Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
Normal gelişim ve davranış
07.12.2008 15:35:24
Her çocuk kendine özgü bir şekilde değişir ve gelişir. Çocuğunuz yaşıtlarından farklı olabilir ama normal kabul edilip edilmediği, etrafındakilerin ondan beklentilerine bağlıdır.

NORMAL SORUNLAR

Çocuğunuz geliştikçe davranışlarının nasıl değişeceği hakkında bir fikrinizin olması, size neyin normal olduğunu ve ne zaman endişelenmeniz gerektiğini anlamanızda yardımcı olacaktır. Birçok normal davranış sorun yaratabilir ve bu sorunlara olan toleransınız, davranışın kendisinden çok sizin ruh halinize göre değişkenlik gösterebilir. Normal sorunlu davranışları anlamak, çocuğunuzun size çok gereksinimi olduğu bir zamanda ona karşı daha uygun ve hassas tepkiler vermenizde size yardımcı olacaktır.

Her çocuk kendine özgü bir şekilde değişir ve gelişir. Çocuğunuz yaşıtlarından farklı olabilir ama normal kabul edilip edilmediği, etrafındakilerin ondan beklentilerine bağlıdır. Tipik bir "kitap kurdu" eğitimle ilgisi olmayan bir ortamda kabadayılardan baskı görürken, entelektüel bir ortamda büyük saygı görebilir. Futbolla ilgilenen bir çocuk sınıftayken yerinde sakince oturamamasına rağmen yerel toplumda bir kahraman olarak görülürken, katı bir eğitim ortamında ya da ailede başarısız olarak nitelendirilebilir. Eğer çocuğunuzun farklı olmasına tolerans gösterilmiyorsa, çözüm ortam değişikliği olabilir. Çocuğunuzu yapmayı başardığı işten gurur duymaya teşvik etmek ve ister futbol ister matematik olsun, başarılarından dolayı onu sürekli olarak takdir etmek size kalmıştır.

KÜLTÜRLER ARASI FARKLILIKLAR

"Normal" olarak kabul edilenler sadece bir çocuktan diğerine değil, bir aileden ya da bir kültürden diğerine de değişiklik gösterebilir. Eğer çocuğunuz çevresindeki yaşıtlarından farklı bir kültürden ya da geçmişten geliyorsa, sırf bu farklılıktan dolayı daha az tolerans görebilir. Bazı kültürlerde ve ailelerde bir erkek çocuk için normal kabul edilen davranışlar bir kız çocuğu için uygunsuz görülebilir. Erkek çocukların "maço", saldırgan ve dominant olmaları teşvik edilirken kızların uysal, şefkatli ve itaatkar olmaları beklenebilir.

Günümüzde aileler, eskiye göre daha çok mekan değiştirmekte ve daha farklı etnik kökenlerden gelen kişilerden oluşmaktadır. Bu tür ailelerin bir destek ağına sahip olmaları daha küçük bir olasılıkken, kültürel farklılıklara maruz kalmaları daha olasıdır. Bu yönden bakıldığında, özellikle yeni bir yere taşındığınızda çocuğunuz yaşıtlarından farklılıklar gösterebilir ve bunun sonucu olarak da alay konusu olabilir. Şüphesiz o da diğerlerine benzemek isteyecek ve benzemediği için de kendisini aşağı görecektir. Kim olduğu ve nasıl olduğu konusunda gurur duyması için onu yüreklendirmek size kalmıştır.

Normal gelişimin kilometre taşları
Çocuğunuzun gelişimi için aşırı kaygılı olmanız gereksizdir. Ancak gelişimin kilometre taşlarına dikkat etmek ve böylece sorunları daha erkenden yakalamak önemlidir. Eğer çocuğunuzun gelişimi konularında endişeleriniz varsa, bir sağlık uzmanına ve/veya öğretmenine başvurarak tavsiye alın. Gelişim sorunları yaşayan çocukların çoğu zaman daha çok davranış sorunları vardır. Bu kitap cinsel gelişim konusunu kapsamamaktadır çünkü cinsel sorunlar bu yaş grubundaki çocuklarda çok sık görülmez. Ancak "Sık rastlanan davranış sorunları" bölümünde bu konuya kısaca değinilmiştir.

NORMAL SOSYAL GELİŞİMİN İŞARETLERİ: SAĞLIK GÖREVLİSİNE, HEMŞİREYE YA DA DOKTORA BAŞVURMANIZ GEREKTİĞİNİN KESİN GÖSTERGELERİ
  • Herhangi bir yaşta - beceri ya da konuşma kaybı
  • 12 aya kadar - hiçbir anlamsız sözcük söylememesi ve hiçbir el-kol hareketi yapmaması (örneğin, parmakla işaret etme)
  • 18 aya kadar - hiçbir sözcük söylememiş olması
  • 24 aya kadar - kendiliğinden (kopya olmayan) iki sözcüğü arka arkaya söylememiş olması

BAŞVURU GEREKTİĞİNİN GÖRECELİ GÖSTERGELERİ
2-3 yaş arası ve sonrası:
  • İletişim sorunları - dilsel ya da sözel olmayan (örneğin hiç ya da çok az gülmek, sosyal tepkiler vermemek)
  • Gelişmemiş sosyal beceriler, örneğin, eğlenmeme ya da eğlenceyi paylaşamama
  • Gelişmemiş hayal gücü oyunları
  • Başkalarına ilgi yoksunluğu, "kendi dünyasında yaşama"
  • Göz kontağı yoksunluğu
  • Aşırı duygusal tepkiler ve başkalarına yönelik saldırgan tavırlar
  • Değişime karşı katılık ve değişiklikle başa çıkmada güçlük çekme, bunun sonucunda ortaya çıkan gerginlik
  • Dürtülere, örneğin ışığa, sese, tensel temasa, tatlara aşırı ya da gereğinden az tepki verme
  • Garip ya da sıra dışı davranışlar, örneğin elleri kanat çırpar gibi sallamak

TİPİK DAVRANIŞ KALIPLARI VE SORUNLARI BEBEKLER (İLK YIL)

Başlangıçta bebekler tümüyle size bağımlıdırlar ve her türlü gereksinimlerini karşılamak için size güvenirler. Duyarlı davranmanız ve üzgün olduğunda onu yatıştırmanız bebeğinizi en memnun edecek davranıştır. Bu, onun sadece Fiziksel rahatlığını değil (sıcak, temiz ve tok olması, gazı bulunmaması), duygusal rahatlığını da sağlamanızı gerektirir. Bebeklerin rahata, güvene ve duygusal sürekliliğe gereksinimleri vardır, özellikle de işler yolunda gitmediğinde. Bunu bebeğinizi kucaklayarak, onunla sevecen bir ses tonuyla konuşarak ya da ona şarkı söyleyerek, ilgisini onu rahatsız eden durumdan uzak tutmak için kucağınızda dolaştırıp ilginç şeyler göstererek sağlayabilirisiniz. Bebeklerin uygun düzeyde dürtüye gereksinimleri vardır. Çok fazla heyecan istemezler ama öğrenmelerini sağlayacak kadar da dürtüyle karşılaşmalıdırlar. Onu gözlemleyerek, dinleyerek ve onunla ilgilenip ipuçları elde ederek bunu başarabilirsiniz.

Erken çocukluk dönemi ile ilgili araştırmaların sunduğu kanıtlar, çocuk ve bakıcısı arasındaki etkileşimin ileriki yaşlardaki davranışları öngörebildiğini gösteriyor. Çocuklarının belirli bir yönde "performans göstermesine" yönelik talepleriyle bebekleri üzerinde baskı kuran, bebeğin verdiği işaretleri izlemeden zorlayıcı bir şekilde onlarla konuşan ya da ona bir şeyler yapan ebeveynlerin çocuklarının, ileriki yaşlarda yönergeleri izlemekten kaçınan, davranış ve dikkat sorunları olan bireyler olmaları olasılığı daha yüksektir. Çocuklarına duyarlılıkla yanıt veren, onları izleyen ve çocuğun attığı adımlara uygun şekilde "karşılıklı" bir diyalog geliştiren ebeveynler ise çocuğun pozitif sosyal davranışlara sahip olmasının temellerini atmış olurlar. Çocuğunuz gereksinimlerine kulak vermek onu hayata hazırlayacaktır. Bebeğinize bunu sağlayarak büyük bir fark yaratabilirsiniz.

Bağlılık
Zaman içerisinde bebekler kendilerine bakan kişiye bağlanırlar. Ancak babaları, büyük babaları ve büyük anneleri, yakın aile bireyleri, arkadaşları ve sıkıca bağlanabilecekleri diğer kalıcı, duyarlı bakıcılarıyla olan ilişkilerinden de büyük yararlar elde edebilirler. O kişinin bir aile bireyi olmasından çok, çocuğa nasıl baktığı önemlidir. Bebeğin en temelde bağlı olduğu kişi geri döndüğü ve bebeğin bunun gerçekleşeceğine olan inancı sarsılmadığı sürece, bebek gelişecektir. Ancak bebeğiniz size çok gereksinimi olduğu zamanlarda sizin onu reddettiğinizi, onu rahatlatamadığınızı, onunla iyi vakit geçiremeyecek kadar yorgun olduğunuzu hissedecek olursa, size güvensiz bir şekilde bağlanacaktır. Aşırı kaygılı tavırlar sergileyerek ya da size adeta yapışarak (sürekli yanınızda olmak isteyerek), ayrılığın ardından sizi gördüğünde mutlu olmaktan çok öfke duyarak, hatta sizden uzak durup size gereksinimi olmayan bağımsız bir kişiymiş gibi davranarak bebeğiniz size bunu gösterebilir.

Eğer çocuğa bakan esas kişi siz değilseniz, çocuğunuzun bakıcıyı, büyük babasını ya da büyük annesini size tercih etmesi sizin için zor olabilir. Ancak çalışmanız gerekiyorsa, çocuğunuza gündüzleri iyi bakıldığı ve onunla her gün kaliteli zaman geçirdiğiniz sürece çocuk size bağlanacak ve uzun vadede çalışan bir ebeveyn olarak ona sunacağınız örnek kişi modelinden daha çok yararlanacaktır.

Ayrılık
Önceleri bebekler bir kişinin orada bulunmadığı zaman da var olduğunu anlamazlar. Bebeğiniz sizden farklı bir birey olduğunu ve sizden kopabileceğini anladığında, sizi her istediğinde yanında bulamayacağını da öğrenecektir. Geri gelemeyeceğinizi fark ettiğinde ve sizin onu terk ettiğinizi düşündüğünde, büyük bir olasılıkla öfkelenecektir. Bebeğinizin onun yanında olmanızı istemesi ve ayrıldığınızda ağlaması normaldir. Sürekli olarak şefkatle bakılırsa zamanla bundan kurtulacaktır. Bebeklerin birkaç sürekli bakıcıya ve terk edilmeyeceklerini öğrenmeye gereksinimleri vardır. 6-7 aylık bir bebek yabancılardan sakınacaktır ve yaklaşık 16 aylık olana dek bu böyle devam edecektir. Yıllar boyunca sizin yanı başınızda olma arzusu sürecektir ama 3-4 yaşlarına geldiğinde bu gereksinim şiddetini yitirecektir.

Ağlama
Başlangıçta bebeğin her türlü sıkıntısını ifade etmesinin yolu ağlamaktır ve bunu tüm bebekler yapar. Ama ağlama, sıkıntı verici ve nahoş bir ses olabilir ve ebeveynleri öfke, kızgınlık, sıkıntı duygularıyla birlikte büyük bir baskı altına alabilir. Bebekler "şımartılamazlar" ve henüz kandırmacı davranışlarda bulunmak için çok küçüktürler. Eğer gereksinimleri karşılanırsa, genellikle ağlamayı keserler. Eğer kesmezlerse, bunun nedeni bir şeylerin yolunda gitmemesidir. Sizin çocuğun bakıcısı olarak göreviniz neyin yolunda gitmediğini bulmanın ve bunu düzeltmenin yanı sıra, yanlış gidenin ne olduğunu anlayamadığınız ve bunu düzeltemediğiniz durumları kabullenmektir.

Bebeğiniz ağladığında yapabileceğiniz tek şey olası nedenlerin ve çözümlerin bir listesini, sistematik bir şekilde gözden geçirmek, bunları tek tek deneyerek bebeğinizin verdiği tepkileri gözlemektir.

Dikkatlice dinleyerek ve gözlemleyerek bir ağlamayı diğerinden ayırt etmeyi öğreneceksiniz - örneğin yorgunluk ağlamasının acı ağlamasından farkını anlayabilecekseniz. Kolit sonucu ağlama, genellikle bebek henüz 2-3 haftalıkken başlar ve hem bebek hem de sizin için çok sıkıntı verici olabilir. Bebeğiniz teselli edilemez bir şekilde ağlayabilir, dizlerini göğsüne doğru çeker ve gece boyunca uyumaz. Kriz aralarında mutlu ve iyi görünebilir. Bu tür sancılı durumlarda özel "gripe water" adı verilen ve sütüne karıştırılarak verilen bir tür ilacın yanı sıra bebeğinizi teselli edip rahatlatmanız da işe yarayabilir. Ancak kimi zaman bebek hiçbir şekilde teselli edilemez. İşin iyi yönü ise, bebeklerin kolit rahatsızlığından 3. ya da 4. aylarına girdiklerinde kurtulmalarıdır. Size meydan okuyan güçlük ise bu süre içerisinde sağ kalmaktır!

Bazen bebeğin ağlamasını durdurmanın bir yolunu bulmak imkansızdır ve eğer bebeğiniz çok ağlarsa kendinizi suçlamamalı, kötü bir ebeveyn olduğunuzu düşünmemelisiniz.

BEBEĞİN AĞLAMASININ SIK RASTLANAN NEDENLERİ
  • Rahatsızlık
  • Açlık
  • Yorgunluk
  • Gaz
  • Kolit
  • Diş çıkarma
  • Enfeksiyonlar, örneğin Öksürük , soğuk algınlığı ya da kulak ağrısı
  • İnek sütü alerjisi

Bebekler de yetişkinler gibi birer bireydirler ve duygusal yapıları büyük önem taşır. Kimi bebekler düzenli bir uyku ve yemek yeme alışkanlığına sahiptirler, yeni durumlara kolaylıkla adapte olabilirler ve çoğu zaman memnun görünürler. Öte yandan bazı bebekler çok huzursuzdurlar ve rutinlerindeki en ufak bir değişiklikten bile rahatsız olurlar.

Bazı bebekler siz ne yaparsanız yapın zordurlar ya da iyi değillerdir. Böyle bir çocuğun isteklerini karşılamayı ancak görevi sırayla üstlenecek, bir dizi soğukkanlı yetişkin başarabilir. Eğer bebeğiniz ağlamayı kesmiyorsa, sabrınızın sınırlarına erişmeden önce yardım ve öğüt alın. Bazı anne babalar kendilerini o kadar büyük bir stres altında hissederler ki, bebeklerine zarar vereceklerinden korkarlar ve kimileri de gerçekten verir. Bu aşamaya gelmeden çok önce ailenizden, dostlarınızdan, toplumsal yardım kuruluşlarından, sosyal hizmet kurumlarından ya da benzerlerinden yardım alın. Yardıma gerek duymak yenilgiyi kabul etmek olmadığı gibi, sizin kötü bir anne ya da baba olduğunuzu da göstermez.

İKİ YAŞINDAKİ ÇOCUĞUNUZ - ONDAN NELER BEKLENEBİLİR?
  • 2 yaşındaki çocukların tümü aktiftirler ve hemen hemen hiç yerle rinde oturmazlar (bu oran 4 yaşına geldiklerinde %40'a iner).
  • %95'i sürekli olarak ilgi ister.
  • %80'i ağlayıp sızlar.
  • %70 - 9O'ı kavga eder, tartışır ve kendisine verilen buyruklara uymaz.
  • %70 - 80'i öfke nöbeti geçirir.
  • %70'i küstahça yanıt verir.
  • %70'i gün boyunca pantolonlarına küçük ya da büyük tuvaletlerini yaparlar.
  • %60 - 80'i çok kolay ağlar.
  • %50 - 70'i gece yatağa gitmesi gerektiğinde direnir.
  • Yarısı geceleyin uyanır.
  • Yarısı yedikleri yemekler konusunda aşırı titizdir.
  • %40 - 6O'ı küçük kardeşlerini kıskanırlar ya da ona zarar verirler.
  • %40'ı tuvalete/lâzımlığa oturmaları gerektiğinde direnirler.


YÜRÜMEYE YENİ BAŞLANILAN DÖNEM VE OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ (1-5)

Okul öncesi çağdaki çocuklar çok sevimli ama bir o kadar da çaba gerektiren, emek harcatan çocuklar olabilirler. Yürümeye yeni başlayan çocuklar, söz konusu anne babaları olduğunda, kendilerine bakan kişiden uzak kalmayı hiç sevmezler; ilgi isterler; benlikçi, aktif, düşüncesiz ve dağınıktırlar; sürekli başkalarının sözlerini keserler ve hiç saygı göstermezler; inatçıdırlar ve sık sık fikir değiştirirler; heyecan, endişe ve gerilime karşı duyarlıdırlar ve bitmek bilmeyen sorular sorarlar, ancak başkaları söz konusu olduğunda bir melek gibi davranabilirler.

Şunu da unutmamak gerekir ki, bu aynı zamanda çocuğunuzun Fiziksel olarak geliştiği, daha mantıklı düşünmeyi öğrendiği ve sosyal açıdan kendine güvenini kazandığı heyecan verici bir dönemdir. Etraflarındaki varlıkları daha çok incelemeye başlarlar ve çevreleriyle olan ilişkilerinden, yaptıkları gözlemlerden sosyal etkileşimleri ve oyunları öğrenirler. Bunun gerçekleşebilmesi için bu yaştaki çocukların çeşitli dürtülere gereksinimleri vardır. Örneğin:

  • Yaşlarına uygun kitap ve oyuncaklar (Bunların pahalı şeyler olmasına hiç gerek yok - iki yaşındaki bir çocuk için tencereler, tavalar ve kaşıklar "özel tasarımlı" bir oyuncaktan çok daha heyecan verici olabilir.).
  • Her yaştan insanla çeşitli boyutlarda sosyal temas ve her iki tarafın da karşılıklı olarak bu ilişkiden zevk alabileceği yerin, ortamın ve desteğin mevcut bulunması
  • Yeni ve ilgi çekici fırsatlarla başa çıkabilecekleri bir hızda karşılaşmaları; hayvanlarla, müzikle, suyla, doğayla, resimle, partilerle vb. temas

Oyun, gerçeklik ve fantezi
Çocuklar oynayarak öğrenirler -sosyal, Fiziksel ve eğitimsel gelişimlerini oyun aracılığıyla gerçekleştirirler. Üç yaşına geldiklerinde bir şeyin "numaradan" olduğunu anlayabilmeleri gerekir.

Hayal güçleri ve yaratıcılıkları için alıştırma yapmayı ve doktora gitmek, taşınmak gibi potansiyel olarak travmatik günlük deneyimleri anlamayı bu şekilde öğreneceklerdir. Rol yapılan oyunlar; onlara "patron" olmayı, pek de kontrol sahibi olmadıkları bir dünyada kontrolü ele almayı ve böylelikle de stresli durumlarla başa çıkmayı öğretirler.

Çocuklarıyla oyun oynamaya çalışan ebeveynler çoğu zaman istemeden de olsa kontrolü ele alırlar ve kuralları kendileri koyarlar. Bazen de oyunun "gerçeklik" ilkelerine göre oynanmasında ısrar ederler. Ancak bu tür ilkeler, küçük bir çocuk için gerçekçi olmayabilir ve çoğu çocuk da bu gibi bir durumda hevesini çabuk yitirir ve oyunu bırakır. Eğer kontrolü ele almadan, öğüt vermeden, rekabet etmeden çocuğunuzun oynadığı oyunu gözlem, dikkat ve övgü ile destekleyebilirseniz, size ne kadar akıllı olduğunu göstermekten gurur duyacaktır. Bu, sadece onu öğrenmeye teşvik etmekle kalmayacak, kendine olan saygısını ve sizinle olan ilişkisini geliştirecektir. Eğer oyun sırasında çocuğunuzun fantezi dünyasında daha çok kontrol sahibi olmasına yardımcı olabilirseniz, o da sizinle gerçek hayatta daha çok iş birliği yapacak ve yumuşak başlı olacaktır.

Gerçeklik ve fantezi arasındaki farkı ayırt edebilmek zamanla gelişen bir yetenektir. Küçük çocuklar hangi olayların gerçekten olduğunu, hangilerinin oyunun bir parçası olduğunu ayırt etmekte güçlük çekebilirler. Bu yüzden 3-5 yaş arası çocukların çoğunun hayal ürünü arkadaşları vardır. Bu normaldir ve zamanla geçecektir.

ÇOCUK GÜVENLİĞİ NEDİR?
Bir mekânı çocuğun merakından koruyarak güvenli hale getirmek, kazaları önlemek ve çocuğa bakan kişilere huzur vermektir.
  • Çocuğunuzun güvensiz bölgelere erişmesini engellemek için sınırlar belirlemek
  • Kırılabilir ve tehlikeli nesneleri ortalıktan kaldırmak
  • Dolaplara / buzdolaplarına / pencerelere / araba pencerelerine / ilaç dolaplarına ve diğer güvensiz yerlere çocuk kilitleri takmak
  • Merdivenlere merdiven kapıları koymak
  • Her türlü güvensiz nesneyi çocuğun erişemeyeceği yerlere koymak
  • Tüm elektrik kablolarını ve prizlerini örtmek
  • Annelere özel mağazalarda bu tür malzemeler satılmaktadır ve bu gibi yerlerden bu konuda öğüt de alabilirsiniz.

Çocuğunuz oynarken sizin sürekli olarak oyuna dahil olmanız gerekmez. O sizin devamlı ilginizi istese de, siz kendi işinizi yaparken onu destekleyici yorumlar yaparak da onun için yararlı olabilirsiniz. Çocuklar, sizin onların gelişimini ve başarılarını izlemenizi isterler. Sözleriniz hem olumlu hem de olumsuz yönde çok etkili olabilir. Bu nedenle konuşmadan önce durup ne diyeceğinizi ve nasıl bir ses tonu kullanacağınızı iyi düşünmeniz gerekir. Övgü, olumlu bir ilişki kurmakta ve içten bir çocuk yetiştirmekte büyük adımlar atmanızı sağlayacaktır.

Keşif ve deneyler
Yürümeye yeni başlayan çocukların öğrenmesi ve gelişmesi için çokça dürtü gereklidir. Birçok heyecan verici oyuncakları olsa bile, merakları onları dolapların içi, açıktaki kablolar, ilginç görünüşlü şişeler gibi daha az güvenli alanlara çekecektir. Bu, yaramazlık değil meraktır, özellikle de neleri yapmaya izinleri olup olmadığı açıkça anlatılmadığı takdirde. Çok küçük çocuklar bir şeye dokunmamaları söylendiğinde söz dinlemezler. Bu yüzden bazı bölgeleri "çocuk-korumalı" hale getirerek işleri kolaylaştırabilirsiniz. Hem kendinizi daha rahat hissedersiniz, hem de çocuk güvenli bir şekilde keşiflerini sürdürebilirler.

Daha çok küçükken bile çocuklar bağımsız olmak ve kendi başlarına bir şeyler yapmak isterler. Tekrarlanan deneylerle öğrenirler, bu nedenle iki yaşındaki çocuğunuz, önündeki her şeyi bebe sandalyesinden aşağı atıp sizin onu yerden toplamanızı izler. Onun için bu, neden ve sonuç ilişkisi konusunda bir deneydir ve onun mantıklı düşünmesine yardımcı olur. Bu da bir yaramazlık değil, normal bir keşiftir. Tabii ki durum böyle olsa da sinirleriniz bozulabilir. Her ebeveyn bu tür davranışlara gösterdiği tolerans açısından bir diğerinden farklıdır.

Çocuğunuzun, davranışının kimi ortamlarda tolerans görmeyeceğini öğrenmesi için belirli sınırlar koymanız son derece uygundur. Oyunlar için özel zamanlar ve yerler belirleyebilirsiniz. Sıkıldığınızda da yapmanız gereken şey çocuğun ilgisini başka alanlara çekmektir. Her yaştaki çocuklar sevdikleri oyunları ya da şarkıları tekrarlamaya bayılırlar, ama bir şeyi birçok kereler tekrarlama arzusu, 5 yaşını aştıklarında kendiliğinden kaybolacaktır.

Anlama
Çocuklar bazı olayları ancak onların kavrama düzeyinde anlatıldığı takdirde anlayabilirler. Eğer sinirlenir ve boş bir tehditte bulunurlarsanız, örneğin onu bir anaokuluna göndereceğinizi söylerseniz, gerçek niyetiniz bu olmasa bile bunu unutmazlar ve tehdidinize inanırlar! Küçük çocuklar doğruyla yanlışı ayırt edecek bir anlayışa sahip olamayabilirler ve bu yüzden de bunu onlara öğretmeniz gerekse de kötü davranışları yüzünden onları azarlamanız, onlara bağırmanız sadece onları üzecek ve şaşırtacaktır.

Aşırı bağlılık
Yürümeye yeni başlayan çocukların çoğu aşırı bağlı ve yapışkandırlar. Bunu sizi sinir etmek için değil, sizi ne kadar sevdiklerini ve size ne kadar gereksinim duyduklarını göstermek için yaparlar. Yürümeye yeni başlayan çocukların neyin güvenli olup olmadığını bilmedikleri ve etrafı keşfederlerken sürekli kontrol edilmeleri gerektiği düşünülürse bu davranışın aslında hiç de saçma olmadığını görebilirsiniz. Onların her davranışını sürekli olarak izlemelisiniz ki herhangi bir kaza olmasını engelleyebilesiniz. Anaokuluna başlayacakları yaşa geldiklerinde bu aşırı bağlılıkları azalmış olacaktır çünkü artık kendi başlarına neyin güvenli neyin tehlikeli olduğunu anlamayı öğrenmişlerdir.

Çocuklar, insanın kucaklayası gelen oyuncaklara ya da yumuşak battaniyelere bağlanabilirler. En çok sevdikleri insan yanlarında olmadığında bu nesneyi kendilerini teselli etmesi için kullanırlar. Çocuğa göre bu nesneler kendilerine ait benzersiz şeylerdir. Bu nedenle, eskimiş bir oyuncaklarını kaybettikleri zaman öfke krizleri geçirirlerse ona yenisini almayı teklif etmeniz işe yaramayacaktır. Eğer kayıp oyuncak bulunamazsa çocuğunuza saçmalamamasını söylemek yerine, bu kaybından dolayı onu teselli etmeye çalışın.

Yürümeye yeni başlayan çocukların yeni durumlardan korkmaları normaldir ancak size aşırı derecede bağlı olmaları sizin geçici bir süre için çocuğunuzdan Fiziksel ya da duygusal olarak uzak olmanızdan kaynaklanabilir; örneğin, hastaneye yatmanız, depresyon ya da uzun çalışma saatleri.
Çocuğunuz onu terk edeceğiniz endişesine kapılıp eteğinizin dibinden hiç ayrılmayabilir. Eğer durum buysa, onu böyle davrandığı için azarlamanız işleri daha da kötüye götürecektir.

Çocuğunuzla olan ilişkiniz üzerinde çalışmak; çocuğunuzu, onu terk etmeyeceğinize ve sevdiğinize inandırmak; onun güvenilir bir dost ya da akrabanın gözetiminde daha fazla vakit geçirmesini sağlamak daha çok işe yarayacaktır. Onunla düzenli olarak kısa bir süre için bile olsa baş başa vakit geçirmeniz, örneğin yatmadan önce kısa bir öykü anlatmanız durumun düzelmesine çok yardımcı olacaktır.

Öfke krizleri ve "korkunç iki yaşındakiler"
İki yaş civarında çocuklar, dünyayı onların tüm gereksinimlerinin anında karşılanmasını mümkün kılacak şekilde tasarlanması gereken bir yer olarak görürler. Eğer istediklerini elde edemezlerse, bu onlar için bir felaket olur ve çığlık atabilir, bağırabilir ve teselli edilemeyecek şekilde ağlayabilirler; özellikle de sözde "korkunç ikiler" yaşına vardıklarında. Yeni yürümeye başlayan çocukların bazıları öfke nöbeti sırasında sinirlenip nefesini tutabilir. Kimi zaman suratı mosmor olana, hatta bilincini yitirene kadar bunu yapıp sonra hemen kendine gelir. Bu tür davranışların bu yaşlardaki bir çocuk için normal olduğunu, ve günde üç tane öfke nöbetinin "rutin" olabileceğini unutmamanız çok önemlidir. Ancak nefes tutma olayı aşırı boyutlara varırsa yardım almanız gerekebilir.

1-2 yaşlarındaki çocuklar hâlâ "benim" ve "senin" arasındaki farkı ayırt edemezler. Paylaşma düşüncesi onlara yabancıdır ve her şeyin kendilerinin olmasını isterler. Bu yaştaki bir çocuğa paylaşmanın erdemlerini anlatmaya çalışmanın bir anlamı yoktur. Gerektiğinde ilgisini başka yöne çekerek ve olumlu tavırlarını överek, çocuğunuzun yaşı ilerledikçe daha uzun süreler beklemeyi ve eşyaları diğer insanlarla sırayla kullanmayı öğrenmesini sağlayabilirsiniz.

ÖFKE NÖBETLERİNDEN KAÇINMAK
  • Çocuğunuzun aşırı yorgun olmadığından, iyi dinlendiğinden, aç ya da susuz olmadığından emin olun.
  • Özellikle stresli zamanlarda rahat ve öngörülebilir bir rutin içerisinde olmaya çalışın.
  • Kuralları ona önceden açıklayın ve bunların basit ve tutarlı olmasına özen gösterin.
  • Farklı etkinlikler, güvenli bir oyun alanı, ilgi ve övgüyle çocuğunuzun aktif olmasını ve ilgisinin canlı kalmasını sağlayın.
  • Sorun çıkmaması için her şeyi önceden planlayın; örneğin, uzun bir yolculuğa çıktığınızda yanınıza bol bol yiyecek, içecek, çeşitli oyuncaklar, küçük sürprizler ve çocuğunuzun ilgisini çekecek şeyler alın.
  • Yağmurlu bir gün ya da sıkıcı zamanlar için sürekli olarak birkaç "özel ödül" bulundurun; örneğin, yüz boyaları, tebeşir vb.
  • Çocuğunuzun aşırı heyecanlanmasını önleyin.
  • Çocuğunuza çok fazla gazlı içecek, çikolata, şeker ya da bol miktarda katkı maddesi içeren yiyeceklerden vermeyin.
  • Çocuğunuzdan oyuncaklarını paylaşması gibi yapamayacağı şeyler beklemeyin ve sınırları belirleyin.
  • Eğer tüm bunlara rağmen çocuğunuz çabuk sinirleniyorsa, (1) sorununun ne olduğunu öğrenin ve çözmeye çalışın, (2) kendisinin ya da kardeşinin yaptığı iyi bir davranışın farkına varın, övgü dolu sözler söyleyin ve ilgisini başka yöne çekin.


Kız ve Erkek Kardeşlerle Yaşanan Sorunlar
Yürümeye yeni başlayan çocuklar küçük kardeşlerini otomatik olarak sevmezler, ama böyle davranmaları konusunda kendilerini baskı altında hissedebilirler. Kardeşlerini sevseler bile bu his, yeni bebeğin kendi yerlerini alacağı ve bu yüzden terk edilecekleri korkusuyla karışırlar. Bazen bu korku, onların gizlice bebeğe zarar vermelerine neden olabilir; bu yüzden küçük bir bebeği ve 1 -2 yaşlarındaki çocuğunuzu asla aynı odada tek başlarına bırakmamalısınız. Bebeğinizi daha büyük olanın önünde kucakladığınızda, çocuğunuz aldatılmış bir sevgilininkine benzer duygular yaşar. Bu duyguları tam olarak anlamadığı gibi ifade de edemeyebilir. Bu yüzden, "neden" üzgün olduğunu, onu neyin rahatsız ettiğini ya da bebeğe niçin zarar verdiğini ısrarcı bir şekilde sormak işleri daha da yokuşa sürebilir, özellikle de bunu siz sabırlı davrandığınızı ve onun güçlük çıkardığını düşünerek yapıyorsanız. Eğer ona meydan okursanız yaptıklarının tümünü inkâr etme olasılığı yüksektir. Çocuğunuzun bu davranışı onaylamadığınıza dair kesin bir mesaja gereksinimi vardır.

Eğer öfkenize sahip çıkamayacak kadar kızgınsanız, her ikiniz de sakinleşene dek onu güvenli bir odaya gönderebilirsiniz. Nihayetinde, ona neyin kabul edilebilir bir davranış olduğunu, neyin olmadığını sakince öğretmeniz ve onu ne kadar çok sevdiğinizi göstermeniz gereklidir. Ona bolca destek vermeniz, övmeniz ve olumlu ilgi göstermeniz, onu kucaklamanız sizin için hâlâ her zamanki kadar özel olduğu konusunda inancını pekiştirecektir. Kendinizi kaybedip bağırmanız ise sadece işleri zorlaştıracaktır.

ÇOCUĞUNUZ ÖFKE NÖBETİ GEÇİRDİĞİNDE YAPABİLECEKLERİNİZ
  • Öfke nöbeti çok kötüleşmeden önce çocuğunuzun dikkatini dağıtmaya çalışın.
  • Eğer mümkünse onu görmezden gelin ve öncelikle tehlikeli objeleri ortalıktan kaldırın.
  • Kardeşinin uslu davranışını tüm dikkatinizi ona vererek ve ona küçük bir armağan vererek ödüllendirin (örneğin bir bisküvi)! işler yolunda giderse öfke nöbetindeki çocuğunuz da bu yolu izleyecektir.
  • Ona ültimatom verin: "Ancak ağlamayı kesersen oyuncağını sana veririm".
  • Ödün vermeyin ve sadece huzuru sağlamak için pes etmeyin.
  • Çocuğunuzdan odadan çıkmasını, sorununu ve öfkesini dışarıda bırakıp içeri gelmesini fazla reddedici olmadan isteyerek bir "mola" alabilirsiniz. Bunu başardığında onu ödüllendirebilirsiniz.
  • Eğer bu bir süpermarket gibi topluma açık bir yerde olursa ve kendinizi fazla teşhir olmuş gibi hissediyorsanız, o yerden ayrılın (tabii ki çocuğunuzla birlikte!). Durumun kontrolünün elinizde olduğunu hissetmeniz gereklidir.


Yaşıtlarla ilişkiler
Çocuklar yürümeye yeni başladığı bu yaş döneminde, başka çocuklarla birlikte oynamaya ve onların arkadaşlığından zevk almaya başlarlar; yeter ki onlardan eşyalarını paylaşmaları istenmesin. Bu dönemde yaşıtlar birer potansiyel rakip ve tehdittirler. İki-üç yaştan itibaren giderek birbirleriyle daha çok etkileşime giren çocuklar, bir tek arkadaşlarını tüm arkadaş grubuna tercih edeceklerdir. Küçük çocuklar genellikle birçok çocuğun bulunduğu sosyal ortamları korkutucu bulurlar. Sosyal açıdan özgüvenleri geliştikçe, daha büyük gruplarda da güvende hissetmeyi öğreneceklerdir. Ancak çocuğunuz kendisini hazır hissedene dek, onu birisiyle oyun oynamaya ya da kalabalık bir gruba katlamaya zorlamanın bir anlamı yoktur. Çocuklar bu gibi stresli durumlarda daha çok kaygı duyarlar. Oturup çocuğunuzla birlikte etrafı izlemek size zaman kaybı gibi gelebilir ancak çocuğunuz için bu, gruba katılma öncesi bir hazırlık yöntemidir. Bazı çocuklar bunu diğerlerinden daha geç öğrenirler. Sabırlı olun ve çocuğunuzu destekleyin, eninde sonunda o da gruba katılacaktır.

YÜRÜMEYE YENİ BAŞLAYAN ÇOCUĞUNUZUN YENİ BİR BEBEKLE BAŞA ÇIKMASINA YARDIM ETMEK
Doğumdan önce:
  • Çocuğunuza bir an önce bebekten bahsedin.
  • Planlama sürecine çocuğunuzu da dahil edin.
  • Çocuğunuza bebeğin iyi ve kötü yönlerini anlatan öyküler okuyun.

Doğum sırasında:

  • Çocuğunuza iyi bakıldığından ve özel şeylerle ödüllendirildiğinden
    emin olun.

Bebek doğduktan sonra:

  • Çocuğunuzun ağabey ya da abla rolünü üstlenerek kardeşiyle ilgili olmasını sağlayın.
  • Çocuğunuza nasıl yardımcı olabileceğini öğretin.
  • Çocuğunuzun bebeğe yönelik tüm olumlu davranışlarını övün ("Sen dünyanın en iyi ablasısın.").
  • Çocuğunuza bebeğin olmadığı bir ortamda sıklıkla ve bolca ilgi gösterin.
  • Çocuğunuzun meşgul ve aktif olmasını sağlayın - onunla beraber etkinliklerde bulunun.
  • Çocuğunuza bol miktarda sevgi gösterin, onu sık sık kucaklayın, ödüller verin ve bebeğin asla onun yerini almayacağına dair ona güvence verin "Sen dünyadaki en iyi Jenny'sin. - bebek de özel ama o, Jenny değil."


Tuvalet eğitimi

Çocuklar iki yaşından itibaren bağırsaklarını ve mesanelerini kontrol etmeyi öğrenirler. Bazı çocukların tuvalet eğitimleri diğerlerinden daha uzun sürer - erkek çocuklarınki ise kızlarınkinden. Eğer zaman ayırır, sabırlı olur ve çocuğunuza övgü dolu sözlerle destek olursanız sonuca ulaşırsınız. Birçok kitapçıda size bu konuda yardımcı olacak "tuvalet" öyküleri ve bunların bebekleri satılmaktadır. Tuvalet eğitimine başlamak için çok acele etmeyin, ancak anaokuluna başlamadan önce bu işin hallolmuş olması iyi olur. Özellikle çocukların "popolarını" ve neler yaptıklarını daha iyi görebildikleri yaz ayları bu iş için uygundur. Bahçede bir lazımlık tutun ve çocuğunuzu ödüllerden ve ona vereceğiniz yıldızları gösteren tablolardan yararlanarak "kakasını" ya da "çişini" bunun içine yapmaya teşvik edin. Eğer çocuğunuz buna hazır değilse, zorlamayın. Zamanı geldiğinde bu zaten olacaktır (Lütfen büyük ve küçük tuvaletini tutamama ile ilgili bölüme bakın). Eğer çocuğunuz dört yaşına gelene kadar tuvalet eğitimini tamamlamamışsa, bir sağlık uzmanına ya da doktora danışın.

Yemek kaprisleri ve yemek reddetme
Bazı çocuklar yemek konusunda kaprisli ya da mızmız olabilirler ve sıra dışı herhangi bir şey yemek onlar için çok stresli olabilir. Onların huzursuz ve tedirgin oldukların anlayıp farklı türden yemekler yemeleri için ısrar etmekle, çoğu anne baba için kolay yol olan istediklerini yemelerine izin vermek arasında ince bir çizgi vardır. Bazen çocuğunuz o gün yediği yemek konusunda mızmızlanıyorsa, bu ilgisiz bir konudaki rahatsızlığından kaynaklanıyor olabilir ve yemek sorunu çözülmeden önce bu sorunun halledilmesi gerekebilir. Eğer çocuğunuza düzenli olarak sağlıklı ve lezzetli yemek seçenekleri sunar, bunların tadına baktığında da (konuyu fazla büyütmeden) ona övgü dolu sözler söylerseniz, hem onun yeteri derecede besleyici gıdalar almasını sağlarsınız, hem de yemek konusunda onunla bir savaşa girerseniz elde edeceğinizden çok daha iyi bir sonuç elde edersiniz. Savaşlar sadece işlerin daha da kötüye gitmesine neden olacaktır. Eğer çocuğunuz ona sunduğunuz yiyeceği sevmiyorsa ve başka bir şey yapmaya ne maddi gücünüz ne de zamanınız varsa, eninde sonunda acıktığında bu yemeği yiyecektir.

TUVALET EĞİTİMİ VERMENİZE YARDIMCI OLACAK İPUÇLARI
  • Tuvaleti kitaplar ve oyuncaklarla eğlenceli bir yer haline getirin; örneğin, çocuğunuz çişini yaptığında müzik çalan lazımlıklardan alabilirsiniz!
  • Lazımlıkta otururken balon şişirmek çocuğunuza "ıkınmayı" öğretmenin iyi bir yoludur.
  • Tuvaletler ürkütücü yerler olabilir, bu yüzden gereksinimi olduğu sürece çocuğunuzla birlikte kalın, ve gitseniz bile daha sonra temizlemeye yardımcı olmak için yakınlarda olun.
  • Bağımsız olmayı seven küçük çocuğunuz için kolayca indirilebilen elastik bebek bezleri yararlı olabilir.


Tartışmaya girmeden kararlı davranın ve çocuğunuza kendisine sunulacak tek yemeğin bu olduğunu, bunu yemezse başka bir şey yemesinin mümkün olmadığını anlatın. Daha sonra çocuğunuz ne yapmak isterse kabullenebilir ama aynı zamanda çikolata ve cipslerle karnını doldurmasının yanlış olduğunu belirtirsiniz. Çocuğunuz bir miktar yemek yedikten sonra belki biraz çikolata yiyebilir. Önemli kuralları seçmeli ve onlara bağlı kalmalısınız.

Eğer endişeleriniz varsa ya da çocuğunuzun diyeti aşırı derecede kısıtlı kalıyorsa profesyonel yardım alabilirsiniz. Doktorunuzun çocuğunuzun normal bir şekilde büyüdüğünü ve geliştiğini, yeme probleminin Fiziksel bir nedeni olmadığını kontrol etmesi gerekebilir.

İLKOKUL ÇAĞI

Çocuklar ilkokul çağına geldiklerinde daha bağımsız, daha az benlikçi, ve yaşıtları çocuklar ve evin dışındaki olaylarla daha ilgili olurlar. Öğrenme istekleri bitmez tükenmezdir ve size sordukları soruların ardı arkası kesilmez. Bu normaldir ve sizi sinir etmek için yaptığı bir şey değildir. Eğer bu soruları mantıklı bir şekilde yanıtlar ve bunları büyümenin doğal bir parçası olarak görürseniz, sinirlerinizi daha az bozduklarını göreceksiniz. Hatta çocuğunuzun öğrenme hevesi ve merakı size de bulaşabilir.

Çocuğunuz büyüdükçe "neden-sonuç" ilişkilerini ve doğru-yanlış ilkelerini daha iyi anlamaya başlayacaktır. Bunun olumsuz yanı sekiz yaşındaki çocuğunuzun geçmişte dediğiniz her şeyi yerine getirmenizi beklemesi ("Ama söz vermiştin!) olacaktır çünkü onun için her ne olursa olsun "sözünüz sözdür". Eğer ona 'doğru ve yanlış'ı ayırt edip bunlara bağlı kalmasını söylediyseniz, sizden de böyle davranmanızı mutlaka bekleyecektir. Bu yüzden, nedeni her ne olursa olsun, verdiğiniz herhangi bir sözü tutmazsanız o haklı siz haksız olacaksınız. Bunu kabullenmediğiniz sürece çocuğunuzu kontrol etmeniz zor olacaktır. 11 yaşına gelen çocuğunuz ise artık daha esnek düşünebilir ve beklenmedik bir şekilde paranız yeterli olmazsa ve ona söz verdiğiniz bisikleti alamazsanız anlayabilir.

Endişe ve Üzüntü
Endişe ve üzüntü; mızmızlanma, dırdırlanma, anne ya da babanın dizinin dibinden ayrılamama, utangaçlık, okula veya partilere gitmeyi reddetme gibi zor davranışlara neden olabilir. Üzüntülerini ailelerine açmakta güçlük çeken çocuklarda stres, ağrılar ve sancılar gibi Fiziksel semptomlara yol açabilir. Örneğin birçok çocuğun okula gitme konusundaki endişeleri sonucunda "karınları ağrır". Çoğu zaman çocuğunuzla ve öğretmeniyle konuşarak sorunun ne olduğunu anlamaya vakit ayırmak, derslerde yaşanan zorluklardan okuldaki bazı kabadayılar tarafından zorbalık görmeye kadar çeşitli nedenler, olabilecek olan sorunun çözülmesiyle sonuçlanabilir. Eğer sorun derslerse ve çocuk anlayamadığı bir şey yüzünden kendisini aptal gibi hissediyor ya da eleştiriliyorsa, güçlüğün nerede olduğunu belirlemek, uygun eğitim desteğini sağlamak ve kaydettiği aşamalardan dolayı çocuğu övmek çok önemlidir. Bu özsaygısını artıracak ve üzüntüsünü hafifletecektir.

Üzüntünün sonucu olan davranışlar normal olsa ve hassasiyet ve kararlılıkla ele alındığında azalacak olsa da, devamlı endişe ve üzüntü bunun dışında tutulmalıdır ("Tıbbi ve psikiyatrik durumlar" bölümüne bakın). Çocuğunuz sizin tüm müdahalelerinize rağmen devamlı olarak üzüntülü ve endişeli ise ve okulda bağımsız bir şekilde faaliyette bulunamıyorsa bunların da olası birer neden olabileceğini unutmayın. Bu tür güçlükler çeken çocuklar sıkıntılı ve üzgün olabilir, çabuk sinirlenebilirler. Ciddi endişeler panik atak, saplantılı veya patavatsız davranışlar ya da fobiler olarak dışa vurulabilir. Bu tür durumlar tedavi edilebilir olup, dikkatinizden kaçmaması gereken şeylerdir. Bu yüzden kaygılanıyorsanız, çocuğunuzu bir doktora götürün.

Çocuklar üzüntülü olduklarında başarısızlıklarını eleştirmek yerine duygularını anlamaya çalışmanız, zayıf özsaygılarını geliştirmeye yönelik her adımlarını teşvik etmeniz ve övmeniz büyük önem taşır. Çocuğu anlamaya ve desteklemeye zaman ayıran öğretmenler ve ebeveynler gerçekten bir fark yaratabilirler.

Arkadaşlar
Çocukların zamanla arkadaşlıklar kurup bunları sona erdirmeleri olağandır; bu gelişimlerindeki öğrenme süreçlerinin bir parçasıdır. Bazı çocuklar yalnızlığı sever ve arkadaş edinmekle ilgilenmiyormuş gibi görünürler ama çocuğun arkadaş isteyip de bu tür ilişkileri geliştirmekte zorlanması daha sık rastlanan bir durumdur. Çocuklukta olumlu ilişikler kurabilmek, yetişkinlik döneminde evde ve işte kurulan ilişkilerde olumlu sonuçlar almakla yakından ilgilidir. Bu yüzden çocuğunuz hiç arkadaş edinemiyorsa kaygılanmanız gerekir.

Anlayışlı ve destekleyici olmalısınız ancak çocuğunuzun gerektiğinde kendi sorunlarını çözmeyi öğrenmesine de izin vermelisiniz. Başka çocukları evinize davet ederek, çocuğunuzu iyi davranışlarından ötürü ödüllendirerek ve pozitif aile ilişkileri kurmaya çalışarak arkadaşlıkları destekleyebilirsiniz. Evdeki ilişkileri, başka ortamlardaki tavırlarını biçimlendirirken dayanacağı temeldir.

Eğer çocuğunuz popüler değilse ve sizin destek ve teşviklerinize rağmen bu durum değişmiyorsa, yaşıtlarıyla ve okul çevresindekilerle olan kültürel ya da entelektüel farklılıklar, ırkçılık, utangaç ve içe dönük bir mizaç ya da gizli bir davranış problemi veya tıbbi sorun (ileride incelenecek) da dahil olmak üzere birkaç farklı neden olduğu düşünülebilir.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Bütün çocuklar farklı şekilde ve hızda gelişir; ancak, eninde sonunda tüm çocuklar gelişimin belirli dönüm noktalarından geçerler.
  • Başlangıçta bebekler başkalarına tümüyle bağımlıdırlar ve hepsi de kendilerine bakan kişiden hiçbir şekilde ayrılmak istemedikleri bir dönemden geçerler.
  • Yürümeye yeni başlayan okul öncesi dönemdeki çocukların bağımsızlıkları ve sosyal güvenleri geliştikçe beklentilerini karşılamak güç olabilir.
  • İlkokul çağındaki çocuklar diğer çocuklarla ve çevreleriyle daha ilgili olurlar.
  • Hangi yaşta olursa olsun, yakın ve güvene dayalı bir ilişki geliştirmenin anahtarı, duyarlı ebeveynliktir.
  • Durumunuz ya da çocuğunuzun yaşı her ne olursa olsun, çocuğunuzun esneklik kazanabilmesi için gereken güç ve etki bir ebeveyn olarak sizin elinizdedir.

  

Bu yazı 8403 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.