Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
Sık görülen Sorunlar
22.01.2008 15:11:49
Çürükler dişleri en sık etkileyen sorundur. Gerçekten de insan soyunu etkileyen hastalıklar içinde
DİŞLER
Çürükler
Çürükler dişleri en sık etkileyen sorundur. Gerçekten de insan soyunu etkileyen hastalıklar içinde en sık görülenidir ve dünyadaki tüm insanlara sıkıntı verir. Çürümenin nedeni asitin önce diş minesini, sonra diş kemiğini eritmesidir; bu da uyarılan dişin ağrı vermesine yol açar. Sonuçta asit dişözüne (sinir ve kan damarları) erişir ve şiddetli ağrıya neden olur, dişözünde enfeksiyon gelişir ve tedavi edilmezse apseye dönüşür.

Çürüğe yol açan asit, nişastalı şekerli yiyeceklerle kaplanan ağızdaki bakteriler tarafından üretilir. Bu nedenle, ne kadar çok şeker tüketirseniz o kadar çok bakteri ürer ve daha çok asit üretilir. Yemekler arasında çok fazla şeker ve abur cubur yemek daha fazla asit üretilmesine ve diş çürüklerinin artmasına yol açar. Öğünler arasında diş minesi asit saldırılarına karşı kendini yenileyebilir ancak sık sık atıştırmak buna izin vermez.

Çürük, özellikle de sütdişlerinde, çoğunlukla dişin tepesindeki yarıklarda ya da dişler arasında oluşur ve genellikle büyüyünceye dek görülemez. Bu nedenle çürüklerin erken saptanması için dişlerin düzenli olarak doktor tarafından kontrol edilmesi büyük önem taşır.

Bakteriler ürerken diş boynu çevresinde plak adı verilen beyaz bir tabaka oluşturur. Bu tabaka asit içerir ve çürüğün önlenmesi için florlu bir diş macunuyla fırçalanıp ortadan kaldırılması gerekir. Herhangi bir nedenle dişlerini fırçalayamayanlar ağız gargaralarından ve şekersiz çikletlerden belli ölçülerde yarar görebilir.

Diş çürümesi dişlerde en sık rastlanan sorundur.
  
Diş çürükleri en sık diş üzerindeki yarıklarda ya da dişler aralarında oluşur.
 
Dişte renk değişikliği
Toplumdaki yaygın inancın tersine normal dişler beyaz değil, beyazın farklı tonlarındadır. Bazı kişilerin dişleri daha koyudur ve herkesin dişi yaşlandıkça koyulaşma eğilimi gösterir çünkü diş kemiği kalınlaşır ve ışığı daha az geçirir. Buna karşılık, dişler renk değiştirebilir ve bu çok çirkin bir görüntüye neden olabilir.

Genellikle dişler henüz gelişme aşamasındayken dişin maddesi (dentin) içeride renk değiştirebilir (iç renk değişikliği) ya da diş yüzeyleri dişler sürdükten sonra kalıntılarla renk değiştirebilir (dış renk değişikliği).

İç renk değişikliğine belli hastalıklar yol açabilir, ancak sıklıkla aşırı flor alımına (florozis) bağlıdır ve fazla miktarda florlu diş macunu yutmaktan kaynaklanır. Florozis dişlerin üstünde beyaz lekeler ya da ağır vakalarda kahverengi lekeler oluşmasına neden olabilir. Bazen bir yaralanma dişözü içinde kanamaya neden olabilir, bu yüzden diş yalnızca ölmekle kalmaz, diş kemiğine sızan kan zaman içinde kararmaya yol açar. Bu durumda diş kökünün tedavi edilmesi gerekir, bu sırada diş doktorunun dişin rengini açması mümkün olabilir. Gebelik döneminde ya da dişlerin gelişimi bütünüyle tamamlanmadan önce çocukların (12 yaşından önce) tetrasiklin kullanması da iç renk değişikliğine yol açabilir.

Diş boynu etrafında ve diş aralarındaki dış renk değişikliği, bakterilere bağlı olduğunda bazen çocuklarda yeşil renkte olabilir. Bu zararlı değildir ve cilalamayla temizlenebilir. Çoğunlukla renk değişikliği koyu kahverengi ya da siyahtır ve genellikle çay, kahve ve kırmızı şaraba ya da özellikle sigaraya bağlıdır. Böylesi renk değişikliğini fırçalamakla temizlemek olanaksızdır ve diş doktorunun temizlemesi gerekir. Sorunun doğmasını engellemek en kolayıdır!
 
Aşınma
Dişler yiyecek ve içeceklerdeki asitin yol açtığı aşındırmaya karşı da duyarlıdır. Birçok yiyecek soruna yol açmaz, ancak çok fazla narenciye ve turşu tüketiyorsanız sorun olabilir. Gazlı içeceklerin (diyet türleri de dahil) asit miktarı çoktur (pH 2.5-3.0) ve çocuklar da dahil, sık içenlerde “çürük-dışı diş yüzeyi kaybı” görülür. Gerçekte, asit dişin maddesini eritmektedir ve bu süreç diş çürümesinden çok farklıdır. Devam ederse, diş zararlı düzeyde eriyebilir ve bu da tedavisi son derece güç diş sorunlarına yol açabilir.

Diş gıcırdatma (bruksizm) da dişleri aşındırabilir. Diş gıcırdatma strese ya da aşırı huzursuzluğa bağlı olabilir, ancak çoğunlukla uyku sırasında oluşur. Geceleri, çiklet tabakası gibi dişlerin üzerini kaplayan çıkartılabilir bir atelin takılması bu alışkanlığın kontrol altına alınmasını ve daha fazla zedelenme oluşmamasını sağlayabilir.

Dişler çarpık ve/veya üst üste olduğunda sıkışma olur. Neden ne olursa olsun, ya dişler fazladır ya da yer çok dardır. Dişlerde sıkışma ortodonti tedavisiyle düzeltilebilir.
 
Dişlerin birbiri üzerine binmesi
Daha önce değinildiği gibi, sütdişlerinin erken kaybı erişkin dişlerinin ağızda öne doğru itilmesine, bu da dişlerde sıkışmaya neden olur. Dişlerde sıkışma, dişlerin çeneye göre çok geniş olmasından da kaynaklanabilir ve bir ortodontistin (dişlerin düzgün hale getirilmesi konusunda uzman olan diş doktoru) düzeltmesi gerekebilir. Ortodontik tedavi genellikle kalıcı dişlerin çoğu ortaya çıktıktan sonra, 10-12 yaşlarında başlar ve bu tedavi sırasında bazı dişlerin çekilerek, kalan dişleri düzeltmek için yeterli alanı yaratmak gerekebilir.

Dişlerin düzeltilmesinde iki tür ortodontik tel kullanılır; sabit ve çıkarılabilir tel. Sabit teller (ray) dişe doğrudan takılır ve yalnızca ortodontist tarafından çıkarılır. Diğer seçenek olan çıkarılabilir teller, telli takma dişe benzer ve her gün temizlemek için çıkarılır. Ortodontik tedavinin süresi dişlerin birbiri üzerine binme sorununun ağırlığına bağlıdır, ancak ortalama iki yıl sürer. Bu konu daha ayrıntılı olarak sayfa 56’da açıklanıyor.

Yirmi yaş dişleri
Dişlerin birbiri üzerine binmesinin bir diğer sonucu da son dişlerin çıkması için yer kalmamasıdır. Bunlar yirmi yaş dişleridir ve çıkamadıklarında (içerde kaldıklarında) bazen tedaviye gerek olur. Kısmen çıkmış bir dişin etrafındaki dişeti dokusu, temiz tutması zor olduğundan hastalık bulaşması daha kolay olur (perikoronit) ve ağrıya yol açar. Bu durumun birkaç kez tekrarlaması durumunda yirmi yaş dişlerinin çekilmesi daha doğru olur. Bu işlem dişetine anestezi enjeksiyonu ve yatıştırıcı bir ilaç verilerek bölgesel anestezi ya da genel anestezi (gaz) uygulayarak yapılır. Birçok kişi hiç yirmi yaş dişini sorunsuz çektirmiştir ve yalnızca az sayıda kişide çekme işlemi sonrasında rahatsızlık, şişlik ya da berelenme olur.

Sıkışmanın bir diğer sonucu yirmi yaş dişlerinin çıkması için yer kalmamasıdır.
Gömülü kalmaları durumunda tedavi gerekebilir.
 
Yaralanma
Dişler, genellikle aldıkları bir darbe ya da düşmeyle yaralanıp hasar görebilir. Bu yaralanma dişin kırılması ya da bütünüyle yerinden çıkması (avülsiyon) şeklinde olabilir. Böyle bir şey olduğunda, hiç vakit geçirmeden tedavi için bir diş doktoruna başvurmak önemlidir, çünkü kazadan sonraki birkaç saat, hasar görmüş dişin başarıyla yerine oturtulma şansının en yüksek olduğu zamandır. Kırılma sonucunda diş siniri ortaya çıkmamış olsa bile diş, bir doktor tarafından tedavi edilmelidir. Bütünüyle yerinden çıkmış olsa bile, doktor dişi yerine oturtup sabitleştirebilir. Ancak bu işlem kazanın hemen ardından gerçekleştirilirse dişin yaşama şansı olabilir. Bu mümkün olmuyorsa, diş soğuk sütte, serum fizyolojikte (tuzlu su) ya da tükürük içinde özenle saklanmalı ve olabildiğince çabuk, hastayla birlikte diş doktoruna götürülmelidir. Dişi sadece taç kısmından tutmak önemlidir, çünkü kökler kolayca zedelenir ve dişin başarıyla yerine yerleştirilme şansı az olur.

Yaşlandıkça dişetlerindeki genel aşınma ve yıpranma dişeti sınırlarının gerileyerek duyarlı diş kökü alanlarının ortaya çıkmasına neden olabilir.
 
Bakterilerin dişleri kemiğe bağlayan periodontal bağlara hasar verdiği, bağların ve destekleyen kemiklerin dişetinden geri çekildiği yerde periodontal hastalık oluşur. Bu durum dişler etrafında cepler oluşmasına yol açar. Bu cepler bakteriler için eşsiz bir ortamdır ve sorunun ağırlaşmasına neden olur.
 
DİŞETİ HASTALIĞI
Diş plağı dişeti hastalığının önemli bir nedenidir; düzenli fırçalama ya da diş ipiyle temizlenmediğinde dişeti sınırlarını etkileyerek şişmesine ve kızarmasına ve fırçalandığında kanamasına neden olur. Dişetlerinin bu durumu jinjivit olarak adlandırılır ve düzgün fırçalama ve diş ipi kullanımıyla tamamen normal hale döndürülebilir. Dolayısıyla kanama, dişlerin çok sert fırçalandığı anlamına gelmez, ancak ağzın bu bölümünün eski sağlığına kavuşması için daha dikkatli fırçalanması gerektiğini gösterir. Fırçalama olmadan, kendiliğinden dişeti kanaması anormaldir ve derhal bir diş doktorunca incelenmelidir.

Dişlerdeki plaklar bir süre temizlenmezse katılaşmaya başlayıp fırçalamayla çıkması mümkün olmayan taşa (tartar) dönüşür. Bunların diş doktoru tarafından tıraşlanarak temizlenmesi gerekir. Bu yapılmazsa daha fazla plak oluşumu için uygun ortam yaratılmış olur ve bu da dişetlerinin iltihaplanmasına yol açar.

Yaşlandıkça dişetlerindeki genel aşınma ve yıpranma dişeti sınırının hafifçe geri çekilmesine neden olur. Bazı kişilerin için “dişleri uzadı” denmesinin nedeni budur. Çok sert fırçalama da dişeti sınırlarını gerileterek duyarlı kök bölümünün açığa çıkmasına neden olur.

Yaklaşık her on kişiden biri periodontal hastalığa (piyore) duyarlıdır. Bu hastalık sürecinde bakteriler dişi kemik içinde tutan peridontal bağlara hasar verir, bağlar ve destekleyici kemik dokusu dişetinin altında geriler. Bu da, dişlerin etrafında cepler oluşmasına yol açar ki, bunlar etkilenmiş alanların fırçalanmasını olanaksız hale getirerek sorunun daha da ağırlaşmasına neden olur. Hastalık ilerlediğinde (bu 20 yıl sürebilir) dişler gevşer ve çekilmesi gerekir. Periodontal hastalıklar 40 yaş ve üstündeki kişilerde diş kayıplarının en sık görülen nedenidir.
Bazen dişlerin fırçalanmaması, özellikle sigara içenlerde ülseratif jinjivit ya da Vincent anjini adı verilen ve ülserleşmeye, dişeti sınırlarında kanamaya ve kötü kokulu nefese yol açan bir akut hastalık nedenidir. Tedavi için dişlerin temizlenmesi, düzgün fırçalama programı ve bazen antibiyotik kullanılması gerekir. Hastalık tekrarlarsa, altta yatan nedenler araştırılmalıdır.

Bu durumların hepsi büyük ölçüde ağza gereken özenin gösterilmesiyle önlenebilir. Sonraki bölümde bunun yolları açıklanıyor.
 
TEMPOROMANDİBÜLER EKLEMLER
Mandibüla ya da altçene kemiği, kafatasına temporomandibüler (TM) eklemlerle bağlıdır ve bazen bu eklemlerde sorun olabilir. Örneğin, ağzı açarken çıtırdıyabilir ya da yüzün yan tarafındaki kaslar, özellikle sabahları ağrılı olabilir. Bu son durum 15-20 yaşlarındaki genç kızlarda en sıktır. Ağrı, çene kaslarında gerilimin armasına bağlıdır, yorgunluk, stres ve gece diş gıcırdatma veya çeneleri sıkma durumu kötüleştirir. Tedavi için basit ağrı kesiciler ve genellikle geceleri, ağız koruyucusuna benzeyen bir atel kullanılır. Bu kişilerin çok azında karmaşık bir tedaviye gerek duyulur ve bazen dişlerin tam kapanması için düzeltme (diş gıcırdatanlar arasından seçilmiş vakalarda) ya da eklem ameliyatı yapılır.

TM eklemdeki çıtırtı sesine ağız açıldığında yerinden sıçrayan kıkırdak yol açar ve genellikle çok açıldığı için eklemin fazla gerilmesinden kaynaklanır. Sorunu hafifletmek için yiyecekleri küçük lokmalara bölebilir, yapışkan kıvamlı yiyeceklerden kaçınabilirsiniz, ancak bu durum sıkıntı yaratsa da zararlı değildir.

NEFESİN KOKMASI
Ağız temiz tutulmaz ve dişlerin çevresinde yiyecek artıklarının ve bakterilerin kalmasına izin verilirse nefeste kötü koku (halitozis) gelişebilir. Halitozisin diğer nedenleri arasında mide sorunları, köri ve sarmısak gibi ağır kokulu yiyecekler tüketmek ve tabii ki sigara yer alır.
 
MUKOZA YARALARI
Ağzın içindeki yumuşak tabakayı (mukoza) etkileyebilen birçok durum vardır. Bunlar ya mukozanın kalınlaşmasıyla (bu durumda beyaz bir leke gibi görünür) sonuçlanır ya da mukoza normale göre incelir, kırmızı görünür, ülserleşir (ülser, mukozanın bütünlüğünün bozulmasıdır) ve daha duyarlı hale gelir. Çok sayıda kişi dilde ya da dudaklarda ağrıdan yakınırken bazıları da ağızda sürekli kötü tattan (disgözi) rahatsızdır.
 
Beyaz lekeler
Pamukçuk ya da kandidiyaz ağız içindeki beyaz lekelerin en iyi bilinen nedenidir ve Candida denilen bir mantar türünün yol açtığı enfeksiyona bağlıdır. Beyaz tabaka bir bezle mukoza üzerinden temizlendiğinde, altta çok ağrılı olabilen kaba bir yüzey kalır. Pamukçuk en çok bebeklerde ve çok yaşlılarda görülür; erişkin birinde görülmüşse, altta yatan bir sağlık sorunu vardır. Bazen güçlü bir antibiyotik küründen sonra pamukçuk oluşabilir ya da diyabet veya çok ender olarak HIV enfeksiyonu gibi altta yatan bir tıbbi sorunun göstergesi olabilir. Candida takma dişlerin altında da enfeksiyonlara yol açabilir.

Beyaz lekeler genellikle ağrısızdır ve ilk fark eden dişçiniz olabilir. Sıcaklık ve sigara/puro dumanındaki kimyasalların yol açtığı hasara bağlı olarak sigara tiryakileri özellikle buna yatkındır. Beyaz lekelere yanağını ısırma ya da kimi deri hastalıkları da yol açabilir. Beyaz lekelerin küçük bir bölümü kansere dönüşme (kanser öncüsü) riski taşır, bu nedenle ağzında beyaz leke bulunan herkes derhal diş doktoruna başvurmalıdır. Diş doktoru kanser riskini değerlendirmek için örnek (biyopsi) almak isteyebilir.
 
Ülserler
Ülserler en sık rastlanan mukoza sorunlarıdır. Yineleyen ülserler (aft) her beş kişiden birini etkiler; dudakların ve yanakların iç kısmında, kibrit başı büyüklüğünde, sarı renkli ve çok ağrılı yaralardır. Ülserler vitamin eksikliğine ya da bazı yiyeceklere karşı alerjiye bağlı olabilir. Bununla beraber, çoğunun belirgin bir nedeni yoktur ve antiseptik ya da antienflamatuar gargara, steroid diş macunu ya da spreyi ile tedaviye yanıt verir. Bu ilaçları bir diş doktoru yazabilir ve reçetesiz satılan ilaçlardan daha etkilidir.

Kimi zaman, küçük çocuklarda aniden ağız içinde kabarcıklar (sıvı dolu küçük şişlikler) ya da yaralar ortaya çıkar. Çocuk aynı zamanda kendini kötü hisseder. Bu duruma bir herpes virüsü (herpes simpleks tip I) neden olur ve genellikle tedaviye gerek olmaksızın iki hafta içinde kendiliğinden kaybolur. Bu süre boyunca çocuğa, su kaybının önüne geçmek için bol sıvı, havale geçirmesini engellemek için ateşi düşürmek ve ağrıyı hafifletmek için de parasetamol şurubu vermek gerekir. Ateş çok yüksekse çocuk havale geçirebilir ve bu, annebabalar için çok korkutucu bir durumdur.
 
Uçuk
Herpes simpleks virüsü uçuğa da yol açar. Bazen strese, yaralanmaya, hormonlara ve özellikle güneş ışığına bağlı olarak virüs aktifleştiğinde ortaya çıkar. Güneş ışınlarını etkisiz kılan bir dudak kremi güneşin verdiği zararı önleyebilir. Ancak uçuk gelişmeye başlamışsa, henüz yeni uç verdiği dönemde antiviral bir kremle (asiklovir) etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Asiklovir kremi diş doktoru yazabilir ya da reçetesiz alınabilir.
 
Ağız kanseri
Ağız kanseri giderek daha sık görülmektedir ve İngiltere’de kansere bağlı ölümler arasında 10. sıradadır. İlk belirtisi genellikle iyileşmeyen ağız ülseridir. Ağızda üç haftadan fazla süren herhangi bir ülser veya ağrılı alan, kansere dönüşme olasılığı bulunup bulunmadığından emin olmak için bir doktor tarafından incelenmelidir. Doktora gitmeyi geciktirmek sadece tamamen iyileşme olasılığını azaltır. Tedavi, her zaman olmasa da genellikle kansere dönüşme riski taşıyan oluşumu alma amaçlı bir ameliyattır. Çıkarılacak yara küçükse, ameliyat ağız içinde yapılabilir, ancak bazen boyundaki bezlerin de alınması gerekir. Bazı hastalara, ameliyata ek olarak radyoterapi uygulanması da gerekebilir.

Ağız kanseri erken evrelerde tedavi edilen hastaların %90’dan fazlası tamamen iyileşmektedir, bu yüzden tedavi ya da sonuçlarının yarattığı korkunun sizi derhal bir uzmana danışmaktan alıkoymasına izin vermeyin. Kanser büyüyünceye dek tedavi geciktirilirse alınması mümkün olmaz ve sonuçları çok daha tehlikelidir.
 
AĞRI
Ağızda, Diş Ağrısı , apse ve periodontal hastalık da dahil, birden çok nedenle ağrı oluşur. Diş kemiğinin (dentin) soğuk yiyecek ve içeceklerle uyarılmasıyla da kısa ve şiddetli bir ağrı gelişebilir ve uyarıcının ortadan kalkmasıyla yok olur.

Diş çürümesinden kaynaklanan Diş Ağrısı na dişözündeki (pulpa) iltihap (pulpitis) neden olur. Dişte apse gelişirse bir şeyi ısırırken ağrı verebilir. Diş Ağrısı nın nedenini belirleyip gidermek için her zaman diş tedavisi gerekir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar kolay olabilir. Diş doktoruna gitmeyi beklerken ağrı kesicilerin yardımı dokunur, ancak hastalığı tedavi etmez. Aynı şekilde antibiyotikler de belirtileri geçirebilir, ancak zorunlu tedaviyi sadece erteler. Ağrınız olduğunda daima diş doktorunuza gidin. Doğru tedavi yapılmadıkça ağrı devam edecektir; apse dişeti ya da deri üzerinde patlayabilir ve sürekli bir enfeksiyon kaynağı olabilir. Bazen bir apse patlayarak boyundaki dokulara yayılır ve nefes almada güçlük, septisemi (kan zehirlenmesi) ya da ölüm görülebilir. Yaşamı tehdit eden bu tür durumlar nadirdir ancak yine de olabilir.

Yüz ağrısının nevralji, migren ve sinüzit gibi dişle bağlantısız birtakım nedenleri de olmakla birlikte genellikle önce Diş Ağrısı gibi dişe bağlı nedenleri dışlamak gerekir. Diş doktoru bunu yaptıktan sonra diş dışındaki ağrıya yönelik tanı ve tedavi için sizi bir uzmana sevk eder.
 
TAKMA (PROTEZ) DİŞLER
Takma dişler temizlemek için ya da yatarken çıkarılabilen yapay dişlerdir. Tek bir dişin yerine takılabileceği gibi bütün dişlerin yerine de kullanılabilir. Asıl işlevlerinden biri ısırma ve çiğnemeyi kolaylaştırmak olmakla birlikte bunu o kadar iyi yapamazlar, çünkü doğal dişler kadar güçlü ısıramaz ve çiğneme sırasında yerlerinden çıkabilirler. Sadece emiş gücü ve kas kontrolüyle yerinde duran komple ya da tam takma dişlerle bu daha da zordur. Tam takma dişlerde emiş gücü de yoktur ve sadece kas kontrolüne dayanır. Takma dişlerin diğer önemli rolü de kozmetiktir. Kayıp dişlerin yerini tutarak daha güzel bir gülüş kazandırır; ayrıca dişin çekilmesinden sonraki kemik kaybının yerini alarak yüz ve dudakların daha normal ve daha genç bir biçim almasına yardım eder. Çok küçük olan takma dişler yüz ve dudakların ‘çökmesini’ önlemez.

Takma dişler ağzın içine sürterek ağrıya da neden olabilir. Kemik ve kenarlar çekildiği için zamanla gevşer ve soruna yol açtıklarında değiştirilmeleri gerekir. Yeni takma dişler rahatsızlık verebilir; bunun birkaç günden uzun sürmesi halinde diş doktoruna tekrar gidip ayarlamasını istemelisiniz. Genellikle daha rahat olmaları için küçük bir ayar yeterli olur. Diş çekildikten kısa bir süre sonra yapılan takma dişler ancak sınırlı bir süre yerine uyacaktır. Dişi destekleyen kemik zamanla erir ve küçülür, böylece ağız biçim değiştirir. Takma dişlerin düzenli aralıklarla değiştirilmesi önem taşır. İdeal olan bunun 4 ya da 5 yılda bir yapılmasıdır. Böylece iyi bir uyum sağlanmış olur, dudak ve yanaklara destek devam eder.

Takma dişi olanların çoğu, özellikle tam protez kullanıp doğal dişi kalmayanlar bundan rahatsızlık duyar ve bunları sürekli ağızlarında tutmak ister. Bu, ağız için en sağlıksız durumdur çünkü damak sürekli bir tabakayla kaplanır ve dişler gece boyunca takılı kaldığında damak yumuşar ve süngerimsi bir hal alır, sıklıkla da Candida enfeksiyonu gelişir (bk. s. 19). Bunu önlemek için, takma dişler gece çıkarılmalı ve sodyum hipoklorürde ya da markalı bir protez diş temizleyicide tutulmalıdır. Ayrıca, dişetlerini uyarmak, sıkılaştırmak ve sağlıklı tutmak için yumuşak bir diş fırçası ve suyla damak ve dişetleri hafifçe fırçalanmalıdır. Takma dişler de yerine takılmadan önce fırçalanmalıdır. Takma dişlerin plastik kısmı için diş macunları çok aşındırıcı olduğundan bu iş için en uygunu sabun ve su kullanmaktır.
 
AĞIZ KURULUĞU
Bazı kişilerde aşırı ağız kuruluğu (kserostomia) vardır. Buna antidepresan ya da idrar söktürücü ilaçlar kadar, özellikle artriti olan ya da kanser tedavisi görenlerde olduğu gibi bazı tıbbi durumlarda tükürük bezlerinin çalışmamaya başlaması da neden olabilir. Bu durumda doktorun verdiği yapay tükürük, aşağıda sayılan ağız kuruluğuna bağlı belirtileri hafifletmekte yardımcı olabilir:
•           Kuruluk
•           Yanma
•           Protez diş takmada güçlük
•           Yutmada güçlük
•           Diş çürüklerinde artış
•           Kandida enfeksiyonlarında artış
•           Kötü tat
•           Konuşmada güçlük
 
ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Ağızdaki bakterilerin şekerden ürettiği asit dişleri çürütür.
  • Bakteriler çoğaldıkça diş boynu etrafında plak denen beyaz renkli bir tabaka oluşur; plaklar diş çürüğüne neden olan asit içerir.
  • Çok fazla gazlı içecek (bunlar asitlidir) tüketmek dişlerde yıpranmaya neden olabilir.
  • Dişlerde sıkışma ortodontist tarafından tedavi edilebilir. Ortodontist dişlerin düzeltilmesi konusunda uzmanlaşmış diş doktorudur.
  • Bir çocuğun dişi yaralanma sonucu düşerse tekrar yerine yerleştirilinceye dek süt, tükürük ya da tuzlu çözelti içinde saklanması gerekir.
  • 40 yaşın üstündeki kişilerde diş kaybının en sık görülen nedeni periodontal hastalıktır.
  • Üç haftadan daha uzun süren ağız ülserleri, kanser olasılığını dışlamak için incelenmelidir.

 

 

  

Bu yazı 5467 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.