Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlar
22.01.2008 13:22:26
Günümüzde osteoporoz tedavisi için onaylanmış ilaçların tamamı kemik kaybını önleyerek etki gösterir.
Günümüzde osteoporoz tedavisi için onaylanmış ilaçların tamamı kemik kaybını önleyerek etki gösterir. Bu ilaçlar kırık riskini azaltsalar da, başlamış olan osteoporozu tamamen iyileştiremez. Bu nedenle osteoporoz riski taşıyan kişilerde olabildiğince erken tedavi uygulanması önemlidir.

Öte yandan, ileri derecede osteoporozu olan kişilerde bile yeni kırık riskini azalttığından tedavi her zaman yararlıdır. Osteoporozlu hastaların tedavi görme istekleri her zaman karşılanmalıdır.
 
OSTEOPOROZ TEDAVİLERİ UZUN SÜRE UYGULANMALIDIR
Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçların var olan belirtiler ve özellikle de ağrı üzerinde hemen etki göstermesi beklenmez. Ayrıca omurga kırıkları oluştuktan sonra, etkilenen omurların biçimleri normale döndürülemeyeceği için, tedavi omurgadaki eğriliği gideremez. Ancak tedavinin kırık riskini kısa sürede azalttığı ve tedavinin başlangıcından sonra 6-12 ay içinde önemli yararlar sağladığı artık iyi bilinmektedir.

Tüm osteoporoz tedavilerinin birkaç yıl boyunca kullanılmaları gerekir. Hastalığın bulgu ve belirtileri üzerinde açıkça fark edilebilen etkileri olmadığından, kimi hastalar tedaviyi kesme ya da yalnızca zaman zaman kullanma eğilimindedir. Kemik kaybı ve kırık sıklığı üzerinde tam etki sağlamak için uzun süreli tedavi gerektiğinden bu eğilim kesinlikle önlenmelidir.

Günümüzde osteoporoz için değişik tedavi seçenekleri vardır ve bunların olumlu ve olumsuz yanlarını, sizin için en uygununun hangisi olduğuna karar verecek olan doktorunuzla birlikte değerlendirmelisiniz. Tedavinizden hoşnut olmanız ve tercihlerinizi doktorunuza bildirmeniz çok önemlidir. Tedaviye başladıktan sonra ilaca uyum sağlayamazsanız, doktorunuza gidin; size daha uygun bir tedavi bulabilir. Genel olarak osteoporoz tedavileri 5-10 yıl boyunca sürdürülür.
 
BİFOSFONATLAR
Bifosfonatlar osteoporoz tedavisinde giderek daha sık kullanılan bir sentetik ilaç grubudur. Esas olarak kemikleri yok eden hücreleri (osteoklastlar) etkisiz hale getirerek, dolayısıyla kemik kaybını engelleyerek etki gösterirler. Günümüzde osteoporozun tedavisinde ve önlenmesinde kullanılmak üzere onaylanmış üç bifosfonat vardır.

Bifosfonatların etkisi
 
Etidronat
Etidronat, osteoporoz tedavisinde kullanılan ilk bifosfonattır. Doksan günlük bir kür olarak kalsiyumla birlikte alınır. Etidronat aralıklı uygulanır; hasta önce iki hafta boyunca etidronat ardından 76 gün (yaklaşık 11 hafta) kalsiyum takviyesi alır. Toplam üç ay süren bu kür en az 3 yıl boyunca, çoğunlukla da daha uzun süre uygulanır. Etidronat her kürde iki hafta boyunca günde tek tablet olarak alınır; kalsiyum ise suda çözünerek gazlı bir içecek oluşturan tabletler halinde verilir.
 
• Yan etkiler: Etidronat çok güvenlidir ve çok az yan etkisi vardır. Kimi zaman bulantı ve kusma gözlenir; deride döküntü de bildirilmiştir. Bazı kişiler kalsiyumun tadını sevmez, ancak gerektiğinde kalsiyum içeren başka bir preparat kullanılabilir. Etidronat barsaklardan kan dolaşımı na çok düşük oranda geçtiğinden, en son öğünden en az iki saat sonra boş mideyle alınmalıdır ve ilacın alınmasından sonraki iki saatlik sürede bir şey yenmemelidir. Mutlaka bir bardak suyla birlikte alınmalıdır (süt içeren içeceklerle değil, çünkü süt ilacın emilmesine engel olur).

Antasitler, demir tabletleri ve kalsiyum dahil mineral tabletlerin de emilimini etkiler, bu nedenle bu ilaçlar etidronat alınmazdan önceki iki saat içinde alınmamalıdır. Çoğu hasta için en kolayı etidronatı gece, hemen yatmadan önce almaktır. Kalsiyum takviyesi günde bir kez, günün herhangi bir saatinde alınabilir.
 
• Kimler kullanmamalı? Gebe ya da emziren kadınlar ya da böbrek işlevleri bozulmuş olanlar etidronat kullanmamalıdır.
 
Alendronat
Alendronat da bir bifosfonattır ve etidronatla aynı şekilde etki gösterir. Osteoporoza bağlı kırıkları azalttığı gösterilmiştir. Günde bir kez 10 miligram (mg) ya da haftada bir kez 70 mg’lık dozlar halinde alınır. Besinlerle alınan kalsiyum miktarı yetersizse ya da D vitamini eksikliğinden kuşkulanılıyorsa hastanın kalsiyum ve D vitamini takviyesi de alması gerekir.
 
• Yan etkiler: Alendronatın nadiren yol açtığı yan etkiler arasında ishal, karın ağrısı, karında şişkinlik ve yemek borusuyla ilgili belirtiler bulunur. Yemek borusuyla ilgili yakınmalar arasında genellikle göğüste hissedilen yanma hissi ya da Hazımsızlık bulunur ve birkaç vakada yemek borusunda ülser ve iltihap da bildirilmiştir. Alendronat tabletlerini üreticinin belirttiği kurallara göre almak son derece önemlidir, çünkü bu şekilde kullanıldığında yemek borusuyla ilgili yan etki riski azalır. Tabletler bütün olarak, kahvaltıdan (ve hastanın kullandığı başka herhangi bir ilaçtan) en az 30 dakika önce, aç karna, dolu bir bardak suyla yutulmalı, ardından hasta kahvaltıya kadar en az 30 dakika boyunca ayakta durmalı ya da dik oturmalı ve kahvaltı edinceye kadar yatmamalıdır. Tabletler yatarken ya da sabah kalkmadan önce alınmamalıdır.
 
• Kimler kullanmamalı? Gebe ya da emziren kadınlar veya böbrek işlevleri bozulmuş olanlar alendronat kullanmamalıdır. Yutma ya da ağır Hazımsızlık sorunu bulunan kişiler de alendronat almamalıdır.
 
Risedronat
Risedronat osteoporozun önlenmesi ve tedavisinde onaylanmış en yeni bifosfonattır. Günde bir (5 mg) ya da haftada bir (35 mg) kez bir tablet olarak alınır. Besinlerle alınan kalsiyum miktarı yetersizse ya da D vitamini eksikliğinden kuşkulanılıyorsa hastanın kalsiyum ve D vitamini takviyesi alması da gerekir.
 
• Yan etkiler: Birkaç büyük klinik çalışmada önemli yan etki saptanmadı. Ancak kuramsal olarak alendronatta olduğu gibi yemek borusunda iltihap riski olduğundan, tabletlerin alımıyla ilgili özel kurallar vardır: Tabletler, ilk kez bir şeyler yiyip içmeden en az 30 dakika önce veya günün diğer bir saatlerinde herhangi bir yiyecek ya da içecekten en az 2 saat önce veya sonra ve yatmadan en az 30 dakika önce alınmalıdır.
 
• Kimler kullanmamalı? Gebe ya da emziren kadınlar ve böbrek işlevleri bozulmuş olanlar risedronat kullanmaktan kaçınmalıdır.
 
En iyi bifosfonat hangisi?
Etidronat, alendronat ve risedronat osteoporozda etkili tedavilerdir. Bunlardan birinin diğerinden daha iyi olduğunu açıkça kanıtlayan bir bulgu yoktur. Ancak bu ilaçların doğrudan karşılaştırıldıkları çalışmalar da yoktur.
 
Bifosfonatların kullanılma süresi ne olmalıdır?
Bifosfonatların ne kadar süreyle kullanılması gerektiği henüz kesin değildir ve günümüzde pek çok doktor bunları 5-10 yıllık bir süre için verir. Bifosfonatların etkilerinin tedavi bittikten sonra devam edip etmediği de bilinmediğinden, ek tedavi gereksinimini belirlemek amacıyla ilaç kesildikten yaklaşık 2 yıl sonra kemik yoğunluğu ölçümü önerilir.
 
RALOKSİFEN
Raloksifen menopoz sonrasında kadınlarda osteoporozun tedavi ve önlenmesinde kullanılmak üzere onaylandı. Omurga kırıklarını azalttığı gösterilmiş olmakla birlikte, kalça ve el bileği kırıklarında böyle bir etkisi yoktur. Günde tek tablet olarak alınır. Bazı açılardan östrojene benzer etkiler gösterir, ancak östrojenin tersine vajinal kanamaya ya da meme kanseri riskinde artışa yol açmaz. Aslında, kadınları en azından tedavinin ilk dört yılı boyunca meme kanseri gelişiminden koruyabileceğine dair bulgular da vardır.

Raloksifen sıcak basması ve gece terlemeleri gibi menopoz belirtilerini gidermez. Kalp hastalığı, inme ve Alzheimer hastalığı riski üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığı henüz bilinmemektedir.
 
Yan etkiler
Raloksifen ender olarak yan etkiye yol açar. Ancak, kimi zaman sıcak basmasına ya da zaten var olan belirtilerin kötüleşmesine neden olabilir. Bu nedenle menopoz belirtileri olanların raloksifen kullanmaması en iyisidir. Ayrıca, genellikle çok şiddetli olmasa da, bacaklarda kramplara ve şişmeye de yol açabilir.

Hormon yerine koyma tedavisi gibi, damarda pıhtılaşma (ven trombozu) riskini artırır, bu nedenle daha önce damarda pıhtılaşma atağı geçirmiş kadınlarda ya da flebit, hareketsizlik veya obezite gibi risk etmenleri bulunanlarda raloksifenden kaçınmak akıllıca olur.
 
Kimler raloksifen kullanmamalı?
Raloksifen gebe ya da emziren kadınlarda ya da endometriyum (rahim içi) veya meme kanseri bulunan kadınlarda kullanılmamalıdır. Raloksifen tedavisine başlamadan önce açıklanamayan vajinal kanamalar iyice araştırılmalı ve tedavi edilmelidir. Raloksifen ağır menopoz belirtileri olan kadınlar için uygun değildir, çünkü bu belirtileri kötüleştirebilir.
 
HORMON YERİNE KOYMA TEDAVİSİ
Hormon yerine koyma (replasman) tedavisi (HRT) osteoporozun önlenmesi ve tedavisinde yıllardan beri kullanılmaktadır. Çalışmalarda menopoz sırasında ve sonrasında kemik kaybını önlediği ve kırık riskini azalttığı gösterilmiştir.
 
Hormon yerine koyma tedavisi nedir?
Hormon yerine koyma tedavisinde tek başına östrojen ya da östrojen ile progesteron birlikte kullanılır: Hem östrojen hem de progesteron yumurtalıklar tarafından üretilir ve menopoz sırasında bu hormonların düzeyi düşer.

Menopoz belirtilerinin tedavisinde ve osteoporozun önlenmesinde tek başına östrojen etkili olsa da, rahmi etkileyen endometrium kanseri riskinde küçük bir artışa yol açar. Aylık tedavi kürünün en az 12 gününde östrojene progesteron eklendiğinde bu risk azaltılabilir. Östrojen rahmin tabakasında aşırı büyümeye yol açarak kansere neden olabilir; tedaviye eklenen progesteron bu aşırı büyümeyi önler. Bu nedenle rahim alınmadığı (histerektomi adı verilir) sürece hormon yerine koyma tedavisinde genellikle bu iki hormon birlikte kullanılır. İki hormonun birlikte kullanılmasına kombine hormon yerine koyma tedavisi adı verilir. Histerektomi geçirmiş (rahmi alınmış) kadınlarda genellikle tek başına östrojen (dengelenmemiş östrojen) verilir. Ancak düzenli yoksunluk (östrojen yokluğu) kanamasından kaçınmak amacıyla bazı preparatlarda kür boyunca iki hormon birlikte uygulanır. Bunlara kesintisiz kombine preparatlar denir.

HRT preparatlarının hangileri osteoporozun önlenmesi için uygundur?
Osteoporozun önlenmesinde kullanılabilecek uygun pek çok farklı preparat vardır. Bunlar arasında tabletler, deri bantları ve deriye ovuşturularak uygulanan bir jel de bulunur. Vajinal kremler, jeller ya da pomatlar kemikleri korumaya yetecek kadar emilmez.

Tabletler günde bir kez, buna karşın deri bantları haftada bir ya da iki kez kullanılır. İlaç kutusundaki bilgilendirme yazısını dikkatlice okumanız ve sorularınız varsa sağlık görevlilerine danışmanız iyi olur. Ayrıca Aile Doktoru serisinde yer alan Menopoz ve HRT kitapçığına da başvurabilirsiniz.
 
HRT’nin kısa dönemdeki yan etkileri
 
• Vajinal kanama: HRT’nin kısa dönemde yol açtığı yan etkiler ciddi olmaktan çok rahatsızlık vericidir. Pek çok kadında ana sorun âdetlerin yeniden başlaması ya da yoksunluk (östrojen yokluğu) kanaması olmasıdır; bu özellikle uzun yıllardır âdet görmeyen yaşlı kadınlar açısından bir sorun olabilir. Pek çok kadının bu nedenden ötürü HRT’yi kesmesi olasıdır.

Ancak, kesintisiz kombine preparatlar ve tibolon adı verilen ilaç düzenli yoksunluk kanamasına yol açmaz; yine de bu preparatları kullanan kadınların %30’a varan bir kısmında ilk birkaç ay boyunca bazı düzensiz kanama ya da damlama görülebilir. Özellikle menopoz döneminde olan kadınlarda bu sorunlar daha sık olduğundan, bu preparatlar yalnızca en az 12 aydır doğal âdetini görmemiş kadınlarda önerilir.
 
• Diğer yan etkiler: HRT’nin diğer yan etkileri arasında memede hassasiyet, şişkinlik hissi, sıvı tutulumu, bulantı, kusma, baş ağrısı, Hazımsızlık ve duygusal iniş-çıkışlar bulunur. Bu sorunlar genellikle tedavinin ilk birkaç ayında daha belirgindir ve zamanla azalabilir. Özellikle yaşlı kadınlarda bu sorunlar daha fazla rahatsızlığa yol açar ve bu nedenle kimi zaman küçük dozlarla başlayıp dozun birkaç aylık bir dönem içinde yavaş yavaş artırılması gerekebilir.

Deri bantlarına genelde iyi uyum sağlansa da, sıklıkla tahrişe yol açarlar ve bazen daha ciddi deri döküntüleri görülebilir.
 
HRT’nin uzun dönemdeki riskleri ve yararları
Uzun süre kullanıldığında HRT’nin hem yarar etkileri hem de riskleri vardır. Bu konu hâlâ inceleniyor ve tüm sorular henüz yanıtlanmadı. Yine de bu konuda pek çok bilgi vardır ve uzun süreli HRT’ye başlamadan önce doktorunuzla bunları tartışmanız iyi olur.
 
• Riskler: Çoğu çalışmada uzun süreli HRT kullanan kadınlarda meme kanseri riskinin arttığı görüldü. Ayrıca HRT’nin koroner kalp hastalığı ve inme riskini artırabildiğini düşündüren veriler de vardır, ancak herhangi bir kişide HRT nedeniyle bu risklerde artış olasılığı oldukça düşüktür.

Diğer riskler arasında damarlarda (çoğunlukla bacaklarda [[][[]][[][[]]]derin ven trombozu]) ya da akciğerlerde (pulmoner embolizm) pıhtı oluşumunu ifade eden venöz tromboz yer alır. Ayrıca endometrium kanseri riskinde de küçük bir artış vardır.
 
Kimler HRT almamalı?
HRT’nin kullanılmaması gereken birkaç durum vardır. Bunlar arasında meme ya da rahim kanseri, nedeni bilinmeyen vajinal kanamalar, endometriyoz (rahim dokusunun rahim dışında gelişmesi), derin ven trombozu ya da tromboflebit (genellikle bacaklardaki toplardamarları etkileyen iltihap) bulunur. Ayrıca gebe ya da emziren kadınlar da HRT kullanmamalıdır.
 
Risk ve yararların dengelenmesi
HRT kullanıp kullanmama kararı güç olabilir ve bazı etmenlere bağlıdır. Menopoz belirtileri için kullanıldığında, 2-3 yıllık tedavi genellikle yeterlidir ve bu durumda uzun dönemli risk ve yararlarla ilgili kaygılar genellikle önemsizdir. Ancak osteoporozun önlenmesi için daha uzun süre kullanıldığında, risk ve yararlar arasındaki denge kişiden kişiye değişecektir ve bu konu bir doktorla ayrıntılı olarak tartışılmalıdır.
 
D VİTAMİNİ
D vitamini kemik sağlığı açısından büyük önem taşır. Barsaklardaki kalsiyumun daha fazla emilmesini sağlayarak, vücudumuzdaki kalsiyumun %99’unu içeren iskeletin yeterince kalsiyum almasına olanak sağlar. D vitamini büyük olasılıkla kemik üzerinde de doğrudan etkide bulunarak, kemik oluşumundan sorumlu hücrelerin üretimini uyarır.

D vitamininin benzer ya da aynı etkilere yol açan iki biçimi bulunur: derimiz güneş ışınlarıyla karşılaştığı zaman oluşan vitamin D3 (kolekalsiferol) ve besinlerle alınan vitamin D2 (ergokalsiferol).

Yaşlılarda, özellikle de dışarıya pek çıkmayanlarda D vitamini eksikliği yaygındır ve Fransa’da kısa süre önce gerçekleştirilen bir çalışmada, yaşlı kadınlarda D vitamini ve kalsiyum takviyesinin kalça kırığı riskini azaltabileceği gösterildi. Bu nedenle pek çok doktor yaşlılara ve eve bağlı yaşamak zorunda olan kişilere D vitamini takviyesi öneriyor. Bu takviyeler hem tek başlarına verilebilir, hem de kalsiyumla ya da diğer osteoporoz tedavileriyle birlikte de uygulanabilir.

Kalsiyumun emilimi
 
Ne tür D vitamini preparatları var?
D vitamini ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla alınabilir. Tablet olarak alındığında önerilen günlük doz 800 uluslararası birimdir (IU: international units). Bu doz kalsiyumla birlikte ya da tek başına alınabilir.

D vitamini ve kalsiyumun birlikte yer aldığı tabletler de vardır; bu tabletler günde iki kez kullanıldıklarında kişi yeterli miktarda D vitamini almış olur.

Bir diğer seçenek de doz başına 400 IU D vitamini içeren ve bu nedenle günde iki kez alındığında yeterli miktarda D vitamini sağlayan multivitamin (birden çok vitamin içeren) preparatları almaktır. Tüm bu preparatlar eczaneden reçetesiz alınabilir.
 
D vitamini enjeksiyonları
D vitamininin enjeksiyonla uygulanan biçimleri de vardır ve bunlar genellikle yılda bir ya da iki kez verilir. Ancak kimi durumlarda enjeksiyondan sonra vücudun yararlanabildiği D vitamini miktarı düşüktür ve bu nedenle genelde ağızdan tedavi seçilir.
 
D vitamini preparatlarının yan etkileri
Yukarıda belirtilen dozlarda D vitamini son derece güvenlidir. Kimi zaman hem D vitamini hem de kalsiyum içeren tabletler bulantı, barsakta rahatsızlık (ishal ya da kabızlık) ve şişkinliğe neden olabilir. Kandaki kalsiyum düzeyi yüksek olan ve önemli böbrek rahatsızlıkları ya da böbrek taşları bulunan kişilerde D vitamini takviyesi önerilmez.

Kimler D vitamini takviyesi almalı?
D vitamini kendi başına osteoporoz tedavisi için onay olmamış olsa da, risk altındaki kişilerde D vitamini yetersizliğini önlemek amacıyla başka tedavilerle birlikte sıkça kullanılır; bunun nedeni, D vitamini yetersizliğinin özellikle yaşlılarda kemik kaybını hızlandırabilmesidir.

D vitamini yetersizliği riski yüksek olan bazı gruplar vardır; bunlar arasında yaşlı ve yatalak kişiler, bazı Asya toplumları, bazı epilepsi (sara) ilaçlarını kullananlar, karaciğer ya da böbrek hastalığı bulunanlar ve barsakta besin emilim bozukluğu (malabsorpsiyon) bulunanlar yer alır. Gerektiğinde bir kan testi yapılarak D vitamini yetersizliği araştırılabilir; D vitamini takviyesi alıp almamak konusunda kararsızsanız, en iyisi doktorunuza başvurmaktır.

D vitamininden zengin besinler: karaciğer, tereyağı ve balık
 
D VİTAMİNİ PREPARATLARI
Preparat D vitamini (IU) Kalsiyum (mg) Formülasyon
Adcal-D3 400 600 Çiğneme tableti<
Abidec 400 Yok Damla
Cacit D3 400 500 Granül
Calceos 400 500 Çiğneme tableti
Kalsiyum ve D vitamini 400 97 Tablet
Calcichew D3 400 500 Çiğneme tableti
Calcichew D3 Forte 400 500 Çiğneme tableti
Dalivit 400 Yok Tablet
 
Tablet ya da doz başına miktarlar gösterilmiştir.
 
Kalsitriol
D vitamininin kendisi aktif değildir ve kalsitriol D vitamininin aktif biçimidir. Bazı çalışmalarda kalsitriolün omurga kırığı riskini azalttığı gösterilmiş, bazı çalışmalarda ise bu bulgu tekrarlanamamıştır. Çok güçlü bir bileşik olduğu için, kanda ve idrardaki kalsiyum düzeylerinin aşırı yükselmesine (sırasıyla hiperkalsemi ve hiperkalsiüri olarak adlandırılan durumlar) yol açabilir ve saptanamadığında ciddi sorunlara neden olabilir. Dolayısıyla kalsitriol içeren bir ilaç kullanıldığında, tedavinin başlangıcından 1-3 ay sonra ve ardından her 6 ayda bir düzenli kan kontrolü önerilir.
Kan ve idrardaki düzeyler yükseldiğinde tedavi kesilmelidir; bu durumda kalsiyum düzeyleri genellikle 1-2 hafta içinde normale döner.

• Yan etkiler: Kandaki kalsiyum düzeyi yükseldiğinde bulantı, iştah kaybı, kusma, kabızlık ya da ishal, susuzluk, idrar miktarında artış, baş ağrısı ve aşırı yorgunluk olabilir. İdrardaki kalsiyum düzeyinin aşırı yükselmesi ise böbrek taşı oluşumuna ya da böbreklerde kalsiyum birikimine yol açarak, sonuçta böbrek yetersizliğine neden olabilir.
 
• Kimlerin kalsitriol kullanması gerekir? Pek çok doktor, ancak HRT ya da bifosfonat kullanamayan hastalara kalsitriol verilmesi gerektiği görüşündedir. Öncelikle, kalsitriolün kırık riskini azaltmaktaki etkililiği, başka pek çok tedaviye göre daha azdır; ayrıca, düzenli kan kontrolü gerektirmesi bazı hastalar ve doktorlar tarafından dezavantaj olarak görülür.
 
• Kimler kalsitriol almamalı? Kandaki kalsiyum düzeylerini artıran hastalıklar, gebelik ve emzirme kalsitriol kullanımına engeldir. Böbrek taşı öyküsü ya da böbrek işlevlerinde bozukluk bulgusu olan hastalarda son derece dikkatle kullanılmalıdır.
 
• Kalsitriol D vitamini takviyesi olarak kullanılabilir mi? Hayır! D vitamininin kendisini içeren preparatlar çok daha güvenlidir ve sağlıklı kişilerde D vitamini yetersizliğine karşı yeterli koruma sağlar.
 
KALSİTONİN
Kalsitonin, Tiroit bezi tarafından üretilen bir hormondur ve kemik yıkımına (parçalanmasına) yol açan hücrelerin işlevini engelleyerek kemik kaybını önler. Omurgadaki kemik kaybını önlemesine karşın, iskeletin diğer bölgelerinde (örn. kalça) daha az etkili olabilir. Bazı çalışmalarda kalsitoninin kırık riskini azalttığının gösterilmesine karşın, uzmanlar arasında tam bir görüş birliği yoktur ve bu nedenle osteoporozun uzun dönemli tedavisinde yaygın biçimde kullanılmıyor.
 
Uygulama ve yan etkiler
Kalsitonin burun spreyi ya da enjeksiyon olarak uygulanabilir. Kullanılan preparata Salcatonin adı verilmektedir (somon kalsitonininden üretildiği için). Enjeksiyonla uygulanan kalsitoninin yan etkileri arasında, enjeksiyondan hemen sonra ortaya çıkan ve genellikle geçici olan bulantı ve sıcaklık basması vardır; ancak kimi zaman bulantı birkaç saat devam eder. Enjeksiyon bölgesinde ağrı, ishal ve kusma da görülebilir. Burun spreyı kullanıldığında ender olarak görülen yan etkiler rinit (burun akıntısı), sıcaklık basması, baş dönmesi, ishal ve kusmadır.
 
ANABOLİK STEROİDLER
Anabolik steroidler ile astım, romatizmal yakınmalar, barsak hastalığı vs. tedavisinde kullanılan steroidler aynı değildir. Bu bileşikler erkek cinsiyet hormonu olan testosterona benzer.

Osteoporoz tedavisinde onaylanmış olmalarına karşın, yan etkileri nedeniyle ender olarak kullanılırlar. Onay almış preparat olan nandrolon dekanoat üç haftada bir enjeksiyonla uygulanır.
 
Yan etkiler
Yan etkiler arasında akne, sıvı tutulumu, karaciğer işlevlerinde bozulma ile ses kalınlaşması ve yüzde kıllanma da dahil virilizasyon (kadında erkeklik özelliklerinin bulunması) işaretleri yer alır. Pek çok uzman daha güvenli diğer seçeneklerin varlığından ötürü bu tedavinin artık osteoporozda yeri olmadığı görüşündedir.
 
KALSİYUM TAKVİYELERİ
Kalsiyum tek başına osteoporozda bir tedavi seçeneği olarak kabul edilmez ve sıklıkla diğer tedavilerin yararını en yüksek düzeye çıkarmak için verilir.

Çok çeşitli ve değişik dozlarda kalsiyum takviyeleri vardır. Osteoporozlu erkek ve kadınlarda hedeflenen doz günde 1000 ile 1500 mg (1-1.5 gram) arasındadır; bir seferde yüksek dozda alınan kalsiyum barsaktan çok iyi emilmediğinden, günlük dozu üçe bölerek almak en iyisidir.
 
Beslenmeyle yeterince kalsiyum alan kişiler kalsiyum takviyesine gerek duyar mı?
Kuşkusuz, kalsiyum gereksinimi besinlerle alınan kalsiyum miktarına bağlıdır.
 
Pek çok kişi beslenmesinde yaptığı küçük değişikliklerle önerilen miktarı alabildiğini görür ve bunu günde üç kez kalsiyum almaya tercih eder. Yarım litre süt yaklaşık 750 miligram kalsiyum içerir; bu miktarda süte ek olarak diğer süt ürünleri ya da kalsiyum içeren besinler tüketildiğinde kalsiyum takviyesi gerekmez.
 
Yan etkiler
Kalsiyum takviyeleri ender olarak yan etkiye yol açar. Bazı preparatlar kimi kişilerde bulantı ya da ishale yol açabilir, ancak başka bir preparata geçildiğinde bu sorun genellikle çözülür.
 
Aynı anda birden çok tedavi almanın herhangi bir avantajı var mı?
Genellikle tedaviye ek olarak verilen kalsiyum ve D vitamini dışında, iki tedavinin birlikte kullanılmasının (örn. bir bifosfonat ile HRT ya da raloksifen) tek tedaviden daha etkili olduğunu gösteren kanıt yoktur. Ayrıca bu durumda tedavinin maliyeti ve yan etki riski de artar. Bu nedenle çoğu doktor kombinasyon tedavisini önermez.
 
KALSİYUM TAKVİYELERİ
Kalsiyum takviyesi Doz (miligram) Formülasyon
Adcal 600 Çiğneme tableti<
Kalsiyum glukonat 53 Tablet
Kalsiyum laktat 39 Tablet
Cacit 500 Efervesan tablet
Calcichew 500 Çiğneme tableti
Calcidrink 1000 Efervesan granülü
Calcium-500 500 Tablet
Calcium-Sandoz 108 Şurup
Ossopan 178 Tablet
Ossopan 712 Granül
Ostram 1200 Toz
Sandocal 400 Efervesan tablet
Sandocal 1000 1000 Efervesan tablet
Tablet ya da doz başına miktarlar gösterilmiştir.
 
ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Günümüzde etidronat, alendronat, risedronat, raloksifen, D vitamini ve kalsitoninin de aralarında yer aldığı hormon dışı birçok ilaç osteoporozda kullanılabilir
  • Bifosfonatlar (etidronat, alendronat ve risedronat) ağızdan alınır; yan etki enderdir, ancak kimi zaman bulantı, Hazımsızlık ve ishal görülebilir
  • HRT de osteoporozda etkilidir ve ağızdan, deri bantı yoluyla ya da deriye ovuşturularak sürülen jel olarak kullanılabilir; yan etkiler arasında vajinal kanama, memede hassasiyet, bulantı ve sıvı tutulumu bulunur. Ayrıca uzun süre kullanıldığında meme kanseri, kalp hastalığı ve inme riskinde küçük bir artışa yol açabilir
  • D vitamini ve kalsiyum takviyeleri yaşlılarda kalça kırığı ve diğer omurga dışı kırıklarla karşılaşma riskini azaltabilir
  • Raloksifen ağızdan alınır ve omurga kırığı riskini, ayrıca en azından tedavinin ilk dört yılında meme kanseri riskini de azaltır
  • Kalsitonin kimi zaman osteoporoz tedavisinde kullanılır; enjeksiyon yoluyla haftada üç kez uygulanır
  • Besinlerle alınan kalsiyum miktarı düşükse ya da D vitamini yetersizliğinden kuşku duyuluyorsa, diğer tedavilerle birlikte kalsiyum ve D vitamini takviyesi alınmalıdır

  

Bu yazı 37893 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.