Arama  |  Anket Sonuçları  |  Site Haritası  |

13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
İlaçlar
12.12.2008 22:05:03
Antidepresan ilaçlar, depresyonda çok etkili olabilen tedavilerdir. Reçetede yazıldığı biçimde ve önerilen dozda alındığında, belirtileri genellikle iki haftada iyileştirmeye başlarlar; ancak ilaçların yararının tam anlamıyla hissedilebilmesi için altı ha

Antidepresan ilaçlar, depresyonda çok etkili olabilen tedavilerdir. Reçetede yazıldığı biçimde ve önerilen dozda alındığında, belirtileri genellikle iki haftada iyileştirmeye başlarlar; ancak ilaçların yararının tam anlamıyla hissedilebilmesi için altı hafta ya da daha uzun süre gerekebilir. Normal olarak, bu ilaçların depresyon iyileştikten sonra en az 6 ay daha kullanılması gerekir; böylelikle depresyonun geri dönmesi engellenmiş olur. Ardından tedavi yavaş yavaş kesilir. Antidepresanlar en çok orta ya da ağır şiddetteki depresyonlarda etkilidir.

Pek çok kişi antidepresanlara bağımlı hale geleceğini düşünse de, bu düşünce yanlıştır. Antidepresanlar diazepam gibi bağımlılığa yol açmaz. Yalnızca depresyondaysanız etki gösterirler; depresyonda değilseniz herhangi bir etki görülmez ya da ‘kafa yapmaz’lar. ‘Kafa yapıcı’ ve bağımlılığa yol açabilen pek çok ilaç yasadışı yollardan satılmaktadır. Oysa antidepresanlar için böyle bir durum söz konusu değildir.

Öte yandan, antidepresanlar güçlü ilaçlardır ve bunları aniden kesen bazı kişiler kendilerini tuhaf hisseder. Bu durum antidepresana bağımlılığı değil, vücudunuzun antidepresanların varlığına alıştığını gösterir. Depresyonunuz geçtikten sonra, ilacı kesmeden önce birkaç hafta içinde dozun yavaş yavaş azaltılması, vücudunuzun kendini yeni duruma ayarlamasını ve herhangi bir belirti ortaya çıkmamasını sağlar.

ANTİDEPRESANLAR NASIL ETKİDE BULUNUR?

Depresyon, vücudunuzun işleyişinde fiziksel değişikliklere yol açar, antidepresanlar her şeyin normale dönmesini sağlar. Önceden görüldüğü gibi (sayfa 12), beyindeki sinir hücreleri arasında küçük bir boşluk -sinaps aralığı- bulunur. Mesajların bir diğerine iletilebilmesi için sinir hücreleri, aradaki boşluğu geçerek diğerine ulaşan kimyasal maddeler (nörotransmiterler) salıverilir - bayrak yarışında elde ele geçirilen bayrak gibi. Mesajın karşıya iletilebilmesi için, sinaps aralığında yeterince nörotransmiter bulunması gerekir. Salıverilen nörotransmiterler ya parçalanır ya da salıverildikleri beyin hücresine geri alınır.

Depresyonda bu nörotransmiterlerin düzeyi düşer -bayrak yarışında düşürülen bayrak gibi. Antidepresanlar hücreler arasındaki nörotransmiter miktarını artırarak etkide bulunur -bayrağı sinir hücresinin eline geri verirler.


Antidepresanların depresyonu tedavi etme yoluna ilişkin varsayılan süreç

Sinaps aralığındaki nörotransmiter miktarını farklı şekillerde artıran değişik ilaçlar vardır:

  • Üretilen nörotransmiter miktarını artırarak (triptofan)
  • Nörotransmiterlerin parçalanmasını önleyerek (monoamin oksidaz inhibitörleri ya da MAOİ’ler)
  • Sinaps aralığındaki nörotransmiterlerin hücreye geri alınmasını durdurarak (trisiklikler, SSRI’lar, trisiklik benzeri bileşikler).

Zamanla vücudumuz durumunu düzeltir, doğal olarak üretilen nörotransmiterlerin miktarı artar ve antidepresanlara artık gerek duyulmaz.

KİMLER ANTİDEPRESANLARA GEREK DUYAR?

Hafif depresyonda genellikle antidepresan tedavisi gerekmez; orta şiddetteki depresyonda büyük olasılıkla gerekirken, ağır depresyonlarda mutlaka kullanılmalıdır.

İlaçlar, üzerinde uzlaşmaya varılmış bir plan çerçevesinde doktorunuz ya da bir psikiyatrist ile görüştükten sonra yazılmalıdır; kendi kendine yardım teknikleri ya da Psikoterapi de bu planın bir parçasını oluşturabilir. İlaç tedavisi görüyorsanız, bunu terapistinizle birlikte değerlendirmelisiniz. Antidepresan almaktan çekiniyorsanız, doktorların bu ilaçları hastaları başlarından savmak için yazmadıklarını unutmayın. Antidepresan almadığınızda, sorunlarınızın üstesinden gelmeniz olanaksızlaşabilir.

Bazı belirtiler (erken saatte uyanmak, sabahları daha ağır olan depresyon, iştah ve kilo kaybı, zevk alınan şeylere karşı ilginin yitirilmesi vs.) depresyonunuzun antidepresanlara yanıt verme olasığının çok yüksek olduğunu gösterir.

Kullandığınız ilaç bazı yan etkilere yol açabilir. Yan etkiler tedavinin başında en yoğundur ve vücudunuzun ilaca alışmasıyla birlikte azalır. Yan etkileri azaltmanın bir yolu da tedaviye düşük dozla başlayıp dozu artırmak ya da kullanılan ilacı değiştirmektir. Yan etkilerin çoğu depresyondan daha az rahatsız edicidir. İlaçlar doğru şekilde kullanıldıklarında depresyonunuz iyileşecektir.

Antidepresanların etkisi tam dozda kullanıldıklarında en yüksek düzeyde olur. Düşük dozlar bu denli etkili değildir ve herhangi bir yarar görmeden, yalnızca yan etkilere maruz kalmanıza yol açabilir. Azimli davranmaya çalışın.

Kullanılan pek çok farklı antidepresan bulunmaktadır. Bunların tümü etkilidir. Bazıları, belli depresyon tiplerinde daha yararlıdır ve farklı antidepresanların yan etkileri de farklıdır.

Bir depresyon atağı geçirdikten sonra, depresyonun geri gelmesine engel olmak için ilaca altı ay daha devam etmeniz önerilecektir. Daha önce de benzer depresyon atakları yaşayan hastalarda bundan da uzun tedavi önerilebilir. Bazı doktorlar, ilk depresyon atağını 50 yaşından sonra geçiren hastalara ilacı hiç bırakmamalarını önermektedir, çünkü bu hasta grubunda yeni bir depresyon atağı riski oldukça yüksektir.

TRİSİKLİK ANTİDEPRESANLAR
Sedatif trisiklikler:
  • Amitriptilin
  • Klomipramin
  • Dothiepin
  • Doksepin
  • Trimipramin

Uyarıcı trisiklikler:

  • Protriptilin
Sedatif olmayan trisiklikler:
  • Amoksapin
  • Desipramin
  • İmipramin
  • Lofepramin
  • Nortriptilin

Trisiklik antidepresanlar
Bu ilaçlara trisiklik adı verilmesinin nedeni birbiriyle bağlantılı üç halka ve bir yan zincirden (üç tekerlekli gibi) oluşan kimyasal yapılarıdır. Beyin hücreleri arasındaki nörotransmiter miktarını, hücrelerin salıverdiği nörotransmiterlerin geri alınmasını engelleyerek artırırlar. Uyku, iştah, ajitasyon ya da her açıdan yavaşlama (retardasyon) sorunlarının eşlik ettiği orta ya da ağır şiddetteki depresyonda son derece etkilidirler. Etkileri yaklaşık iki hafta içinde ortaya çıkar.

Pek çok farklı trisiklik antidepresan bulunmaktadır. Bunların tümü depresyonda etkili olan, ancak bazı başka etkilere de yol açabilen ilaçlardır. Kimileri sedatif iken -sakinleştirici- kimileri değildir.

TRİSİKLİKLERİN BAZI YAN ETKİLERİ
  • Bulanık görme
  • Kabızlık
  • Ereksiyon ve ejakülasyon güçlükleri
  • İdrara çıkma güçlüğü
  • Ağız kuruluğu
  • Kalp üzerindeki etkiler (kalbin daha hızlı ya da düzensiz atmasına yol açar)
  • Epilepsi nöbetleri enderdir ve yalnızca yatkın kişilerde görülür
  • Ayakta dururken başın dönmesi
  • Terleme
  • Ellerde titreme
  • Kilo artışı

Gergin ve ajite iseniz, doktorunuz size sedatif (sakinleştirici) bir antidepresan reçeteleyecektir; buna karşın kendinizi her açıdan yavaşlamış ve yorgun hissediyorsanız, doktorunuz büyük olasılıkla daha az sedasyona yol açan bir ilacı tercih edecektir. Sedatif trisiklik ilaçları kullanan bazı kişiler, gün boyunca kendilerini uykulu hisseder. Günlük dozun, üçe bölünerek değil de gece bir seferde alınması bu etkiyi azaltabilir ve uykunuzu da iyileştirebilir.

İşiniz gereği taşıt ya da makine kullanıyorsanız, antidepresan alırken dikkatli olmalısınız. Bu durumu doktorunuzla görüşün.

Trisiklikler güçlü ilaçlardır ve tüm güçlü ilaçlar gibi yan etkilere yol açabilir. Ancak lofepramin gibi daha yeni bazı trisikliklerin yan etkileri görece daha azdır. Yan etkiler mutlaka herkeste görülmez; sizde oluşuyorsa doktorunuza bildirin. İlaca düşük dozla başlanması ve dozun yavaş yavaş artırılması yan etkileri azaltmanın bir yoludur. Bir diğer seçenek de, kullandığınız trisiklik ilacın değiştirilmesidir.

Bu antidepresanlar aldığınız diğer ilaçlarla - reçetesiz satılan saman nezlesi ilaçlarıyla bile- etkileşime girebilir. Bu nedenle başka bir ilaç kullanmadan önce doktorunuza ya da eczacınıza danışın.

Trisikliklerin aşırı dozda alınması ölüme yol açabilir. İntihar eğilimi olan birileri varsa, evde yalnızca az sayıda tablet bulundurulmalıdır.

Trisiklik benzeri antidepresanlar
Trisiklikler gibi etkide bulunan ancak üç halkalı yapıya sahip olmayan ve bu nedenle de trisiklik olarak adlandırılmayan pek çok ilaç vardır.

  • Maprotilin dört halkalıdır. Epilepsi öyküsü olan hastalarda kullanılmamalıdır.
  • Mianserin kemik iliği üzerindeki etki dışında çok az yan etkisi vardır; ancak kemik iliği üzerindeki etkisinden dolayı sık kullanılmamalıdır.
  • İprindol çok ender olarak karaciğer sorunlarına neden olabilir.
  • Trazodonun az sayıda yan etkisi vardır, ancak ender olarak erkeklerde uzun süreli, ağrılı ereksiyona yol açabilir.
  • Viloksazinin yan etkileri birçok trisiklik ilaca göre azdır.
  • Mirtazapin etkili bir antidepresandır ancak kan bozukluklarına yol açabilir. Bu ilaçları alırken boğaz ağrısı ya da herhangi bir enfeksiyon bulgusu geliştiğinde hastalar hemen doktorlarına başvurmalıdır. Mirtazapin iştahınızı ve kilonuzu da artırabilir.

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar)
SSRI’lar trisiklikler gibi etki göstererek, nörotransmiterlerin salıverildikleri hücrelere geri alınmalarına engel olur. Ancak bu ilaçlar yalnızca bir nörotransmiter türü -serotonin- üzerinde etkide bulunur.
 
Etkili antidepresanlardır. Başlangıçta trisiklik antidepresanlardan daha az yan etkiye yol açtıkları düşünülmüş, ancak daha sonra yalnızca daha farklı yan etkilere yol açtıkları belirlenmiştir. Daha az sedatif etki yaratır, kilo alımına yol açmaz ve kalp üzerinde trisiklikler kadar etkide bulunmazlar. Trisikliklerde olduğu gibi, epilepsili hastalarda dikkatli olunmalıdır ve tedavinin başlangıcında mide sorunlarına neden olabilirler. İshal, bulantı, kusma, baş ağrısı, huzursuzluk ve anksiyete de görülebilir. Doz aşımında, trisikliklere göre çok daha güvenlidirler.
SSRI’LARIN BAZI YAN ETKİLERİ
  • Mide sorunları
  • İshal
  • Bulantı
  • Kusma
  • Baş ağrısı
  • Huzursuzluk
  • Anksiyete

SSRI’lar trisiklikler kadar eski değildir. Pek çok doktor bu ilaçların trisikliklerden daha iyi olmadığı düşüncesindedir ve daha pahalı oldukları için, yalnızca trisiklik kullanamayanlara reçetelemektedir.

Medyada Prozac ile ilgili pek çok haber yayınlanmıştır. Prozac pek çok açıdan diğerleri gibi etkide bulunan bir SSRI olmakla birlikte, çok satan bazı kitaplar aracılığıyla yaygın bir ün kazanmıştır. Hafif depresyonlu kişileri daha mutlu kılmakla ünlendiğinden, “mutluluk hapı” olarak adlandırılmıştır. Bu ilaç belki de yalnızca yaşam tarzı değişiklikleriyle iyileşebilecek hafif depresyonlu pek çok hastaya reçetelenmiştir. Halen ABD’de pek çok doktor bu ilacın gerektiğinden fazla reçeteleniyor olmasından kaygı duymaktadır. Diğer SSRI’lar da Prozac’ınkine benzer işlevler görür ve Prozac kadar etkilidir.

BAZI SSRI’LAR
Gerçek (jenerik) adı
  • Fluoksetin
  • Fluvoksamin
  • Paroksetin
  • Sertralin
  • Sitalopram
Ticari adı
  • Prozac
  • Faverin
  • Seroxat
  • Lustral
  • Cipram

On sekiz yaşından küçük depresyon hastalarında paroksetin adındaki ilacın kimi zaman anksiyeteye yol açtığı ve intihar düşüncelerini yoğunlaştırdığı bildirilmiştir. Bu nedenle İngiltere’de, İlaç Güvenlik Komitesi, gençlerde yarardan çok zarara yol açabileceğini belirten bir uyarı yayınlamıştır. Bazı bilim adamları bu sınıftaki diğer ilaçların 18 yaşından büyük kişilerde intihar ya da cinayet dürtüsüne yol açabileceğini iddia ettikleri için, bu sorunun paroksetine mi yoksa gençlere mi özgü olduğu açık değildir. Bu konuda yeni çalışmalara gerek duyulmaktadır; ancak şimdilik nadir görülen bu yan etkiyi yaşadığını düşünen tüm hastalar için en iyisi konuyu doktorlarıyla görüşmektir.
 
Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOİ’ler)
İlk geliştirilen antidepresanlardır. Nörotransmiterleri parçalayan monoamin oksidaz adındaki maddenin etkilerini durdurarak, sinaps aralığındaki nörotransmiter miktarını artırırlar. Monoamin oksidazın etkilerini geri dönüşsüz bir biçimde engellerler. Ne yazık ki monoamin oksidazın önemli işlevlere sahip olduğu vücudumuzun diğer bölgelerinde de etkide bulunurlar. Bu işlevlerden biri, bazı yiyeceklerde bulunan tiramin adındaki kimyasal maddenin parçalanmasıdır.
MONOAMİN OKSİDAZ İNHİBİTÖRLERİ (MAOİ’LER)
  • Fenelzin
  • İzokarboksazid
  • Tranilsipromin

RİMA

  • Moklobemid

Aşırı miktarda tiramin kan basıncını yükseltir, zonklayıcı ve şiddetli baş ağrısına yol açar ve inmeye neden olabilir. Bu nedenle, MAOİ kullanan kişilerin tiraminden fakir bir diyete kesinlikle uymaları ve yanlarında bir kart taşımaları gerekir. Vücudun yeni monoamin oksidaz üretmesi iki hafta sürer, bu nedenle monoamin oksidaz inhibitörleri kesildikten sonra bedenin normale dönmesi için iki hafta gerekir. Dolayısıyla bu iki haftalık dönemde de diyete devam edilmelidir. MAOİ’lerin işe yaramadığı hastalar, bu dönemde yeni bir antidepresana başlayamayabilir.

RİMA (reversible inhibitor of monoamine oxidase subtype A; geri dönüşlü monoamin oksidaz A alttipi inhibitörü) adı verilen yeni bir MAOİ türü geliştirilmiştir. Vücudumuzda iki tür monoamin oksidaz vardır - tip A ve tip B. Yalnızca bir tipin işlevleri engellendiğinden, tiramin içeren besinlerle daha az sorun yaşanır ve diyet daha az kısıtlayıcı olur; yine de RİMA’ları kullanan kişilerin de bu diyete uymaları gerekir ve tiraminden zengin besinleri aşırı miktada tüketmeleri aynı sorunlarla karşılaşma riski yaratır. RİMA’lar monoamin oksidazın etkilerini durdurur ancak onları parçalamaz. Vücudun yeni monoamin oksidaz üretmesi gerekmediği için, etkiler “geri döndürülebilir” niteliktedir ve ilaç kesildikten sonra bir günde ortadan kalkar.

MAOİ’ler trisikliklerin ya da SSRI’ların etkili olmadığı vakalarda kullanılır, ancak bazı doktorlar ters fiziksel belirtilere yol açan depresyonda başlangıçta bu ilaçları kullanır. Ayrıca, bilinen depresyon tiplerinin hiçbirine uymayan hastalarda da kullanılabilirler.

ANTİDEPRESANLARIN BIRAKILMASI
  • Antidepresan tedavisini aniden kesmeyin - ilaç yavaş yavaş bırakılmalıdır; önce doktorunuza danışın.
  • Haftalar boyunca düzenli antidepresan kullanan ve ilacı aniden kesen bazı hastalarda yoksunluk belirtileri gelişir.
  • Antidepresan dozu en az 4 haftalık bir zaman diliminde yavaş yavaş azaltılarak kesilirse yoksunluk belirtileri önlenebilir.

BIRAKMA BELİRTİLERİ

  • Baş dönmesi, elektrik şoku hissi, anksiyete ve ajitasyon, uykusuzluk, benzeri belirtiler, ishal, bulantı, karın ağrısı, parmak uçlarında karıncalanma, duygusal iniş çıkışlar, çökkünlük hissi.

ANTİDEPRESAN TEDAVİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
Bu değişiklikler yalnızca doktorlar tarafından yapılmalıdır. Bazı antidepresanlar birlikte kullanılmamalıdır - bir arada kullanılmaları ölüme yol açabilir. Bir antidepresana başlamadan önce diğerinin vücudunuzdan tamamen temizlenmesini beklemelisiniz - bu süre kestiğiniz antidepresanın ve başlayacağınız antidepresanın türüne göre bir ile beş hafta arasında değişir.
 


Diğer antidepresanlar

  • L-triptofan: Beyin hücrelerinin ürettiği nörotransmiter miktarını artırarak etki sağladığı düşünülmektedir. Besinlerde bulunan ve serotonine dönüştürülen bir kimyasal maddedir. Zayıf bir antidepresan olmasına karşın, diğer antidepresanlarla birlikte kullanılabilir.
  • Flupentiksol: Başka psikiyatrik hastalıklarda kullanılan bu ilaç, düşük dozlarda iyi bir antidepresandır. Aşırı dozda alındığında görece güvenlidir ve yan etkileri azdır. Uzun süre kullanıldığında ciddi yan etkilere yol açabildiği için yalnızca kısa dönemli olarak kullanılmalıdır.
  • Nefazodon: SSRI’lar gibi etkilidir ancak mide üzerinde daha az yan etkiye yol açar. Uyku sorunu için pek çok SSRI’ya göre daha yararlıdır.
  • Venlafaksin: SSRI’lar gibi etkide bulunan bir antidepresandır. Deride döküntüye yol açabilir ve böyle bir durum ciddi alerjik reaksiyon belirtisi olabileceği için hemen doktora bildirilmelidir. Pek çok antidepresan gibi, taşıt ya da aygıt kullanma becerisini etkileyebilir. l Reboksetin: Bu ilaç noradrenalin adındaki bir nörotransmiterin geri alımını seçici biçimde engeller.
  • Liotironin: Tiroid bezleri yeterince çalışmayan kişilerin tedavisinde kullanılan bir hormondur. Uzmanlık merkezlerinde, ağır depresyonlu hastalarda diğer tedavilerle birlikte kullanılabilir.

Antidepresanlar ve cinsellik
Depresyondaki hastaların çoğunda cinselliğe duyulan ilgi azalır. Bu depresyonun bir parçasıdır. Ancak bazı antidepresanlar uyarılma ve boşalma (ejakülasyon) sorunlarına da yol açabilmektedir. Bu tür sorunlar yaşadığınızda doktorunuza anlatmalısınız. Depresyondaki pek çok hasta sessizce bu sorunu yaşar; ancak doktorlar bu tür yan etkileri bilir ve ilaç değişikliği yaparak sorununuzu çözebilir.

St. Johns bitkisi
Hypericum perforatum (St John bitkisi) depresyon tedavisinde çok iyi bilinen bir bitkidir. Reçetesiz satın alınabilir. Bu bitkiyi kullanan pek çok kişi, bunun tercih edecekleri tedavi olduğuna yemin eder - özellikle de hafif depresyonda. Oldukça güçlü bir bitkidir ve fiziksel sağlık sorunları nedeniyle aldığınız diğer ilaçlarla etkileşime girebilir. Başka ilaçlar kullanıyorsanız St John bitkisi almadan önce ya da St John bitkisiyle tedaviyi keserken doktorunuza bildirmeniz daha güvenli olur. Farklı ürünlerdeki aktif bileşenlerin miktarı da farklı olduğundan, en iyisi tek markaya bağlı kalmaktır. Reçeteli ilaç kullanıyorsanız, farklı markalar bu ilaçlarla değişik düzeylerde etkileşime girebilir.

Duygu durumu düzenleyici ilaçlar
Bu ilaçlar depresyon tedavisinde ender olarak kullanılır; yineleyici depresyona yatkın hastalarda, duygu durumunu istikrarlı hale getirip yeni depresyonların önlenmesi amacıyla kullanılır.

  • Lityum: Lityum hücrelerimizi ve ruh halimizi daha istikrarlı hale getirir. Manik-depresif hastalığı bulunanların atak geçirmeye yatkınlığını azaltır. Lityum ağır ve yineleyici depresyonların önlenmesinde de kullanılır. Nüksleri tamamen durdurabileceği gibi, sürelerini kısaltıp şiddetini azaltabilir ya da nüksler arasındaki süreyi uzatabilir.

Düzenli olarak kullanılmalı ve kanda belirli bir düzeyde bulunmalıdır. Çok az verildiğinde etkili olmaz ve çok fazla verildiğinde yan etkilere yol açabilir ve hatta yaşamsal tehlike yaratabilir. Bir hastanın kullanması gereken lityum miktarı yalnızca kan testleriyle belirlenebilir.

Lityum tedavisine başlamadan önce böbreklerin düzgün çalışıp çalışmadığını ve kanınızdaki kimyasal maddelerin dengede olup olmadığını kesinleştirmek için kan testleri yapılır. Kalbinizin sağlam olduğunu kesinleştirmek için elektro çekilir ve kalp muayenesi gerçekleştirilir. Tiroid bezinizin işlevleri de değerlendirilir. Böbrek ya da kalp hastalığı belirtileri varsa, lityum kullanamayabilirsiniz.

Lityum tedavisine başladıktan sonra sabit doz ayarlanana dek en az haftada bir kan düzeyleri ölçülür; ardından üç ay süreyle ayda bir ölçüm yapılır. Bu aşamadan sonra doktorlar farklı yollar izler: bazıları iki ayda bir, bazıları ise daha seyrek olarak kan testi yaptırma yolunu seçer.

Çok sıcak yerlerde tatile gitmek, ishal, kusma ya da yeni başlanan bir ilaç (örn. idrar söktürücüler) gibi ciddi düzeyde su kaybetmenize yol açabilecek etmenler, almanız gereken lityum miktarını değiştirebilir. Böyle durumlarda hemen kan testi yaptırmalısınız.

Ameliyat geçirecek olan hastaların da lityum kullandıklarını doktorlarına söylemeleri gerekir, çünkü ameliyattan önce lityum tedavisinin kesilmesi gerekebilir.

Lityum tedavisin yan etkileri arasında yorgunluk, aşırı idrara çıkma, ellerde ince tremor (titreme), ağız kuruluğu ve ağızda metalik tat bulunur. Bu etkilerin çoğu zamanla geçer. Bu yan etkiler, vücudunuzdaki lityum düzeyinin aşırı yüksek olduğunu gösteren bulgularla karıştırılmamalıdır. Ellerde aşırı titreme, halsizlik, ishal, kusma ve konfüzyon varsa lityum zehirlenmesi olasılığından ötürü doktorunuzu görmeli ya da hemen bir acil servise başvurmalısınız.

Uzun dönemde karşılaşılabilen yan etkiler arasında kilo artışı vardır, ayrıca lityum kimi zaman tiroid bezini de etkileyebilir. Bu nedenle lityum düzeylerini ölçmek için alınan kanın bir kısmı, yılda birkaç kez olmak üzere, tiroid hormonlarını değerlendirmekte kullanılır. Tiroid hormonlarının düşüklüğü lityumu keserek ya da tiroid hormonu tabletleri verilerek tedavi edilebilir.
Bir süre alındıktan sonra lityum böbrek işlevlerini etkileyebilir. Bol idrar yapmanıza ve aşırı susamanıza neden olabilir. Böyle durumlarda doktorunuzu görmelisiniz; ilacı kesmeniz gerekebilir.

  • Gebelikte lityum: Lityum gebeliğin erken evrelerinde, gelişmekte olan bebeğe zarar verebilir. Bu nedenle lityum kullanan ve çocuk sahibi olmayı planlayan kişilerin doktora danışmaları ve gerekirse ilacı kesmeleri gerekir. Plasenta, bebeği koruduğu ve bebeğin duyarlılığını azalttığı için üç ay sonra lityum kullanmaya başlayabilirsiniz, ancak bu doktor gözetimi altında yapılmalıdır. Gebelik boyunca gereken miktar değişebileceği için, lityum düzeyinin yakından izlenmesi gerekir. Bu dönemde normale göre daha sık kan testi yaptırmanız gerekir.

Doğumdan sonra plasentanın bebek üzerindeki koruyucu etkisi ortadan kalkar; lityum meme sütüne geçer ve bebeği etkileyebilir. Bu nedenle lityum kullanan kadınlar çocuklarını emzirmemelidir.

  • Karbamazepin: Karbamazepin bir diğer duygudurum düzenleyicisidir. Lityumla birlikte ya da çeşitli nedenlerle lityum kullanamayan kişilerde lityum yerine kullanılabilir. İlk iki ayda en az iki haftada bir kan testi yapılır ve daha sonra testler seyrekleşir. Ateş, karbamazepininin neden olduğu kan sorunlarının bir belirtisi olabileceğinden, böyle bir durumda doktorunuza başvurmalısınız.
  • Sodyum valproat: Epilepsi tedavisinde kullanılan bu ilacın duygudurumunu düzenleyici etkileri de vardır. Geçmişte yalnızca lityum ve karbamazepinin verilemediği durumlarda kullanılmış olmasına karşın, günümüzde bazı uzmanlar tarafından tercih edilen ilaçtır. Düzenli kan testi gerektirir.

Diğer duygudurum düzenleyicileri
Uzmanlar nimodipin, lamotrijin, gabapentin ve topiramat gibi duygudurumu düzenleyici etkileri bulunan ve beyinle ilgili hastalıklarda (örn. epilepsi) kullanılan ilaçları da reçeteleyebilir. Aşırı coşku ve aşırı çökkünlük arasında hızla değişen bir ruh hali olan kişilerde bazen tiroksin adındaki hormon da kullanılmaktadır. Bu ilaçlar ancak lityum, sodyum valproat ve karbamazepin gibi daha sık kullanılan tedaviler etkisiz kaldığında verilir.

DEPRESYONDA VERİLEN DİĞER İLAÇLAR

Uyku hapları
Depresyonda uyku sorunları yaygındır. Uyku sorunu depresyonun kendisinden kaynaklanabilir, ancak bu bir kural değildir. Uyku sorununa yol açabilen diğer nedenlerin de (örn. tıbbi bir sorun ve hatta tıbbi sorun için reçetelenmiş ilaçlar) dikkate alınması gerekir. Stres tedavisi ve diğer teknikler sıklıkla uyku sorununu çözer. Uyku sorunu depresyondan kaynaklanıyorsa, antidepresanlar iyi gelecektir. Ciddi sıkıntıya yol açan uyku sorunları için, hem sedatif (sakinleştirici) hem de antidepresan etkileri olan bir antidepresan seçilmelidir.

Kimi zaman hastaya sedatif antidepresan verme olanağı yoktur; böyle durumlarda doktor bir antidepresanla birlikte bir uyku hapı verebilir. Uyku hapları yalnızca kısa süreler için (en çok 2 hafta) kullanılmalıdır. Bazı kişiler bu ilaçları kesmekte güçlük çeker ve bağımlı hale gelip yoksunluk belirtileri yaşayabilir. Yalnızca kısa süreler için verilse bile en iyisi bu ilaçları aralıklı olarak kullanmaktır.

Pek çok uyku hapı vardır. Bazen temazepam ve oksazepam gibi ilaçlar verilir - bu ikisi diazepam ile aynı ilaç ailesindendir. Zoplikon gibi daha yeni uyku ilaçları bulunsa da, bunların etki mekanizması diazepama çok benzer ve bağımlılıkla ilgili kaygılar yine geçerlidir. Saman nezlesinde kullanılan bazı ilaçlar (anti-histaminler) sersemlik hali yaratır ve uyku hapı olarak kullanılırlar. Uyku hapları, uykuyla ilgili sorunun asıl nedenini tedavi etmez.

Anksiyolitik (kaygı azaltıcı) ilaçlar
Depresyonlu hastaların çoğu kendisini kaygılı hisseder. Bu depresyonun belirtilerinden birisidir ve tıpkı uyku sorununda olduğu gibi, depresyon iyileştikçe ortadan kalkar. Kaygı (anksiyete) çok yoğunsa, doktor antidepresanla birlikte bir anksiyolitik ilaç verebilir. Propranolol, diazepam, buspiron ve tioridazin gibi pek çok ilaç anksiyete tedavisinde kullanılır. Antidepresanlarla anksiyolitiklerin birlikte kullanımından kaçınmak en iyisidir - genellikle antidepresan tek başına ya da psikolojik tedavilerle birlikte etkili olur. Depresyonlu hastalarda anksiyolitik ilaçlar yalnızca kısa süreler için kullanılmalıdır.

Diazepam benzeri bir ilaç 1-2 hafta için reçetelenebilir; ancak bağımlılık riski artacağı için ilaç daha uzun süre kullanılmamalıdır.

Psikotik depresyon tedavisi
Ağır depresyonda gerçeklikle bağlantısını yitirmiş bir hastada varsanı ve sanrılar gelişebilir. Böyle durumlarda doktorlar biri depresyon üzerinde (antidepresan) biri de varsanı ve sanrılar üzerinde etkide bulunan (antipsikotik) iki ilaç verebilir. Çalışmalar, bu vakalarda bir trisiklik antidepresan ile birlikte bir antipsikotik ilacın, tek başına antidepresandan daha başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Klorpromazin, trişuoperazin ve haloperidol gibi antipsikotik ilaçlar çok güçlü ilaçlardır ve bazı yan etkilere neden olabilirler. Olanzapin ve risperidon gibi daha yeni antipsikotiklerin yan etkileri daha azdır ve bazı doktorlar bunları kullanır.

Antipsikotik ilaçlar genellikle yalnızca psikotik belirtileri kontrol altına almak amacıyla verilir; psikotik belirtiler geçtikten sonra bu ilaçlar azaltılarak kesilir ve hasta yalnızca antidepresan kullanır.

HANGİ ANTİDEPRESANI ALMALIYIM?

Piyasada 30’u aşkın antidepresan vardır. Doktorların en iyi antidepresan konusundaki görüşleri farklıdır. Bu konuda genellikle araştırmalar açık bir sonuç vermez. Doğru yöntemlerle gerçekleştirilmiş araştırma çalışmalarının bulgularına göre, hafif/orta şiddetteki depresyonda SSRI’lar, trisiklikler ve ilişkili antidepresanların belirtiler üzerindeki etkileri açısından çok az farkı vardır. Ancak hastanede tedavi edilen ağır depresyonlarda, trisiklik antidepresanların SSRI’lardan daha etkili olduğunu ve ters depresyonda MAOİ’lerin daha etkili olabileceğini gösteren bulgular vardır.

Antidepresan seçiminde başka etmenler de devreye girer - örn. bir ilacın sizin için uygun olup olmadığı ya da daha önce o ilaçla tedavinin başarılı olup olmadığı gibi.

İlaç sizin için uygun mu?
Farklı antidepresanların farklı yan etkileri vardır ve kişilerin bu yan etkilere karşı duyarlılıkları da değişkendir. Bir antidepresanın yan etkilerini kaldıramıyorsanız, ilacınızı değiştirmek yararlı olabilir. Ancak antidepresanları sürekli değiştirip durmak iyi bir yaklaşım değildir; bu yan etkiler genellikle depresyondan daha az rahatsızlık verir ve ilaçlar ancak düzenli alınırsa yarar sağlar.

Kalp hastalığı gibi fiziksel sorunlar da antidepresan seçimini etkileyebilir. Doktorunuzun doğru ilacı verebilmesi için, var olan hastalıklarınız konusunda onu uyarmalısınız.
Bebek için güvenli olduklarını gösteren bilgilere ulaşana kadar, yeni antidepresanların gebe ya da emziren kadınlarda kullanılmaması uygundur.

Önceki tedaviler
Daha önce depresyon geçiren ve bir antidepresan ile tedavi edilen hastalarda en iyisi aynı ilacı kullanmaktır. Daha önce etkili olduysa şimdi de olacaktır.

Herhangi bir ilaç sınıfından bir antidepresan (örn. bir SSRI) doğru dozda ve doğru zamanda alınmasına karşın depresyonu giderememişse, size farklı sınıftan bir ilaç verilmesi (örn. bir trisiklik) gerekir.

Böylelikle başarı şansı artacaktır. Ancak aldığınız ilaç türünü değiştirmek istemiyorsanız ya da aynı sınıftan ilaca devam etmek için özel bir nedeniniz varsa (örn. kalp hastalarında SSRI’lar en iyi seçenek olarak kabul edilir) aynı sınıftan başka bir ilaca geçmek kimi zaman işe yarayabilir.

İki farklı antidepresan kullanan ve bunlardan yarar göremeyen hastalar ne yapmalı?
Çoğu hasta doğru dozu yeterince uzun süre kullandığında ilk verilen antidepresanından yarar görmektedir. Diğer hastalarda ise genellikle ikinci ilaç yararlı olur. Az sayıda hastada ise iki farklı ilaç verilmesine rağmen iyileşme olmaz. Böyle bir durumda ümitsizliğe kapılmayın. Bazı antidepresanların yüksek dozla kullanılması, kullandığınız antidepresanın etkilerini güçlendiren başka bir tablet daha alınması ya da antidepresanların birlikte kullanılması da dahil başka pek çok seçenek vardır. Bu ilaç değişikliklerinin bir kısmı doktorunuz tarafından yapılabilse de, çoğu durumda psikiyatriste sevk edilirsiniz, çünkü iki ilaç kullandığınızda özel olarak izlenmeniz gerekebilir.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Antidepresanlar etkili tedavilerdir.
  • Antidepresanlar bağımlılık yapmaz.
  • Tedaviye düşük dozlarla başlayarak ya da daha yeni antidepresanları kullanarak yan etkileri azaltmak mümkündür.

  

Bu yazı 15815 kere okundu.

Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Çıktı Al Yukarı
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.

ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz.