasına giden kan damarlarındaki daralma anjina ve kalp krizlerine neden olabilir. Eskiden kalp krizinin daima kalp kasını harap ettiği ve geriye bir yara dokusu bıraktığı düşünülürdü. Yakın zamanda, kalp krizlerinin kalp kasını sadece şoka uğrattığı ya da uzun süreli bir uykuya soktuğu (genellikle hibernasyon denir) ortaya çıkmıştır, Ilaç tedavisi, özellikle de beta blokerlerya da kalbin kanlanmasını artıracak bir girişim, uyumakta olan kalp kasını tekrar uyandırabilir. Bu sorunun en etkili ve en güvenli tedavi şeklinin haplar mı yoksa aşağıda anlatılacak girişimlerden biri mi olduğu konusunda uzman görüşleri farklıdır. İngiliz hükümeti gelecekte hastaların en iyi ne şekilde tedavi edileceği konusunda karar vermelerinde yardımcı olmak üzere geniş bir çalışma yürütmektedir.
Anevrizmektomi
Bu yazı 7311 kere okundu.
|
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz. |