Haberi Paylaş

Google Yahoo Facebook Mixx Digg StumbleUpon Del.icio.us reddit Bu Nedir?

Beslenme bozukluğundan kurtulmaya çalışan bir kişinin başarması gereken üç görev vardır. Hasta ister tedavi görerek iyileşsin, isterse bazen olduğu gibi uzmanından hiç yardım almadan iyileşsin bu görevlerin başarılması gerekir. Görevler aynı kalır. Tedavi yöntemlerinden bahsetmeye başlamadan önce bu görevleri ana hatlarıyla açıklamak hastaya yardımcı olur.

 

Bu üç görev burada ayrı ayrı anlatılacaktır ama aslında birbirlerine sıkıca bağlıdırlar. İyileşmeye çalışan birisi için hepsi iç içe geçmiş halde görünür. Ayrıca, hasta tamamen iyileşmek istiyorsa üç görevin hepsini yerine getirmesi gereklidir.

 

Hastanın yerine getirmesi gereken ilk görevi, sağlıklı ve sürdürülebilir bir vücut ağırlığına ve beslenme alışkanlığına kavuşmaktır. Bunu başarmak için kişi kendisini boş yere yemekten alıkoymaktan vazgeçmeli ve kilosunun kendi kendisini doğal olarak düzenleyebileceği bir seviyeye ulaşmasını sağlamalıdır. Doğal kontrol mekanizmasını – “otomatik pilot”unu yeniden kumalıdır. Hastanın vücudun düzenleme mekanizmalarıyla kavga etmekten vazgeçip onlara güvenmeyi öğrenmesi gereklidir.

 

Uygulamada bu, düzenli olarak yeterli miktarda yemek yemek anlamına gelir. Düzenli bir beslenme sistemi oturtmak için özellikle karbonhidrat almak çok önemlidir. Söylemesi kolay olsa da hasta kendisini bırakıp bu görevi yerine getirmekte oldukça zorlanabilir. Bu hedefe ulaşmaya çalışan bir hastaya yardım eden kişiler, hastanın kendisini yeterince güvende hissetmesini sağlamalıdır.

 

Hasta bir defa yemeye başlarsa önüne geçemeyeceğini düşünür. Etrafındaki kişiler hastayı bunun doğru olmadığına inandırmalıdırlar. Hastayı yemek yemesi için zorlamak doğru bir yöntem değildir.

 

KİLO KONUSUNU KİŞİSEL SORUNLARDAN AYIRIN
İkinci görev, kilo ve beslenme kontrolünü daha büyük kişisel sorunlardan ayırmaktır. Bu, yalnızca zor değil, aynı zamanda uygulamada düşünmesi de zordur. Toplumumuzda böyle konularla kişinin özgüveninin birbiri içine girmesi oldukça yaygın görülür. Ancak beslenme bozukluğu yaşayan kadınlarda bu konular daha da çok karışmıştır. Hasta iyileşecekse davranışlarını bu kadar şekillendiren düşünceleri önce tartmalı, ardından bunlara meydan okumalıdır. Bu düşünceler arasında zayıflığın mutluluk ve başarı demek olduğu veya tetikte olmazsa kilosunun durmadan artacağı gibi fikirler olabilir. Böyle fikirlerin ne kadar dar olduğunu ve yarattığı sorunları hasta kendi başına bulmalıdır. Bu görev, düşünmekten ve biraz da konuşmaktan oluşur. Hasta hayatını yönlendiren bu düşüncelerin doğruluk derecesini deneyip görmelidir.

KİŞİSEL SORUNLARLA YÜZLEŞİN
Hasta kendisine özgü kişisel sorunlarıyla mutlaka yüzleşmelidir. Üzerinden gelinmesi gereken sorunlar, beslenme bozukluğuna yakalanan insan sayısı kadar çeşitli olacaktır.

Beslenme bozukluğu yaşayan bir kadın birinci ve ikinci görevleri mucizevi bir şekilde yerine getirebilse bile daha önce kilosuyla ve yediklerini azaltmasıyla iç içe geçen bütün sorunlarıyla ve kendinden duyduğu şüpheyle başa çıkmak zorunda kalacaktır. Ayrıca aylar veya yıllar süren bu karmaşıklık, kendisi sorun olan bazı değişiklikler getirmiş olabilir.

O zaman üçüncü görev hayata devam etmektir. Buna hayatı “düzene sokmak” da denir. Ancak çoğu insanın hayatı hiçbir zaman tam olarak düzene giremez ve insanlar bir sorundan öbürüne dalar. Yalnız masallarda sonsuza kadar mutlu yaşanır. O yüzden beslenme bozukluğu olan bir kadın tuzağına düştüğü aynı sorunların etrafında dönüp durma davranışından uzaklaşmalıdır.