|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Homeopati
08.12.2008 00:09:21
Homeopati sözcüğü, Yunanca iki sözcüğün birleşmesinden gelmektedir: Benzer anlamındaki homoios ve hastalık anlamındaki pathos. Bu iki sözcüğün bileşimi, homeopatinin ardında yatan amacı açıklar. Bu tıp dalının temel ilkesi, Türkçe'deki çivi çiviyi söker d
Homeopati sözcüğü, Yunanca iki sözcüğün birleşmesinden gelmektedir: Benzer anlamındaki homoios ve hastalık anlamındaki pathos. Bu iki sözcüğün bileşimi, homeopatinin ardında yatan amacı açıklar. Bu tıp dalının temel ilkesi, Türkçe'deki çivi çiviyi söker deyimine benzeyen Latince simila, similibus curentur cümlesiyle ifade edilebilir.
Hahnemann, belirli ilaçların hem sağlıklı hem de hasta insanlar üzerindeki etkilerini dikkatli bir şekilde gözlemleyerek homeopatiyi geliştirmiştir. İlk gözlemlediği, Peru'da yetişen kınakına ağacının kabuğu (kinin) olmuştur. On sekizinci yüzyılda bu ilaç sıtma ve aralıklarla yükselen ateş gibi pek çok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır. Kınakına ağacının kabuğunu kendi üzerinde deneyen Hahnemann, sıtmanın pek çok belirtisini gösterdiğini fark etmiştir. Kabuğun kendisinin, ateşi kontrollü olarak yükselttiğini ve böylece bu hummalı hastalığı geçirdiğini görmüştür. Yine aynı şekilde Hahnemann frengi hastalığını iyileştirmek için cıvadan yararlanmış ve cıvanın yükselttiği ateşin, frenginin başlangıç aşamasında görülen belirtileri doğurduğunu belirtmiştir.
Modern tıpta size bir ilaç reçete edildiği zaman genelde büyük dozda verilir. Bu uygulamanın ardında yatan düşünce doz ne kadar büyükse, terapi etkisinin de o kadar yoğun olacağıdır. Diğer taraftan, homeopatik tedavi bunun tam tersi bir görüşü benimsemiştir: İlacın dozu ne kadar düşükse, etkisi o kadar güçlü olur. HOMEOPATİ İŞE YARAR MI? Homeopati üzerine çok sayıda araştırma yapılmıştır ve bunlar kabaca üç sınıfa ayrılabilir: Hayvanlarla yapılan çalışmalar, laboratuar deneyleri ve klinik deneyler. Hayvanlarla yapılan çalışmalara bir örnek, çiftlik hayvanlarının içme suyuna katılan homeopatik ilaçların domuzlarda düşüklere veya ineklerde meme iltihabına engel olup olamayacağı araştırmasıdır. Hayvanlarla az sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen, yapılanların çoğu olumlu sonuçlar vermiş ve homeopatinin terapi değeri olduğuna işaret etmiştir. Homeopatinin zehirli bitkilerde ve hayvanlarda zehirli maddelerin (örneğin arsenik) dışarı atılmasına yardımcı olup olamayacağını araştıran laboratuar deneyleri yapılmıştır. Bazı araştırmalar homeopatinin test tüplerindeki enzimlerin yol açtığı tepkiler üzerindeki etkileriyle ilgilenmiştir. Başka araştırmalar homeopatinin bitkilerin belirli özel koşullarda büyümesini durdurma veya destekleme üzerindeki etkisini konu almıştır. Bu araştırmaların sonuçları homeopatik ilaçların, ana ruhun bir molekülünü bile içeremeyecek kadar seyreltilmiş de olsa, biyolojik sistemler üzerinde açık etkiler taşıdığını göstermektedir. Klinik deneyler belirli rahatsızlıklardan dolayı tedavi gören hastalar üzerinde gerçekleştirilmiştir. İnsanlar rasgele gruplara ayrılmıştır ve ne doktorlara ne de hastalara homeopati mi aldıkları yoksa aynı buna benzer bir ilaç (plasebo) mı kullandıkları söylenmemiştir. Bu araştırmalardan homeopatinin plasebodan (sahte tedavi) daha büyük bir etki yaptığı gözlenmiştir. Ancak, homeopatinin hangi durumlarda işe yaradığını sınıflandırabilmek için yeterli sayıda klinik deney yapılmamıştır. Homeopati, belirli herhangi bir rahatsızlığa karşı tavsiye edilemez. Ancak genellikle uzun vadeli kronik hastalıkların da soğuk algınlığı ve grip gibi bazı akut sınırlı hastalıkların da tedavisinde kullanılabilir. Yakın zamanda yapılan araştırmalar, akut solunum yolları hastalıklarında homeopatinin modern tedavi yöntemleriyle kıyaslanabilecek kadar iyi sonuçlar verdiğine işaret etmekte ve aynı zamanda homeopatik yöntemlerle tedavi edilen hastalarda yan etkilerin çok daha az yaşandığını göstermektedir. HOMEOPATİ NASIL İŞLER? Modern tıp eğitimi almış doktorların çoğu, homeopatinin nasıl olup da işe yaradığını anlamakta güçlük çeker. Gerçekten de homeopati işe yarıyorsa, altında yatan mekanizmalar vücudun biyokimyası ve fizyolojisiyle ilgili bütün bilimsel anlayışa meydan okumaktadır. Sonuç olarak, homeopati son 200 yıldır tıbbın içinde ateşli ve genelde sert tartışmalara konu olmuştur. Seri halinde seyreltme ve sulandırma sürecinin seyreltilmiş su ve Alkol karışımında "maddenin bir izini" bıraktığı yolunda iddialar ortaya atılmıştır. Terapi etkisini aktif bir şekilde meydana getirenin işte bu "sudaki iz" olduğu ileri sürülmüştür ama bu görüşler bilimsel kanıtlardan çok spekülasyonlara dayanmaktadır. TEDAVİ NELERİ KAPSAR? İlk seansta, homeopati uzmanı gösterdiğiniz belirtilerin eksiksiz bir resmini çizebilmek için çok ayrıntılı bir şekilde vaka hikayenizi alacaktır. Yalnızca zihinsel durumunuzu ve gösterdiğiniz belirtilerin doğasını tam olarak bilmek istemekle kalmaz, belirtilerinizi nelerin daha iyi ya da daha kötü hale getirdiğini de görmek ister. Homeopati uzmanı, eksiksiz bir resim çizdikten sonra yaşadığınız belirtileri belirli bir ilaçla bağdaştırmaya çalışır. Basit ve akut bir rahatsızlığa karşı reçete, telefonda yapılan kısa bir görüşmenin sonunda bile verilebilir. Kronik (uzun vadeli) hastalıklarda homeopati uzmanının durumunuzu tam olarak ortaya koyabilmesi için en az bir ay geçmesi gerekir. Bunun nedeni homeopatide kullanılan ilaçların etki göstermesinin zaman alıyor olmasıdır. Bazen, başlangıçta belirtiler kötüye gider, buna iyileşme krizi denir-genelde bu iyiye işarettir ve homeopatinin etkili olabileceğini gösterir. Çoğunlukla homeopatik ilaç veya ilaçların tedavi süresi boyunca birkaç defa değiştirilmesi gerekir. Homeopatinin sizin durumunuzda işe yarayıp yaramadığına karar vermeden önce en az altı aylık bir sürenin geçmesini beklemelisiniz - özellikle de kronik bir soruna çare arıyorsanız. Homeopatinin hangi durumlarda yararlı olacağını kesin olarak bilmek imkansız olsa da çoğu homeopati uzmanlarının geniş bir yelpazede bulunan hastalıkları tedavi ettiğini söylemek gerekir. Bunlar içinde alerjik durumlar (egzama ve mantar gibi), bağırsak problemleri, migren, jinekolojik sorunlar (sancılı adetler ve adet öncesi sendromu gibi), psikolojik sorunlar (örneğin depresyon ve anksiyete) ve kireçlenme sayılabilir. Homeopatiye başvurmaya karar vermeden önce atılacak en büyük adım, doktorunuzdan mümkün olduğunca açık bir teşhis almaktır. Rahatsızlığın tedavisi için modern tıpta seçenekler bulunduğunu da bilirseniz homeopati konusunda karar vermeniz kolaylaşır. GÜVENİLİR MİDİR? Homeopati başlangıçtaki şikayetlerinizin artmasına yol açabilir ve bu durum homeopati uzmanlarınca iyileşme sürecinin bir parçası olarak kabul edilir. Homeopatinin kendisinin ciddi veya kalıcı yan etkilere yol açtığı yolunda bir kanıt yoktur. Ancak bazı homeopati uzmanları homeopati tedavisiyle karıştığı gerekçesiyle modern tedaviyi bırakmanızı isteyebilir. Bazı hallerde bu son derece tehlikeli olabilir - bu yüzden bir homeopati uzmanının tavsiyesi üzerine modern tedavinizi durdurmaya karar vermeden önce doktorunuza danışmalısınız. Bütünleşmiş bir tedavinin özü, tedavinin sizi riske maruz bırakmaması için sizi tedavi edenler arasında iyi iletişimin kurulabilmesinde gizlidir.
Bu yazı 6316 kere okundu.
|
Ne tür rahatsızlıklarınız var?
Bu anketin sonuçları anket tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır.
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ana sayfam yap | sık kullanılanlara ekle | iletişim | kullanım şartları | site haritası | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bu sitede yer alan bilgi, belge ve resimler yazılı, görsel veya daha başka bir yöntemle çoğaltılamaz, tamamen ya da alıntı yapılarak kullanılamaz. |