Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
Depresyon nedir?
05.12.2008 15:53:49
Depresyon bedeni ve aklı etkileyen bir hastalıktır. Depresyondaki hastaların pek çoğunda hem fiziksel hem de psikolojik belirtiler görülür; ancak belirtilerin özelliği kişiden kişiye değişir.

Depresyon bedeni ve aklı etkileyen bir hastalıktır. Depresyondaki hastaların pek çoğunda hem fiziksel hem de psikolojik belirtiler görülür; ancak belirtilerin özelliği kişiden kişiye değişir. Bazı belirtiler kimilerinde daha belirginken, kimilerinde daha belirsizdir. Bazı kişiler hiçbir belirti bildirmediği halde, alışılmadık biçimde davranmaya başlar. Örneğin kliniğimde gördüğüm bir kadın hasta depresyon öncesinde yasalara saygılı biriyken, depresyona girdikten sonra mağazalarda hırsızlık yapmaya başlamıştı.

Psikolojik belirtiler

Çöküntü: Bu bozukluğu tanımlamak için kullanılan depresyon sözcüğü çöküntü anlamına gelse de, depresyondaki tüm hastalar kendilerini çökmüş hissetmezler. Bazıları gerginlikten, bazıları da duygulardaki kayıtsızlıktan yakınabilir; bazıları ise açıklanamayan fiziksel belirtilerle ya da davranış değişiklikleriyle doktora başvurur.

Depresyondaki çöküntü, hayal kırıklığı ya da bıkkınlık yaşadığınız zaman hissettiklerinizden çok daha yoğundur. Depresyondaki çöküntü uzun süren bir üzüntü, boşluk, yitiklik ve korkunun karışımıdır. Bazıları bunu şu şekilde tanımlamaktadır: “Sanki yaşamımın üzerine kapkara bir bulut çökmüş gibi hissediyorum”. Orta ya da ağır şiddetteki depresyonda çöküntü duygusu genellikle sabahları en yoğundur ve gün içerisinde biraz azalır; ama hiçbir zaman tam olarak geçmez. Buna diürnel (gün içindeki) değişkenlik adı verilir. Çöküntü içerisindeki birinin herhangi bir şeyden zevk alması olanaksızdır ve hobilere karşı ilgi bile yitirilebilir. Hasta hiçbir şeyden zevk alamaz. Doktorlar buna anhedoni adını vermektedir.

DEPRESYON BELİRTİLERİ
  • Psikolojik
    •  Mutsuzluk/çökkünlük
    • Zevk veren etkinliklere duyulan ilginin azalması
    •  Kaygı
    •  Duygusal kayıtsızlık ya da hissizlik
    •  Depresif düşünce tarzı
    •  Konsantrasyon ve bellek sorunları
    • Sanrılar
    • VarsanılarJ
    •  İntihar dürtüsü
  • Fiziksel
    •  Uyku sorunları - uyuma güçlüğü, erken saatlerde uyanmak ya da çok fazla uyumak
    • Fiziksel ve zihinsel yavaşlama
    •  İştah kaybı ya da artışı
    •  Kilo kaybı ya da artışı
    • Cinselliğe duyulan ilginin azalması
    • Yorgunluk
    •  Kabızlık
    • Âdet düzensizlikleri

Bazı daha hafif depresyonlarda, çöküntü duygusu akşamları daha yoğun olabilir ve gün içerisinde kişi kendini garip biçimde iyi hissedebilir. Ancak kendini kötü hissedenlerin sayısı daha fazladır. Depresyonunuz hafif şiddetteyse, başkalarıyla arkadaşlık etmek size zevk verebilir; ancak herhangi bir uyarıcı yoksa eski duygunuza geri dönebilirsiniz.

Çöküntü yaşayan kişiler genellikle daha sık ağlar; en küçük üzüntü bile ağlamaya neden olabilir ve hatta hiçbir neden yokken ağlanabilir.
 
Kaygı (anksiyete): Kendimizi tehdit altında hissettiğimizde, vücudumuzun salgıladığı adrenalin hormonu kaslarımız ve beynimizdeki kan dolaşımı nı artırır ve böylelikle gerektiğinde daha hızlı düşünüp hareket edebiliriz. Kendimizi sinirli, kaygılı ve gergin hissedebiliriz; ama hiçbir şey olmazsa bu duygu birkaç dakika içinde geçer. Depresyondaki bir hastada, bu gerginlik duygusu aylarca sürebilir. Bazıları gelen günün korkusuyla, sabahları yoğun bir gerginlikle uyanır. Depresyonda gerginlik, çöküntüden daha yoğun ve önde gelen belirti olabilir. Böylesine bir gerginliğin neden olduğu aşırı huzursuzluk ve öfke sizin ve yakınınızdakilerin yaşamını güçleştirebilir.

Duygusal kayıtsızlık ya da hissizlik: Ağır depresyon geçiren bazı kişiler, duygularını tamamen yitirdiklerini söylerler ve bu depresyonun en fazla rahatsızlık veren belirtilerinden biridir. Kendinizi donuklaşmış hissedebilirsiniz. Ağlayamazsınız ve gözyaşlarınızın kuruduğunu düşünürsünüz. Duygularınız olmadığı için bu dünyanın bir parçası değilmişsiniz gibi hissedersiniz. Eşiniz, aileniz ya da çocuklarınız gibi size son derece yakın olan kişilere karşı bile uzak ve duygusuz kalırsınız.

Depresif düşünme biçimi: Depresyondayken düşünme biçiminiz de değişir. Dünyayı farklı algılarsınız ve her şeyi olumsuz bir ışık altında görürsünüz. Bu çarpık bakış açısı, depresyonu daha da körükler.

Başarısızlıklardan ötürü kendinizi gereğinden çok suçlarken, başarılarınızla övünme hakkını kendinize çok görürsünüz. Yaşamınız boyunca yaptığınız iyi şeyleri unuturken, kötü olayları abartarak ve tüm canlılığıyla hatırlarsınız.

Olumsuz ayrıntılara yoğunlaştığınızı ve tablonun bütününü görmezden geldiğinizi fark edebilirsiniz. Çok uç bir örnek verelim: sınavda 99 alan bir depresyon hastası, iyi sonucu unutup yüzde birlik yanlış üzerinde takılıp kalabilir.

Ayrıca hemen olumsuz sonuçlara varırsınız ve tek bir olaydan genel bir sonuç çıkarırsınız. Örneğin, bir zamanlar tedavi ettiğim bir model, sokakta yanından geçen bir adam kendisine garip garip baktığı için, çirkin olduğunu ve herkesin kendisinden nefret ettiğini düşünüyordu.

Bu tür olumsuz düşünme kalıpları sizi zayıf düşürerek kaygıya, özgüven kaybına, değersizlik duygusuna yol açar; kendinizi karanlık düşünceler, kendinize yönelik kuşkular ve gerginlikler içinde kaybedersiniz. Sonuçta kendinizi daha depresif ve kaygılı hissedersiniz ve kısır bir döngü başlar.

Konsantrasyon ve bellek sorunları: Kaygılar ve depresif düşünceler sizi yiyip bitirdiği için, başka şeyleri düşünmekte güçlük çekebilirsiniz. Yaşadığınız konsantrasyon güçlüğü sorunlara neden olabilir. Bir şeyleri hatırlamak için yoğunlaşmak zorunda kaldığınız için, yetersiz konsantrasyon ve bellek sorunlarının el ele gitmesi şaşırtıcı değildir. Konsantrasyon güçlükleri karar verme güçlüğü ve dikkatsizliğe de neden olabilir; kafanızın karışık olduğunu hissedebilirsiniz. Kimi zaman bu yakınmalar öylesine yoğundur ki, demansla karıştırılabilir.

Varsanı (halüsinasyon) ve sanrılar (delüsyon): Ağır depresyonda kimi zaman düşünceleriniz öylesine çarpıklaşır ki, gerçeklikle bağınız kopabilir. Aklınız size oyunlar oynayabilir, hatta çıldırma korkusu yaşayabilirsiniz. Oysa durum hiç de böyle değildir: yalnızca ağır bir depresyon geçiriyorsunuz ve tedaviyle düzeleceksiniz. Ağır depresyonda sanrılarla karşılaşılabilir; neyse ki, son derece büyük sıkıntıya yol açan bu belirti oldukça ender görülür.

Sanrı (hezeyan), kişinin sarsılmaz yanlış inançlarına verilen isimdir. Bir süre önce tedavi ettiğim James’de olduğu gibi, depresyonda sanrılar depresif ruh halini (duygudurum) yansıtır ve pekiştirir. James, beş yıl önce bir dükkândan yanlışlıkla parasını ödemeden alıp çıktığı elma nedeniyle polise teslim olması gerektiğine inanıyordu. Polisin kendisini aradığını ve kaçışı olmadığını düşünüyordu. Bu davranışının ailesi için bir utanç kaynağı ve kendisinin de bir hiç olduğuna inanıyordu. Jamesi’i en büyük halk düşmanı olmadığına, herkesin hatalar yapabileceğine ve kimsenin bundan rahatsız olmayacağına ikna etmek imkânsızdı.

Başka hastalar dünyadaki en kötü insan olduklarına ya da kötülüklerinden ötürü insanların kendilerinden kurtulmak istediğine inanır. Bazıları ise hiç parası olmadığına, bazıları ölmekte olduğuna ve hatta ölü olduğuna inanır. İnsan beynindeki düşünce sayısı kadar farklı sanrı vardır, ancak bunların tümü depresif ruh halini ve depresif düşünce biçimini yansıtır.

Sanrılar yanlış düşüncelerdir. Buna karşın, varsanı gerçek olmayan şeylerin algılanmasına (genellikle sesler) denir. Örneğin ağır depresyon geçiren bazı hastalar, olmayan kişilerin seslerini işitir. Bu sesler, odada onlarla konuşan kişiler gibidir ve hasta bunu korkutucu ölçüde gerçek olarak algılar. Sesler hastayı eleştirebilir ya da kötü biri olduğunu söyleyebilir. Bu sesler depresyonu daha da artırır. Bazı kişiler gerçekte var olmayan kokular alır ya da nesneler görür, ancak bu tür varsanılar daha enderdir.

DEPRESİF DÜŞÜNCE BİÇİMİ

Depresif düşünme biçiminin üç bileşeni vardır:

  • Olumsuz düşünceler, örneğin “İşte başarısızım.”
  • Gerçekçi olmayan son derece yüksek beklentiler, örneğin “Herkes benden hoşlanmadığı ve işte iyi olduğumu düşünmediği sürece mutlu olamam.”
  • Düşünme yanlışlıkları, örneğin:
    (a) Hemen olumsuz sonuçlara ulaşma
    (b) Bir durumun olumsuz ayrıntılarında takılıp kalarak, olumlu yönlerini göz ardı etme 
    (c) Tek bir olaydan yola çıkarak genel bir sonuca ulaşma
    (d) Sizinle hiç ilgisi olmayan şeylerin bile sizin hatanız sonucu ortaya çıktığını düşünme

VAKA ÖYKÜSÜ

Carrie bir sekreter; treni yakalamak zorunda olan patronu çıkarken Carrie’ye “şu raporu benim için yazıya döker misin, birkaç hatayı düzelttim” diyor. Carrie depresyonda olduğu için başarısız olduğunu düşünüyor. Raporu düzeltmek zorunda kalmasının, işteki başarısızlığını gösterdiğini düşünüyor. Yaşamdan zevk alabilmek için işinde mükemmel olması gerektiğine ilişkin gerçekçi olmayan beklentisi nedeniyle, daha da yoğun bir depresyon yaşıyor.
 
Gerçekte Carrie iyi bir sekreter ama bunun farkında değil. Yolunda giden önemli şeyler yerine, yanlış giden küçük şeylere takılıyor. Oysa kısa süre önce aldığı zam, şirketin kendisine verdiği önemi gösteriyor. Ayrıca patronunun kararsızlık gibi bir özelliği olduğunu ve yazdığı raporlarda her zaman değişiklik yaptığını da göz ardı ediyor. Olumsuz ayrıntılara takılıyor ve tek bir olaydan yola çıkarak genel bir sonuca varıyor - tüm bunlar çöküntü hissini artırıyor.

Raporu yazarken aklına başka bir şey geliyor: “Acaba patronum beceriksizce yazdığım raporu düzeltmek için mi trene geç kaldı? İş bağlantısı yapılamazsa tüm bunlar benim yüzümden olacak!” Kendi hatası olmayan şeylerden ötürü kendisini suçluyor ve bu duygu depresyonunu körüklüyor.

İntihar itkisi:
Ağır depresyondaki bir hasta, hatalarla dolu kötü bir geçmişi olduğunu, sürdürdüğü hayatın berbat olduğunu ve geleceğin korkutucu olduğunu düşünebilir. Bazıları yaşamın sürdürmeye değmez olduğu, kendilerinin yokluğunda dünyanın daha iyi olacağı ve yaşamlarına son vermeleri gerektiği sonucuna varır.

Depresyondaki pek çok hasta, yalnızca gelip geçici bile olsa, intiharı düşünür. Pek çok hasta intihara kalkışmasa bile geceleyin, ertesi gün uyanmamayı, böylece dünyanın korkunç işkencesinden kurtulmayı umarak yatağa girer.

Çoğu kişi, belki de intiharı fazla şiddetli bir eylem olarak algıladığı, geride kalan aile üyelerini düşündüğü ya da dinsel inançlarına aykırı olduğu için kendilerini öldüremeyeceklerine karar verir. Bazı hastalar korkak oldukları için intihar edemediklerini düşünür ve bu da daha fazla utanç duymalarına yol açar ve depresyonu besler.

İntiharı düşünüyorsanız, intihara kalkışma riskiniz vardır. Hemen yardım isteyin: doktora gidin, bir acil servise başvurun ya da yardım hatlarını arayın. Unutmayın, depresyon tedavi edilebilir.

Fiziksel belirtiler
Depresyon değişik fiziksel belirtilere neden olabilir. Depresyondan etkilenen bazı kişiler, kendilerini son derece yorgun ya da sağlıksız hissettikleri ya da ağrıdan yakındıkları için, kendilerinde fiziksel bir hastalık bulunduğu sonucuna varabilirler.

Uyku sorunları: Depresyonda uyku sorunları yaygındır ve kimi zaman yorgunluğun bir kısmı buna bağlıdır. Orta ya da ağır şiddette depresyonunuz varsa, alışık olduğunuzdan birkaç saat önce uyanabilir ve tekrar uyuyamayabilirsiniz. Depresyonlu hastaların tümü kaygılarından ötürü uykuya dalmakta güçlük çekebilir ve gece boyunca birkaç kez uyandıkları için uykuları bölünebilir.

Zihinsel ve fiziksel yavaşlama:
Depresyonda iseniz kendinizi paslanmış bir makine gibi hissedebilirsiniz. Sürekli yorgunluk hisseder, sıradan gündelik işlerde bile zorlanır, her şeyi yük olarak algılar ve her şeyin yavaşladığı duygusuna kapılırsınız. Konuşmanız da yavaşlayıp tek-düzeleşebilir; hatta hareketleriniz bile yavaşlayabilir. Doktorlar bu duruma psikomotor retardasyon (yavaşlama) adı verir.

Bazen bedensel işlevler de yavaşlar ya da bozulabilir. Örneğin ağız kuruluğu ya da kabızlık olabilir; bazı kadınlarda âdetler kesilir ya da düzensizleşir.

İştah kaybı: Depresyondaki hastalar aşırı kilo verebilir. Yiyecekler iştah uyandırmaz ve tat vermez. Hasta açlık duygusu bile yaşamayabilir. Ağır depresyonlu bazı hastalar yemeyi ve içmeyi tamamen keser, ancak bu enderdir.

Ters fiziksel belirtiler: Depresyonun yetersiz uyku, iştah kaybı ve kilo kaybı gibi normal fiziksel belirtilerinin yerine bazı hastalarda ters fiziksel belirtiler olarak adlandırılan belirtiler ortaya çıkar. Bu hastalar daha çok uyur, daha çok yer ve kilo alır. Kendinizi kötü hissediyorsanız ve bu tür belirtiler yaşıyorsanız, doktorunuzu görmelisiniz. l Diğer fiziksel belirtiler: Depresyon hemen her türlü fiziksel belirtiye yol açabilir. Yaygın yakınmalar olan ağrı ve basınç hissi özellikle baş, yüz, sırt, göğüs ve sindirim sistemini etkiler. Bazı hastalar ise, aslında depresyonda oldukları halde, kalplerinde bir sorun olduğu düşüncesiyle göğüs ağrısından yakınarak acil servislere başvurur. Böyle hastaların yaşadıkları ağrı gerçek bir ağrı olmakla birlikte, depresyondan kaynaklanır; aslında kalplerinde ciddi bir sorun yoktur.

Cinsellik: Depresyondaki hastaların çoğu cinsellikten uzaklaşır. Bunun pek çok nedeni vardır. Bazıları duygusal açıdan uyuşmuş oldukları dönemde fiziksel aşkın gereklerini yerine getiremeyeceklerini hisseder. Diğerleri kendileri hakkında öylesine olumsuz düşünceler yaşarlar ki, bir türlü rahatlayamazlar. Bu tür psikolojik sorunlar fiziksel sorunlara neden olabilir; erkekler ereksiyon güçlüğü yaşayabilir ve kadınlar kuruluktan, dolayısıyla cinsel ilişkinin ağırılı olmasından yakınabilir. Depresyon daki pek çok kişi, niçin olduğunu açıklayamasa da, cinselliğe ilgisini yitirir.

“Gülümseyen” depresyon: Depresyonluların tümü kendini kötü hissetmez. Bazı kişiler kendilerini depresyonda hissetmese de doktora ağrı, baş ağrısı ya da yorgunluk gibi depresyonu düşündüren belirtilerle gider. Fizik muayene ve araştırmalarda, hastalıkla ilgili fiziksel bir neden belirlenemez ve bu tür durumlarda etkili tek tedavi antidepresan ilaçlardır. Belki de bu vakalarda bilinç altının oynadığı oyunlar, bilincin depresyonu kabullenmesine izin vermemektedir.

BELİRTİLERE YOL AÇAN NEDİR?

Depresyon belirtileri beyindeki bazı kimyasal maddelerin düzeyinin düşmesine bağlı olabilir. Bu durumun nedenlerini anlamak için, beynin nasıl çalıştığına bakmalıyız. Beyin milyarlarca sinir hücresinden oluşmuştur. Bir harekette bulunmak ve hatta yalnızca bir şeyler yapmayı düşünmek için bile yüzlerce sinir hücresi kullanılır. Sinir hücrelerinin birlikte çalışabilmesi için, birbirleriyle iletişim kurmaları gerekir; bu iletişim nörotransmiter adı verilen kimyasal maddelerin salıverilmesiyle kurulur. Bir sinir hücresinin ucuyla diğeri arasında sinaps adı verilen küçük bir boşluk vardır. Ilk sinir, ikincisiyle sinaps boşluğuna nörotransmiter salgılayarak iletişim kurar. Bir nörotransmiter bir sonrakine tutunur ve böylece mesajlar iletilir.

Çalışmalarda, depresyonda üç önemli nörotransmiterin (dopamin, serotonin ve noradrenalin) azaldığı bulunmuştur. Sinapslardaki düzeylerin düşmesine bağlı olarak, beyindeki iletişim ve mesaj trafiği bozulmakta ve böylelikle depresyon gelişebilmektedir.

Bu kimyasal maddelerin düzeyinin düşmesine neyin yol açtığı bilinmemektedir. Bilim adamları, bu maddelerin düzeyindeki düşüklüğün depresyonun nedeni mi yoksa sonucu mu olduğunu henüz belirleyememiştir. Stresin bu tür nörotransmiterlerin düzeyini düşürmesi ve sonuçta depresyona yol açması olasıdır. Antidepresan ilaçlar, bu kimyasal maddelerin düzeylerini artırarak etkide bulunur.

Hormonların rolü
Hormonlar depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynayabilir. Adrenalinin kaygıya yol açtığını biliyoruz; kadınlık hormonlarının depresyondaki rolü ise sayfa 18’de değerlendirilmektedir. Depresyonda önem taşıma olasılığı bulunan bir diğer hormon da kortizoldür.

Kortizol vücudumuzun strese karşı verdiği tepkide önem taşır. Kortizol vücut metabolizmasının bütün kısımları üzerinde çok sayıda etkide bulunarak, acil durumlara hazır olmamızı sağlar. Bağışıklık reaksiyonlarını, böbrek işlevlerini ve kandaki şeker ve yağ düzeylerini değiştirir. Kortizol salgısı, beyindeki hipofiz bezinin kontrolü altındadır ve depresyonlularda salgı kalıbı bozulur. Sağlıklı kişilerde sabahları genellikle bol miktarda kortizol salgılanır ve düzeyler gün içerisinde azalır; buna karşın bazı depresyonlu hastalarda kortizol gün boyunca aynı düzeyde salgılanır. fiimdilik bunun depresyonun nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu bilinmese de, kortizol beyindeki nörotransmiter düzeylerini etkiler.


Sinir hücrelerinde mesaj iletimi.

Vücuttaki kortizol düzeylerinin değişmesinden yola çıkarak bir depresyon testi geliştirilmiştir; ancak bu testin duyarlılığı yüksek değildir ve test on kişiden ancak üçünde doğru sonuç verir. Fiziksel belirtileri olan ağır depresyonda testin duyarlılığı en yüksektir.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Depresyon hem fiziksel hem de zihinsel belirtilere neden olur.
  • Belirtiler kişiden kişiye değişir.
  • İntihar konusunda düşünen herkes intihar etme riski taşır ve bu nedenle hemen yardım aramalıdır.

  

Bu yazı 12460 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.