Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
Ebeveynlikte dengeyi sağlamak
07.12.2008 15:46:06
Kendi gereksinim ve duygularınıza karşılık vermeniz çocuğunuzunkilere karşılık vermeniz kadar gereklidir. Ancak bunlar karşılandığı zaman kendinizi daha iyi hissedecek, çocuğunuzdan daha çok keyif alacak ve birlikte güvene dayalı, iyi bir ilişkinin temell

Yaşamınızdaki koşullar, davranışlarınız ve ruh haliniz çocuğunuzun davranışını etkileyebilir. Eğer kötü bir ruh halindeyseniz, örneğin zor bir dönemden geçiyorsanız, çocuğunuza karşı daha aşırı alıngan olmanız, onun hakkında olumsuz düşüncelere sahip olmanız ve böylelikle de olumsuz etkileşimlerden, eleştiri ve düşmanca tavırlardan oluşan bir davranış kalıbı kurmanız daha büyük olasılıktır. Kendi gereksinim ve duygularınıza karşılık vermeniz çocuğunuzunkilere karşılık vermeniz kadar gereklidir. Ancak bunlar karşılandığı zaman kendinizi daha iyi hissedecek, çocuğunuzdan daha çok keyif alacak ve birlikte güvene dayalı, iyi bir ilişkinin temellerini atacaksınız.

ÖZ-BİLİNÇ

Kişinin özbilince sahip olması kritik önem taşır; öz-bilince sahip olmak en derindeki arzularınızın, duygularınızın ve inançlarınızın farkında olmaktır. Bu sizin verebileceğinizi vermeniz ve gereksinim duyduğunuzu almanız arasında doğru dengeyi tutturmanızı sağlayacaktır. Ebeveynler genellikle kendi gereksinimlerini en sona koyup tüm dikkatlerini çocuklarına vermezlerse kendilerini suçlu hissederler. Eğer kötü bir gün geçirmişseniz ve bunun hıncını çocuğunuzdan çıkarırsanız, onlar da size kötü tepki verecek ve kötü giden gününüzü daha da kötüye götüreceklerdir. Ancak durup kötü gününüz hakkında düşündüğünüzde, kendinize keyifli geçireceğiniz bir beş dakika ayırırsanız (örneğin bir yürüyüş, oturup bir Şncan çay içme, bir iki bisküvi yeme ya da bir dergi okuma, bir duş alma, bir arkadaşla telefonda kısa bir sohbet) ve daha sonra çocuğunuzun isteklerine olumlu tepki verirseniz, o da size karşı olumlu tavırlar sergileyecek ve kötü gününüzün iyiye dönüşme olasılığı belirecektir. O zaman evdeki atmosfer çok daha iyi olacaktır.

Kendinizi dinleyin
Bedeninizi, zihninizi ve en önemlisi duygularınızı dinlemeli, ne istediğinizi tam olarak anlamalı ve düşünmeye vakit ayırmalısınız. Bu, sizi en iyi davranış biçimine yönlendirecek ve dengeyi kurmanızı sağlayacaktır. Neye gereksinim duyduğunuza ne kadar çok kulak verirseniz, o kadar mutlu, olumlu, özgüvenli ve esnek olursunuz.

Olumsuz düşünceler ya da hisler
Olumsuz hisler her zaman kötü değildir. Örneğin, sürekli incindiğiniz bir durumdaysanız ve neden durmadan yorgun ve çaresizim diye merak ediyorsanız, kendinizi "her şey düzelecek" diye kandırmak yerine, acının kaynağından uzaklaşmanız belki de sizin için en iyisi olacaktır.

Ancak kontrol altına alınmazsa olumsuz hisler yıkıcı ve zarar verici de olabilir. Olumsuz düşüncelere ve zararlı fikirlere yol açabilir. Kendinizin çaresiz olduğuna ya da hiçbir işe yaramadığına ikna olabilirsiniz, endişelerinizden ya da başarısızlık korkusundan dolayı hayatla yüzleşmekten kaçabilirsiniz ya da stres altında paramparça olacakmışsınız hissine kapılabilirsiniz. Korkunç canavar çocuklara sahip olan berbat bir anne/baba olduğunuza inanırsanız, iyi bir anne/baba olmaya çalışmanın anlamsız olduğunu düşünür ve "bunu hak eden canavarlara" bağırarak kısa süreli tatmin olma yolunu seçersiniz. Olumsuz inançlar böylelikle kendi kendilerini haklı çıkartan kehanetlere dönüşür.

Olumsuz inanç ve düşünceler sadece birer inanç ve düşüncedir, başka bir şey değil. Gerçekte kim olduğunuzla ilgili doğrular ya da kanıtlar yaptıklarınızdadır, düşündüklerinizde değil. Eğer bu olumsuz inançlara karşı koyar ya da onlarla savaşırsanız ve kendinize inanırsanız, tercih ettiğiniz ve arzuladığınız gibi bir kişi olabilmek amacıyla davranışlarınızı biçimlendirebilirsiniz. Egzersiz yapmak ya da bir arkadaşınızı aramak gibi olumlu bir şey yaparak olumsuz düşünceleri dağıtabilirsiniz.

Olumlu düşünme
Yaşamınızdaki bazı şeyler için minnettarsınızdır. İşte bunları olumsuz anlarınızda aklınıza getirmek, sizi daha iyi bir düşünce yapısına sokacaktır. Olumsuz (zararlı) düşüncelerle başa çıkabilmek için, gerektiğinde bunların yerine koyabileceğiniz bir olumlu (yararlı) düşünceler listesi elinizin altında bulunsun. Şarkı söyleme alıştırmaları yapabilir, rahatlatıcı düşünceleri ya da sözleri kendi kendinize tekrarlayabilirsiniz. "Bunu yapamayacağım." yerine "Doğru yerden yardım alırsam zamanla bunu yapabilirim.", "Her şey plana uygun biçimde iyi gidiyor.", "Denemeyi sürdürürsem, istediğimi elde edeceğim." ya da "Dışarıda yeterince yardım var, eğer ararsam zamanla bulacağım." demelisiniz. Etrafınızda başarınızı size anımsatacak görsel andaçlar yer alabilir; örneğin, daha mutlu anlarınızın fotoğrafları, başarı sertifikalarınızın bulunduğu bir albüm, başarılarınızı anlattığınız bir günce, en sevdiğiniz rahatlatıcı özdeyişlerin yazıldığı minik kağıtlar. Ulaşmak istediğiniz yere ulaştığınızı hayal edin. Yol boyunca attığınız küçük adımları hayal edin ve gözünüzde canlandırın. Gerçekçi olmaya çalışın. Bunu, günlük işlerinizi yaparken de yapabilirsiniz. Kendinize inanmanızı sağlayacaktır.

DEPRESYON

Depresyon son derece sık rastlanan bir rahatsızlıktır. Özellikle de küçük çocukları olan kadınlarda, her dört kadından biri yaşamı boyunca en az bir kez depresyona girmiştir. Annelik depresyonu uzun sürdüğü takdirde, çocuklarda da davranış sorunları oluşabilir.

Depresyona yol açan nedenler
Depresyonu tetikleyen, çoğu zaman olumsuz stresler ya da bir yakının vefat etmesi gibi kişinin yaşamındaki olumsuz olaylardır. Bazı kadınlar bebeğin doğumundan sonra loğusa depresyonu yaşarlar. Eğer ailenizde depresyon geçmişi olan başkaları da varsa, geçmişte büyük kayıplar yaşadıysanız - özellikle de küçük bir çocukken annenizi kaybettiyseniz -ya da büyük bir stres altındaysanız sizin depresyona girme olasılığınız artacaktır. Anneler ve babalar sıkıntıya girebilirler, kendilerini dibe vurmuş hissedebilirler. Araştırmalar göstermektedir ki, dışarıdan fazla yardım alamayan, evde üç ya da daha fazla 5 yaşın altında çocuğu olan ve ev dışında ücretli bir işte çalışmayan kişilerin depresyona girme riskinin daha yüksektir.

Depresyonda olduğumu nasıl anlayabilirim?
Depresyonun belirtileri kişiden kişiye değişir ve ayırt edilmesi oldukça güçtür. Eğer kendinizi sürekli olarak dibe vurmuş hissediyor, yorgunluğunuz size her şeyi büyük çaba gerektirecek ağır işler gibi gösteriyorsa depresyonda olabilirsiniz. Huzursuz uyku uyuyorsanız, uyandığınızda kendinizi yenilenmiş hissetmiyorsanız, - özellikle sabahları - olumsuz ruh haline sahipseniz, eskiden sizi neşelendiren şeyler artık hiçbir zevk vermiyorsa ve/veya kendiniz hakkında sürekli olumsuz duygu ve düşünceleriniz varsa, örneğin, etrafınızdakilere yük olduğunuzu düşünüyorsanız depresyon belirtileri gösteriyorsunuz demektir. Bu tür endişe semptomları sizi daha kararsız hale de getirebilir. Depresyon, inanç sistemlerinizi çarpıtıp, sizin işe yaramaz bir "ümitsiz vaka" olduğunuz hissine kapılmanıza yol açar. Diğer belirtiler arasında sulu gözlülük, aşırı duyarlılık ve zayıf konsantrasyon sayılabilir. Eğer özsaygınız eskiden beri zayıf olduysa ve bunlara benzer belirtileri hep gösterdiyseniz, daha hafif ve kronik (uzun süreli) bir depresyon çeşidi olan distimia olabilirsiniz. Bu soruna sahipseniz ve depresyona girerseniz, işler karmaşıklaşır ve "çifte depresyon" sıkıntısı çekmeye başlarsınız.

Peki bu konuda ne yapılabilir?
Öncelikle kendinizi suçlamayın ya da kendinizi başarısız olarak nitelemeyin. Bu yardım almanızı engelleyecek tipik bir depresif düşünce örneğidir. Eğer depresyonda olduğunuzu düşünüyorsanız, doktorunuzdan görüş alın. Her türlü tedavi hem sizi hem de sizin davranışlarınıza karşı son derece hassas olan çocuğunuzu olumlu etkileyecektir. Çocuğunuz sizin kendinizde olmadığınızı duyumsarsa, kendisinin de kasten başkası gibi davranması ve davranış sorunları geliştirmesi son derece büyük bir olasılıktır.

Depresyon tedavileri son derece etkilidir ve çok az yan etkileri vardır. Temel tedavi yöntemleri antidepresanlar ya da bilişsel-davranış terapileridir (BDT). Bunların hiçbiri depresyona girmenize yol açan nedenleri ortadan kaldırmaz ancak stresle daha etkin biçimde mücadele etmenize yardımcı olur. Stres kaynağını ne kadar iyi belirler ve bununla ne kadar iyi mücadele ederseniz, o kadar iyi olur. Durumunuzu olumlu yönde geliştirecek yollar bulamazsanız, depresyondan çıkmanız da çok zor olacaktır.

BDT, boş zamanlarınızda daha eğlenceli etkinliklerde bulunarak, etkinlik düzeyinizi artıran ve zararlı düşüncelerinizi belirleyip bunlara meydan okumanızı sağlayan, kısacası "pillerinizi şarj etmenizi" sağlayan bir konuşma terapisidir. Bir psikolog, psikiyatr ya da Psikoterapi st size BDT sunabilir ancak bunun için düzenli olarak zaman ayırmalı ve terapiye bağlı kalmalısınız.

Prozac gibi antidepresan ilaçlar (fluoksetin) güvenli olup, çok az yan etkisi vardır ve bağımlılık yapmaz. Yan etkiler genelde son derece hafif olmakla beraber ilaçtan ilaca farklılık gösterir. Günümüzde o kadar farklı çeşit ilaç mevcuttur ki, mutlaka kendinize uygun birini bulabilirsiniz, yeter ki yeterince sabırlı olun. Doktorunuz size bu ilaçlar için reçete yazabilir. Bazı bitkisel ilaçların da antidepresanlar kadar etkili olduğuna dair kanıtlar giderek artmaktadır ve bu özellikle Almanya'da çok kullanılan bir alternatif tedavi yöntemidir. Ancak bu tür bitkileri de tıp alanında uzman bir kişiye danışmadan almayın, özellikle de başka bir ilaç alıyorsanız ya da kronik bir rahatsızlığınız varsa. Bu tür bitkilerin içinde Prozac'ınkilere benzer maddeler bulunduğu için diğer maddelerle kötü bir etkileşim içerisine girebilir. Bitkisel karışımların içerisine tam olarak neler konulduğunu hiçbir zaman bilemezsiniz çünkü ilaçlar gibi kontrol edilip denetlenmezler. Her ne yöntem seçerseniz seçin, doğru dozda kullandığınızdan emin olabilmek için ilaçlardan anlayan biri tarafından denetlenin.

ÖFKE

İşler planlandığı gibi gitmediğinde öfke hissetmeniz çok normaldir. Ancak sürekli olarak hissedilen öfke, tıpkı depresyon gibi hayatınızın kontrolünü eline geçirebilir. Yaşamlarında kötü davranışlara maruz kalmış olanlar, haksızlığa uğradıklarını hissederler ve içinde bulundukları kötü duruma öfkelenirler. Sürekli olarak kızgın olan insanlar rahatlamakta ve keyif almakta güçlük çekerler ve çoğu zaman sinirlenerek hayatta kalmayı başarırlar. Bu kısa vadede onlara yardımcı olsa da, uzun vadede ilişkilerde sorunlara, çatışmalara, evlilik problemlerine ve daha fazla şiddete yol açar. Bunun karşılığında da kendisine kötü bir yetişkini örnek alan ve onu taklit eden çocuklarda davranış sorunları gözlemlenebilir. Bu da tutarsız ve şiddet meyilli bir ebeveynlik tarzına, dolayısıyla da çocuğun tacizine kadar uzanabilir. Öfke hisseden kişiler çoğu zaman kısa süreli de olsa rahatlamak için Alkol e başvururlar ve bunun sonucu bağımlılık olabilir. Bağımlılık işyerinde ve ilişkilerde sorunlara, hatta ailenin parçalanmasına bile neden olabilir. Alkol aynı zamanda şiddet dolu davranışları tetikler ve uzun vadede depresyonu arttırır.

Eğer düzenli olarak öfkelendiğinizi fark ederseniz, öfkenizi çeşitli yöntemlerle kontrol altına almaya çalışın. Trafikte tıkanıp kalmak gibi basit bir anlık tetikleyici yerine, gerçekte neye öfke ve üzüntü duyduğunuzu anlamaya çalışırsanız sadece bu konuda konuşmanın bile işe yaradığını görürsünüz. Kimi zaman öfke yalnızca geçmişte gömülü kalmış kötü hislerin örtülmesine yarar. Bunları gizli kaldıkları yerden çıkarmak acı verici olabilse de çok yararlıdır çünkü böylelikle sizi üzen durum hakkında yapıcı adımlar atmak mümkün olabilir. Örneğin merhametsiz ya da kötü eğilimli ebeveynleriniz olduysa ve bu konuda kızgınlık hissediyorsanız, göreceksiniz ki bunu bastırmak kızgınlığınızın bedelini haksız yere çevrenizdekilerden çıkarmanıza neden olacak ve en ya-kınınızdakilerle düşmanca ilişkiler kurarak öfkenizin daha da fazla şiddetlenmesine neden olacaktır. Böyle durumlarda Psikoterapi , danışmanlık hizmetleri, meditasyon ya da tinsel çalışmalar size yarar sağlayabilir.

Kimileri öfkelerini enerjilerini yapıcı bir biçimde kullanarak dışa dökerler. Örneğin, şakalar yaparak, öfkelerini yaratıcı projelere döndürerek ya da bol bol egzersiz yaparak.

Eğer durum kontrolünüzden çıkmışsa, daha etkili olabildiğiniz ortamlar bulmaya çalışın. Örneğin, elinizden geleni yapmanıza rağmen terfi edemiyorsanız, sizi çaresiz hissettiren bir durumda kalmaktansa başka bir işte şansınızı deneyin ya da yaratıcı bir dışavurum aracı bulun. Egzersiz ve aşırı stresten uzak durma da işe yarayabilir çünkü bunlar kendinizi iyi hissetmenize ve sizi öfkelendirmeyen şeylerden daha fazla keyif almanıza yardımcı olacaktır. Eğer bu stratejilerin hiçbiri işe yaramazsa, doktorunuzdan sizi bir terapiste yönlendirmesini isteyin.

  

Bu yazı 3130 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.